Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/322 E. 2023/1291 K. 07.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/322
KARAR NO: 2023/1291
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/06/2020
NUMARASI: 2018/650 Esas 2020/342 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/09/2023
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında 22/02/2017 tarihli sözleşme uyarınca … ve … marka ürünlerin alım satım işlemlerine dayalı cari hesap ilişkisi bulunduğunu, takip alacağının sözleşmeye dayalı mal alım satımına ilişkin cari hesap alacağı olduğunu, 22.02.2017 tarihli sözleşme ile müvekkilince davalının iş yerinin dekorasyonu için avans ödemesi yapılmasının ve davalının bu avansı sözleşmede belirtilen satın alma ve ödeme planı çerçevesinde geri ödemesinin kararlaştırıldığını, ancak davalının bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini, sözleşmenin 1.1 maddesi uyarınca davalıya 22.02.2017 tarihinde 32.000-TL ve 27/02/2017 tarihinde 48.000-TL olmak üzere toplam 80.000-TL avans ödemesi yapıldığını, sözleşmenin 1.3 ve 1.4 maddesi uyarınca davalının taahhütlerine uymaması halinde, verilen bedelin varsa ödenmemiş kısmı düşülerek kalan miktarının derhal geri ödenmesinin istenebileceğini, davalının yükümlülüklerine uymaması nedeniyle dilekçede belirtilen faturaların düzenlendiğini, müvekkilinin davalıdan 36.472,02-TL bakiye alacağının bulunduğunu, alacağın tahsili için davalı hakkında İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, davalının takibe yönelik itirazının iptali ile davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; ödeme emri ekinde borcun kaynağına ilişkin belge bulunmadığından tebligatın usule aykırı olduğunu, tarafların tacir olması nedeniyle borca ve temerrüde ilişkin ihtarların TTK’nın 18. maddesi gereğince yapılması gerektiğini, müvekkiline bu şekilde bir ihtar yapılmadığından müvekkilinin temerrüde düşmediğini, borcun kaynağı ve miktarı belirsiz olduğundan müvekkilinin davacıya likit bir borcunun bulunmadığını, bu nedenle takibe itiraz etme zorunluluğunun doğduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişki neticesinde aralarında cari hesap ilişkisi bulunduğunu, davacının dava dilekçesi ekindeki cari ekstreden de anlaşılacağı üzere davaya konu olan fatura nedeniyle müvekkiline herhangi bir mal teslimi yapılmadığını, müvekkilinin cari hesap ekstresinde de davacıya herhangi bir likit borcunun bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; taraflar arasında sözleşme ilişkisi kapsamında cari hesaba dayalı ticari ticari ilişki bulunduğunun tarafların kabulünde olduğu, taraf defterlerinin karşılıklı incelenmesi sonucunda, davacı defterlerinde kaydi olarak davalıdan 72.908,63-TL alacağı bulunduğu, davalı şirketin ise kaydi olarak davacı şirkete 50.571,71-TL borcunun bulunduğunun anlaşıldığı, taraflar arasında düzenlenen sözleşme hükümleri ve cari hesap ilişkisi göz önüne alındığında, davacı şirketin davalı şirkete 80.000-TL tutarında avans ödemesi yaptığı ve bu avans ödemesi uyarınca davalı firmanın 2017 yılında davacı firmadan 01.01.2017-15.12.2017 tarihleri arasında … ürünlerinden 160.000-TL, … ürünlerinden 480.000-TL, toplam 640.000-TL tutarında ürün satın alması gerektiği, davalı şirketin bu tutarda ürünleri satın alması durumunda … ürünlerinden 32.000-TL, Kerastase ürünlerinden 48.000-TL, toplam 80.000-TL iskonto faturası düzenlemesi ile davalı firmanın almış olduğu 80.000-TL tutarındaki avans ödemesi bakiyesinin kapanmış olacağı, ancak davalı şirketin bu tutarlarda mal alımı gerçekleştiremediği ve davacı şirketin 2017 yılı ticari defter kayıtları incelenmesinden de davalı şirketin davacı şirkete 2017 yılı için toplam tutarı 62.375,98-TL tutarında 5 adet iskonto faturası düzenlediği, davacı şirketin ise davalı şirkete kuaför salonunu dekore etmesi amacıyla verdiği ve malzeme alımı karşısında da mahsuplaşacağı tutarın 80.000-TL olduğu göz önüne alındığında, 80.000-TL-62.375,98-TL = 17.624,02-TL tutarında alacağının kaldığı, ancak davacı şirket tarafından takip tutarı kadar 28.12.2017 tarihli 23.940,42-TL