Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/40 E. 2023/864 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/40
KARAR NO: 2023/864
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/09/2020
NUMARASI: 2018/430 Esas 2020/356 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/06/2023
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirketin davalı banka nezdindeki hesabından 07.09.2016-11.08.2017 tarihleri arasında müvekkilinin bilgi ve onayı olmaksızın toplam 736.712,05-TL’nin bazı şahısların banka hesabına aktarıldığını, işlemlerin müvekkilinin muhasebe departmanında çalışan … tarafından sahte/taklit imzalı faks talimatları ile yapıldığını, müvekkil şirket tarafından ilgili şahıslar hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduklarını ve 2017/144590 hazırlık sayılı dosyasında soruşturmanın derdest olduğunu, ayrıca hesabına para aktarılanlar hakkında icra takipleri başlatıldığını, olayda davalı bankanın kusur ve sorumluluğunun bulunduğunu, çünkü bankanın müvekkilinden hiçbir şekilde bilgi ve teyit ve onay almadığını, talimatların doğru olup olmadığı hususunda müvekkili şirket ile irtibata geçmediğini, faks talimatlarındaki imzaların müvekkili şirkete ait olup olmadığını kontrol etmediğini, talimatlardaki sahtecilik ilk bakışta anlaşılabilecek durumda olmasına rağmen müvekkiline bilgi verilmediğini, davalı bankanın faks asıllarını müvekkili şirketten istemediğini, bankanın kusurlu işlemleri nedeniyle 103 adet usulsüz işlemle müvekkilinin zarara uğratıldığını, bankanın imtiyazlı kuruluş olarak en hafif kusurunun neticelerinden dahi sorumlu bulunduğunu belirterek, oluşan zarardan dolayı fazlaya dair hakları saklı olmak kaydıyla şimdilik 100.000-TL alacağın havale tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.Mahkemece verilen süre üzerine davacı vekilinin 06/05/2019 tarihli dilekçesi ile dava değerinin 736.712,05-TL olduğu beyan edilerek eksik harç tamamlanmıştır.
CEVAP: Davalı vekili; davacının hesaplarındaki tutarın bizzat kendi çalışanı tarafından bilgisi ve onayı dışında aktarıldığının belirtildiğini, bu nedenle müvekkiline husumet yöneltilmesi mümkün olmayıp husumetin eylemi yapan kişi ile para aktarılan kişilere yöneltilmesi gerektiğini, 12.08.2004 tarihinden bu yana müvekkili banka ile çalışan davacı şirketin banka nezdinde vadesiz mevduat hesapları bulunduğunu, müşterinin hesap hareketleri incelendiğinde, firmanın 2008 yılından bu yana yapmış olduğu havale ve EFT’lerinin tamamına yakınının göndermiş olduğu faks talimatları ve internet şubesi aracılığı ile yapıldığının görüldüğünü, davacının 103 adette havale komisyonları dahil toplam 736.712-TL tutarında işleme itirazının bulunduğunu, işlemlere konu faks talimatlarının tamamında firma yetkilisi/vekili …’ın imzasının bulunduğunu ve talimatların bankaya firma tarafından daha önce gönderilen talimatlar ile aynı formatta iletildiğinin görüldüğünü, talimat asıllarının banka nezdinde bulunmadığını, firmanın 2016 yılından itibaren bankaya göndermiş olduğu faks talimatların tamamının firmaya ait olan faks numarasından gönderildiğini, dolayısıyla iddia edildiği gibi faks talimatlarının sahte olması durumunda dahi firmanın, sözleşmede yer alan “..Müşteri, yalnız yetkililer tarafından Banka’ya faksla talimat iletilmesi için gerekli tedbirleri alacağı..” maddesine açıkça aykırı davrandığının anlaşıldığını, sözleşme hükmü gereği müvekkilinin teyit alma yükümlülüğünün bulunmadığını, kaldı ki davacının muhasebe müdürünün 02.09.2016 tarihli e-postada teyit kişisi olarak …’ın da adının bulunduğunu, teyit kişi durumunun ancak 16.08.2017 tarihinde değiştirildiğini, faks talimatlarındaki imzaların tümünün …’a ait olduğu ve çıplak gözle bakıldığında talimatlar üzerinde bulunan imza ile aralarında fark bulunmadığının görüldüğünü, bu nedenle sahteciliğin müvekkili tarafından anlaşılmasının mümkün olmadığını, sözleşme gereği müvekkilince faks talimatı aslının alınmasına