Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/379 E. 2023/868 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/379
KARAR NO: 2023/868
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/11/2020
NUMARASI: 2017/836 Esas 2020/622 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/06/2023
Davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili, müvekkili sigorta şirketinin sigortalısı Türkiye’de yerleşik …Ltd. Şti.’nin Almanya’da yerleşik …’ye 31/12/2015 tarihli fatura ile sattığı toplam 343 adet/ 22kap/20.974 kg çadır malzemesi ve ekipmanı emtiasının Düzce’den Buedingen/Almanya’ya kara yolu ile nakliyesi işinin 31/12/2015 tarihli navlun faturası karşılığında davalı tarafından üstlenildiğini; emtianın 05/01/2016’da sigortalının Gümüşova/Düzce’deki tesislerinde … plakalı tıra yüklendiğini, 20/01/2016’da Almanya’daki alıcı firmanın tesislerine ulaştığını, tahliye öncesi yapılan kontrollerde 2 adet çadır brandasının hasarlı olduğunun tespit edildiğini, çeki listesi üzerine taşımayı yapan aracın şoförünün de imzasının bulunduğu “kötü yüklemeden dolayı bir çok çadır zarar görmüş, zarar çadırlar indirilirken görülmüştür. Gümrükte kamyondan paletler tıra indirilmiş, bindirilmiştir.” hasar notunun düşüldüğünü, hasarlı emtianın alıcı firma tarafından kabul edilmeyerek sigortalıya iade edildiğini, sonrasında yapılan ekspertiz incelemesinde hasarın oluşmasında yükleme, aktarma ve boşaltma çalışmaları sırasında yapılan kaba elleçlemenin etkili olduğunun anlaşıldığını, dava dışı sigortalıya 18/03/2016’da 14.580,47-TL tazminat ödendiğini, %10 ilave bedel düşülerek kalan 13.254,98-TL alacak için müvekkilinin sigortalının haklarına halef olduğunu, söz konusu hasardan CMR m.17 ve TTK m.1178 uyarınca davalı taşıyıcının sorumlu olduğunu, belirtilen tutarın rücuen tahsili amacıyla davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … Esas sayılı ilamsız icra takip dosyasıyla takibe başlanıldığını ancak davalı-borçlunun icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının itirazının iptaline, takibin devamına ve alacağın %20’sinden az olmamak üzere davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili, 19/04/2018 tarihli oturumda işbu davadaki taleplerinin 13.254,98-TL asıl alacak ve 533,83-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 13.788,81-TL olduğunu, icra takibinde sehven talep dilen tutarın fazla gösterildiğini beyan etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığındı, zira emtia nakliyat sigortası genel şartları m.5’te teminat dışında kalan hasarların belirtildiğini, davaya konu hasarın da emtianın doğru bir şekilde paketlenmemesinden kaynaklandığını teminat kapsamı dışındaki yapılan ödeme için davacının aktif husumetinin bulunmadığını; olayda uygulanması gereken CMR m.17’ye göre müvekkilinin hasardan sorumluluğu bulunmadığını,emtianın sigortalı tarafından çuvallara konularak ambalajlandığını, sonrasında gönderici-sigortalının Gümüşova tesislerinde araca yüklendiğini ve yine gönderici tarafından paletler üzerine istiflenerek plastik spanzetlerle bağlandığını yani tamamen sigortalı tarafından yapılan eksik-kusurlu, muhafazaya yeterli olmayan ambalajlama ve bu ambalaja zarar verecek istifleme sebebiyle hasarın meydana geldiğini, tahliye ve elleçleme sırasında oluşan hasardan müvekkilinin sorumlu olmayacağını, taşıma esnasında aracın herhangi bir rizikoya maruz kalmadığını; hasar miktarının gerçeği yansıtmadığını belirterek, davanın reddine ve davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davaya konu taşımanın Türkiye’den Almanya’ya kara yolu ile yapılması sebebiyle öncelikle CMR konvansiyonu hükümlerinin uygulanması gerektiği, bağımsız ekspertiz raporunda hasarın oluşmasına yükleme, aktarma ve boşaltma çalışmaları sırasında yapılan kaba elleçlemenin etkili olduğunun tespit edildiği, somut olayda emtianın gönderen tarafından