Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/320 E. 2021/298 K. 02.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/320
KARAR NO: 2021/298
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/11/2020
NUMARASI: 2018/343 Esas2020/511 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/03/2021
Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili (temlik eden banka) dava dilekçesinde, müvekkili bankanın Bostancı şubesi ile asıl borçlu … A.Ş ile müteselsil kefil davalı … arasında kredi borçlanma sözleşmesinin 24/04/1998 tarihinde akdedildiğini, kredi borcunun ödenmemesi üzerine borçlulara karşı 16/07/1999 tarihinde Kadıköy … İcra Müdürlüğü … esas sayılı ve … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalı ve diğer borçlular aleyhine ödenmeyen kredi borcunun tahsili amacıyla başlatılan ve genel kredi sözleşmesi dayanaklı ilamsız takipte ödeme emri davalılara Tebligat Kanunun 21.maddesi gereğince 25/04/2017 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini, davalı tarafça 27/04/2017 tarihinde takibe itiraz edildiğini, dosya içerisindeki kredi sözleşmesinin mahkeme tarafından incelendiğinde itiraz eden orçlu tarafından iş bu sözleşmenin kabul edildiğini ve imzalandığını, müvekkili bankanın alacağını tahsil edemediğini ve dava konusu borcun tahsili amacı ile aynı sözleşme gereğince İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile davalı borçlu aleyhine takip başlatıldığını, müvekkili bankanın 4684 sayılı Kanun uyarınca 06/07/2001 tarihi itibariyle tasfiye sürecine girdiğini, bankanın tasfiye çalışmalarının hızla sonuçlandırılabilmesi amacıyla mevcut Kanun 4389, 5020, 5411 sayılı yasalar ve yönetmelikler çerçevesinde banka alacaklarının tahsiline çalışıldığını, anılan takipte borçlular tarafından borca itiraz edildiğini, banka kayıtları, kat ihtarı ve diğer evraklar ile alacağın varlığının sabit olduğunu açıklanan nedenler ve inceleme sırasında ortaya çıkacak diğer yasal nedenlerle fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakkının saklı kalması kaydıyla davalı borçlunun itirazının iptalini, borçlunun takip tutarı üzerinden icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı süresinde davaya cevap vermemiş süreden sonra verdiği dilekçesinde; genel kredi sözleşmesinin aslının verilen kesin süreye rağmen dosyaya delil olarak sunulamadığını, böyle bir sözleşmenin olmadığını, davada zamanaşımı sürelerinin dolduğunu, bu yüzden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davalı …’ın müteselsil kefili olduğu genel kredi sözleşmesinin temlik eden banka tarafından 1/02/1999 tarih ve 4005 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile hesabın kat edildiği, kat tarihi itibariyle genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacakların muaccel hale geldiği, genel kredi sözleşmesinin 818 sayılı BK yürürlükte olduğu dönemde (1998 yılında) akdedildiği, ancak mülga kanunda, TBK nun 598/3. maddesinden farklı olarak kefaletin kendiliğinden sona ermesine ilişkin herhangi bir hak düşürücü süre öngörülmediği, bu halde 6101 sayılı Kanunun 5/2. maddesi hükmü uyarıca TBK’ nın yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra ek 1 yıllık hak düşürücü sürenin davalı kefil bakımından kefaletten doğan sorumluluğun 01/07/2013 tarihi itibariyle sona erdiği, işbu itirazın iptali davasına konu İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyada takibin 27/03/2017 tarihinde başlatıldığı, dolayısıyla davalı kefilin kefalet akdinden doağn sorumluluğunun süre aşımına uğradığı, davalı kefil hakkında her ne kadar Kadıköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında icra takibi yapılarak sürelerin kesilmesi söz konusu ise de, icra müdürlüğünden yapılan araştırmalara rağmen dosyanın bulunamadığı, dosyanın imha edildiği, temlik eden bankanın kendi kurum arşivlerinde de takip dosyasının bulunmadığının bildirildiği, icra takibi zaman aşımı süresini kesmiş olsa bile icra takibinden sonra yeni bir zaman aşımı süresi işlemeye başlayacağı, buna göre takip tarihi olan 2017 yılı itibarıyla 10 yıllık sürenin dolduğu bu süre içinde TBK’ nın 153 ve 154. maddelerinde belirtilen zaman aşımının kesilmesi ve durmasını hallerinin olayda gerçekleştiğinin davacı tarafça ispatlanamaması karşısında davanın süre aşımı nedeniyle reddine, ayrıca davalı kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuş ise de, davacı alacaklının takipte haksız olmakla birlikte kötü niyetli olduğu ispat edilmediğinden kötü niyet tazminatının yasal koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; temlik eden … Bankası A.