Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/370 E. 2023/649 K. 02.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/370
KARAR NO: 2023/649
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/06/2018
NUMARASI: 2017/456 Esas 2018/736 Karar
DAVA: Maddi ve manevi tazminat (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirketin kargo taşımacılığı yaptığını, davalı şirketin de taşıma işinde faaliyet gösterdiğini, davalının 19/10/2016’da müvekkilinin müşterisi olan Dışişleri Bakanlığı’ndan “… kargo” niteliğini haiz toplam 3 palete yüklü kargonun taşıma işini üstlendiğiniz müvekkilinin söz konusu taşımaya ilişkin navlun bedelini ödediğini, kargonun çıkış noktasının İstanbul, varış noktasının Berlin/Almanya olduğunu; 19/10/2016’da taşıma için teslim alınan kargolardan, 1 paletin 21/10/2016’da İstanbul’dan Berlin Havalimanına götürüldüğünü ancak diğer 2 paletin Berlin yerine Hindistan’ın Mumbai limanına götürüldüğünü; 28/11/2016’dan bugüne kadar kayıp iki palet kargonun teslim edilmediğini, 03/02/2017 tarihinde noterden gönderilen ihtarnameyle kargonun adresine tesliminin istenildiğini, davalının taşıma nedeniyle doğan zararın kendilerine bildirilmesi halinde tazmin edileceğinin bildirdiğini fakat zarar beyanlarına yanıt verilmediğini; bu arada davalının ticari etiğe aykırı olarak habersiz bir şekilde müvekkilinin işlerini yaptığı müşterisi nezdinde zarar araştırması yaptığını, davalının kusuru nedeniyle müşterisi nezdinde zedelenen güvenilirlik ve itibarının bir kez daha zarar gördüğünü ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla uğranılan maddi kayıpların karşılığı olarak şimdilik 10.000-TL maddi tazminatın ve müvekkilinin müşterisi nezdinde ve piyasada zedelenen itibarı nedeniyle 25.000-TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, dava konusu ihtilafın taşımaya konu kargonun Berlin olan varış noktası yerine, sehven başka bir yere gönderilmesi ile geri getirme işlemleri tamamlanıncaya kadar kargonun gecikmeli tesliminden kaynaklandığını, Berlin varışlı taşımaların, İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan havayolu ile önce Amsterdam’a, oradan da karayolu ile Berlin’e gönderildiğini; taşımaya konu malın 1.865-USD değerinde “Türk Kültürü Ders Kitabı” olduğunun bildirildiğini, planlandığı gibi kargo uçuşunun gerçekleştirildiğini fakat taşımaya konu 3 adet paletten birinin Berlin’e ulaşmasına rağmen diğer 2 adet paletin ise Amsterdam’ yer işletme işini yapan dava dışı şirket tarafından “sehven Berlin kamyonu yerine, Bombay’a gönderilecek mallar ile birlikte Brüksel’e giden kamyona yüklendiğinin, Brüksel varışını yaptıktan sonra ise Bombay’a giden gemiye yüklendiğinin” bildirildiğini, tüm bu sürecin zaman kaybetmeksizin takip edilip davacının bilgilendirildiğini; alıcı sıfatını haiz olmayan müvekkili şirketin, kargonun Bombay’dan geri getirilmesi işi için davacıdan yardım istediğini ancak davacının yardımcı olmaması sebebiyle Hindistan’da yükün gemi limanından havalimanına geçiş sürecinin güçlükle sağlandığını, bu nedenle gecikmede davacının da katkısının bulunduğunu, bu kapsamda gerekli olan doküman asıllarını vermeyi reddeden davacıya yükün deniz yolu ile geri taşınmasının teklif edildiğini ama bunun da kabul edilmediğini, bu itibarla en-az 3 ay süre kaybedildiğini; müvekkilinin, konunun derhal çözümü için her türlü yola başvurduğunu, Bombay Başkonsolosundan yardım istendiğini, davacının çözüm önerilerine yanaşmadığını, bu süreçlerden sonra yükün 25/04/2017 tarihinde Antwerp-Belçika’ya vardığını, Antwerp’e varmasından sonra davacının iletişimi kestiğini, malın çekilebilmesi için belgelerin Antwerp Konsolosluğu üzerinden sağlandığını ve davacının maddi ve manevi bir zararının olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; davacı taşıyıcının taşıma işleri organizatörü ve davalının ise taşıyıcı-fiili havayolu taşıyıcısı olduğu, Türkiye-Almanya arasındaki taşımanın 1999 Montreal Konvansiyonu’na tabi olduğu, 3 palet kargo taşımasına ilişkin yükün 2 paletinin tesliminde gecikme