Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/432 E. 2023/867 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/432
KARAR NO: 2023/867
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/11/2020
NUMARASI: 2018/744 Esas 2020/642 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/06/2023
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın, davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin “…” adı altında araç kiralama şirketi olarak faaliyet gösterdiğini, müvekkiline ait “…” plakalı aracın dava dışı kiracı …’ye kiralandığını, kiracının 22/10/2017 günü davalının sahibi olduğu “…” isimli kafeye giderek aracı valeye teslim ettiğini, çıkışta aracın valeden getirmesi istenildiğinde park edildiği yerde bulunamadığını, aracın davalının sahibi olduğu kafenin valesinin sorumluluğu altındayken çalındığını, ikinci el rayiç değerin 67.000-TL olan aracın çalınması nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını ve davalının teslim edilen aracı özenle saklama ve koruma yükümlülüğünü ihmal ettiğinden müvekkiline karşı sorumlu olduğunu ileri sürerek, 67.000-TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkilinin olayda kusurunun bulunmadığını, araç kiracısı dava dışı …’ın sorumluluğunun gözetilmesi gerektiğini, müvekkilinin işletmesinin kendisine ait özel otoparkı bulunmadığını, gelen müşterilere talep etmeleri durumunda araçların çevredeki uygun yerlere park edilmek üzere ücretsiz park yardımında bulunulduğunu, bu nedenle müvekkilinin yasal bir sorumluluğunun bulunmadığını, aracın vale tarafından park edilerek kilitlendiğini, bu hususun kamera kayıtları ile sabit olduğunu, araç park edildikten kısa bir süre sonra doğrudan aracın yanına gidilerek kısa bir süre içinde hırsızlık olayının gerçekleştiğini, davacının araç kiralama işinde Türkiye’de bilinen büyük bir şirket olduğunu, araçlarında takip cihazı bulundurması ve çalınmaya karşı gerekli tedbirleri alması gerektiğini ancak buna ilişkin tedbirlerin alınmadığını, aracı çalan üçüncü kişinin ağır kusuru sebebiyle meydana gelen zarar ile müvekkili arasındaki illiyet bağının koptuğunu ve araç değeri olarak talep edilen bedelin hangi kriterlere göre tespit edildiğinin belli olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, somut olayda her ne kadar davalı tarafça kendilerine ait bir otoparkın bulunmadığı savunulmakta ise de, davalı tarafından işletmesine gelen müşterilere vale hizmeti verildiği, gelen müşterilerin araçlarının civarda boş bulunan yerlere valeler tarafından çekildiği hususunun dosya kapsamında sabit olduğu, olay günü de davacıya ait aracın anahtarı ile birlikte, park edilmek üzere davalının çalışanlarına teslim edilerek işletme yanındaki boş bir alana park edildiği, park edilen yerin herkesin kullanımına açık ve boş arsa niteliğinde olan, güvenliği bulunmayan bir yer olduğu, bu hali ile davalının teslim aldığı aracı güvenli bir yerde saklama edimini yerine getiremediği, haksız fiil hükümleri doğrultusunda, davacının uğradığı zarardan davalının sorumlu olduğu, aracın çalınmasında dava dışı 3. kişi kiracının dahlinin bulunduğu iddiasının soyut ithamlardan ibaret olduğu, davacının araçta takip cihazı bulundurmaması sebebiyle zarardan sorumlu olduğu iddiasının da böyle bir yükümlülüğün bulunmaması sebebiyle dikkate alınamayacağını ve aracın serbest piyasa rayiç değerinin 65.000-TL olarak belirlendiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 65.000-TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, alınan bilirkişi raporunun eksik, hatalı ve yetersiz olduğunu, tarafların kusurunun irdelendiği bir raporun alınması gerektiğini; delillerin tamamının toplanmadığını, tarafların sigorta şirketlerine davanın ihbar edilmediğini,ceza soruşturmasındaki kovuşturmaya yer olmadığına dair karardan da görüleceği üzere müvekkilinin çalışanlarının aracı bilerek çaldıklarına veya çaldırdıklarına dair bir delilin bulunmadığını; davacının, araç için gerek maddi gerekse hukuki korumaları yeterince almadığı anlaşılmasına rağmen bilirkişi raporunda davacının kusurunun göz ardı edildiğini; ayrıca söz konusu olayda araç kiracısı …’ın da sorumlu bulunduğunu, TBKnun işletene de sorumluluk yüklediğini, müvekkilinin işletmesine gelen müşterilerin kendi istekleri dahilinde araçlarının anahtarlarını vale hizmeti veren kişilere verdiklerini, bu hizmetin müvekkili tarafından ücretsiz sunulduğunu, müvekkili tarafından güvenliği olan bir otopark sözü verilmediğini; somut olayda aracı park eden valenin kapıları kilitlediğinin açıkça fark edildiğini zira dörtlü lambalarının yanıp söndüğünün görüldüğünü, aracı çalan meçhul kişilerin 2-3 dakika içinde aracın güvenlik sistemini devre dışı bıraktıklarını ve olay yerinden uzaklaştıklarını, bu kapsamda dava dışı kiracının da aracı özel bir otoparka değil o yerdeki uygun alanlara park edildiğini bilerek rızaen anahtarı teslim ettiğini, görüntü kayıtlarından anlaşıldığı üzere aracın başka bir anahtar veya yöntemle kolayca çalındığını,araca ait tüm kayıtlar