Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/429 E. 2023/928 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/429
KARAR NO: 2023/928
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/03/2020
NUMARASI: 2016/436 Esas – 2020/217 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/06/2023
Davanın reddine ve açılmamış sayılmasına ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, davacı ile davalı … A.Ş. arasında 2009 yılında akaryakıt bayilik sözleşmesi kurulduğunu; 11/11/2014’te müvekkilinin talebi üzerine sözleşme kapsamında verilmiş olan banka teminat mektubunun 180.000-TL’den 100.000-TL’ye, asgari alım taahhüdünün 1000m3/yıl’dan 500m3/yıl’a düşürüldüğünü ve kârlılığın %40 oranında arttırılmasına ilişkin protokol ile yeni bir bayilik sözleşmesi imzalandığını; Şubat 2015’te karşılıklı anlaşma ile bayiliğin sona erdirildiğini, bayilikten kaynaklanan hak ve görevlerin 11/11/2015’e kadar devam etmek üzere dava dışı … Ltd. Şti.’ye devredildiğini, bu kapsamda davalı … A.Ş. ile dava dışı şirket arasında Şubat 2015-Kasım 2015 arasındaki 8 aylık süre için geçerli olmak üzere bayilik sözleşmesi protokolünün imzalandığını, müvekkilinin cari hesapta bir borcu olmadığından borç devir taahhütnamesi düzenlenmediğini müvekkilinin banka teminat mektubunun davalı … A.Ş.’de kaldığını, yeni bir teminat istenmediğini; müvekkilinin mal bedellerinin tamamının süresi içinde ödenmiş olduğunu; 05/11/2015’te müvekkilinin dava konusu teminat mektubu düzenleyen davalı bankaya başvurarak, adı geçen davalı şirketin yeniden sözleşme imzalanmaması halinde teminat mektubunu tazmin etmekle kendisini tehdit ettiğini, davacının herhangi bir borcunun bulunmadığını, dolayısıyla teminat mektubunun nakde çevrilmesini gerektiren bir riskin söz konusu olmadığını bildirerek mektubun tazmin edilmesi talebinin reddedilmesinin istenildiğini, buna rağmen davalı … A.Ş.’nin 100.000-TL bedelli teminat mektubunun tazminini talep ettiğini ve davalı bankanın müvekkilinin uyarısını nazara almadan yine herhangi bir temlik ve kayyum onayı tebliğ edilmediği halde davalı … A.Ş.’nin talebi üzerine 100.000-TL’yi diğer davalı … Tic. A.Ş.’ye ödediğini; sonrasında 13/11/2015 tarihinde davalı … A.Ş.’nin 100.000-TL’yi yasallaştırabilmek amacıyla “yatırım ve cezai şart bedeli” tanımı ve 168.156-TL bedelli bir fatura düzenleyerek müvekkiline tebliğ ettiğini, müvekkilinin de itirazını bildirerek ihtarname ile faturayı iade ettiğini; müvekkilinin cari hesapta bulunan bir borcunun olmadığını, davalı … A.Ş.’nin mektup bedelini haksız yere tahsil ettiğini, diğer davalı bankanın müşterisi olan davalı … A.Ş.’nin iflasın ertelenmesini talep ettiğini bildiğinden müvekkilinin mağdur edilmesini isteyerek mektup bedelini ödediğini; böylece davalı dağıtıcının hak etmediği bir parayı aldığını, davalı bankanın da gerekli tazmin şartları bulunmamasına rağmen müvekkilini zarara uğrattığını; aleyhine iflasın ertelenmesine kararı verilmiş olan davalı … A.Ş.’nin kayyum tarafından yönetildiğini ve temlik kararı sunulmadığı için mektup bedelinin davalı … A.Ş.’ye ödenmesinin yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, (1) Müvekkillinin … A.Ş. ve … A.Ş.’ye cari hesapta 300.000-TL borcunun bulunmadığının tespitine, (2) Davalılar … A.Ş. ve … A.