Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/302 E. 2023/1433 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/302
KARAR NO: 2023/1433
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/11/2020
DAVA: Tazminat
İlk derece mahkemesince verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı – karşı davalı vekili; taraflar arasında davacı şirketin müşterilerine ait parsiyel yüklerin İngiltere’de bulunan alıcılarına taşınması hususunda 18/09/2017 tarihli sözleşme akdedildiğini, bu bağlamda … plakalı davalıya ait dorseye yüklerin teslim edildiğini, 12 gün içinde transit edilip alıcılara ulaştırılması gereken yükün 25 günde ancak Calais/Fransa limanına kadar götürülebildiğini, burada taşımaya davalı şirket tarafından devam edilmemesi üzerine müvekkili şirket tarafından başka çekici temini ile dorsenin alınıp Dover/İngiltere’ye taşındığını ve teslimlerin davacı şirket tarafından yapıldığını, davalının yazılı sözleşmeyi inkar ettiğini, ihtara rağmen müvekkili şirketin uğradığı zararı karşılamadığını, davalı şirket çalışan ve yetkilileriyle pek çok görüşme ve e-posta yazışmalarının mevcut olmasına rağmen davalı şirketin sözleşmeden habersiz olduğunun düşünülmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı şirketin davalının kusuru nedeniyle yapmak zorunda kaldığı her ödemenin faturasının bulunduğunu, davacı şirket tarafından davalı şirkete verilen ve çek ile ödemesi yapılan 4.500-Euro’luk navlun ödemesinin, hizmetin ayıplı olması ve ifasının tamamlanmamış olması sebebiyle davacı şirkete iade edilmesi gerektiğini belirterek davacı şirketin gördüğü ve açıklaması e-postalarda bulunan 21/11/2017 tarihli fatura ile davalıya yansıtılan 1.770,29-Sterlin karşılığı 9.149,92-TL, keza davalının kusurlu davranışları nedeniyle davacının uğradığı ve İngiltere’deki firmalardan gecikmeler nedeniyle yediği reklamasyonlar karşılığı 8.500-Euro karşılığı 38.098,70-TL ve navlun bedeli olmak üzere toplam 67.747,92-TL’nin dava tarihinden işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı – karşı davacı vekili; taraflar arasında fiili taşıma ilişkisinin bulunduğunu, ancak buna ilişkin taraflar arasında yapılan geçerli yazılı bir sözleşmenin bulunmadığını, davalı şirketin … plakalı araç ile 19/10/2017 tarihinde İstanbul Hadımköy’den İngiltere Liecester’a uluslararası taşıma gerçekleştirdiğini, davalının davacı şirketin İngiltere’deki deposuna varıp boşaltım sağladığını, davacı şirketin taşımada gecikme olduğunu iddia ederek herhangi bir yasal dayanağı olmamasına rağmen haksız olarak davalı şirkete ceza uygulayıp bunun için faturalar kestiğini, oysaki davacının zararının mevcut olmadığını, kabul etmemekle birlikte iş bu taşımaya ilişkin navlun bedelinin 4.500-Euro olmasına rağmen yaklaşık bu bedelden 3 kat fazla bedelin müvekkili şirketten istendiğini, CMR uyarınca hükmedilecek tazminatın taşıma ücretini geçemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuş; karşı davası ile ise müvekkilinin … plakalı aracına 3 aydan fazla süredir karşı tarafın İngiltere’deki deposunda hukuksuz ve dayanaksız olarak el konulduğunu, bununla ilgili davacı (karşı davalı) şirketin İngiltere’deki yetkilisi ile olan yazışmalarının, davacı şirket ile olan e-posta yazışmalarının ve CD görüntülerinin dilekçe ekinde dosyaya sunulduğunu, davalı şirketin bununla ilgili aracını çalıştırıp iş yapamaması ve aracının eskimesi nedeniyle her geçen gün eskidiğinden zarar gördüğünü, sonuç alınamaması üzerine karşı taraf