ambalajlanıp paletler üstüne istiflenmek suretiyle araca yüklenen emtianın 2 çuvala konulan toplam 584 kg’lık kısmında çuvalların istiflendiği ahşap paletlerdeki plastik sabitleme kayışlarının çuvalları zedeleyip içindeki brandalarda sürtünmeye ve yırtılmaya bağlı hasar oluşturabileceği ve/veya gönderenin toplam 22 palete istifleyip sabitlemek suretiyle yaptığı yüklemenin 2 çuval için hasarı tetikleyebileceği, bu hususun taşıyıcı tarafından önceden fark edilebilmesinin fiilen mümkün olmadığını, 2 çuval içindeki 584 kg’lık çadır brandasının hasar görebileceğini taşıyıcının yüklemeye nezaret görevini ifa ederken öngörüp göndereni-yükleyeni uyarması beklenemeyeceğinden hasarın oluşmasında taşıyıcının yüklemeye nezaret görevindeki kusurunun etkili olmayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde, yargılama aşamasında alınmış olan bilirkişi kök ve ek raporlarında yapılan hatalı değerlendirmeler sonucunda mahkemece verilen ret kararının doğru olmadığını; ekspertiz raporundaki tek bir cümleye dayalı olarak hasarın yüklemeden kaynaklı meydana geldiğinin ortaya koyulduğu ve işin esası ile ilgisi bulunmayan bilirkişi değerlendirmesi sonunda da davalının sorumluluğunun bulunmadığına hükmedildiğini, dosya kapsamında eksik inceleme yapıldığını; taşıyıcının yüklemeye nezaret yükümlülüğü göz önünde bulundurulmadan hasarın doğrudan yükleme kaynaklı olduğuna kanaat getirilmesinin hatalı olduğunu, zira davalı taşıma işi yapan şirketin bu işte basiretli tacir gibi hareket etmesi gerektiğini, Yargıtay kararlarında da bu hususların açıkça belirtildiğini, hem CMR m.17 hem de TTK m.875 kapsamında taşıma süresi içinde eşyanın taşıyıcının gözetim sorumluluğunda olduğundan eşyaya gelecek zarardan da sorumlu olması gerektiğini, taşıyıcının ancak çok tedbirli bir taşıyıcının gösterebileceği bir özeni göstermiş olsaydı yine de hasarın oluşacağını veya zararın TTK m.878’de sayılan özel durumlardan birinden kaynaklandığını ispat edemediğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, Türkiye-Almanya arasında gerçekleşen CMR hükümlerine tabi taşıma kapsamında hasarlandığı iddia edilen emtiadaki zararı tazmin eden sigortacının taşıyıcıya açtığı 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi gereği davalıdan rücuen tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir. CMR 17/2. maddesinde eğer kayıp veya hasarın hasara uğrayan malların ambalajlanmaması ya da hatalı ambalajlanmasından, yükün gönderici veya alıcı tarafından yüklenmesi ve alınmasından, özellikleri gereği özel risklerden doğması halinde taşıyıcının zarardan sorumlu olmayacağı düzenlenmiştir. Ancak, yükün ambalajının kifayetsiz ya da ambalajsız olmasından veya araca hatalı istiflenip, sabitlenmesine bağlı tertipleme hatalarından dolayı vuku bulan hasarlardan taşıyıcı sorumlu tutulamayacağı öngörülmüş olmakla birlikte ambalaj, yükleme, boşaltma ve istifleme gönderici ve alıcıya ait olsa bile taşıyıcının basiretli bir tacir gibi davranarak nezaret görevi ve sorumluluğunun bulunduğu yerleşik yargı uygulamasıdır. Taşınacak emtianın ambalajsız veya ambalajının kifayetsiz olması ya da araca ve güzergaha uygun olmayan şekilde sabitlenmesi halinde taşıyıcı göndereni uyarmadan ve CMR’nin 8 ve 9. maddelerine uygun olarak taşıma senedine çekince koymadan yükü teslim alır ve yükte bu sebepten hasar meydana gelirse, öncelikle zarara sebep olan hatayı taşıyıcının nezaret borcu esnasında kendi bilgisiyle fark edip edemeyeceğinin tespiti gerekecektir. Fark edebileceği durumlarda, hasar kifayetsiz ambalaj veya istif hatasından ya da yükün usulüne uygun bir şekilde sabitlenmemesinden kaynaklansa da zararın taşıyan ve gönderen arasında paylaştırılması ve taşıyıcıya müterafik kusur atfı gerekmektedir. Yükleme ve istif hatasının açıkça göründüğü hallerde kusurun ağırlıklı bölümü gönderenin üzerinde bırakılır. Somut olayda emtiadaki hasarın