Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/331 E. 2023/1295 K. 07.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/331
KARAR NO: 2023/1295
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİH: 17/11/2020
NUMARASI: 2017/114 Esas – 2020/716 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
BİRLEŞEN İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2017/504 ESAS – 2017/562 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/09/2023
Davanın reddine ilişkin kararın asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davalı … tarafından müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile 31/12/2016 tarihli, 6.500-TL bedelli çeke dayalı olarak icra takibi başlatıldığını, icra takibine konu çekin 02/12/2016 tarihinde müvekkilinin zilyetliğinde iken aracından çalındığını, müvekkili tarafından yapılan suç duyurusu üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/148833 ve 2016/148824 soruşturma numaralı dosyalarda soruşturma başlatıldığını, zayi nedeniyle çekin iptali istemiyle İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1187 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, bu davada 14/12/2016 tarihinde tedbiren çek için ödeme yasağı kararı verildiğini, müvekkilinin takip alacaklısına bir borcunun bulunmadığını, davalı … şirketinin çeki nasıl kabul ettiğinin anlaşılamadığını, faktoring şirketlerinin kendilerine ulaşan çekler hakkında detaylı araştırma yapmak zorunda olduklarını belirterek, müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili; 05.12.2016 olan faktoring işlem tarihinin, 14.12.2016 tarihli tedbir kararından çok önce olduğunu, işlem yapıldığı tarihte bankalarda ya da faktoring şirketlerinde çekin çalındığı iddiasına ilişkin herhangi bir bilgi bulunmadığını, bu nedenle iyi niyetli hamil olan müvekkilinin çekin çalındığını bilmesinin mümkün olmadığını, çek şekil şartlarını taşıdığı gibi fatura ile de tevsik edildiğini, çekin müvekkiline Faktoring Kanunu ve Yönetmeliği çerçevesinde belirlenen usul ve esaslara uygun şekilde devredildiğini, çeki faktoring işlemi gereği müvekkiline ciro eden … şirketi ile 08/04/2014 tarihinde faktoring sözleşmesi imzalandığını, sonrasında … tarafından ciro silsilesinde bir üstündeki …’a kesilmiş 6.501-TL bedelli faturanın temlik alındığını ve alacak bildirim formu ile çek tevdi bordrosunun … tarafından imzalandığını, çekin faktoring işlemi gereği müvekkiline ciro edildiğini, işlem tarihinde … hesabına kredi bedeli ödenerek faktoring işleminin tamamlandığını, davacının yetkili hamil olduğunu ve müvekkilinin çeki iktisabında kötü niyetli ya da ağır kusurlu olduğunu ispatlaması gerektiğini, çeke ilişkin faktoring işleminde yapılanın emre yazılı çekin ciro yoluyla devri olduğunu, 6361 sayılı yasanın 9/3 maddesi gereği çekteki taraflar arasındaki defilerin iyi niyetli faktoring şirketine karşı ileri sürülemeyeceğini, müvekkili iyi niyetli olduğundan bankaya ibrazında ödeme yasağı nedeniyle ödeme yapılmayan çeki icra takibine konu etmesine bir engel bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir. Diğer davalı … davaya cevap vermemiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL 12. ATM 2017/504 ESAS 2017/562 KARAR SAYILI DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin çeklerinin aracından çalınması nedeniyle suç duyurusunda bulunduklarını ve İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1187 esas sayılı dosyasında çek iptali davası açıldığını, bu davada 15.12.2016 tarihinde ödeme yasağı kararı verildiğini, davalı şirket tarafından bankaya ibraz edilen ve aynı zamanda icra takibine konu edilen 6.500-TL bedelli çek hakkında istirdat davası açmaları hususunda taraflarına kesin süre verildiğini, bu nedenle işbu davanın açıldığını, davaya konu çeke ilişkin