gerek bulunmadığını, zarara haksız işlemleri yapan davacı şirketin çalışanı sebebiyet verdiğinden müvekkilinden zararın talep edilemeyeceğini, davacının çalışanını seçmede gerekli özeni göstermemiş olması nedeniyle çalışanın yaptığı işlemlerden kusursuz olarak sorumlu bulunduğunu, dava konusu dönem öncesi ve sonrasında davacının hesaplarında faks talimatıyla bir çok işlem gerçekleştirilmiş olması nedeniyle bu konuda teamül oluştuğunu, davacının da yapılan işlemlere icazet verdiğini, davacının uzun bir süreye yayılan işlemleri bilmemesinin ve kontrol etmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacı şirketin yetkili temsilcisinin yönetim kurulu başkanı … olduğu, davacı şirket ve banka arasında banka ile müşterinin karşılıklı borç ve yükümlülüklerini hukukî ve cezaî sorumluluklarını düzenleyen ticari hizmetler sözleşmesinin akdedildiği, davacı şirkete ait hesaptan para yatırma ve çekme ve nakit çekim talimatları imzalama hususunda … ile …’un şirket yetkilisi … tarafından vekil tayin edildiği, faks talimatlarının asıllarının banka nezdinde bulunmadığı ve davacıdan teyit alınmadığı hususunun davalı bankanın kabulünde olduğu, ticari hizmetler sözleşmesinde bankaca teyit alınmasının zorunlu olmadığı belirtilmiş ise de, banka şube yetkililerinin 2014 yılında aldıkları bir kararla 20.000-TL üstündeki EFT ve havale işlemleri için teyit alma yoluna gittiği, davaya konu tüm havalelerin ise bu miktarın altında olduğu ve bu nedenle teyit alınmadığı, her ne kadar taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümlerine göre davacı firmaya faks talimatı ile de havale/EFT yapma yetkisi verilerek uzun zamandır bu yönde devam eden uygulamada taraflar arasında bir bankacılık teamülü oluşmuş ise de, davalı banka şubesinin kendi iç talimatlarına aykırı olarak 20.000,00-TL’nin altındaki EFT ve havale talimatları faks ile gelse dahi teyit etmediği, bu durum karşısında davalı bankanın zararın doğumuna sebebiyet verdiği, diğer yandan davacı şirketin de işlerinde özenli davranmayarak kendi çalışanını denetlemediği gibi hesaplarının da günlük, aylık ve dönem sonları itibari ile yapılması gereken denetim ve kontrolünü yapmadığı, böylelikle zararın doğumuna kendisinin de sebebiyet verdiği, bu nedenle zararın meydana gelmesinde davalı bankanın %80, davacının ise %20 oranında kusurlu olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 589.369,64-TL tazminatın ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; mahkemenin tespitlerinin davalı bankanın zarardan %100 oranında sorumlu olduğunu teyit ettiğini, buna rağmen mahkemece müvekkilini %20 oranında zarardan sorumlu tutmasının hatalı olduğunu, davalı bankanın talimat veya teyit almadan en basit bir tedbiri bile almayarak zarara sebebiyet vermesi nedeniyle müvekkilinin kısmen zarardan sorumlu tutulamayacağını belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili; zarara davacının bizzat kendi çalışanı neden olduğundan müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, bilirkişi raporu dikkate alınmadan ve ayrık bilirkişi raporu ile olan çelişki giderilmeden eksik inceleme sonucu karar verilmesinin hatalı olduğunu, firmanın 2008 yılından bu yana yapmış olduğu havale ve EFT’lerinin tamamına yakınının göndermiş olduğu faks talimatları ve internet şubesi aracılığı ile yapıldığını, işlemlere konu faks talimatlarının tamamında firma yetkilisi/vekili …ın imzasının bulunduğunu ve talimatların bankaya firma tarafından daha önce gönderilen talimatlar ile aynı formatta iletildiğini, talimat asıllarının banka nezdinde bulunmadığını, firmanın 2016 yılından itibaren bankaya göndermiş olduğu faks talimatların tamamının firmaya ait olan faks numarasından gönderildiğini, dolayısıyla iddia edildiği gibi faks talimatlarının sahte olması durumunda dahi firmanın, sözleşmede yer alan “..Müşteri, yalnız yetkililer tarafından Banka’ya faksla talimat iletilmesi için gerekli tedbirleri alacağı..” maddesine