oluşma sebebi olarak bilirkişi raporunda, çuvalların istiflendiği ahşap paletlerdeki plastik sabitleme kayışlarının çuvalları zedeleyip içindeki brandalarda sürtünmeye ve yırtılmaya bağlı hasar oluşturabileceği ve/veya gönderenin toplam 22 palete istifleyip sabitlemek suretiyle yaptığı yüklemenin 2 çuval için hasarı tetikleyebileceği belirtilmiştir. Yükleme ve istiflemenin davalı taşıyanın sorumluluğunda olduğuna ilişkin bir sözleşme hükmü bulunmadığından, yükleme ve istiflemeden kaynaklı hasar kural olarak göndericinin sorumluluğundadır. Ancak kural olarak taşıma ilişkisinde ambalajlama, yükleme ve sabitleme yükümlülüğü gönderene ait olsa bile davalı taşıyanın tali de olsa yüklemeye nezaret yükümlülüğü bulunmaktadır. Taşımanın gerçekleşeceği mesafe de dikkate alındığında, nakliye sürecinde emtianın hasar görebileceğini taşıyıcının “basit bir değerlendirmeyle” öngörmesi mümkün olup, bu konuda gerekli özenin gösterilmemiş olması nedeniyle taşıyıcının somut olayda “yüke olan özen yükümlülüğünü ihlalden” dolayı müterafik kusurunun bulunduğunun kabulü gerekir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/7457 Esas, 2016/2437 Karar ve 07/03/2016 tarihli; 2013/6260 Esas, 2013/20837 Karar sayılı ve 19/11/2013 tarihli; 2016/4836 Esas, 2018/28 Karar sayılı ve 08/01/2018 tarihli emsal kararları). Ancak gönderici sigortalının sabitleme ve istifleme hatasını basit bir incelemeyle tespit edebilecek nitelikte olduğu anlaşıldığından, dava dışı sigortalının da davalı taşıyıcı ile birlikte sorumlu olduğu olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, yetersiz ambalaj ve istiflemenin yol koşulları ile birleşmesi neticesinde meydana gelen hasardan davalı taşıyıcının kusur oranının %30 olarak kabulü ile buna isabet eden alacağa hükmedilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, yapılan hata nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından, yeniden karar verilerek %30 kusur oranı üzerinden hesaplanan (13.254,98-TLx%30=) 3.976,49-TL asıl alacağa yönelik itirazın iptali ile asıl alacağa takip tarihi olan 05/08/2018 tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faizi işletilerek takibin devamına , davalı-borçlu icra takibinden önce temerrüde düşürülmediğinden işlemiş faiz ve likit olmayan alacak nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin ve fazla istemin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/836 Esas 2020/622 Karar sayılı 12/11/2020 tarihli kararının, HMK m.353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kısmen kabulüne; davalının İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … Esas sayılı icra takibine yönelik itirazının kısmen iptali ile 3.976,49-TL’ye takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilerek takibin devamına, fazla istemin reddine,İcra inkar tazminatı isteminin reddine,” İlk derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 271,63-TL nispi karar ve ilam harcından mahkeme veznesine yatırılan 159,64-TL ve icra veznesine yatırılan 78,84-TL olmak üzere toplam 238,48‬-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 33,15‬-TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan toplam ‬269,88‬-‬TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Davacı tarafından yapılan 700-TL bilirkişi ücreti ve 128-TL posta masrafı olmak üzere toplam 828‬-TL yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 240-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Davacı lehine taktir olunan 3.976,49-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalı vekili için takdir olunan 3.400-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Davacı tarafından yatırılan 59,30-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafından yapılan 48-TL istinaf yargılama giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 14-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/06/2023