olarak müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, bu nedenle takibe yönelik olarak İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/114 esas sayılı dosyasında menfi tespit davası açıldığını, çekin davalıya nasıl ulaştığının bilinmediğini, zira müvekkili ile davalı arasında bir ticari ilişki bulunmadığını, davalının çeki kötü niyetli olarak elinde bulundurduğunu belirterek, … Çapa Şubesine ait … seri no’lu 31/12/2016 keşide tarihli 6.500-TL bedelli çekin istirdatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili; faktoring işlem tarihinin, tedbir kararından çok önce olduğunu, işlem yapıldığı tarihte bankalarda ya da faktoring şirketlerinde çekin çalındığı iddiasına ilişkin herhangi bir bilgi bulunmadığını, bu nedenle iyi niyetli hamil olan müvekkilinin çekin çalındığını bilmesinin mümkün olmadığını, çek şekil şartlarını taşıdığı gibi fatura ile de tevsik edildiğini, çekin müvekkiline Faktoring Kanunu ve Yönetmeliği çerçevesinde belirlenen usul ve esaslara uygun şekilde devredildiğini, çeki faktoring işlemi gereği müvekkiline ciro eden … şirketi ile 08/04/2014 tarihinde faktoring sözleşmesi imzalandığını, sonrasında … tarafından ciro silsilesinde bir üstündeki …’a kesilmiş 6.501-TL bedelli faturanın temlik alındığını ve alacak bildirim formu ile çek tevdi bordrosunun … tarafından imzalandığını, çekin faktoring işlemi gereği müvekkiline ciro edildiğini, işlem tarihinde … hesabına kredi bedeli ödenerek faktoring işleminin tamamlandığını, davacının yetkili hamil olduğunu ve müvekkilinin çeki iktisabında kötü niyetli ya da ağır kusurlu olduğunu ispatlaması gerektiğini, davacının şikayeti üzerine başlatılan soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, çeklerin arkasında davacının cirosu da bulunmakla, çeklerin rızası dışında elinden çıktığının ispatlanamadığını, müvekkili faktoring işleminin tüm usul ve esaslarını yerine getirmiş olduğundan, kötü niyet veya ağır kusurundan söz edilemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davalı …’in usul ve yasaya uygun olarak tutulmuş ticari defterlerinin sahibi lehine delil kudretine haiz olup, davalı … şirketi ile davalı … arasındaki faktoring işleminin usule ve yasaya uygun olarak yapıldığı, davacı …’a düzenlenen 25/11/2016 tarihli, 6.501,80-TL tutarlı faturaya dayalı olarak faktoring işlemi yapıldığı, dava konusu çeke dayalı işlemin yapıldığı tarih 05/12/2016 olup, çeklerin çalındığı tarihin 02/12/2016 sonrası ve ödeme yasağı karar tarihinin 14/12/2016 öncesine isabet ettiği, çek üzerinde davacının cirosunun bulunduğu ve imza inkarında bulunulmadığı, çek üzerinde ciro silsilesinde kopukluk bulunmadığı, davacı ile diğer davalı … tarafından ticari defterlerin bilirkişi incelemesine sunulmayarak ticari ilişki bulunup bulunmadığı hususunun ispat edilemediği, İstanbul C. Başsavcılığınca yürütülen soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, bu kapsamda bu haliyle davacının dava konusu çekten dolayı borçlu olmadığını ispat edemediği, bu nedenle menfi tespit davasının reddine karar verildiği; davaya konu çekte davacının meşru hamil olduğu, buna mukabil davanın kabulü için davacının, davaya konu çeki elinde bulunduran davalı … şirketinin çekleri iktisabında kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğunu ispat etmesi gerektiği, davalı … ile davalı … arasındaki faktoring ilişkisinin usule ve yasaya uygun olarak gerçekleştiği, davacı …’a düzenlenen 25/11/2016 tarihli, 6.501,80-TL tutarlı faturaya dayalı olarak faktoring işleminin yapıldığı, dava konusu çeke dayalı işlemin yapıldığı tarih 05/12/2016 olup, çeklerin çalındığı tarihin 02/12/2016 sonrası ve ödeme yasağı karar tarihinin 14/12/2016 öncesine isabet ettiği, çek üzerinde davacının da cirosunun bulunduğu ve imza inkarında