açıkça aykırı davrandığının anlaşıldığını, sözleşme hükmü gereği müvekkilinin teyit alma yükümlülüğünün bulunmadığını, kaldı ki davacının muhasebe müdürünün 02.09.2016 tarihli e-postada teyit kişisi olarak …’ın da adının bulunduğunu, teyit kişi durumunun ancak 16.08.2017 tarihinde değiştirildiğini, faks talimatlarındaki imzaların tümünün …’a ait olduğu ve çıplak gözle bakıldığında talimatlar üzerinde bulunan imza ile aralarında fark bulunmadığının görüldüğünü, bu nedenle sahteciliğin müvekkili tarafından anlaşılmasının mümkün olmadığını, sözleşme gereği müvekkilince faks talimatı aslının alınmasına gerek bulunmadığını, zarara haksız işlemleri yapan davacı şirketin çalışanı sebebiyet verdiğinden zararın müvekkilinden talep edilemeyeceğini, davacının çalışanını seçmede gerekli özeni göstermemiş olması nedeniyle, çalışanın yaptığı işlemlerden kusursuz olarak sorumlu bulunduğunu, dava konusu dönem öncesi ve sonrasında davacının hesaplarında faks talimatıyla bir çok işlem gerçekleştirilmiş olması nedeniyle bu konuda teamül oluştuğunu, davacının da yapılan işlemlere icazet verdiğini, davacının uzun bir süreye yayılan işlemleri bilmemesinin ve kontrol etmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, zararın oluşumunda davacının kusurlu olduğunun bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davacının davalı banka nezdindeki hesabından davacı şirket çalışanı tarafından, şirket yetkililerinin bilgisi ve onayı dışında yapılan havale/EFT işlemleri sonucunda uğranıldığı iddia edilen zararın davalı bankadan tahsili istemine ilişkindir. Bilindiği üzere bankalar, özel yasa ile kurulan ve kendilerine alanlarında çeşitli imtiyazlar tanınan, topladıkları mevduatı ve katılım fonlarını sahteciliklere karşı özenle korumak zorunda olan kuruluşlardır. Bankalar sahip oldukları bu vasıfları sebebiyle bankacılık işlemlerinin güvenilen tarafı konumundadırlar. Bu durum, bankaların bir güven kurumu olarak kabul edilmesini ve bankanın sorumluluğunun özel güven sebebiyle ağırlaştırılmasını gerektirir. Bu nedenle bankalar, ağırlaştırılmış sorumluluğun bir gereği olarak objektif özen yükümlülüğü altında bulunmakta olup, buna karşılık hafif kusurlarından dahi sorumludurlar. Bankacılık hizmetleri sözleşmeleri, hukuki nitelikleri itibariyle vekalet benzeri isimsiz sözleşme ya da vekalet sözleşmesi niteliğinde olup, TBK’nın 506/2 maddesi gereği, vekil (banka) üstlendiği hizmetleri, vekalet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlü olup, bankalar gibi, devletten aldıkları imtiyazla hizmet veren kurumların, ortalama bir vekilin göstermesi gereken özenden, daha yüksek derecede özen göstermesi gerekmekte olup, bankalar hafif kusurlarından dahi sorumludur. Banka, ancak özen borcunu ihlali sayılan kusurlu fiili bulunmadığını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilecektir. Somut olayda; davacı şirketin 31.03.2014 ve 11.07.2017 tarihli genel kurul kararları ile 3 yıllığına …, … ve …’ın yönetim kurulu üyesi olarak seçildikleri, yönetim kurulu başkanı olan … tarafından, bankalara tediye, havale ve transfer emirleri verme, eft ve virman talimatı verme hususunda … ile …’ın 18.07.2014 ve 08.06.2016 tarihli vekaletnameler ile vekil tayin edildiği, davacı şirket tarafından davalı bankaya gönderilen 02.09.2016 tarihli e-posta ile bankacılık işlemleri ile ilgili olarak teyit alınacak kişiler arasında şirket çalışanı …’ın da bildirildiği, bu kişinin teyit alınacaklar listesinden 16.08.2017 tarihinde çıkarıldığı, taraflarca akdedilen ticari bankacılık hizmet sözleşmesinin faks talimatları başlıklı 10. maddesinde, müşteri yetkililerince imzalanmış talimatların faks yoluyla iletilmesi halinde bankanın kendi faks cihazı ile üretilen belgeyi yazı aslı gibi kabul ederek faks teyidi aramaksızın veya beklemeksizin talimatı yerine getirmeye yetkili olduğunun, müşterinin yalnız yetkililer tarafından faksla talimat iletilmesi için gerekli tedbirleri alacağının, bankanın