olduğu hususun davalı tarafından da kabul edildiği, Montreal Konvansiyonu m.19’a göre bu türden aksaklıkların yol açtığı gecikmeden taşıyıcıların sorumlu olacağı ancak davacının da maddi ve manevi zararını ispatının gerektiği; hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre, davacının organizatörü olduğu davalı tarafça gerçekleştirilen söz konusu taşıma işindeki gecikme nedeniyle gönderici durumundaki T.C. Dışişleri Bakanlığı tarafından sözleşmesinin feshedilmesi, Bakanlığa karşı tazminat ödemek zorunda kalması gibi maddi ve manevi zararın varlığını ispata yarar somut delil sunulmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; davanın konusunun hava yolu ile taşımada malın kaybolması ve buna bağlı olarak maddi-manevi zarar istemine ilişkin olduğunu; taşıma süresinin olağandan çok fazla aşılması sebebiyle malın zıyaından doğan maddi ve manevi zarar için işbu davanın 11/05/2017’de açıldığını, kargonun 230 gün gecikme ile davadan sonra 06/06/2017’de Berlin Başkonsolosluğu’na teslim edildiğini, davanın gecikmeden doğan zararın giderilmesi değil, davanın açıldığı tarih itibariyle kayıp yükle ilgili tazminat davası olduğunu, kargo dava tarihinden sonra alıcıya teslim edildiğinden en azından davanın konusuz kalması sebebiyle ve dava açmakta haklı oldukları hususunda bir karar verilmesi gerektiğini, mahkemenin uyuşmazlığı davanın açıldığı tarihten sonra gerçekleşen olaylara hasrettiğini; bir kaç gün içinde bitirilebilecek hava yolu taşımasının 230 gün sürdüğünü, bu nedenle müvekkilinin baskı altında kaldığını, ayrıca müvekkili şirket personelinin yükün bulunması ve teslimi konusunda yoğun çabalar sarfetmesi sebebiyle müvekkilinin zarara uğradığını, diplomatik kargo mührünü taşıyan tüm kargoların diplomatik nitelikte olduğunu, içindeki eşyanın niteliğinin bu kabulü değiştirmediğini, bilirkişi raporu ve mahkemenin değerlendirmelerine göre ders kitabı niteliği sebebiyle sanki diplomatik bir kargo yokmuş gibi değerlendirme yapıldığını belirterek,kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, dava tarihi itibariyle teslim edilmeyen kargo nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Davacı, İstanbul’dan Berlin’e gönderilen diplomatik niteliği haiz kargonun taşıma için davalıya 19/10/2016’da verildiğini, normalde kısa sürecek teslimat aşamasının dava tarihi olan 11/05/2017 itibariyle sonuçlanmayarak kargonun zayii olması sebebiyle, 10.000-TL maddi ve 25.000-TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı, İstanbul’dan gönderilen kargonun Hollanda’daki yer işletme şirketinin hatası sebebiyle Berlin yerine Hindistan’ın Mumbai limanına gönderildiğini, davacının işbirliği yapmaması sebebiyle kargonun gecikmeli olarak davanın açılmasından sonra 06/06/2017 tarihinde teslim edilebildiğini ve davacının bir zararı olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davaya konu taşıma Türkiye-Almanya arasında gerçekleştirilmiş olup, uyuşmazlıkta Montreal Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Somut olayda, hava taşımasına konu İstanbul’dan Berlin’e gönderilen yükün diplomatik kargo niteliğini haiz kitap olduğu ve 3 paletten oluştuğu, yükün taşıma için davalıya 16/10/2016’da verildiği, 1 paletin 21/10/2016’da Berlin’e götürüldüğü, diğer 2 paletin ise Amsterdam havalimanından Hindistan’ın Mumbai limanına gönderildiği, dava tarihi olan 11/05/2017 itibariyle yükün Berlin’de alıcıya teslim edilemediği ve davanın açılmasından sonra 06/06/2017 tarihinde teslim edildiği belirlenmektedir.Buna göre, uyuşmazlık davacının maddi ve manevi zarara uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır. Her ne kadar, davacı dava dilekçesinde yükün zayi olması sebebiyle maddi tazminat talep ettiğini belirtmiş ise de taraflar arasındaki e-posta yazışmalarında yükün zayi olmadığını davacının biliyor olması ve davadan sonra yani gecikmeli olarak yükün teslim edildiği dikkate alındığında, davaya konu yükün zıyaa uğradığındanmış olmasından söz edilemeyecektir. Bu nedenle, davacının davaya konu talebinin yükün zayi