Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/335 E. 2023/1147 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/335
KARAR NO: 2023/1147
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/11/2020
NUMARASI: 2019/822 Esas – 2020/788 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/07/2023
Davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, Müvekkilinin davalı şirketin %49 oranında pay sahibi olduğunu, 10.07.2019 tarih ve 9866 sayılı TTSG’de yayımlanan Şirket Olağan Genel Kurul çağrısına ilişkin ilanı takiben 26.07.2019 tarihinde Genel Kurul toplantısı yapılarak kararlar alındığını, müvekkili şirket adına 26.07.2019 tarihinde, davalı şirketin yönetim kurulu ve genel kurul toplantı divanına, 10.07.2019 tarihinde yapılan ilanın çağrı usulü ve özellikle ilan içeriğine uyulmadığı konusunda ihtarname gönderildiğini, ihtarnamede genel kurul toplantısının ertelenmesi ve yeni bir tarihte usulüne uygun şekilde bir ilan ve çağrı prosedürü ile yapılmasının talep edildiğini, davalı şirketin ihtarnameyi dikkate almadan genel kurul toplantısını yapıp, kararlar alındığını, iadeli taahhütlü mektupla yapılacak tebligatın 7201 satıh Tebligat kanunu 12. ve 13. Mad. gereği, ya yetkili temsilciye ya da hazır bulunan memur veya müstahdemlerden birine yapılması gerektiğini, ancak tebligatın tüzel kişilikle ilişiği olmayan bir üçüncü kişiye yapıldığını, müvekkilinin genel kurul çağrısından haberdar olamadığını, davalı şirket tarafından yapılan çağrı usulündeki hukuka aykırılıklar sebebi ile genel kurula katılamayan yurt dışında mukim müvekkili şirket için TTK nın 446/b mad. kapsamında alınan kararlara karşı iptal davası açma hakkı doğduğunu, davalı şirketin finansal tabloların müzakeresinin ve buna bağlı konularının müzakeresini bir ay sonraya ertelemekten imtina ettiğini, bu durumun müvekkili şirketin yönetim kurulu üyelerinin ibrasına dair bir karara TTK 446/a mad. göre olumsuz oy vererek muhalefetinin tutanağa geçirmesine engel teşkil ettiğini, izah edilen nedenlerle, davalı şirketin genel kurul kararının iptaline, aksi halde , finansal tabloların müzakere ve buna bağlı konulara ilişkin alınan kararların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacıya usulüne uygun çağrı yapıldığını, ancak davacının bu çağrıya icabet etmek yerine toplantının olduğu sabah saat 08.30’da müvekkili şirketin mail adresine ve şirketin o zamanki ortak ve yönetim kurulu başkanı …’un whatsapına, dayanaksız ve gündem ile ilgili olmayan soyut nedenler üreterek erteleme talebinde bulunduğunu, davete ilişkin tebligatın usulsüz olarak yapıldığı kabul edilse dahi, toplantı ve gündeminden haberdar olan davacının toplantıya katılmayarak ve gündeme ilişkin çekincelerini, şerhlerini sunmayarak, işbu davayı açmasının dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini ve hakkın kötüye kullanımı olduğunu, TTK446 mad. sayılan kişiler tarafından açılmadığından, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, davacının, genel kurul toplantısının ertelenmesini talep ettiğini beyan ettiğini, bu hususta yasal şartlan taşıyan bir belge sunmadığını, TTK 420 mad. hangi hallerde erteleme istenebileceğinin düzenlendiğini, hukuki bir menfaat taşımayan, iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykın davanın reddi gerektiğini, izah edilen nedenlerle, TTK 446 mad. uyarınca davacı ehliyeti olmayan davanın reddine, davacının hukuki menfaatinin olmaması sebebiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davalı şirketin çağrıya ilişkin ilanı 10/07/2019 tarihli Ticaret Sicili Gazetesinde yaptırdığı,davacı şirketin adresine de iadeli taahhütlü mektup ile toplantı gününün 04/07/2019 tarihinde gönderildiği, PTT sorgulamasından tebligatın 11/07/2019 tarihinde yapıldığı ancak söz konusu tebligatın kime yapıldığı hususunda davalı şirket tarafından bir tebliğ mazbatası dosyaya sunulmadığı gibi PTT’ye yazılan müzekkere ile de tebliğ mazbatasının bir örneğine ulaşılamadığı, Davacı vekili ise tebligatın şirketi temsile yetkili kişiye yapılmadığını,tebligatın geçersiz olduğunu savunduğunu, ispat kuralları gereği davalı şirket toplantı gününü şirket ortağı davacı şirkete bildirdiğini ve bu bildirimin de Tebligat Kanunundaki hükümler çerçevesinde usulüne uygun bir şekilde yapıldığını ispat etmek zorunda olduğunu, davalı şirket herhangi bir tebliğ mazbatası sunmamış,tebligatın usulüne uygun bir şekilde tebliğ edildiğini ispat edemediği, Davacı vekilinin tebliği aldığı bildirilen kişinin davacı şirket yetkilisi veya tebligat almaya yetkili memur olduğu ispat edilemediği,bu nedenle yapılan tebligatın Tebligat Kanunun 12 nci maddesine aykırı olduğu ve bu hâli ile tebliğ işleminin usulsüz olduğu, davacı