bedelli ve 28.12.2017 tarihli 12.531,60-TL fatura düzenlendiği ve bu faturaların da davalı şirket kayıtlarında yer almadığı, yine davalı şirket tarafından davacı şirkete keşide edilen 14/10/2017 vade tarihli, … no’lu 37.400-TL bedelli çekin bilirkişi raporunda davacı şirket tarafından dava dışı icra takibine konu edildiğinin davacı şirket tarafından beyan edilmesi ve rapordaki bu tespite ilişkin davacı vekili tarafından da herhangi bir itirazda bulunulmaması karşısında, somut davada yalnızca bakiye 17.624,02-TL yönünden talepte bulunulmasının hakkaniyete uygun olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davalının takibe yönelik itirazının kısmen iptali ile takibin 17.624,02-TL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren %36 oranını geçmemek kaydı ile değişen oranlarda akdi faiz üzerinden devamına, fazlaya dair istemin reddine, asıl alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili; tarafların ticari defterleri arasında fark bulunması nedeniyle alacağın başka delillerle ispatının gerektiğini, defterler arasındaki farkın neden kaynaklandığının da belirlenmediğini, davacı şirkete müvekkili tarafından mahkeme gerekçesinde belirtilenlerin dışında 24.10.2017 tarihli 76.300-TL bedelli çekin verildiğini ve çekin karşılıksız çıkması üzerine davacı tarafça bu çekin Bursa … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında takibe konulduğunu, bu icra dosyası kapsamında davacı şirket vekili hesabına 50.000-TL ödeme yapılarak bakiye ile ilgili de ödeme protokolü düzenlendiğini, bu protokol kapsamında aylık ödemelerin yapılmaya devam edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmede faiz oranı belirlenmediğini, 2018 yılındaki faiz oranı %9 olup faizin TBK’da belirlenen yasal sınırlara indirilmesi gerektiğini, davanın kısmen kabulü nedeniyle kötü niyetli olduğu açık olan davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, ayrıca müvekkili lehine 4.080-TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, 3.400-TL’ye hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflarca akdedilmiş olan 22.02.2017 tarihli sözleşmenin 1. maddesinde, davacı tarafça davalıya 80.000-TL avans ödemesi yapılacağı, bu avansın, davalının 01.01.2017- 15.12.2017 tarihleri arasında … ürünlerinden 160.000-TL, … ürünlerinden 480.000-TL tutarında ürün satın alması halinde, … tarafından verilmesi gereken %20 ve %10 oranındaki indirimlerin mahsubu yoluyla ödeneceği hüküm altına alınmıştır. Tarafların ticari defter kayıtlarının incelenmesi sonucunda; davacının ticari defterlerine göre davalıdan 72.908,63-TL alacaklı, davalının ticari defterlerine göre ise davacıya 50.571,71-TL borçlu olduğu, davacının davalıya sözleşme gereği 80.000-TL avans ödemesi yaptığı, davalı tarafından yine sözleşme hükmü gereği düzenlenen iskonto faturaları toplamı 62.375,98-TL olup davacının sözleşme gereği bakiye avans alacağının 17.624,02-TL olduğu, ancak davacı şirket tarafından toplamı takip tutarı kadar olan 28.12.2017 tarihli 23.940,42-TL tutarlı ve 12.531,60-TL tutarlı iki fatura düzenlendiği ve bu faturaların da davalı şirket kayıtlarında yer almadığı, davalı şirket tarafından davacı şirkete keşide edilen 47.000-TL, 24.000-TL, 52.300-TL ve 29.000-TL bedelli çeklerin ödenmediği ve davacı tarafça iptal yazılarak davacıya iade edildiği, yine davalının keşide ettiği 14/10/2017 tarihli ve 37.400-TL bedelli çekin davalıya iade edilip edilmediği konusunda bir belge bulunmadığı tespit edilmiştir.Davacı tarafça takipte cari hesap alacağı talep edilmişse de, talep edilen tutar, sözleşme gereği geri ödenmesi gereken avans tutarının bakiyesine ilişkin 28.12.2017 tarihli 23.940,42-TL tutarlı ve 12.531,60-TL tutarlı iki fatura toplamı olan 36.472,02-TL’dir. Yaptırılan bilirkişi incelemesinde, bu faturalar konusu avans bakiyesinin 17.624,02-TL olduğu tespit edilmiştir. Davalının ticari defterlerinde ise talep edilen tutardan fazla olmak üzere davacı lehine 50.571,71-TL borç kaydı bulunmaktadır. Davalı vekilince, borç bakiyesine ilişkin ödeme protokolü yapılarak davacıya 50.000-TL ödeme yapıldığı ileri