Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/385 E. 2021/365 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/385
KARAR NO: 2021/365
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/12/2020
NUMARASI: 2019/900 Esas 2020/518 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari İş Tellallığı Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/03/2021
Göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili olan davacının tellallık ve komisyonculuk işleriyle uğraştığını, davalı firmaya … Orhanlı-Tuzla/İstanbul adresinde bulunan taşınmazın kiralanması işinde komisyoncu ve simsar olarak yer gösterdiğini, taşınmazın kiralanmasında yer gösterme yapılarak aracılık yapıldığını, davalı borçlunun temsilcisi … ile tanzim edilen 19.6.2018 tarihli Yer Gösterme, Hammaliye Sözleşmesi başlıklı sözleşme uyarınca yıllık kira bedelinin %12’si oranında bir simsarlık ücreti alacağına hak kazandığını, davalı tarafın müvekkili olan davacı ile aralarındaki sözleşmeye konu edilen taşınmazı kiralamasına rağmen müvekkilinin hak ettiği simsarlık ücretini ödemediğini, bu nedenle davalılar aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında icra takibine başlandığını, itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu ileri sürmüş, borca yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olması itibariyle İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca hükmolunacak meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmolunmasına, dava konusu borca ilişkin olarak temerrüt tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:1-Davalı şirket vekili ; davacı ile müvekkili olan şirket arasında geçerli bir sözleşme akdedilmediğini ve akdedilmesi hususunda kimsenin yetkilendirilmediğini, geçerli herhangi bir sözleşme bulunmadığını, davacıdan hiçbir aracılık hizmeti alınmadığını, taşınmazın fiilen davacı tarafça dahi gösterilmediğini, huzurdaki davanın hukuki bir geçerliliği olmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı …; davanın görevsiz mahkemede ikame edildiğini, davada öncelikle görevsizlik kararı verilmesini, huzurdaki haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, TTK. anlamında ticari işletme işletmeyen, bilanço esasına göre ticari defter tutmayan, Ticaret Odası kaydı olmayan kişinin tacir olmadığının kabulü gerektiği, davacı tacir olmadığından, ve uyuşmazlık davacının ticari işletmesinden kaynaklanmadığından eldeki somut uyuşmazlıkta nispi ticari davadan bahsedilmeyeceği, davalı … A.Ş.’nin tacir olması, dava konusu iş ve işlemleri ticari iş yapsa bile, her ticari işin ticari davaya konu olmayacağı, bu sebeple davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; davalının ticari şirket, davacı müvekkilinin ise tacir olduğunu, söz konusu uyuşmazlığın konusununda her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olduğu noktasında tereddüt bulunmadığını, müvekkilinin uyuşmazlık konusu hukuki ilişki ve alacağının doğduğu tarih itibariyle “bilanço esasına” göre defter tuttuğunu, İstanbul Ticaret Odasına kayıtlı olup olmamasının ise tacir sıfatının iktisabı bakımından bir ölçüt olarak görülemeyeceğini, bu nedenlerle kararın kaldırılarak dosyanın görevli İstanbul Anadolu 11.Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Ticari davalar, mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın sırf dava konusunun TTK’da düzenlenmesi nedeniyle ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz.TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar ise, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez. Somut olayda Vergi Dairesi tarafından gönderilen cevabi yazıda ,mükellefin 2018 yılında işe başladığı bilanço usulüne göre defter tutmakta iken 31.12.2018 tarihinde verdiği dilekçesi ile alış ve satış tutarlarının 1.sınıf defter tutma hadlerinin altında kaldığı belirtilerek 2019 yılında işletme esasına göre defter tutmak istediğini beyan ettiği bildirilmiştir. Buna göre 2018 yılında bilanço esasına göre defter tutsa da ,VUKda belirtilen hadlerinin altında bulunduğu beyan edildiğinden davacının tacir sayılması mümkün bulunmamaktadır.Davacı tacir tacir sıfatını haiz olmadığından elde ki dava ticari dava niteliğinde değildir.Davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiş, davacı vekilinin istinaf başvursunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.11/03/2021