Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/374 E. 2023/657 K. 02.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/374
KARAR NO: 2023/657
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/09/2020
NUMARASI: 2017/897 Esas 2020/379 Karar
DAVA: Ticari Satıma Konu Malın Ayıpsız Misliyle Değişimi
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/05/2023
Davanın kabulüne ilişkin verilen kararın davacı ve davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirketin 25/05/2015’te davaya konu … plakalı … şase numaralı 2015 model … marka aracı 85.329,53-TL bedelle davalı …’den satın aldığını, aracın garanti süresinin 2 yıl olduğunu ve azami tamir süresinin 30 iş günü olduğunu, garanti belgesinin davalı … (…t A.Ş.) tarafından düzenlendiğini, müvekkili tarafından 3.125,54-TL bedel ödenerek aracın garanti süresinin 1 yıl uzatıldığını, aracın 2 yıllık garanti süresi dolmadan 23/05/2017’de motorun salınımlı çalıştığını ve motor arıza ışığının sürekli olarak sinyal verdiğini, garanti süresi içinde meydana gelen arızanın davalılar tarafından giderilemediğini, araçta gerçekleşen gizli ayıbın üretim hatasından kaynaklandığını, motor arıza ışığının sürekli uyarı verdiğini, aracın tesliminde araçta gizli ayıbın mevcut olduğunu ve müvekkilinin bu ayıbı bilmediğini, bu durumun ayıbın motor arıza ışığının sürekli yanması sonucu anlaşıldığını ve derhal davalılara bildirilerek aracın davalıya teslim edildiğini, araçtaki motor arızasının garanti süresi içinde ortaya çıktığını, araçta iki defa aynı arızanın meydana geldiğini, motordaki arızanın giderilemediğini, aracın aynı arızayı trafikte seyir halinde iken vermesi halinde can kaybına yol açacağını, müvekkilinin araca artık güvenmediğinden kullanımının mümkün olmadığını, gizli ayıbın aracın kullanım emniyetini tehlikeye soktuğunu ve kullanıcıyı mağdur ettiğini ileri sürerek, aracın ayıpsız misli olan aynı model ve nitelikte ”0” km yeni bir araçla değiştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili, davacının ayıp iddiasını kabul anlamına gelmemek kaydıyla uyuşmazlığını ticari satımdan kaynaklandığını, gerek ayıp ihbar süresinin gerekse zamanaşımı süresinin dolduğunu, dava konusu ihtilafın tarafları tacir olduğundan aradaki ilişkinin de ticari satım olduğunu, davacının esas itibariyle derdest davayı açmasına sebep olarak gösterdiği motor ikazı nedeniyle yetkili servis tarafından onarım görmesinin aracın ayıplı olduğu anlamına gelmediğini,aracın fatura tarihi olan 25/05/2015 tarihinden itibaren davacı şirket tarafından kullanıldığını, dava konusu arızanın birden çok etken neticesinde meydana gelebileceğini, davacının da aracı yaklaşık 3 yıla yakın bir süredir kullandığını, satış tarihinden itibaren yaklaşık 3 yıl boyunca yol yapan bir araçtan yararlanılamadığının ileri sürülemeyeceğini, aracın kullanım amacı bakımından değerinin veya alıcının ondan beklediği faydaların tamamen ortadan kalktığını veya önemli ölçüde zayıfladığını söylemenin olanaksız olduğunu, aracın onarım görmesinin imalattan kaynaklı ayıplı olduğu anlamına gelmediğini, arızanın kullanım hatasından kaynaklanabileceğinin kuvvetle muhtemel olduğunu, davacının iddialarının aksine aracın satın alındığı tarihten itibaren esaslı bir arıza geçirmediğini, son arızanın ise basit bir onarım ile tamamen giderildiğini,davacının şikayetleri üzerine müşteri memnuniyeti çerçevesinde araç üzerinde servis tarafından gerekli inceleme ve bakımların özenle yapıldığını, aracın satın ve teslim alındığı tarih ile dava tarihi arasında yaklaşık 3 yıllık bir süre geçtiğinden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, davacının 6102 sayılı TTK m.23’te düzenlenmiş gözden geçirme ve ayıp bildirimi yükümlülüğüne uymadığından davanın esasına girilmeden reddine ve aksi halde esas yönünden de davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davaya konu aracın servis- tramer kayıtları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, aracın motor silindirlerinin kurumlaşması şeklinde meydana gelen motor arızasının kullanım kaynaklı bir hata olmadığı, motor silindirindeki kurumlaşmanın motorun düzenli çalışmasını önleyip titreşimli çalışmasına neden olduğu gibi ısı geçişini zorlaştırıp motor elemanlarının aşırı ısınmasına ve yakıt tüketiminin artmasına sebebiyet verebilecek nitelikte olduğu, onarıma rağmen titreşimin ortadan kaldırılamadığı, bu hali ile motor arızasının üretimden kaynaklı gizli ayıp niteliğinde olduğu, dosyadaki servis kayıtlarına göre