olması kapsamında değil, geç teslim edilmesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Hava yolu ile taşıma sözleşmesinden kaynaklanan ve gecikme dolayısıyla uğranılan zararın tazmini talep edildiğine göre, somut uyuşmazlığa uygulanması gereken Montreal Konvansiyonu uyarınca taşıyıcının gecikmeden sorumlu tutulabilmesi için gecikme dolayısıyla bir zarar meydana gelmiş olmalıdır. Ayrıca, taşıma süresinin ne kadar aşıldığının da burada önemi yoktur. Tazminatın miktarı meydana gelen gecikme dolayısıyla davacının uğradığı zarara göre belirlenecektir. Montreal Konvansiyonunda zararın tespitine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak genel hükümler uyarınca zarar, gecikme olmasaydı davacının malvarlığının bulunacağı durum ile gecikme sonrasında bulunduğu durum arasındaki fark dikkate alınarak tespit edilecektir (Yargıtay 11. HD’nin 2015/14307 Esas, 2016/5341 Karar sayılı ve 11/05/2016 tarihli ilamı). Davacı taraf, bu şekilde oluşmuş bir maddi zararını ispat edemediğinden, mahkemece maddi tazminat isteminin reddine karar verilmesi yerinde görülmüştür. Uluslararası hava taşımalarında taşıyıcının sorumluluğu ve koşulları mevcut ise manevi tazminat yönünden, Türk yargı uygulamasında Türk Medeni Kanunu ve Türk Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanacağı kabul edilmiştir (Yargıtay HGK’nın 2001/11-1161 Esas, 2001/1152 Karar ve 12/12/2001 tarihli ilamı). Buna göre 16/10/2016’da davalıya taşıma için verilen diplomatik hüviyete sahip yükün, 06/06/2017’de oldukça uzun bir süre sonra teslim edilmiş olması eylemi, sözleşmenin davalı tarafça ağır şekilde ihlalini teşkil etmektedir. TBK nın 114/2 maddesi uyarınca haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerine de uygulanır. Davacının, müşterisi dava dışı Dışişleri Bakanlığı nezdinde taahhüt ettiği işi zamanında gerçekleştirememiş olması nedeniyle manevi zarara uğradığının kabulü gereklidir. Ancak manevi tazminat takdir edilirken; tarafların ekonomik durumu, duyulan manevi üzüntü ve elemin derecesi dikkate alınarak, özellikle takdir edilen miktarın tarafların ekonomik ve sosyal durumu, tazminat yükümlüsünün aşırı yük altına sokulmaması, zenginleşme aracı kılınmaması ile hissedilen manevi zararı düzeltecek kadar olması gereklidir. Bu kıstaslar dikkate alındığında, davacıya 10.000-TL manevi tazminat ödenmesinin somut olaya uygun olacağı kanaatine varılmıştır. Somut olayda, bu hususlar gözetilmeksizin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden, davacı vekilinin manevi tazminat açısından istinaf başvurusunun kabulüne, hükmün kaldırılmasına, 10.0000-TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline ve fazla istemlerin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/06/2018 tarih 2017/456 Esas 2018/736 Karar sayılı kararın HMK’nın 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; ” Davanın kısmen kabulüne,10.000-TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacının maddi ve fazla manevi tazminat isteminin reddine,” İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 683,10-TL nispi karar ve ilam harcından mahkeme veznesine yatırılan 597,72-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye ‬‬85,38-TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan 629,12‬-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 1.400-TL bilirkişi ücreti, 74,10-TL posta masrafı olmak üzere 1.474,10-TL yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 425-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Hükmedilen manevi tazminat bakımından davacı lehine taktir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalı lehine taktir olunan 4.200-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Davacı tarafından yatırılan 59,30-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafından yapılan 61,50-TL istinaf yargılama giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 20-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafından yapılan 5,50-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/05/2023