Ş. için Mülga 4389 Sayılı Bankalar Kanununa 26/12/2003 tarihli 25328 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5020 sayılı yasanın 27. maddesi ile eklenen ek madde 3 ile mülga 4389 sayılı kanunundan kaynaklanan fon alacaklarına ve bu kanuna göre hazine alacağı sayılan alacaklara ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi 20 yıl olarak belirlendiğini, icra dosyasının yeterince araştırılmadığını, dosyanın temlik alındığını, genel kredi sözleşmesi asıllarının sunulması için yeterli süre verilmediğini, bu nedenlerle kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı müteselsil kefil davacıya bir borcu olmadığını savunmuştur. TBK nun Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı kanunun 1. maddesinin son cümlesinde ”…TBK nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiili ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye TBK nun hükümlerine tabidir.” denilmiştir. TBK’nun 598/3. maddesinde ”Bir gerçek kişi tarafından verilmiş olan her türlü kefalet, buna ilişkin sözleşmenin kurulmasından başlayarak 10 yılın geçmesiyle kendiliğinden ortadan kalkar.”, 598/4. Maddesinde ise ”Kefalet 10 yıldan fazla bir süre için verilmiş olsa bile uzatılmış veya yeni bir kefalet verilmiş olmadıkça kefil, ancak 10 yıllık süre doluncaya kadar takip edilebilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Aynı yasanın 5/2. maddesinde ”TBK ile hakdüşürücü süre veya özel bir zamanaşımı süresi ilk defa öngörülmüş olup da başlangıç tarihi itibariyle bu süre dolmuş ise, hak sahipleri Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıllık ek süreden yararlanırlar. Ancak bu ek süre, TBK nda öngörülen süreden daha uzun olamaz.” şeklinde, 6. maddesinde ise ”Bu kanunun 5. maddesi uygun düştüğü ölçüde TBK nda öngörülen diğer süreler hakkında da uygulanır.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Tüm bu hükümler birlikte değerlendirilerek somut olaya dönüldüğünde; kefalet borcunun sona ermesiyle ilgili olarak 6098 sayılı TBK hükümlerinin uygulanması gerektiği, buna göre davalının müteselsil kefil olduğu genel kredi sözleşmesinin 24.4.1998 tarihinde akdedildiği,hesabın 16/07/1999 tarihinde kat edildiği , Kadıköy …İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı , ancak takip dosyaları imha edildiğinden bulunamadığı , buna göre TBK’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce müteselsil kefile başvuru süresi olan 10 yıllık sürenin dolduğu , 01.07.2013 tarihi itibariyle de 1 yıllık ek sürenin dolduğu, buna göre icra takip tarihi olan 27.03.2017 tarihinden çok önce kefaletin kendiliğinden ortadan kalktığı, dolayısıyla müteselsil kefil olan davalının sorumluluğunun sona erdiği ,gerçek kişi müteselsil kefile başvuru süresi olarak öngörülen 10 yıllık sürenin de hakdüşürücü süre olduğu genel olarak kabul gördüğünden ,bu sürenin resen nazara alınarak davanın süre aşımından reddine karar verilmesinde isabetsizlik yoktur. Bankacılık Kanunu 132/8 maddesi gereğince TMSF tarafından devralınmayan fon bankalarının alacakları fon alacağı niteliğinde değildir. Tasfiye Halinde … Bankası A.Ş. bu kapsamda TMSF tarafından devralınmadığından fon bankası değildir. 5411 sayılı kanunun geçici 13.maddesi ile “Sermayesinin yarıdan fazlası kamu kurum ve kuruluşlarına ait olan ya da hisselerinin çoğunluğu üzerinde bu kurum ve kuruluşların idare ve temsil yetkisi bulunan ve özel kanunla kurulmuş bankalarda (Tasfiye Halinde … Bankası A.Ş. dahil) 26.12.2003 tarihinden önce bankacılık teamüllerine göre teminatlı ve/veya yeterli teminatlı kredi kullanıp da vadesi geçtiği halde henüz ödenmemiş, süresi uzatılmamış veya yeniden yapılandırılmamış kredileri kullananlar ya da yeniden yapılandırma şartlarını ihlal edenler ile münferit veya…. hakların da diğer bankaların ve üçüncü kişilerin muvazaadan ari hakları aleyhine olmamak üzere fon alacaklarının tahsiline ilişkin 123,134,136,137,138,140,142 ve 165’inci madde hükümleri, tasarrufun iptali davalarında aciz vesikası şartı aranmaması, dahil bankalarınca uygulanır.” denilmiştir. Söz konusu maddede fon alacaklarında zamanaşımının 20 yıl olduğunu düzenleyen 141.maddeye atıf yapılmamıştır. Buna göre davacı banka fonun maddede yazılan ayrıcalıklardan yararlanacak ise de 141.maddeye açık atıf olmadığından genel dava zamanaşımı süresi olan 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanacaktır. Esasen ;TBK’nun 598/3. maddesi gereği kefaletin sona ermesi hali gerçekleştiğinden uygulanacak zamanaşımı süresinin de incelenmesine gerek bulunmamaktadır.Davacı vekilinin ;alacağın … Bankasından temlik alındığından zamanaşımı süresinin 20 yıl olduğuna yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Bu durumda ilk derece mahkemesinin müteselsil kefaletin sona erdiğine ilişkin gerekçesinde ve hükmünde isabetsizlik bulunmayıp , istinaf nedenleri yerinde görülmeyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 54,40- TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 02/03/2021