Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/369 E. 2023/834 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/369
KARAR NO: 2023/834
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/09/2020
NUMARASI: 2019/253 Esas 2020/326 Karar
DAVA: Tazminat (Taşıma Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan Rücu)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/05/2023
Davanın kısmen kabul-kısmen reddine ilişkin kararın, taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili sigorta şirketi nezdinde nakliyat sigorta poliçesiyle dava dışı sigortalısı … A.Ş. tarafından İtalya’da yerleşik … firmasından dokunmamış mensucat cinsi emtia satın alındığını, davalı şirketin emtianın İtalya’dan Türkiye’ye taşıma işini üstlendiğini, taşımanın … ve … plakalı araçlara yüklenerek gerçekleştirildiğini, emtianın 19/11/2018’de dava dışı … firmasına ait antrepoya indirilirken ıslak ve ambalaj hasarlı olduğunun görüldüğünü, CMR belgesi üzerine hasar notu yazıldığını ve araç içi ıslaklığını gösteren fotoğrafların çekildiğini, emtianın davalı taşıyıcının sorumluluğunda olduğu sırada ıslandığını, dahili nakliyeci ile de tutanak düzenlendiğini, müvekkilinin 19/11/2018 tarihinde 27.137,80-TL ödeme yaptığı dava dışı sigortalının haklarına halef olduğunu ileri sürerek, 27.137,80-TL’nin ödeme tarihi olan 19/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, CMR Konvansiyonun 30. maddesi uyarınca müvekkiline ihbar yapılmadığını, hasarın ambalaj hatasından kaynaklandığını ve müvekkilinin bir kusurunun bulunmadığını, CMR m.17/4-C’de ambalajdaki eksiklik ve hatadan taşımacının sorumlu tutulamayacağının düzenlendiğini, davacı sigorta şirketince yapılan ödemenin ex gratia ödemesi olduğunu, davacının tazminat talebinin fahiş ve CMR’ye aykırı olduğunu, CMR hükümleri gereğince 8,33-SDR hesap birimi üzerinden tazminatın hesaplanması gerektiğini, ayrıca emtianın sovtaj bedellerinin de tespit edilmesi gerektiğini, CMR m.27 uyarınca talep edilebilecek faizin yıllık %5 olduğunu ve başlangıç tarihinin de taşıyıcıya yapılan yazılı istem tarihi olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, hasar dosyasında emtianın Türkiye’deki fabrikaya teslimi sırasında ıslak olduğuna dair tutanak tutulduğu ve tutanağın altında teslim eden araç şoförü ile teslim alan şirket yetkilisinin imzasının bulunduğu; her ne kadar davalı tarafından hasarın ambalajlanmadan dolayı kaynaklandığı iddia edilmiş ise de CMR m.9/2 kapsamında davalı taşıyıcının bu hususta bir çekincede bulunmaması sebebiyle davalının savunmasının kabul edilmediği; yargılama aşamasında bilirkişiden alınan ve benimsenen rapor uyarınca davalının 23.410,82-TL nihai zarardan sorumlu olacağının belirlendiği ve CMR m.27’ye göre de ödeme tarihinden itibaren yıllık %5 faizin uygulanması gerektiği gerekçesiyle, 23.410,82-TL’nin 21/01/2019 tarihinden itibaren yıllık işleyecek %5 faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ve fazla istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1) Davacı vekili, mahkeme tarafından hükmedilen %5 faiz oranının hatalı olduğunu; zararın emtianın davalının sorumluluğunda iken meydana gelmesi sebebiyle davalının da zararın tamamını karşılaması gerektiğini ve davanın reddedilen kısmı üzerinden vekalet ücretine hükmedilerek müvekkilinin sorumlu tutulmasının hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek,kararın kaldırılmasına ve talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. 