yetkilileri hakkında Adana Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu belirterek araca el konulması nedeniyle oluşan müvekkili şirket zararının tazminini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı – karşı davalı ile davalı – karşı davacı arasında davacı-karşı davalının müşterilerine ait parsiyel yüklerin İngiltere’de bulunan alıcılarına taşıması hususunda sözleşme akdedildiği, yüklerin geç ulaştırılması sebebiyle davacı şirketin uğradığı zararların tazmini için eldeki davayı açtığı, davalı – karşı davacının ise kendilerine ait … plaka sayılı dorse, davacı – karşı davalı şirketin hukuka aykırı fiilleri sebebiyle iş yapamaması ve beklemesi neticesinde uğradığı zararın davacı karşı davalıdan tazminine yönelik karşı dava açtığı, 03/03/2020 tarihli denetime elverişli, gerekçeli bilirkişi raporunda işaret edildiği üzere, karşı davaya konu dorsenin 4 ay süreyle alıkonulması nedeniyle çalıştırılamadığı için yurt dışı taşımacılığı yapan davalı-karşı davacı’nın ifa edebileceği toplam 6 seferden mahrum kalması yüzünden uğradığını öne sürdüğü kazanç kaybını ispata yarar herhangi bir belge sunamadığı, söz konusu dorsenin uzun süreli beklemeden kaynaklı zarar görecek herhangi bir parçasının olmadığı, CMR Konvansiyonu”na bağlı uluslararası kara yolu taşımalarında, taşıma işinin gecikmeli de olsa gerçekleştirilmesi halinde navlun ücretinden kesinti yapılması ya da navlun ücretinin tamamının iadesi değil, gecikmenin zarara sebep olduğunun kanıtlanmış olması şartına bağlı olarak taşıyıcının navlun ücretini geçmemesi kaydıyla CMR md.23/5 hükmüne göre tazminat ödemesinin gündeme gelebileceği, gecikmenin tazminatı doğuracak türde bir zarara sebep olduğunu soyut iddialarla değil, denetime elverişli verilerle kanıtlanması gerektiği ve gecikmenin zarara sebep olduğu hususunun taşıyana 21 gün içinde yazılı olarak bildirilmesi gerektiği, davacı -karşı davalının dava konusu araçla parsiyel yükün teslim tarihinden itibaren 21 günlük süre içerisinde gecikmeyi yazılı biçimde taşımacıya bildirdiğine ya da teslim sırasında bir ihtirazi kayıt koyduğuna dair bilgi ve belgeye rastlanılmadığı, dosya kapsamında incelenen belgeler aldırılan bilirkişi raporları ve tarafların ticari defterlerine göre asıl ve birleşen dava açısından tarafların iddialarını ispatlayamadığı, dolayısıyla birbirlerinden talep edebileceği bir alacağının olmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı alt taşıyıcının Türkiye’den …’ya yüklenen … – … – … taşımasını oradan temin edeceği bir çekici ile yaptırması gerektiği halde yaptırmayınca taşımanın müvekkili tarafından temin edilen araçlar ile yapıldığını, davalının taşımaya yönelik bir hizmet sunmaması nedeniyle ücret talep etmesinin mümkün olmadığını, gecikme nedeniyle alıcı … firması tarafından müvekkiline yüklü bir miktarda zarar yansıtıldığını, buna müvekkili tarafından ödenen navlun ücretinin de eklenmesi gerektiğini, bilirkişi raporunun çelişkili olduğunu, zararın navlunu geçemeyeceğine ilişkin kuralın gönderene karşı ileri sürülebilecek bir defi olup taşımayı ortaklaşa gerçekleştiren kişilere karşı ileri sürülemeyeceğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 18/09/2017 tarihinde düzenlendiğini, yüklemenin 17/10/2017 tarihinde yapıldığını, davalıya 12/13 gün süre verildiğini, sürenin tamamlanmasına rağmen teslimatın yapılmadığını, teslimatın müvekkili tarafından yapıldığını, 10/11/2017 tarihinde davalı firmaya ihtarname gönderildiğini, teslim önelinin bittiği