bulunulmadığı, ciro silsilesinde kopukluk bulunmadığı, bu kapsamda davalı … şirketinin kötü niyet ve ağır kusurundan bahsedilemeyeceğinden istirdat isteminin reddinin gerektiği gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl ve birleşen davada davacı vekili; hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik incelemeye dayalı olduğunu, keşideci ve cirantalara yazıl yazılarak çekle ilgili fatura ve defter kayıtlarının getirtilerek sonrasında bilirkişi incelemesi yaptırılmasını talep ettiklerini, ancak mahkemece bu eksiklikler giderilmeden bilirkişi incelemesi yaptırıldığını, davalılar arasında bir ticari ilişki bulunmadığını, asıl davada faktoring şirketinin ticari defterleri incelenmesine rağmen diğer davalı …’a ait ticari defterlerin incelenmediğini, bu şirketin ticari defterleri incelenmeden hazırlanan bilirkişi raporuna dayalı olarak davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, savcılık soruşturmasında verilmiş bir kararın hukuk hakimini bağlamayacağını, söz konusu dosyada etkin bir soruşturma yürütülmemesi neticesinde hırsızlık failleri tespit edilemediğinden kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş olup, bu karara karşı itiraz yoluna başvurduklarını, davalının çeki nasıl iktisap ettiği araştırılmadan ve celbini istedikleri evraklar değerlendirilmeden karar verildiğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Asıl dava, dava konusu çek nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti, birleşen dava ise 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesine dayalı olarak çekin istirdatı istemine ilişkindir. TTK’nın 792. maddesine göre, “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790’ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” TTK’nın 790. maddesinde ise, “cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır” hükmü düzenlenmiştir. Çek istirdatı davalarında davacı çekin yetkili hamili olduğunu, çekin rızası hilafına elinden çıktığını ve davalının çeki kötüniyetle iktisap etmiş veya çeki iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Çeki elinde bulunduran davalının çeki edinme nedenini açıklama mecburiyeti bulunmamaktadır, aksi düşüncenin kabulü çekin “mücerretlik” vasfını ortadan kaldırır. Somut olayda; dava konusu … Çapa Şubesine ait 31.12.2016 keşide tarihli, … çek no’lu, 6.500-TL bedelli, keşidecisi dava dışı … Ltd. Şti. lehtarı davacı … olan çekin davacının elinden hırsızlık sonucunda rızası dışında çıktığı iddia edilerek şikayette bulunulduğu, dava konusu çek cirantalarının sırasıyla davacı, davalı … ve davalı … olduğu, çekin … Lojistik tarafından davacıya hitaben düzenlenen 25.11.2016 tarihli 6.501,80-TL bedelli faturaya istinaden ciro yoluyla, 08.07.2014 tarihli faktoring sözleşmesi kapsamında davalı …’e verilerek faktoring işlemine tabi tutulduğu, 05.12.2016 alacak bildirim formu düzenlendiği, dava konusu çekin de tevdi bordrosuyla davalı … şirketine verildiği, çekin 02.01.2017 tarihinde ibrazında mahkemenin tedbir kararı nedeniyle işlem yapılmaması üzerine davalı … şirketi tarafından İstanbul …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında icra takibine konulduğu, davacı tarafından İstanbul 15. ATM’nin 2016/1187 esas sayılı dosyasında davacı tarafından zayi nedeniyle iptal istemli dava açıldığı, davada verilen süre doğrultusunda işbu istirdat davasının açıldığı anlaşılmaktadır. İspat yükü üzerinde bulunan davacı, yukarıda da açıklandığı üzere öncelikle çekin yetkili hamili olduğunu ve çekin rızası dışında elinden çıktığını, sonrasında ise davalının çeki iktisapta kötüniyetli veya ağır kusurlu olduğunu kanıtlamak zorundadır. Davacının çek bakımından yetkili hamil olduğu ve çekin de hırsızlık sonucunda davacının elinden çıktığı sabittir. 