2) Davalı vekili , yargılama kapsamında davacının delillerinin ve replik dilekçesinin kendilerine tebliğ edilmediğini bu nedenle savunma haklarının kısıtlandığını; Mahkemeye sundukları CMR m.30’a göre 7 günlük ihbar süresinde uyulmadığı yönündeki itirazlarının inceleme konusu yapılmadan karar verildiğini, geçerli bir hasar ihbarı bulunmadığından hasarın ispatının davacı tarafından yerine getirilmesi gerektiğini; Mahkemenin sınırlı sorumluluk ilkesini uygulamamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu; karar kapsamında müterafik kusur taleplerinin dikkate alınmadığını, bilirkişilerin hasarın ne şekilde oluştuğuna dair tespitte bulunmadan ve CMR hükümlerine aykırı olarak SDR üzerinden bir hesaplama yapmadıklarını, davayı kabul ve ikrar anlamına gelmemek kaydıyla150-TL olarak hesaplanan sovtaj değeri araştırmasına itirazları bulunduğunu ve sigorta şirketinin gerçek zararı aşan miktarı ödeyip ödemediğinin ve müvekkilinden talep edip etmediğinin belli olmadığını belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, İtalya-Türkiye arasında gerçekleşen CMR hükümlerine tabi taşıma kapsamında hasarlandığı iddia edilen emtiadaki zararı tazmin eden sigortacının taşıyıcıya açtığı 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi gereği halefiyete dayanan rücuan tazminat davasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacının, sigortalısının haklarına halefiyet hakkının gerçekleşebilmesi için sigortacının hukuken geçerli bir sigorta poliçesi teminatı kapsamında sigortacısına tazminat ödemiş olması ve sigortalının zarar sorumlusuna karşı dava hakkına sahip olması gerekir. Sigortacı ancak sigortalısının meydana gelen zarardan dolayı üçüncü kişilere karşı dava hakkı varsa bu hakka ödediği bedel oranında halef olacaktır.Davacının, nakliyat emtia sigorta poliçesi kapsamında sigortalıya 10/01/2019 tarihinde 27.137,80-TL hasar ödemesi yaptığı, ödemenin poliçe teminatı kapsamında olduğu, tazminat makbuzu ve ibraname dikkate alındığında, davacının halefiyet kuralları gereğince sigortalıya ödediği hasar bedeli bakımından taşıyıcı olan davalıya rücu hakkının bulunduğu belirlenmektedir. CMR Konvansiyonu m.17/1 gereğince taşıyıcı, eşyanın kendisine teslim edildiği tarihten gönderilene teslim olunduğu tarihe kadar geçen süre içinde uğranılan ziya, gecikme ve hasardan sorumludur. CMR m.17/2’ye göre de eğer kayıp, hasar veya gecikme istek sahibinin hatası ya da ihmalinden, taşımacının hatasından değil de, istek sahibinin verdiği talimattan, yüke has bir kusurdan yahut da taşımacının önlemesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmişse taşımacı sorumlu tutulamaz. Ancak Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yerleşik uygulamalarına göre, yükleme gönderene veya başkasına ait olsa bile taşıyıcının, malın sağlam ve tam olarak teslimi zorunluluğu çerçevesinde gerek istiflenmesi gerekse ambalaj itibariyle taşımaya uygunluğu noktasında denetleme görevi mevcuttur. CMR’nin 18/2 maddesi uyarınca, kayıp, hasar ve gecikmenin 17/2 maddede öngörülen nedenlerden birinden doğduğunu kanıtlamak taşımacıya aittir. Yine CMR m.30’a göre, hasarın açıkça görüldüğü hallerde teslim anında veya açıkça görülmediği hallerde teslimden itibaren 7 gün içinde ziya veya hasarın taşıyıcıya ihbar edilmemesi halinde, taşıyıcının emtiayı sağlam olarak teslim ettiği hususunda karine oluşacaktır. Somut olayda davaya konu bebek bezi imalatında kullanılan dokunmamış mensucat cinsi emtianın antrepoda boşaltılması sırasında, firma yetkilisi ve ayrıca araç şoförünün de imzası bulunan tutanakta taşımaya konu ürünlerde ıslaklık olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca taşıma senedi üzerine 19/11/2018’de emtianın Türkiye’deki depoya teslimi anında “47 kap ambalaj hasarlı ve ıslak olarak teslim alınmıştır.” kaydının yazıldığı görülmüştür. Dava dışı sigortalı şirket tarafından da davalıya, söz konusu tutanakla süresinde hasar ihbarının yapıldığı kabul edilmelidir. Bu doğrultuda emtianın teslim anında hasarlı olduğu ve sonrasında yapılan ekspertiz incelemesinde toplam 54 rulo ve 142,56 m2 alanlı emtiada oluşan ıslaklık kaynaklı hasarın … (yarı römork) plakalı araçla İtalya’dan antrepoya kadar olan taşımada “mevcut bilgi ve fotoğraflardan hasarın oluş nedeni tam olarak anlaşılamamış olmakla birlikte, muhtemelen araç brandasının sevkiyat esnasında yıpranması, yırtılması ve/veya römork kapı ve kapaklarından sızan yağmur sularının emtiaya sirayet etmesi sonucu meydana gelmiştir” tespitinin yapıldığı, aynı şekilde raporda sıvı emme özelliği bulunan