Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/295 E. 2021/957 K. 23.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/295
KARAR NO : 2021/957
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/03/2018
NUMARASI : 2016/555 Esas 2018/296 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/06/2021
Dairemizce verilen hükmün Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından bozularak iadesi üzerine yapılan duruşma sonunda dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin 300 hissesinin sahibi ve %25 hissedarı olduğunu, davalı şirketin olağan genel kurul toplantısının 15.03.2016 tarihinde gerçekleştiğini ve müvekkilinin toplantıya katıldığını, yapılan toplantıda alınan 1 nolu karar ile bilanço ve kar zarar hesaplarının oy çokluğu ile ibra edilmesine karar verildiğini, ancak kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, toplantıda sunulan bilançonun 2015 yılına ait faaliyet raporunun ve işletme gelir gider tablosunun gerçeği yansıtmadığını, ayrıca bilanço ve kar zarar hesaplarının oy çokluğu ile ibrasının aynı zamanda şirket müdürünün ibrası anlamına da geldiğinden kararın iptalinin gerektiğini, zira şirket müdürünün kendisinin ibrasına ilişkin oylamaya katılmasının ve kendi lehinde oy kullanmasının mümkün olmadığını, toplantıda kar payı dağıtılmamasına ilişkin de 2 nolu karar ile karar verildiğini, ancak kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira karın örtülü olarak yurtdışına kaçırılmakta olduğunu, 3 nolu karar ile şirket müdürü … yeniden şirket müdürü seçilmesine karar verildiğini, ancak kendisinin şirket müdürü olmasının şirketin zararına olduğunun daha önce açıklandığını, yine davalı şirketin borca batık olduğu ortada iken 4 nolu karar ile İzmir ilinde şube açılmasına karar verildiğini ileri sürerek 15.03.2016 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 1,2,3 ve 4 nolu kararlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalılar vekili, davacının genel kurul toplantısında muhalefetini usulüne uygun olarak tutanağa geçirmediğini, davacının karar alındıktan sonra muhalefet şerhini her bir karara özgü ayrı ayrı ve açıkça belirtmesi gerektiğini, yaşanan ihtilaflar sonucu davacının Şubat ayında şirketi terkettiğini, o günden sonra da şirkete uğramadığını, hatta Nisan ayında hisselerini devretmek istediğini, ancak kendisine teklif edilen fiyattan memnun olmadığını, ibra kararının usulüne uygun olmadığı iddiasının da gerçek dışı olduğunu, zira davalı … sadece kendi adına hareket etmediğini, aynı zamanda % 68,75 hissesine sahip olduğu … Limited adına da imza attığını, dolayısıyla müvekkilinin imzası geçersiz olsa dahi büyük hissedarın nisabının karar almak için yeterli olacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI VE SÜREÇ:Yargılama sonucunda, toplantı ve karar nisaplarına aykırılık saptanmadığı, davacının iptalini istediği 1 nolu karar bilanço ve kar zarar hesaplarının onaylanmasına ilişkin olup, bilançonun tica defter kayıtlarına uygun düzenlenmediğine, şirketin gerçek durumunun gösterilmesine engel teşkil edecek şekilde düzenlendiğine ilişkin bilgi ve belge bulunmadığı, kararın pay durumuna göre kanun ve ana sözleşmeye uygun nisapla alındığı, bu kararın iptalini gerektirecek herhangi bir neden bulunmadığı, yine davacının iptalini istediği istediği 3 nolu kararın şirket müdürü atanmasına ve 4 nolu kararın ek iş yeri açılmasına ilişkin olup, bu kararların da iptalini gerektirecek herhangi bir neden bulunmadığı, 2 nolu kararın kar payı dağıtımına ilişkin bulunduğu, ortaklar kurulunun bilançoya göre ortaya çıkan kazancı dağıtmaktan keyfi bir şekilde sarfı nazar edemeyeceği, diğer yandan şirket ana sözleşmesinin 10. maddesinde yer alan her yıl kar dağıtımının yapılması gerektiğinin hüküm altına alındığı, buna rağmen herhangi bir gerekçe gösterilmeden kar payı dağıtmama yönünde alınan kararının kanun, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalı şirketin 15/03/2016 tarihli genel kurul toplantısında gündemin 2. maddesi gereğince alınan kar payı dağıtılmamasına ilişkin kararın iptaline, diğer kararlara yönelik iptal isteğinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; 1-1 nolu karar ile bilanço ve kar zarar hesaplarının oy çokluğu ile onanmasına karar verildiğini, ancak, toplantıda sunulan bilançonun 2015 yılına ait faaliyet raporunun ve işletme gelir gider tablosunun gerçeği yansıtmadığını, Bilanço ve kar zarar hesaplarının oy çokluğu ile ibrasının aynı zamanda şirket müdürünün ibrası anlamına da geldiğinden kararın iptalinin gerektiğini, zira şirket müdürünün kendisinin ibrasına ilişkin oylamaya katılmasının ve kendi lehinde oy kullanmasının mümkün olmadığını, Leslie Ann Riley kendi hakkındaki ibraya katılmamış olsa idi müvekkilinin kullandığı olumsuz oy ile ibranın hukuken mümkün olmayacağını, 3 nolu kararın şirket müdürü seçimine ilişkin olup, şirket müdürü olmasının şirketin zararına olduğunun daha önce açıklandığını,Yine davalı şirketin borca