Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/35 E. 2023/1245 K. 01.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/35
KARAR NO: 2023/1245
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/02/2020
NUMARASI: 2017/233 Esas – 2020/156 Karar
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
Davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen kararın davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilin davalı şirketin hissedarı olduğunu, davalı şirketin 01/12/2016 tarihli olağan genel kurul toplantısına vekili marifetiyle katıldığını, iyi niyet kurallarına aykırı ve ayrıca mahkeme kararlarını yok sayan kararlara karşı olumsuz oy kullandığını, ancak diğer hissedarların yönetimde yer almaları nedeniyle itirazlara rağmen şirketin zarara uğramasını gözardı ederek kendi menfaatleri uğruna kanuna ve afaki iyi niyet kurallarına aykırı karar aldıklarını, yönetim kurulu üyelerinin TTK’nın 436/2. maddesi hükmüne aykırı olarak oy kullandıklarını, bu nedenle TTK’nın 436. maddesine aykırı olarak alınan 3, 4 ve 5 nolu kararların iptalinin gerektiğini, aynı toplantının 7 nolu kararı ile yönetim kurulu üyelerinin her birine 10.000-TL huzur hakkı ödenmesine karar verildiğini, icrai hiçbir faaliyeti bulunmayan şirketin gelirinin yarısından fazlasının huzur hakkı adı altında şirket için hiçbir mesai harcamayan yönetim kurulu üyelerine ödenmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğundan iptalinin gerektiğini belirterek 01/12/2016 tarihli genel kurul toplantısında alınan 2015 yılı faaliyet raporunun kabulüne dair 3 numaralı, 2015 yılı bilanço ve kar/zarar hesaplarının kabulüne dair 4 numaralı, yönetim kurulu üyelerinin ibrasına dair alınan 5 numaralı, kar payının kısıtlı ve gecikmeli olarak ödenmesine dair 6 numaralı ve yönetim kurulu üyelerine 10.000-TL huzur hakkı ödenmesine dair 7 numaralı kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacı tarafın daha evvel ortaklıktan çıkarılma davası ikame ettiğini, işbu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddialarının hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını, TTK m.436 hükmünün yalnızca ibraya ilişkin bir madde olduğunu, davacı tarafın bahse konu kar payı dağıtımı kararına olumsuz oy kullanmamaları nedeniyle iptal davası açma hakkının hukuken mevcut olmadığını, davacı tarafın hukuka aykırı bir şekilde alınan bilirkişi raporunun delil niteliğinde sunulmasınının davacının kötüniyetli olduğunu gösterdiğini belirterek, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/995 E .sayılı dosyasının iş dava için bekletici mesele yapılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davanın üç aylık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, dava ve karar tarihi itibariyle davacının davalı şirketin ortağı olarak aktif husumetinin bulunduğu, davacının sadece 7 nolu kararda muhalif olduğunu belirttiği ve tutanağa geçirttiği, diğer maddeler yönünden muhalefet belirtilmediği, bu nedenle 3 ve 4 nolu kararlarla ilgili dava açılamayacağı, davacının ibraya ilişkin 5 nolu karara muhalefet sunmamış ise de TTK.nın 436. maddesinin emredici nitelikte olması nedeniyle oy yoksunluğunun bulunup bulunmadığının her yönetim kurulu üyesi açısından ayrı ayrı resen değerlendirilmesi gerektiği, yönetim kurulu üyelerinin kardeş olması nedeniyle birbirlerinin oylamalarında oy hakkına sahip olduğu, ayrı ayrı oylama yapıldığından ibra kararı için gerekli çoğunluğun sağlandığı, bu nedenle davacının bu maddeye ilişkin itirazının haklı olmadığı, genel kurulun 7. maddesinde yönetim kurulu üyelerinin her birine aylık 10.000-TL huzur hakkı tanındığı, bilirkişi raporunda tespit edildiği gibi 10.000-TL ücretin davalı şirketin ortaklık yapısına ve mali durumuna göre yüksek bir tutar olduğu, gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 01/12/2016 tarihli 2016 yılına ait olağan genel kurulun 7 no’lu yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ödenmesine ilişkin kararın iptaline, diğer maddelerin iptali taleplerinin reddine, 01/12/2016 tarihli 2016 yılına ait olağan genel kurulun 7 nolu kararın yürütmesinin tedbiren durdurulmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-İstinaf yoluna başvuran davacı vekili; müvekkilinin genel kurul toplantısına vekili vasıtasıyla katılarak olumsuz oy kullandığını, bu kararların yasanın emredici hükümlerine ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, şirketin keyfi yönetildiğini, finansal tablolarında açıklıklar bulunduğunu, şirket gelir ve giderlerinin gerçek rakamlarla gösterilmediğini, mahkemece bu hususta inceleme yaptırılmadığını, şirket çalışanı olmayan kişilere şirket çalışanıymış gibi ödemeler