de bu şikayetleri ile garanti süresi içinde servise başvurduğu ve arızanın giderilemediğinin saptandığı, TTK m.25/4’te ticari satışlarda ayıba karşı tekeffül sebebiyle açılacak davalarda zamanaşımı süresinin 6 ay olarak belirlenmekle birlikte, satılan mala daha uzun süreli garanti verildiği takdirde bu sürenin garanti süresi sonuna kadar uzayacağını; somut olayda dava tarihi itibariyle garanti süresinin dolmadığı, dolayısıyla ayıbın niteliği ve daha önceki servis kayıtları dikkate alındığında davacının ihbar muayene külfetini zamanaşımı süresi içinde garanti süresine uygun şekilde yerine getirdiği tespit edildiği; araçtaki ayıbın niteliği dikkate alındığında, davacının araçtan beklediği faydayı sağlamadığı, önemli derecede gizli ayıp olduğu anlaşıldığından onarımın sağlanamaması nedeniyle seçimlik hak olarak kullandığı 6098 sayılı TBK nın227/1-4 maddesi gereğince aracın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini istemesinin de hakkaniyete uygun olduğu ,aracın üzerinde herhangi bir takyidat bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile … plakalı … şase numaralı 2015 model … marka aracın davalıya teslimi ile aracın misli ile davalılarca müteselsilen sorumluluk uyarınca değiştirilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1) Davacı vekili, son duruşmada da belirttikleri üzere davaya konu aracın zaten davalıların zilyetliğinde olduğunu, davalılar vekilinin 18/02/2019 tarihli dilekçesinde aracın … Mah. Sarıyer/İstanbul adresindeki … yetkili servisinde olduğunun bildirildiğini, dolayısıyla aracın kendileri tarafından teslim edilmesi yönünde hüküm verilmesinin hatalı olduğunu belirterek,kararın bu sebeple kaldırılmasına ve davaya konu aracın davalılarca müteselsilen ayıpsız misli ile değiştirilerek davacıya teslimine karar verilmesini talep etmiştir. 2) Davalılar vekili,mahkemece hukuka aykırı şekilde zamanaşımı itirazlarının reddine karar verildiğini,aracın 25/05/2015’te teslim alındığını, davanın 06/10/2017’de ikame edildiğini dolayısıyla 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, her ne kadar davacı taraf 1 yıl uzatılmış garanti satın aldığını iddia etmekte ise de bu hususun davanın zamanaşımı süresi içinde açıldığı sonucunu doğurmadığını, garanti sözleşmesinin belirli durum ve şartların sağlanması halinde yalnızca ücretsiz onarım hakkını verdiğini; hükme esas alınan bilirkişi raporunun araçta teknik bir inceleme yapılmadan hazırladığını, raporda motordaki arızanın nedeni tespit edilemediğinden ileride kurumlaşmanın tekrar artmasının olası olduğunun belirtildiğini; ayrıca gerekçeli kararda araçtaki arızanın onarılamadığı belirtilmişse de bu hususun kabul edilmediğini ve aracın onarılmış olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve istinaf sebepleri doğrultusunda yeni bir karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, tacirler arası satıma konu otomobilin ayıplı olduğu iddiasına dayalı misliyle değişim istemine ilişkindir.TTK’nın 23/1-c maddesi gereğince, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda ise TBK’nın 223/2. maddesi uygulanır. TBK m.223’e göre; alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir, bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.TBK’nın 227. maddesinde ise satılanın ayıplı olması halinde alıcının seçimlik hakları, “satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme, aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkan varsa satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme” olarak belirlenmiştir.Somut olayda, dava konusu aracın 25/05/2015 tarihinde davalı … tarafından davacıya satışının yapıldığı, davaya konu araçta süregelen arızalar nedeniyle aracın 24/04/2017, 03/05/2017, 28/07/2017 ve 04/08/2017 tarihlerinde yetkili servise götürüldüğü; hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, servis raporuna göre araçta motor silindirlerinin kurumlaşması şeklinde motor arızası bulunduğu, bunun ise imalat hatası niteliğinde bulunan motordaki yanma olayının istenen şekilde gerçekleşmemesinden kaynaklandığı, sorunun yetkili servisçe kısmen giderilebildiği, motorun ömrü dikkate alındığında 40.000-km gibi kısa bir sürede böyle bir arızanın çıkması değerlendirildiğinde, araçtaki üretim kaynaklı arızanın önceden fark edilmesi mümkün olmadığından gizli ayıp olduğu, ayıbın motorun düzenli çalışmasını önleyip titreşimli çalışmasına neden olduğu gibi ısı geçişini zorlaştırıp motor elemanlarının aşırı ısınmasına ve yakıt tüketiminin de