günün 30/10/2017 tarihi olduğunu, 12 gün sonra davalıya gerekli ihtarnamenin gönderildiğini, 21 günlük sürenin aşılmadığını, kaldı ki taşımanın ortaklaşa yapılmaması nedeniyle CMR 34 uyarınca istemlerin süreye bağlı olmadığını, davalının verdiği zararlar bir yana yapmadığı taşımanın ücretini almasının bile dikkate alınmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Davacı, davalı alt taşıyana teslim edilen yükün tesliminde yaşanan gecikme nedeniyle oluşan maddi zararının tazminini talep etmektedir. Davalı ise gecikme olmadığını belirterek davanın reddini, karşı davası ile ise dorseye davalı tarafından alıkonulması nedeniyle oluşan maddi zararının tazminini talep etmiştir. Mahkemece, davacı tarafça 21 günlük ihbar süresinde riayet edilmediği, ayrıca tarafların maddi zarar iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiş, karar davacı tarafça istinaf edilmiştir. Taraflar arasında taşıma ilişkisinde uygulanacak hüküm CMR 30/3 maddesi olup, bu maddeye göre yük alıcının kullanımına verildiği tarihten sonraki 21 gün içinde durumun yazılı olarak taşıyıcıya bildirilmemiş ise; teslimdeki gecikmelerden dolayı tazminat ödenmeyeceği düzenlenmiştir. Bu maddeye göre eşyanın teslimindeki gecikmenin yazılı olarak ihbarı şarttır. Ancak taşımacı gecikmeyi bir tutanak ile teyit etmiş veya ihbar süresinde dava açılmış veya teslimdeki gecikme taşımacı tarafından ikrar edilmiş ise ihbara gerek yoktur. Davaya konu olayda taraflar arasında yapılan 18/09/2017 tarihli taşıma sözleşmesi ile dava dışı firmaya ait ürünlerin İngiltere’deki alıcısına tesliminin davalı firmada tarafından alt taşıyıcı sıfatıyla üstlenildiği, sözleşmede 13 günlük teslim süresi kararlaştırıldığı, davacı tarafından taşıma senedinin 19/10/2017 tarihinde düzenlendiği, 09/11/2017 tarihin dorsenin Fransa/Calais’e vardığı, sonrasında yükün davacı tarafından temin edilen çekici ile İngiltere’deki varış yerine ulaştırıldığı anlaşılmaktadır. Taşıyıcının CMR hükümleri gereğince gecikmeden dolayı sorumlu olabilmesi için; taşıma süresinin aşılmasının yani gecikmenin yanı sıra, bu gecikmeden dolayı bir zararın doğmuş olması, ayrıca gecikme ile zarar arasında illiyet bağının bulunması gereklidir. CMR 19. madde hükmü dikkate alındığında gecikme, taşıyıcının taşınmak üzere teslim aldığı eşyayı kararlaştırılan sürede veya böyle bir süre yoksa taşımanın gerçekleştirilmesi için gerekli makul süre içerisinde teslim edememesi halinde söz konusu olur. Gecikme bir zarara yol açmamışsa, taşıyıcının sorumluluğu cihetine gidilemez. Somut olayda; davacı taraf taşımada gecikme nedeniyle alıcı tarafından kendisine kesilen reklamasyonlar ve yapılan masraflar ile navlun ücreti nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek tazminat talebinde bulunmuş ise de ibraz ettiği belgelerden alıcının yansıttığı bedelin davalının taşımadaki gecikmesinden kaynaklandığına ilişkin bir delil bulunmamaktadır. Siparişin teslim tarihinin ne olduğu, davacının ne zaman alıcıya teslim ile yükümlü olduğu dolayısıyla ödendiği iddia olunan gecikme zararının davalı ile ilgili bulunduğunu kabule yarayacak bir delil sunulamamıştır. Bu durumda davacının taşımadaki gecikmeden dolayı zarara uğradığını ispat edemediği dosya kapsamı ile sabit olduğundan mahkemece asıl davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 215,4‬5-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,Davalı tarafında yapılan 11-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 28/09/2023