Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/306 E. 2023/1432 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/306
KARAR NO: 2023/1432
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/12/2020
NUMARASI: 2019/208 Esas – 2020/933 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/09/2023
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, diğer davalıların ise sözleşmede kefil sıfatıyla yer aldıklarını, kredi borçlarının ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek davalı/borçlulara Kahramanmaraş … Noterliği’nin 09/01/2018 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile borçlarının ödenmesinin ihtar edildiğini, ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine müvekkil banka tarafından muaccel olan alacağının tahsili amacıyla İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile davalı/borçlular aleyhine genel haciz yolu ile takip başlatıldığını, davalı/borçlular tarafından işbu takibe, borca, faize ve talep edilen faiz oranına itiraz edildiğini belirterek, davalıların haksız itirazlarının iptali ile takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili; Ankara mahkemelerinin yetkili olduğunu, İstanbul … İcra Dairesi’nin … sayılı icra dosyasından müvekkillerine tebliğ olunan ödeme emrinde bankadan kullanılan krediye ilişkin bakiye tutarın 364.419,22-TL olduğunu, 13/01/2018 tarihinden itibaren 124.150,35-TL (%50) işlemiş faiz yürütüldüğünü, ancak öncesinde 223.969-TL ödeme yapılmış olmasına rağmen ödeme yapılan tutar içinde fahiş oranda faiz işletildikten sonra tahsilatın icra hesabına katıldığının görüldüğünü, davacı bankanın, 13/01/2018 tarihinden itibaren davalılardan yaptığı 223.969-TL tahsilatı kredi borcundan düşmediğini, 10/12/2018 takip tarihine kadar %50 gibi fahiş oranda faiz işleterek ilgili icra dosyasında hesaba eksi olarak dahil ettiğini, bu hesaba göre davacı bankanın yaklaşık 100.000-TL’nin üzerinde fazladan ve haksız olarak faiz talebi bulunduğunu, 30.000-TL tahsilat yapılmasına rağmen tahsilatların eksik gösterildiğini, ayrıca tahsilat tarihleri dikkate alınmayarak takip tarihine kadar faiz işletildiğini, davacının genel kredi sözleşmesi dahilinde temerrüt faizini de kendiliğinden %50 olarak belirleyemeyeceğini, faiz dışında genel kredi borç tutarında da ciddi hata yapıldığını, kredi borçlusu şirketin müteselsil kefilleri … ve …’nun evli olması sebebiyle tarafların eşlerinden bu kefalete ilişkin muvafakat alınmadığını belirterek davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, İİK’nın 68/b maddesinin kefiller hakkında uygulanamayacağı, davalılar tarafından yapılan ödemeleri gözeten davacının ödeme planına bağlı kaldığı, doğru olarak tespit edip davacının tahsilatları bu ödeme planına göre hesaplaması nedeniyle bu çerçevede her bir davalının durumunu ayrı ayrı belirleyen 20/10/2020 tarihli bilirkişi raporunun hükme elverişli olduğu, her ne kadar davacı tarafından davalı …’nin ihtarın tebliğinin iadesi ile temerrüde düştüğü ve ödeme planının geçersiz hale geldiğine dair itiraz da bulunulmuş ise de, tahsilatların ödeme planı çerçevesinde hesaplandığı, ödeme planı geçersiz hale gelse dahi davacının tahsilatları ödeme planına göre yapması nedeniyle hesaplamanın bu doğrultuda yapılmasının gerektiği, İİK’nın 68/b maddesinin yalnızca asıl borçlular yönünden uygulanabilir olması nedeniyle davacının itirazlarının yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalıların İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında takibe yaptığı itirazın asıl alacağın 162.596,88-TL’si, işlemiş faizin 24.388,05-TL’si (… yönünden 7.433,48 TL’si ), BSMV’nin 1.219,40-TL’si (… yönünden 371,67 TL’si ), ihtiyati haciz vekalet ücreti ile ihtiyati haciz karar harcı yönünden iptali ile takibin bu miktarlar üzerinden talepnamedeki koşullarla devamına, fazlaya dair istemin reddine, iptaline karar verilen kısmın %20’si oranında 37.757,90-TL icra inkar tazminatının davalılardan (… yönünden 34.197,44-TL ) alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dosyadaki mevcut bilirkişi raporunun eksik ve hatalı inceleme sonucu oluşturulduğunu, bilirkişi raporunda kefil … yönünden temerrüt tarihinin yanlış tespit edildiğini, kefilin de aynı zamanda müşterek borçlu sıfatına haiz olduğunu, hesap kat ihtarnamelerinin davalı borçluların adresine ulaştığı anda tebliğ edilmiş sayılacağını, ilk derece mahkemesinin bu hususu gözetilmeksizin hatalı karar verdiğini, genel kredi sözleşmesinin 28. maddesinde asıl borçlu ve kefillerin sözleşmede yazan adreslerinin değişmesi ve yeni adresin bildirilmemesi halinde sözleşmede belirtilen adrese yapılan tebligatların tebliğ edilemese bile geçerli olacağının kararlaştırıldığını, aynı hükmün İİK’nın 68/b maddesinde de düzenlendiğini, bunun dışında takip tarihi itibariyle bankanın alacağının yanlış hesaplandığını, bankanın kredi ve geri ödemelerini istediği hesapta takip edebileceğini, bilirkişinin sanki bankanın tüm haklarından feragat etmiş gibi geçersiz hale gelen ödeme planını esas alarak hesaplama yaptığını, mahkemece de hatalı olan bu bilirkişi raporu hükme esas alınarak verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Somut olayda; davacı banka ile davalı şirket arasında 15/04/2015 tarihli genel kredi sözleşmesi akdedildiği, diğer davalıların da sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, sözleşme gereği davalı şirkete kullandırılan kredilerin ödenmemesi üzerine hesabın 364.419,22-TL nakit, 12.690-TL gayrinakit alacak yönünden kat edilerek 09/01/2018 tarihli ihtarnamenin keşide edildiği, kat ihtarnamesinin asıl borçlu şirket ile davalı kefil …’ne 11/01/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı kefil …’na gönderilen ihtarnamenin ise 11/01/2018 tarihinde iade edildiği, 223.969-TL takip öncesi tahsilatın düşülerek 239.077,04-TL asıl alacak, 30.785,32-TL işlemiş faiz, 3.593,59-TL BSMV, 485-TL ihtiyati haciz vekalet ücreti, 100,20-TL ihtiyati haciz karar harcı olmak üzere 271.987,28-TL alacağın, asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 50 oranında işleyecek faizi ile birlikte tahsili için icra takibi başlatıldığı, davalının itirazının iptali için açılan eldeki davada ise taksitli ticari kredinin muaccel hale gelen kısmı dikkate alınarak davalı … yönünden temerrütün takiple gerçekleştiği kabul edilerek 162.596,88-TL asıl alacak 24.388,05-TL işlemiş faiz (davalı … yönünden 7.433,48-TL), 1.219,40-TL BSMV (davalı … yönünden 371,67-TL) bakımından davalının itirazının iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacı vekilince, davalı kefilin kat ihtarının ulaştığı tarih itibariyle temerrüde düştüğü ileri sürülmüştür. Ancak kefilin temerrüde düşürülmesi için kat ihtarının tebliği zorunludur. Bu nedenle asıl borçlu açısından geçerli olan, kredi sözleşmelerindeki “adres değişikliğinin bildirilmemesi halinde kredi sözleşmesindeki adrese gönderilecek tebligatın yapılmış sayılacağına” ilişkin hükmün ve İİK’nın 68/b-1. maddesi hükmünün kefil bakımından uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle davalının temerrüdünün takip tarihi itibariyle gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Bunun dışında davacı bankanın alacağı taksitli ticari krediden kaynaklanmakta olup en son yapılan ödeme sonrası kalan ana para 162.586,98-TL için ödeme planının ihlal edildiği 24/08/2018 tarihinden itibaren faiz istemesi gerekirken iken 364.419,22-TL’ye 13/01/2018 tarihinden itibaren faiz işletip yapılan ödemelerin tüm alacak ve faiz kalemlerinden toplu olarak ayrı ayrı mahsubu ile talepte bulunulmasının yerinde olmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Mahkemece, davalı …’nin takiple birlikte temerrüte düştüğü dikkate alınarak sorumlu olduğu faiz miktarım takip tarihine kadar akdi faiz işletilerek hesaplanmasında da bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair kararda bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55‬-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 28/09/2023