6361 sayılı yasanın 9/2. maddesi; faktoring şirketinin, BDDK tarafından belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde, kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile yine BDDK tarafından belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamayacaklarını ve tahsilini üstlenemeyeceklerini öngörmektedir. Bu nedenle faktoring şirketleri ancak gerçek ve fatura ile tevsik olunan mal veya hizmet satışına dayalı olan alacakları devralabilirler. Dolayısıyla faktoring işlemi bakımından mal veya hizmet satışının sadece fatura ile tevsik edilmesi yeterli olmayıp, faktoring şirketince faturaya konu mal veya hizmet satışının fiktif nitelikte olup olmadığı, işlem taraflarının ve faturanın güvenilirliği, ilgililerin mali durumları konularında araştırma ve istihbarat çalışması yapılması gerektiği, ayrıca temlik alınan alacağı temsil eden kambiyo senedinin fatura tutarı ile uyumlu olup olmadığına bakılarak açık uyumsuzluk halinde işlem yapılmaktan kaçınılması, senedi düzenleyen ve sair ilgililer açısından da borcun varlığı bakımından teyit işlemleri yapıldıktan sonra ve ancak tüm bu araştırma ve soruşturma sonucunda olumlu bir sonuca varılması halinde faktoring işlemi yapılması gerekmektedir. Eldeki davada dava konusu çek, faktoring işlemine esas olan … Lojistik tarafından davacıya hitaben düzenlenen 25.11.2016 tarihli 6.501,80-TL bedelli faturaya istinaden ciro yoluyla devralınmış olup, aralarındaki faktoring sözleşmesi gereğince alacak bildirim formu ve tevdi bordrosu düzenlenerek davalı …’e teslim edilmiştir. Çek bedeli ile fatura tutarı birbiriyle uyumlu olup, davacı tarafından ticari defterleri inceleme için mahkemeye ibraz edilmediğinden faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olup olmadığı tespit edilememiştir. Davalının faktoring işlemi de çek hakkında 14.12.2016 tarihinde verilen ihtiyati tedbir kararından önce olmak üzere 05.12.2016 tarihidir. Dava konusu çekin ciro silsilesinde bir kopukluk bulunmamakta olup, davacı tarafça imzaya da itiraz edilmemiştir. Bu haliyle davalı … şirketi tarafından gerçekleştirilen faktoring işleminde bir usulsüzlük bulunmamakta olup, davalının çeki iktisabında kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğu kanıtlanamamış olmakla, mahkemece istirdat davasının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Kural olarak kambiyo senetleri soyut borç ikrarını içeren senetlerdir. Kambiyo senetlerinde soyutluk prensibinin en önemli işlevi ispat açısından kendisini gösterir. Buna göre, bir kambiyo senediyle borç altına giren kimse, borçlu olmadığını iddia ediyor ise bu hususu ispat etmekle yükümlüdür. Dava konusu çekte ciro silsilesinde bir kopukluk bulunmamakta olup, davacının çekteki imzaya yönelik bir itirazı bulunmamaktadır. Yaptırılan bilirkişi incelemesinde, davalı …’in ticari defterleri usulüne uygun tutulmuş olup, dava konusu çekin ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, diğer davalı … ile davacının ise inceleme için ticari defterlerini ibraz etmedikleri tespit edilmiştir. Bu durumda menfi tespit istemi bakımından da ispat yükü üzerinde bulunan davacı tarafça, bu iddia kanıtlanamamıştır. Bu nedenle mahkemece menfi tespit davasının reddine karar verilmesi de isabetlidir. Açıklanan nedenlerle; istinaf nedenleri yerinde görülmeyen davacı vekilinin asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Asıl ve birleşen davada davacı vekilinin asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Asıl ve birleşen dava için ayrı ayrı alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 108,80-TL harcın mahsubu ile asıl ve birleşen dava için ayrı ayrı 215,45-TL olmak üzere toplamda 430,90-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 56,70-TL yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/09/2023