yapıldığını, şirket kayıtları üzerinde inceleme yaptırılmadığını, şirketin kira gelirlerinin her dönem artmasına rağmen kar tutarlarının açıklanamayacak bir şekilde azaldığını, yönetim kurulu üyelerinin hiç bir şekilde ibra oylamasında yer alamayacağını, oylamanın TTK m.436/2 maddesine aykırı olarak yapıldığını, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/613 Esas sayılı dosyasında ibraların usulüne uygun görülmediğini ve kararın istinaf aşamasında olduğunu, yine 6 nolu kar payı dağıtılmamasına ilişkin kararının da iptalinin gerektiğini, davanın açılabilmesi için olumsuz oy kullanılmasının yeterli olduğunu, pay sahibinin olumsuz oy verdiğinin tutanaktan anlaşılması halinde davanın açılabileceğini kabul etmek gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını, genel kurulda alınan 3, 4, 5 ve 6 no’lu kararların iptaline karar verilmesini, TTK’nın 449. Maddesi gereğince kararların icrasının geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. 2-İstinaf yoluna başvuran davalı vekili; bilirkişinin eksik inceleme yaptığını, bilirkişi tarafından şirket yönetim kurulu üyeleri tarafından yapılan çalışmaların incelenmediğini, şirkete düzenli gelir sağlanabilmesi için düzenli olarak projeler çizdirildiğini, bu konuda çeşitli çalışmalar yapıldığını, bu hususların 23/03/2017 tarihli dilekçenin ekinde belgelendirildiğini, şirketin gerek tekstil gerekse inşaat ve gerekse kiralama faaaliyetlerine ilişkin olarak emek ve uğraşın davacının yurt dışında yaşaması nedeniyle yalnızca yönetim kurulu üyeleri tarafından gösterildiğini, İstanbul’da bulunan şirketin yönetim kurulu üyelerine verilmesi kararlaştırılan ücretin oldukça düşük olduğunu, ayrıca huzur hakkının azaltılmasına dair tedbir kararının istinafça kaldırıldığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; davalı şirketin 01/12/2016 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan 3 no’lu 2015 yılı faaliyet raporunun kabul edilmesine, 4 no’lu bilanço kar ve zarar hesaplarının onaylanmasına, 5 no’lu yönetim kurulu üyelerinin ibrasına, 6 no’lu kar payının kısıtlı ve gecikmeli olarak ödenmesine ve 7 no’lu yönetim kurulu üyelerine aylık 10.000’er TL huzur hakkı ödenmesine dair genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nın 445. ve 446. maddelerinde; toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahiplerinin, yönetim kurulu ile kararların yerine getirilmesi kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa, yönetim kurulu üyelerinden her birinin kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine iptal davası açabileceği belirtilmiştir. Genel kurul kararlarının yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için 6102 sayılı TTK’nın 446. maddesi uyarınca, toplantıya katılan üyenin karara ret oyu kullanarak muhalif kalması ve bu keyfiyeti zapta geçirtmesi gerekir, oylama öncesi yapılan görüşme sırasında bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi veya ret oyu kullanılması alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımaz (Yargıtay 11. HD, 08.12.2015 tarih, 2014/18887; 2015/13122 E.K sayılı emsal ilamı). Bahsi geçen genel kurul toplantısında davacının 3, 4 ve 5 no lu kararlara karşı olumsuz oy kulanmış ise de bu kararlara muhalif kaldığı keyfiyetini tutanağa geçirtmemiştir. Bunun dışında 6 no’lu karara karşı ise olumsuz oyu bulunmamaktadır. Dava konusu genel kurulda, yönetim kurulu üyelerinin ibrası ile bilançonun tasdiki hususları ayrı ayrı oylamaya sunulmuştur. Genel kurulda bu konular birbirinden ayrılarak ayrı ayrı oylandığından, verilen kararların da birbirinden ayrı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Bilançonun onaylanması ve ibra ayrı ayrı gündem maddelerini teşkil ediyorsa, bu durumda bilançonun onaylanması ibra anlamına gelmeyeceğinden, yönetim kurulu üyelerinin oydan yoksunluk hali söz konusu değildir. Bu nedenle bilançonun onaylanmasına ilişkin 4 no.lu gündem maddesi bakımından da iptal talep edilebilmesi için muhalefet şerhinin varlığı zorunludur. Bu kapsamda dava konusu 3, 4 ve 5 no.lu genel kurul kararları bakımından, dava şartı niteliğindeki muhalefetin bulunmaması nedeniyle, 6 nolu genel kurul kararı bakımından ise karşı oy bulunmaması nedeniyle iptal isteminin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. TTK’nın 436/2 maddesi gereğince yönetim kurulu üyeleri, kendilerinin ve birbirlerinin ibrasına ilişkin kararlarda oy hakkını haiz değillerdir. Bu hüküm emredici nitelikte olduğundan, bu madde hükmüne aykırı hareket edilmesi halinde kullanılan oylar geçersiz olduğundan, bu oylar ile alınan genel kurul kararları da geçersizdir. Bu nedenle iptal isteyen ortağın bu tür kararlara karşı ayrıca muhalefet şerhi yazdırmasına da gerek yoktur. Somut olayda davalı şirketin yönetim kurulu üyeleri, kendi ibralarında oy kullanmamış iseler de bir diğer yönetim kurulu üyesinin ibrasında oy kullanmışlardır. İbra kararı oylamaya katılan yönetim kurulu üyelerinin (… 21.250, … 25.500, … 21.250) toplam 68.000 olumlu oyu ile alınmıştır. 