artmasına neden olabileceğinin tespit edildiği dolayısıyla araçtan beklenen faydayı ortadan kaldıran ve sonuçları nedeniyle aracın değerini azaltan nitelikte olduğu anlaşılmıştır.Araçtaki ayıbın ortaya çıkması üzerine davacı tarafından, yukarıda belirtilen tarihlerde aracın yetkili servise götürülerek onarım için başvurulduğu, en son 25/08/2017 tarihli ihtarname ile de davalılara bu durumun ihtar edildiği görülmüştür. Ayıbın kullanımla ortaya çıkan gizli ayıp olması nedeniyle ihbar süreleri bakımından TBK’nın 223. maddesinin uygulanması gerekmekte olup, ayıbın zincirleme olarak arızaya neden olduğu ve ihtar tarihi öncesinde toplam 4 defa yetkili servise de başvurulduğu anlaşılmasına göre, ayıp ihbarının süresinde olduğu kabul edilmelidir.Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporuyla tespit edilen ve yukarıda niteliği açıklanan ayıp nedeniyle, davacının araçtan istenilen verimi alması mümkün değildir. Tespit edilen ayıbın araçtan elde edilecek faydayı büyük ölçüde ortadan kaldıracak nitelikte oluşu ve hakkaniyet kuralları da dikkate alındığında, somut olayda TBK’nın 227/1. maddesi uyarınca sözleşmeden dönme koşullarının da oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu kapsamda davalı satıcı … satıcının ayıba karşı tekeffülü, diğer davalı … ise ithalatçı olarak davacıya karşı müteselsilen sorumludur. Öte yandan davacının dava öncesinde keşide ettiği ihtarnamede aracın misliyle değişimi seçimlik hakkı kullanılmış olup, işbu davada da misliyle değişim talep edilmiş, mahkemece TBK’nın 227/son maddesine uygun olarak aracı misliyle değişimi yönünde hüküm verilmiştir. Davalılar vekili, istinaf dilekçesinde, davanın 2 yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmadığını ileri sürmüş ise de, araçtaki arızanın gizli ayıp niteliğinde olduğu, davalı satıcıya ait yetkili serviste garanti süresi içinde arızaya 2 kere müdahale edilmesine rağmen araçtaki sorunun devam ettiği, davacının garanti süresi içinde davalıya ayıptan kaynaklanan seçimlik hakkını kullanmak için ihtarname de gönderdiği,davacı şirketin +1 yıl garanti satın aldığı ,davalı tarafça onarıma ilişki olduğu savunulmuş ise de bunun doğrulanamadığı , bu durumda davalı tarafından zamanaşımı definin ve davanın süresinde açılmadığına dair itirazların yerinde olmadığı anlaşıldığından davalılar vekilinin bu konudaki istinaf sebebi yerinde bulunmamıştır. Davacı vekili , davaya konu aracın zaten …’nun İstinye adresindeki yetkili serviste olduğundan Mahkemece davacının aracı “davalıya teslimi” şeklinde hüküm vermesinin doğru olmadığını belirterek bu hususun düzeltilmesini talep etmiştir. Gerçekten davaya konu aracın, davalılar vekilinin dosyaya ibraz ettiği 18/02/2019 tarihli dilekçesinde de …’nun İstinye adresindeki yetkili serviste olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülerek , hükmün bu doğrultuda düzeltilmesine karar verilmiştir. Açıklanan nedenlerle; davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,yapılan hata yeniden yargılama gerektirmediğinden, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/897 Esas, 2020/379 Karar sayılı ve 16/09/2020 tarihli kararının, HMK’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kabulü ile, davalıların uhdesinde bulunan davaya konu … plakalı … şase numaralı 2015 model … marka araçla aynı özellikteki kullanılmamış yeni aracın müştereken ve müteselsilen sorumluluk uyarınca davalılar tarafından davacıya verilmek suretiyle misliyle değiştirilmesine,” İlk derece yargılamasına ilişkin olarak; Alınması gereken 5.828,89-TL karar ve ilam harcından, davacı tarafından peşin yatırılan 1.457,23-TL nin mahsubu ile bakiye 4.371,66‬-TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafça yatırılan 1.488,63‬-TL peşin harçların davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafça yapılan 2.100-TL bilirkişi, 246,5‬0-TL tebliğ gideri olmak üzere toplam 2.346,50-TL yargı giderinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, Davacı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 11.892,90-TLnispi vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,” Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Alınması gereken 5.828,92‬-TL istinaf karar harcından davalılar tarafından peşin yatırılan 1.458‬-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.370,92‬‬-TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından sarf edilen 29,63-TL istinaf yargı giderinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/05/2023