sürülmüştür. Bu kapsamda istinaf aşamasında sunulan ve davacı şirket ile dava dışı … arasında düzenlenen 21.06.2019 tarihli protokol ile davalı şirketin davacıya olan borçlarına dayanak faturalar belirtilerek borcun ifası için verilen 76.300-TL bedelli çekin ibrazında ödenmediği, bu protokol ile …’un söz konusu borcu ödemeyi taahhüt ettiği, toplam borç tutarının 110.000-TL olarak belirlenerek son taksiti 21.12.2020 olmak üzere ödemelerin vadeye bağlandığı görülmüştür. Ancak istinaf başvuru tarihi itibariyle protokolün ödeme vadesi dolmuş olmasına rağmen, davalı tarafça ödeme iddiasına dayanak herhangi bir ödeme belgesi de sunulmamıştır. Bu nedenle mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Davalı vekilince, reddedilen kısım yönünden kötü niyetli olan davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmediği, ayrıca müvekkili lehine 4.080-TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken eksik vekalet ücretine hükmedildiği ileri sürülmüştür. Ancak İİK’nın 67/2 maddesi gereğince kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için, öncelikle davalı borçlunun bu hususta talepte bulunması zorunlu olup, ayrıca davacı alacaklının açıkça takipte kötü niyetli olduğunun kanıtlanması gerekmektedir. Somut olayda ise yargılama sırasında davalı vekilince kötü niyet tazminatı talep edilmemiş olup, bu nedenle mahkemece bu hususta bir karar verilmemesi doğrudur. Yine davanın reddedilen kısmı bakımından 3.400-TL vekalet ücretine hükmedilmesi de hüküm tarihindeki AAÜT hükümlerine uygundur.Yine davacı tarafça takip talebinde asıl alacağa takip tarihinden itibaren %36 oranında faiz talep edilmiş olup, taraflarca imzalanan sözleşmede herhangi bir faiz oranı kararlaştırılmamıştır. Bu durumda tarafları tacir ve ticari iş niteliğinde bulunan uyuşmazlık konusu alacak bakımından, mahkemece avans faizine hükmedilmesi gerekirken, %36 oranını geçmemek kaydıyla değişen oranlarda akdi faize hükmedilmesi hatalı olup, kararın bu nedenle kaldırılması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle; hükmedilen alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde akdi faize hükmedilmesi doğru değil ise de, yapılan hata/eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK’nın 353/(1)b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak, hükmün diğer kısımlarının tekrarı ile hükmedilen alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/06/2020 Tarih 2018/650 Esas – 2020/342 Karar sayılı kararının HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kısmen kabulü ile, davalının İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı icra takibine yönelik itirazın kısmen iptali ile takibin 17.624,02-TL asıl alacak üzerinden ve bu tutara takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, Hükmedilen asıl alacağın %20’si oranında hesaplanan 3.524,80-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” İlk derece mahkemesine ilişkin olarak ; “Alınması gereken 1.203,90-TL nispi karar ve ilam harcından mahkeme veznesine yatırılan 622,86-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye ‬‬581,04-TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan 1.203,90-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 35,90-TL başvuru harcı, 5,20-TL vekalet harcı, 1.474,60-TL tebligat ve müzekkere gideri, 850,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.365,75-TL yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 1.413,16-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, Davacı lehine kabul edilen miktar yönünden hesaplanan 3.400-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalı lehine reddedilen miktar yönünden hesaplanan 3.400-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Davalı tarafından yatırılan 360,30-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafından yapılan 49-TL istinaf yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 23-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafından yapılan 54,50-TL istinaf yargı giderinin davanın reddi oranında hesaplanan 28-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/09/2023