bebek bezi ara mamulü olan emtianın ıslanıp kuruduktan sonra sıvı emme ve hapsetme özelliğini kaybettiği, bu nitelikte bir kumaşın üretime alınması durumunda makinelere ciddi boyutta zarar verme riskinin bulunduğu, risk içeren kumaşların üretime alınmasının bebek sağlığı ve hijyeni açısından sakıncalı olduğu belirtilmiştir. İspat yükü üzerinde olan davalının, emtiadaki hasardan sorumlu tutulamayacağını gösteren ve müterafik kusuru gerektiren bir delil ibraz edilmediği gibi bu duruma bir açıklama da getiremediği; emtianın niteliği itibariyle geri kazanılması mümkün olmadığından davalının iddia ettiği şekilde sovtaja tabi olmayacağı; davalı tarafından denetleme sorumluluğu kapsamında yükleme anında emtianın ambalajlanması ve istiflenmesi sırasında hasara veya zıyaa sebep olacak bir sorunun varlığı hususunda bir kayıt veya tutanağın oluşturulmadığı ve davalı tarafın tüm aşamalarda hazır bulunduğu , savunma hakkını kullandığı anlaşılmakla, taşıma sırasında oluşan zıyadan taşıyıcı olan davalı sorumlu olup, bu nedenle hüküm vermeye elverişli bilirkişi raporuna göre verilen kararda davalı vekilinin istinaf sebepleri kapsamında bir isabetsizlik bulunmamıştır. CMR Konvansiyonunun 27. maddesi uyarınca, bu konvansiyona tabi taşımalarla ilgili tazminat taleplerine uygulanacak faiz oranı yıllık %5 olarak kabul edilmiş ise de, bu hüküm yabancı para üzerinden talep edilen tazminat bakımından uygulama alanı bulmakta olup, Türk Lirası cinsi alacaklarda milli hukukta geçerli olan faiz oranlarının uygulanacağı yerleşik yargı uygulamasıyla kabul edilmektedir. Bu durumda somut olayda, davacının tazminat talebi TL cinsine ilişkin olmakla, hükmedilen tazminata değişen oranlarda avans faizi uygulanması gerekirken yıllık %5 faiz işletilmesine hükmedilmesi doğru olmamıştır. Bu yönden davacı vekilinin istinaf nedeni yerindedir. Eldeki davada red edilen miktarın 2.356,08-TL’si sigortalı ile sigortacı arasında özel olarak kararlaştırılan %10 ilave bedele ilişkin olup, CMR Konvansiyonunda davalı taşıyıcının sorumluluğu gerçek zarar ilkesine göre belirlendiğinden, bu miktara ilişkin kısım ve hesaplanan zarardan fazla istem bakımından davanın reddine karar verilmesinde, reddedilen kısım üzerinden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin anılan istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin faiz oranına yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, belirtilen hata ve eksiklikler yeniden yargılama gerektirmediğinden, hükmün kaldırılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/09/2020 tarih 2019/253 Esas 2020/326 Karar sayılı kararının HMK m.353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kısmen kabulüne, 23.410,82-TL’nin 21/01/2019 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilerek davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine,” İlk derece yargılamasına ilişkin olarak ; “Alınması gereken 1.599,19-TL nispi karar ve ilam harcından mahkeme ve icra veznesine yatırılan toplam 463,45-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.135,74-TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafın posta ve tebligat gideri 106,70-TL, bilirkişi ücreti 2.100-TL, olmak üzere toplam 2.206,70- TL yargı giderinin, davanın kabulü oranında hesaplanan 1.904-TL yargılama masrafına, başvuru harcı 44,40-TL, peşin harç 463,45 -TL, eklenerek toplam 2.411,85-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına, Davacı lehine takdir olunan 3.511,62-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalı lehine takdir olunan 3.400-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Alınması gereken 1.599,19-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 399,80-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.199,39‬-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan 59-TL yargılama giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 50-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısım davacı üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/05/2023