vekilinin toplantı günü gönderdiği e-posta dışında toplantı gününü daha önce öğrendiğine dair bir delil bulunmadığı,yabancı menşeili davacı şirketin aynı gün içinde toplantıya katılmasının mümkün olmadığı,buna göre çağrının usulsüz olduğu,davacının toplantıya katılmadan ve muhalefet şerhini yazdırmadan dava açma hakkına sahip olduğu, Davacı azınlık pay sahibi haklarını kullanabilecek konumda olduğundan,gerekçe göstermeden toplantının ertelenmesini talep hakkı bulunduğu, toplantı başkanına ulaşarak erteleme talep ettiğinden, davacının talebine uyulmadan finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konularda alınan kararların iptali gerektiğini, Buna göre, mali tablo ve raporların onanmasına ilişkin 4. Nolu, ibraya ilişkin 5. nolu ve yönetim kurulu seçimine ilişkin 6. ve 8 nolu kararın iptaline,TTK’nın 413. maddesinin açık hükmü karşısında,yönetim kurulunun seçimi finansal tablolar ile bağlantılı sayılması gerektiğini, gündemin 3. maddesinde herhangi bir karar alınmadığı 3 nolu karar nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, diğer kararların kanuna,esas sözleşmeye ve objektif iyiniyet kurallarına aykırı olmadığından davacının fazla talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:1Davalı vekili, toplantının ertelenme gerekçesinin ön koşulu toplantıya katılmış olmak, karara olumsuz oy vermek ve bu hususu yani erteleme talebini tutanağa geçirmek olduğunu, davacı tarafından keşide olunan ihtarname ve şirket adresine e-posta yolu ile gönderilen mailin toplantının ertelenmesi gerekçesi olmayacağını, bu aşamadan sonra tebligat yapılmadığı, usulsüz yapıldığı iddiası yerinde olmayıp, davacı tarafın toplantıdan haberi olmadığının dinlenilemeyeceği, tebliğ mazbatası ile tebliğin şirketin resmi adresine yapıldığı bu tebliğ mazbatasının sureti de dosyaya iki defa sunulduğunu, yine PTT cevabi yazısı ile de şirket adresine yapılan tebligat bilgisinin verildiği dosya içinde mevcut olduğunu, mahkemece 6. ve 8. maddenin iptali yönünde hüküm tesis etmiş olup, 7. madde hususunda lehe aleyhe bir hüküm tesis etmediğini, mahkemece 24.09.2020 tarihli celsede davacı tarafa davanın esasını oluşturan tebligat işlemine dair delil ve belgelerini ibraz için 1 aylık kesin süre verildiğini, ancak süresi dahilinde davacı tarafın mahkemece talep olunan delilleri sunmadığını belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.2-Katılma yoluyla istinafa başvuran Davacı vekili, müvekkilinin çağrının usulüne uygun yapılmamış olması sebebiyle katılamadığı genel kurul toplantısında alınan kararlar ticaret sicil gazetesinde ilan edilmediğinden dava açmadan önce alınan kararlardan haberi olmadığını, bu nedenle belirli gündem maddeleri bakımından davanın reddi ve aleyhe vekalet ücreti, yargı giderine hükmedilmemesi gerektiğini, , 2 ve 3 nolu kararların görüşülmesi ve onaylanması durumunun yönetim kurulu üyelerinin ibrasına etki edecek olan konulara ilişkin olduğunu, zira 2 nolu gündem gereği ibrası oylanacak olan yönetim kurulu üyeleri tarafından hazırlanan faaliyet raporları hakkında müzakere ve oylama yapılırken; 3 nolu gündem gereği de yine yönetim kurulu üyeleri tarafından hazırlanan finansal tablolara ilişkin süreç yürütüldüğünü, aynı şekilde 7 nolu gündem maddesi açısından da etki kuralı söz konusu olduğunu belirterek kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Açılan dava, Anonim şirkette genel kurulda alınan kararların iptali istemine ilişkindir. TTK 445.madde de kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine TTK 446.madde de belirtilen kişilerce karar tarihinden itibaren üç ay içinde, iptal davası açılabilir. İptal davasını açabilecek kişiler TTK 446.maddesinde toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve muhalefetini tutanağa geçirten veya toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve bu aykırılıkların kararın alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri veya Yönetim kurulu,veya kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri olarak belirlenmiştir. TTK nın 414/1 maddesine göre genel kurul toplantıya, esas sözleşmede gösterilen şekilde, şirketin internet sitesinde ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan ilanla çağrılır. Bu çağrı, ilan ve toplantı günleri hariç olmak üzere, toplantı tarihinden en az iki hafta önce yapılır. Pay defterinde yazılı pay sahipleriyle önceden şirkete pay senedi veya pay sahipliğini ispatlayıcı belge vererek adreslerini bildirenlere, toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazeteler, iadeli taahhütlü mektupla bildirilir. Ayrıca toplantının ertelenmesine dair TTK 420.maddesi uyarınca finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konular, sermayenin onda birine, halka açık şirketlerde yirmide birine sahip pay sahiplerinin istemi üzerine, genel kurulun bir karar almasına gerek olmaksızın, toplantı başkanının kararıyla bir ay sonraya bırakılmak zorundadır. Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelik’in 28. Maddesine göre de Azlık pay sahipleri tarafından finansal tablolar hakkında ileri sürülecek tüm itirazların ilk toplantıda yapılması ve bunların tutanağa yazılması zorunludur. Davaya konu 26.07.2019 tarihli genel kurul toplantısının 10.07.2019 tarihli 9866 sayılı TTSG’de ilan edildiği, ayrıca davacı şirketin adresine de iadeli taahhütlü mektubun 04/07/2019 tarihinde gönderildiği ve yine PTT kayıtlarına göre gönderinin 11/07/2019 tarihinde alıcıya teslim edildiği noktasında uyuşmazlık yoktur.Davacı tarafça, çağrı tebligatının şirket yetkilisi veya çalışanı olmayan … adlı kişiye yapıldığını, TTK 446/1-b maddesine göre iptal davası açmaya hakları olduğunu ve bu kapsamda finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konuların görüşülmesi için toplantının ertelenmesi talep edildiği halde genel kurulun yapılması nedeniyle kararların iptali gerektiği iddia edilirken Davalı taraf, genel kurula çağrının tebligatının usulüne uygun olduğunu, Davalı tarafın toplantıdan haberdar olduğunu, toplantının ertelenmesi için koşulların olmadığını ve bu konuda bir belge sunmadığını savunmaktadır. Dosyaya sunulu delillerle genel kurul toplantısı için TTK 414.madde gereğince ilan yapıldığı ve pay sahibine iadeli taahhütlü mektup gönderildiği sabit olmakla birlikte tebligatın kime yapıldığı belirlenememiştir. Davacı taraf, tebligatın şirket yetkilisi veya çalışanı olmayan … adlı kişiye yapıldığını iddia etmekle birlikte bu hususta delil sunamamıştır. … adlı kişinin Davacı şirket dışında başka bir şirkette çalıştığına ilişkin evraklar 03.11.2020 tarihli dilekçe ile ibraz edilmesine rağmen tebligatın anılan bu kişiye yapıldığı hususu müphemdir. TMK. m. 6 hükmüne göre taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu ve. HMK. m. 190/1 hükmüne göre: İspat yükü,, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğuna göre ve somut davada tebligatın usulsüzlüğü … adlı kişiye tebligatın yapıldığı iddiasına dayandırıldığına göre Davacı taraf kendi iddiasını ve tebligatın yetkisiz kişiye yapıldığını ispatla mükelleftir. Bu hususta emsal Yargıtay HGK kararlarında tebliğ tutanağındaki kaydın gerçeğe uygun olmadığını iddia eden taraf ispat yükü altında olup tebliğ belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesinin çeşitli şekillerde gerçekleşebileceği, tebliğin tebellüğe yetkili olmayan kimseye yapılması iddiasının bunlardan biri olduğu ve taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olguyu ispatla yükümlü olduğu vurgulanmıştır. ( Yargıtay HGK’nun 2023/11-192 E.- 324 K. sayılı ve 26.04.2023 tarihli ilamı ve yine 2022/12-1035 E.- 2023/272 K. sayılı ve 29.03.2023 tarihli ilamı) Davalı şirketin TTK 414.maddesi gereğince kendi üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiği dosyada mübrez delillerle sabittir. Davalı taraf tebligatın …’e yapıldığını kanıtlayamadığına göre genel kurula çağrının usulüne uygun yapıldığının kabulü gerekmektedir.Davacı taraf çağrının usulsüz olması nedeniyle toplantıya katılmadan ve muhalefet şerhi koydurmadan doğrudan iptal davası açabileceğini iddia etmiş ise de tebligatın usulsüzlüğü ispat edilemediğine göre davacı iptal davası açma hakkına sahip değildir. Bu husus incelenmeden ispat yükü konusundaki yanılgılı değerlendirme ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; istinaf yoluna başvuran davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde olmadığından başvurusunun esastan reddine,davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, belirtilen hata yeniden yargılama gerektirmediğinden, kararının kaldırılarak ” aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine ” karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/822 Esas – 2020/788 Karar sayılı 26/11/2020 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davacının aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 269,80-TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 44,40-TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 225,4‬0-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Davalı tarafından yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının davalıya iadesine, Alınması gereken 269,80-TL harçtan peşin yatırılan 59,30-TL harcın mahsubu ile kalan 210,5‬0-TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafça yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafça yapılan 5,50-TL yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.13/07/2023