batık olduğu ortada iken 4 nolu karar ile İzmir ilinde şube açılmasına karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir. Dairemizce yapılan istinaf incelemesi neticesinde; 2018/1679 Esas-2019/1538 karar sayılı ve 05/12/2019 tarihli hüküm ile, 1,2,3,4 nolu kararların davacının olumsuz oyuna karşın oy çokluğu ile alındığı, oylama sonrası davacı tarafça olumsuz oy kullanılan her bir maddeye ilişkin olarak usulüne uygun bir muhalefet şerhi bulunmadığı ve bu maddeler ile alınan kararlar yönünden dava şartının mevcut olmadığı, şirket yöneticisinin şirkette 15 paya sahip … Ltd. …ve dolayısıyla onun temsilcisi … olduğu, dolayısıyla … Ltd. Şti.’nin oylamaya katılmadığı düşünülse dahi, davacının 300 payına karşılık … Limited’in 885 payı ile karar nisabının sağlandığı, bununla birlikte genel kurul kararının iptali istemli bu dava şirkete karşı açılabilecek olup, davalı şirket müdürü olan davalı … husumet yöneltilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne; kararın HMK 353(1)b-2 gereği kaldırılmasına; davalı …. Ltd. Şti. hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile, 15.03.2016 tarihli genel kurul toplantısının 2 nolu gündem maddesine ilişkin olarak kararın iptaline, 1,3 ve 4 nolu gündem maddelerine ilişkin kararlara yönelik davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, davalı … hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir. Bu kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 11.H.D.’nin 18/11/2020 tarihli 2020/537 esas-2020/5167 karar sayılı ilamı ile; 6102 sayılı TTK’nın 446/1-a maddesi gereğince toplantıda hazır bulunan ortağın alınan karara red oyu vermesi ve oylamadan sonra da muhalefetini tutanağa geçirmesi dava şartı olup mahkemece re’sen gözetileceği, somut olayda davalı şirketin 15.03.2016 tarihli genel kurul tutanağı incelendiğinde davacıya vekaleten toplantıya katılan … alınan tüm kararlara karşı olumsuz oy verdiği; her gündem maddesine karşı olumsuz oy kullandıktan sonra söz alarak “oylamaya ilişkin usuli ve hukuki haklarımızı saklı tutuyoruz” dediği, bilahare gündem maddelerinin oylanmasından sonra tekrar söz alarak “…oylamaya ilişkin usul ve esas yönden her türlü haklarımızı saklı tutuyoruz…yasadan doğan tüm haklarımız saklıdır…” dedikten sonra toplantı tutanağını imzaladığı, davacı her bir gündem maddesinin oylanmasından sonra muhalif kaldığını belirttiğinden ayrıca toplantı sonunda da yeniden muhalefet şerhi yazması gerekmediği, bu durumda mahkemece usulüne uygun muhalefet şerhi bulunduğu kabul edilerek 1,3 ve 4 nolu kararlar bakımından da uyuşmazlığın esası incelenmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği gerekçesiyle hükmün bu nedenle davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir. Dairemizce usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmuştur. İptali talep edilen 1,3,4 nolu kararlara ilişkin olarak bozmaya uyulduğundan usulüne uygun muhalefet şerhi bulunduğu ve dava şartının sağlandığı kabul edilmiştir. Anılan kararların yeterli nisap ile alındığı da anlaşılmaktadır.Bozma ilamına konu hükümde aleyhine verilen kararın gerçek kişi davalı yönünden istinaf edilmediği anlaşılmakla , gerçek kişi davalının davada taraf sıfatının olduğunun kabulü gerektiğinden hükmün bu kısmının kesinleştiği,kesinleşen kısım bakımından verilen kaldırma kararının sonuç doğurmayacağı gözetilerek bozmaya uyularak verilen bu hükümde hatadan dönülmüştür. 1 nolu karar bilançonun tasdikine ilişkin olup ; bilançonun tasdikine ilişkin bu karar ancak bilançonun gerçeğe aykırı olması halinde iptali mümkündür.Davalı şirketin mali durumu pozitif olmamakla birlikte bilançoların ve mali tabloların gerçeğe aykırı olduğu hususunda bir tesbit yapılmamıştır. 3 nolu karar ise şirket müdürünün seçimine ilişkin olup , davacı şirket müdürü seçilen gerçek kişi davalının seçilmesinin şirkete zarar vereceğini iddia etmektedir. Şirket müdürünün seçimi tamamen genel kurulun takdirinde olup,şirket müdürünün seçiminin ne şekilde zarar vereceği açıklanmadığı ve seçilmesine engel bulunmadığı ,kararın objektif iyiniyet kurallarına ve kanuna aykırılığı ispatlanamadığından bu karara yönelik istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.4 nolu karar şube açılışına ilişkin olup , TTK nun 621.maddesi uyarınca önemli kararlardan olmayan kararın alınmasında şirketin karlılık durumunun elverişli bulunup bulunmadığı hususları genel kurulun takdirinde olup ,yeterli nisap ile alınan kararın iptali için gösterilen sebebler yerinde olmadığına ilişkin ilk derece mahkemesi kararında isabetsizlik bulunmamaktadır.Anlatılanlara göre, davacı vekilinin davanın reddine ilişkin kısımlarına yönelik istinaf sebebleri yerinde olmadığından başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Davalılar vekili lehine takdir olunan 4.080-TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, HMK.’nun 356. maddesi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliğiyle karar verildi. 23/06/2021