ilk bakışta ayırt edilemeyecek imza benzerliklerinin sonuçlarından, hile ve sahtecilik eylemlerinin sonuçlarından sorumlu olmadığının belirtildiği, davacı şirket çalışanı olup faks teyidi alınacak kişiler arasında da yer alan … tarafından düzenlenen faks talimatları ile davacının banka hesabından kendisinin ve dava dışı kişilerin hesaplarına 07.09.2016-11.08.2017 tarihleri arasında 103 adet toplam 736.712,05-TL havale ve EFT işlemleri yapıldığı, tüm havale talimatlarının davacı şirket antetli olduğu, havale talimatlarındaki imza ile şirket yetkilisi …’ın imzaları arasında çıplak gözle ayırt edilemeyecek derecede benzerlikler bulunduğu, davalı banka tarafından faks teyidi ve talimat asılları alınmamış olsa da, taraflar arasındaki sözleşme ile davacının, bankanın faks teyidi aramaksızın talimatı yerine getirmeye yetkili olduğunun kabul edildiği anlaşılmaktadır. Dava konusu edilen para transferlerinin taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine uygun olarak gerçekleştirilmiş olması, imzalanan sözleşme ile bankanın faks teyidi aramaksızın talimatı yerine getirmeye yetkili olduğunun davacı tarafça kabul edilmiş olması, işlemleri yapan kişinin davacı tarafça davalı bankaya teyit alınacak kişi olarak bildirilmiş olması, faks talimatlarındaki imzanın davacı şirket yetkilisinin imzası ile çıplak gözle ayırt edilemeyecek derecede benzer olması, yaklaşık bir yıllık süre içerinde toplam 103 adet bu şekilde işlem yapılmış olmasına rağmen, davacı şirketin basiretli bir tacir olarak hesaplarında usulsüzlük yapıldığından haberdar olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olması da hep birlikte değerlendirildiğinde, söz konusu para transferlerinin davacı şirketin bilgisi ve onayı ile yapıldığının kabulü gerekmektedir. Bu durumda davacı şirketin kendi çalışanının eylemleri nedeniyle uğradığı iddia edilen zararın oluşumunda davalı bankanın özen yükümlülüğünü yerine getirmeyerek kusurlu olduğunun kabulünün mümkün olmadığı, dolayısıyla uğranıldığı iddia edilen zarardan dolayı davalı bankanın sorumluluğuna hükmedilemeyeceği kanaatine varılmıştır.Banka çalışanlarının görevlerinin gerektirdiği özen ve dikkati gösterdikleri, kasıt ve ihmal şeklinde kusurlarının bulunmadığı ve davacı şirket ile davalı banka arasında süregelen talimatla havale yapılma işleminde, imza sirkülerindekilerle aynı ya da ayırt edilemeyecek derecede benzer imzayı taşıyan dava konusu talimatları işleme koyması nedeniyle, davalı bankanın sorumlu tutulması ve hafif kusur dahi izafe edilmesi mümkün olmayıp, davacı şirket çalışanının ağır kusuru, zararın oluşumunda davalı bankanın özen sorumluluğundaki illiyet bağını kesecek ağırlıktadır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/5339 esas 2022/2236 karar sayılı, 2014/11979 esas 2015/3382 karar sayılı, 2015/7897 esas 2016/3670 karar sayılı ilamı, 2008/10406 esas 2010/2306 karar sayılı ilamı). Bu nedenle mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulü isabetsizdir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulü doğru değil ise de, yapılan hata/eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK’nın 353/(1)b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak “davanın reddine” karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/09/2020 Tarih 2018/430 Esas 2020/356 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın REDDİNE” İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 179,90-TL harcın, mahkeme veznesine yatırılan 1.707,75-TL peşin ve 10.873,45-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 12.581,20-TL harçtan mahsubu ile bakiye 12.401,3‬0‬‬‬-TL’nin talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, Davalı lehine taktir olunan 99.038,32-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davalı tarafından yatırılan 10.065-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından 40-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.01/06/2023