Ş. tarafından yasaya aykırı olarak alınan 100.000-TL’nin ,05/11/2015’den itibaren avans faizi işletilerek müteselsilen tahsiline,müvekkilinin bir borcu bulunmadığı halde mektup bedelini tazmin ederek finans kurumlarına nezdindeki itibarını zedeleyen davalılardan 5.000-TL manevi tazminatın müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … Bankası A.Ş. vekili, işbu davada müvekkili bankaya husumet yöneltilemeyeceğini; müvekkili bankanın garanti sözleşmesi hükümleri uyarınca sorumluluğunun teminat bedeli ile sınırlı olduğunu; müvekkilinin sorumluluğunun davacı ile diğer davalı arasındaki hukuki ilişkiden bağımsız olduğunu; müvekkili banka açısından teminat mektubu ile garanti edilen riskin gerçekleştiğinin belirtilmesinin gerekli ve yeterli olduğunu, dolayısıyla tazmin talebi karşısında mektup bedelini nakden, derhal ve tamamen ödemekle sorumlu olduğunu, bu kapsamda davalı … A.Ş.’nin teminat mektubunu tazmin edilerek diğer davalı … A.Ş. cari hesabına geçirilmesinin 05/11/2015’de yazılı olarak talep edildiğini, bunun üzerine de teminat mektubu bedelinin ilgili şirkete ödendiğini; söz konusu tazmin talebinin müvekkili banka tarafından davacı yetkililerine bildirildiğini, kaldı ki böyle bir usulün de yasal açıdan zorunlu olmadığını; müvekkili açısından manevi tazminat talebinin bir dayanağı ve şartlarının da olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; 09/10/2019 tarihindeki duruşmaya davacı vekilinin mazeretsiz olarak gelmediği, aynı şekilde belirtilen duruşmaya davalılar … A.Ş. ile … A.Ş.’nin de katılmadığı, duruşmada hazır olan davalı … Bankası vekilinin davayı takip ettiklerini beyan ettiği, davacının … A.Ş. ve … A.Ş.’ye yönelttiği davanın 09/10/2019 tarihi itibariyle işlemden kaldırıldığı, 09/10/2019 tarihinden itibaren üç aylık yasal süre içinde yenilenmediği anlaşıldığından, HMK m.150/5 uyarınca belirtilen davalılar açısından davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği; davacının, davaya konu kesin teminat mektubunun nakde çevrildiği tarih itibariyle davalı-dağıtıcı … A.Ş.’ye cari hesap kapsamında 100.690,30-TL tutarında borcu bulunduğu, teminat mektubunun davacı şirkete bedelsiz olarak iade şartlarının gerçekleşmediği, kesin teminat mektubunun davalı … A.Ş.’nin talimatına göre davalı banka tarafından diğer davalı … A.Ş.’ye ödenmesinde yasalara aykırılık ve davalı bankanın kusuru bulunmadığı gerekçesiyle, davalı … Bankası açısından davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkilinin 16/01/2015 tarihli akaryakıt alım faturası karşılığında 46.381,91-TL’nin fazlasıyla 46.500-TL olarak ödendiğine ve 2014 yılından devir edilen 56.526,54-TL tutarlı akaryakıt alım faturasının bedelinin yine 2014 yılı içinde ödendiğine ilişkin dekontların sunulduğunu, buna rağmen bilirkişi raporunda hatalı olarak bu miktarların ödenmediğinin belirlendiğini, dolayısıyla yargılama aşamasında temin edilemeyen ancak istinaf başvurusu aşamasında temin edilen bu ödeme dekontlarının değerlendirilmeye alınmasına ve müvekkilinin davalı … A.Ş.’ye borçlu olmadığının yeniden incelenmesi için kararın kaldırılmasına yine müvekkilinin davalı … A.Ş.’nin ticari kayıtlarının incelenmesini talep etmesine rağmen incelenmediğini belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, akaryakıt bayilik sözleşmesi kapsamında cari hesaptan dolayı borçlu olmadığının tespiti, haksız olarak ödendiği iddia edilen banka teminat mektubu bedelinin iadesi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. HMK’nın 150. maddesi, “(1) Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. (2) Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya dosya işlemden kaldırılır. (4) Dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebilir. Yenileme dilekçesi, duruşma gün, saat ve yeri ile birlikte taraflara tebliğ edilir. Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenileme talebinde bulunulursa, yeniden harç alınır, bu harç yenileyen tarafça ödenir ve karşı tarafa yüklenemez. Bu şekilde harç verilerek yenilenen dava, eski davanın devamı sayılır.(5) İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.” hükümlerini içermektedir.Somut olayda, davacı vekilinin 09/10/2019 tarihli duruşmaya katılmadığı gibi her hangi bir mazeret dilekçesi de sunmadığı ve davalı … Bankası vekilinin de davayı takip ettikleri beyanında bulunduğu; takip eden 11/03/2020 tarihli duruşmada davacı vekilinin duruşmaya katılamayacağına dair UYAP üzerinden gönderdiği mazeret dilekçesinin havale tarihinin 10/03/2020, saatinin de 18:45 olduğu ve evrakın 11/03/2020’de dosyaya kayıt edilerek saat 08:26’da mahkeme katibi tarafından çıktısı alınmıştır. Ancak mahkemenin aynı zamanda nihai kararının da verildiği 11/03/2020’teki saat 11:17 kaydı yazılmış duruşma zaptında, davacının mazeret dilekçesi hakkında her hangi bir kaydın bulunmadığı, davalı … Bankası vekili ve vekaletnamesini sunan davalı … A.Ş. vekilinin hazır olduğu tespit edilmiştir. Yine aynı duruşmada mahkemece, “Geçen celse davacı ve davalılar … AŞ ile … AŞ vekillerinin davayı takip etmedikleri, yalnızca davalı … bank vekilinin davayı takip ettiği görülmekle; her ne kadar diğer davalılar yönünden dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmemiş ise de davacının … San. AŞ. ve … A.Ş. yönünden davasının 09/10/2019 tarihi itibariyle işlemden kaldırıldığının tespitine karar verilerek” yargılamaya devam olunmuştur. Buna tespitlere göre, 09/10/2019 tarihli duruşmada HMK m.150’deki esaslar uygulanmayarak davacının davalılar … A.Ş. ve … A.Ş.’ye yönelttiği dava açısından işlemden kaldırma kararı verilmeden, takip eden 11/03/2020 tarihli duruşmada davacının aleyhine geçmişe yönelik olarak yani 09/10/2019 tarihi itibariyle dosyanın işlemden kaldırıldığının tespitine karar verilmesi ve buna bağlı olarak da davacının 3 aylık yenileme süresi içinde davasını yenilemediği gerekçesiyle açılmamış sayılma kararı verilmesi hatalı olmuştur. Zira Mahkemece 09/10/2019’da verilmesi gereken işlemden kaldırma kararı verilmiş olsaydı, davacının HMK m.150/4’te kendisine tanınmış olan davanın, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak yasal süreler içinde yenileme hakkını kullanabilmesi mümkün olacaktı ki, somut olayda 09/10/2019 ile 11/03/2020 tarihli her iki duruşma arasındaki sürenin de 5 ay 2 gün olduğu yani 1 ve 3 aylık sürelerin geçtiği, geçmişe yönelik olarak işlem yapılması nedeniyle davacının davayı yenileme hakkını fiili olarak kullanamaması sonucuna yol açacak şekilde uygulama yapılmıştır. Karar duruşmasında, vekaletname ibraz ederek duruşmaya katılan … A.Ş. vekiline de davanın takip edilip edilmeyeceği sorulmadan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, hükmün kaldırılmasına, kararın kaldırılma sebebine göre davacı vekilinin esasa ilişkin istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/03/2020 Tarih 2016/436 Esas – 2020/217 Karar sayılı hükmün HMK m.353(1)a-5 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/06/2023