Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/326 E. 2021/279 K. 02.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/326
KARAR NO : 2021/279
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/11/2020
NUMARASI : 2020/87 Esas-2020/603 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/03/2021
Davanın kabulüne ilişkin hükmün davalı tasfiye memurları vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 387853 sicil numarasında kayıtlı iken sicilden 31/05/2017 tarihinde terkin olunan “Tasfiye Halinde …” aleyhine müvekkili tarafından İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/410 esas sayılı dosyası ile alacak talepli dava açıldığını, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/410 esas sırasında derdest olan iş bu davada alınan ara karar ile “Tasfiye Halinde …”nin ihyası talebi ile dava açmak üzere süre verildiğini belirterek anılan davada taraf teşkilinin sağlanması için ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: 1-Davalı … vekili; tüzel kişiliğinin ihyası talep edilen şirketin sicil kaydının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesi uyarınca terkin edildiğini, müvekkili kurumun davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, yasal hasım konumunda bulunduğunu, bu nedenle harç, yargı gideri ve vekalet ücretinden sorumlu olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.2-Davalı tasfiye memurları vekili; müvekkillerinin tasfiye işlemlerini usul ve yasaya uygun şekilde eksiksiz olarak yerine getirdiklerini, davacının hiçbir alacağının bulunmadığını, ek tasfiye işleminin ve tasfiye memurunun ataması için hukukî şartların gerçekleşmediğini ve davacının hukukî menfaatinin bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece, bir şirket hakkında açılmış davanın bulunması, ilam nedeni ile icra takibi yapılacak olması veya tasfiye edilmemiş mal varlığının bulunması şirketin tasfiye işlemlerinin eksik sonuçlandırıldığını gösterdiği,şirketin sicil dosyası vetalebe konu mahkeme dosyası getirtilip incelenmiş olup, tüm dosya kapsamından İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/410 Esas sırasında davacı vekili tarafından davalı … sicil numaralı Tasfiye Halinde ….AŞ aleyhine açılmış alacak talepli dava olduğu, … sicil nolu Tasfiye Halinde …’nin tasfiyesinin sona erdiği 31/05/2017 tarihinde sicil kaydının terkin edildiği, dolayısı ile terkin işleminin tasfiye nedeniyle yapıldığı gerekçesiyle, TTK 547. maddesi uyarınca yasal koşulları oluşan davanın kabulü ile ek tasfiye işlemlerini yapmak üzere şirketin önceki tasfiye memurları …, … ve …’un atanmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı tasfiye memurları vekili; davacı tarafından İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/410 Esas sayılı dosyaya bozma ilamı öncesi ibraz olunan asılsız ve hükümsüz kayıt içerir protokole dayalı olarak terkin olunan … AŞ’nden alacak iddiasında bulunduğunu, ancak terkin olunan şirketin, davacıya borcu bulunmadığını ve iddia olunan borç ile hiçbir illiyet bağının olmadığını, bu sebeple de menfaat şartının sağlanmadığını, TTK.’nın 536. maddesine göre tasfiye memuru atanmadığı sürece yönetim kurulu tarafından tasfiyenin yapılacağının söylendiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; sicilden terkin edilen şirketin ihyası talebine ilişkindir. Tüzel kişiliğin son bulması sonucunu doğuran fesih ve tasfiye işleminin hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün olmayıp, bu durumda bundan zarar görenler şirketin ihyasını talep etme hakkına sahip bulunmaktadır. Tüm dosya kapsamından İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/410 Esas sırasında davacı vekili tarafından davalı … sicil numaralı Tasfiye Halinde … aleyhine açılmış alacak talepli dava olduğu, … sicil nolu Tasfiye Halinde …’nin tasfiyesinin sona erdiği 31/05/2017 tarihinde sicil kaydının terkin edildiği, davacının davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamından; TTK’nın 547. maddesi gereğince tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu, İstanbul 2.ATM nin 2019/410 esas sayılı dosyada dava tarihinin 19.3.2012 tarihi olduğu ,bozmadan evvel esas numarasının 2017/981 olduğu ancak ,daha evvel verilen bir bozma kararı daha bulunduğu yargılama sırasında şirketin tasfiyesi sonlandırılarak sicilden terkinin sağlandığı anlaşılmaktadır.Terkin edilen şirketin borçlu bulunup bulunmadığı bu davanın konusunu teşkil etmemektedir.Yargılama sürerken tasfiyenin sonlandırılması tasfiyenin usulüne uygun yapılmadığı anlamına gelmektedir. Davalı tasfiye memurlarının savunmalarının esas davada incelenebilecek nitelikte olduğu gözetilerek, mahkemenin yargılamanın tamamlanması için tüzel kişiliğin ihyasına ve tasfiye memurlarının atanmasına ilişkin hükmüne yönelik istinaf sebebleri yerinde görülmemiş davalı tasfiye memurlarının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Yargıtay HGKnun 2017/11-2924 esas 2018/1935 karar sayılı ve 13.12.2018 tarihli ilamı ile ” şirket davalarında yargılama usulünün düzenlendiği TTK 1521. maddesin de açılacak davalarda basit yargılama usulünün uygulanacağı, ek tasfiyenin ” çekişmesiz yargı işi olduğu” nun tesbit edilmesi nedeniyle, çekişmesiz yargı işlerinde temyiz yolu açık bulunmadığından kesin olarak karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı tasfiye memurları vekilinin istinaf başvurusunun H.M.K.’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Peşin harcın karar harcına mahsubuna,başkaca harç alınmasına yer olmadığına ,İstinaf yoluna başvuran davalı tasfiye memurları tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda H.M.K.’nın 362(1)-ç maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 02/03/2021