17.000 pay sahibi davacı oylamada olumsuz oy kullanmış, 17.000 pay sahibi diğer ortak … toplantıya katılmamıştır. Bu durumda gerekli oy çoğunluğu bulunmadığından yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin söz konusu karar bu yönüyle geçersizdir. Davacının muhalefet şerhini yazdırdığı tek madde 7 nolu karardır. TTK’nın 408/2-b maddesine göre, yönetim kurulu üyelerinin seçimi, süreleri, ücretleri ile huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi haklarının belirlenmesi, ibraları hakkında karar verilmesi ve görevden alınmaları genel kurulun münhasır yetkilerindendir. TTK’nın 394/1. maddesinde, yönetim kurulu üyelerine, tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kârdan pay ödenebileceği düzenlenmiştir. Yönetim kurulu üyeleri için belirlenen ücretin miktarı şirketin mali yapısı, şirketin bu yöndeki uygulaması, yönetim kurulunun bu iş için harcadığı emek ve mesai ile orantılı olmalıdır. Yönetim kurulu üyeleri için belirlenen ücretlerin fahiş olup olmadığı değerlendirilirken genel kurulun yapıldığı dönemde şirketin ortaklık yapısı, finansal durumu, şirketin geçmiş uygulamaları, ortaklık yapısı ve mali durum açısından davacı şirketle aynı-benzer durumda bulunan şirketlerin yöneticilerinin aldığı emsal ücretler göz önünde bulundurulup karşılaştırılmak suretiyle yönetim kurulunun harcadığı emek ve mesai ile orantılı, pay sahiplerinin vazgeçilmez nitelikteki kârdan pay alma haklarını da ihlal etmeyecek şekilde tespiti gerekmektedir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 11/12/2019 tarih, 2019/336 Esas 2019/8055 Karar Sayılı kararı). Genel kurulun 7. maddesinde yönetim kurulu üyelerinin her birine aylık 10.000-TL huzur hakkı tanınmıştır. Bilirkişi raporu da dikkate alındığında şirketin neredeyse yıllık kârının tamamını kapsayacak şekilde (40.000X12=480.000) takdir edilen huzur hakkının davalı şirketin ortaklık yapısına ve mali durumuna, faaliyetlerine ve işlem hacmine göre fahiş olduğunun kabulünde ve 7 no’lu kararın iptaline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; mahkemece huzur hakkında ilişkin 7 no’lu genel kurul kararının yanında, yönetim kurulu üyelerin ibrasına ilişkin 5 no’lu kararın geçersizliğinin tespitine de karar verilmesi gerekirken sadece 7 no’lu kararın iptali ile yetinilmesi doğru olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, bahsi geçen hata nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından genel kurul toplantısında alınan 5 no.lu kararın batıl olduğunun tespitine, 7 nolu kararın iptaline, diğer kararların iptali isteminin reddine davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/233 Esas – 2020/156 Karar sayılı ve 12/02/2020 tarihli hükmünün, HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kısmen kabulüne; davalı şirketin 01.12.2016 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 5 no.lu kararın batıl olduğunun tespitine, 7 nolu kararın iptaline, diğer kararların iptali isteminin reddine, 5 ve 7 nolu kararın TTK m.449 uyarınca yürütmesinin durdurulmasına,”İlk derece mahkemesine ilişkin olarak ;Alınması gereken 269,85-TL karar ve ilam harcından, 31,40-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 238,45‬-TL harcın davalıdan tahsiliyle hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından ödenen 62,80-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davacı tarafından yapılan 1.500-TL bilirkişi ücreti ve 82,60-TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.582,6‬0-TL yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 633,04‬-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,Davalı tarafından yapılan 15-TL posta masrafından ibaret yargı giderinin davanın reddi oranında hesaplanan 9-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, Davacı vekili lehine takdir olunan 9.200-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalı vekili lehine takdir olunan 9.200-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL istinaf karar harcının talebi halinde karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, Alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 54,40‬-TL harcın mahsubu ile kalan 215,45‬-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan 56-TL istinaf yargı giderinden davanın kabulü oranında hesaplanan 22-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 01/09/2023