getirtilmeden aracın değer tespitinin yapılmasının hatalı olduğunu, bilirkişinin internet üzerinden yaptığı basit bir inceleme ile değer tespitini yaptığını ve davacının aracında araç takip sisteminin olup olmadığının tespit edilmediğini belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, bunun kabul edilmemesi halinde müvekkilinin kusur durumu ile olayın tüm taraflarının değerlendirilerek eksik yargılamanın tamamlanması yönünde bir karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, saklama sözleşmesi kapsamında çalınmış olan araç bedelinin tazmini istemine ilişkindir. Davaya konu hırsızlık olayı hakkında İstanbul Anadolu C.Başsavcılığının 2017/196938 soruşturma sayılı takip dosyasında, müştekinin dava dışı kiracı …, şüphelilerin davalı şirket çalışanları olduğu, suçun hırsızlık, suç tarihinin 22/10/2017 olduğu, 13/12/2017 tarihli Ek Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararla “aracın bir şekilde cafenin otopark olarak kullanıldığı yerden çalındığı, bu itibarla iş yeri yetkilisinin olayda hukuki sorumluluğunun olduğu, ancak bilerek aracı çaldıklarına veya çaldırdıklarına dair herhangi bir delile ulaşılamadığı bu itibarla inkar yollu savunmalar karşısında dava açılmaya yeter delil elde edilemediği anlaşıldığının” belirtildiği, bu karar karşı müşteki tarafından İstanbul Anadolu 6. Sulh Ceza Hakimliğine itirazda bulunulduğu, bu itirazın da kesin olarak 27/04/2018’de reddedildiği ve dosyada 13/12/2017 tarihi itibariyle daimi arama kararı verilmiştir.. Dosya kapsamına göre, davalı şirketin işlettiği “…e” isimli işyerine müşteri olarak gelen dava dışı …’ın davacı şirketten kiraladığı aracı, işyerinin vale diye tabir edilen cafenin önünde aracı üzerinde anahtarıyla işletmede müşteri araçlarını alarak park etmekle görevli olan valeye araç teslim kartı karşılığında teslim ettiği, aracın işletmenin yakınındaki bir yere park edildiği, sonrasında dava dışı kişinin kafeden ayrılırken aracı talep etmesi üzerine, aracın kimliği belirsiz kişilerce çalındığı anlaşılmıştır.Taraflar arasında saklama sözleşmesinin kurulduğu belirlenmektedir. Uyuşmazlık, davalının davaya konu talep açısından sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Yargıtay 17. HDnin 2020/1316 Esas, 2020/6135 Karar sayılı ve 26/10/2020 tarihli ilamında da belirtildiği üzere, TBK m.561 ve devamında düzenlenmiş olan saklama sözleşmesi, saklayanın, saklatanın kendisine bıraktığı bir taşınırı güvenli bir yerde koruma altına almayı üstlendiği sözleşmedir. Saklama sözleşmesinde bir süre belirlenmiş olsa bile saklayan, saklatanın her zaman ileri sürebileceği istemi üzerine, saklananı bütün çoğalmalarıyla birlikte geri vermekle yükümlüdür. Saklanan, masrafları ve hasarı saklatana ait olmak üzere, korunması gereken yerde geri verilir. Garaj, otopark ve benzeri yerleri işletenler, kendilerine bırakılan veya çalışanlarınca kabul edilen hayvan, at arabası, bunlara ait koşum ve benzeri eşya ile motorlu taşıt ve eklentilerinin yok olmasından, zarara uğramasından veya çalınmasından sorumludurlar. Ancak işletenler, zararın saklatan veya ziyaretçisi ya da beraberinde veya hizmetinde bulunan kimseye yükletilebilecek kusurdan, mücbir sebepten ya da eşyanın niteliğinden doğduğunu ispat etmekle, bu sorumluktan kurtulurlar.Yukarıda yazılı kanun hükümleri gereğince; teslim alan aynı zamanda aracın başkaları tarafından götürülmemesi veya çalınmaması için her türlü tedbiri almak zorundadır (Yargıtay HGK nın 2017/17-3076 Esas, 2018/498 Karar sayılı ve 21/03/2018 tarihli ilamı da bu yöndedir). Araç yedine terk edilen vale, işyerini işleten davalı şirketin çalışanıdır. Davalının çalışanının park ettiği yerden çalınan aracın sahibi olan davacının, hırsızlık nedeniyle uğradığı zarardan saklama sözleşmesinin tarafı olan davalı sorumludur. Bu nedenle, mahkemenin davalının sorumlu olduğu yönündeki kabulü doğrudur. Olayın oluşu itibariyle, TBK’ya göre davacı ile aracı kiralayan kişinin kusuru nedeniyle aracın çalındığı ispatlanamadığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni kabul edilmemiştir. Ayrıca mahkemece hem olayın oluşuna hem de aracın değerine ilişkin yapılan tahkikatın yeterli olduğu ve denetlenebilir bilirkişi raporunda aracın değerinin aracın bilinen özellikleri dikkate alınarak tespit edildiği, davalı tarafından verilen araçların teslim alınarak park etme hizmetinin güvenliği olan bir yerde verilip verilmemesinin ve yine araçta takip sistemi olmamasının davalının sorumluluğunu kaldırır bir gerekçe olmadığı dikkate alındığında, davalı vekilinin yeterli inceleme yapılmadığına yönelik istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf nedenleri yerinde olmadığından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 4.440,15-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 824-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.616,15‬-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, davacı tarafından yapılan 30-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/06/2023