Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/290 E. 2021/242 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/290
KARAR NO : 2021/242
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 07/01/2021 (Ara Karar)
NUMARASI: 2020/927 Esas
TALEP: İhtiyati Haciz
İSTİNAF KARAR TARİH: 25/02/2021
İhtiyati haciz isteminin reddine ilişkin ara kararın ihtiyati haciz isteyen davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TALEP: Davacı vekili; davalıların, müvekkili şirketin eski hissedarı ve yönetim kurulu üyeleri olduğunu, bir kısım davalıların … A.Ş ve iştiraklerine el konulması nedeniyle davalıların Silahlı Terör Örgütü Kurma veya Yönetme, Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme suçundan yargılandığını ve yargılamasının devam ettiğini, davalıların kayyım atanması öncesindeki davacı şirketi zarara uğratıcı işlemlerinin 05/08/2020 tarihli MS 05 rapor numaralı denetim raporu ile tespit edildiğini, kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerinin ve tasfiye memurlarının kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde hem şirkete, hem pay sahiplerine hem de alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olduklarını, davacının maliki bulunduğu İstanbul … Mahallesi, … pafta, … adada kayıtlı … parsel sayılı taşınmazın muvazaalı bir şekilde şirketle ilgili kişilere devredildiğini, davacı şirket adına kayıtlı … plakalı … marka aracın 30/09/2014 tarihinde … isimli şahısa defter değerinin altında ve defter değerine göre 13.267- TL zararla satıldığını, aracın ikinci el satış araç değerinin altında satışıyla şirketin zarara uğradığını, davacı şirketin yönetiminin ilgili yasal düzenlemelerle kayyımlık yetkisini haiz TMSF’ye devredilmiş olmakla, … A.Ş’nin davalıların kusurlu işlemleri neticesinde uğratıldığı zararın davalılardan tazmini için davanın açılması zaruriyetinin doğduğunu, bildirerek, HMK md 406/2 İİK md 257, md 264 vd hükümleri uyarınca davalıların malvarlıklarının ihtiyaten haczine, davada davacı şirketin zararının tam ve kesin olarak hesaplanmasıyla birlikte bedel arttırımında bulunmak kaydıyla, davacının 500.000-TL kayıp ve zararının davalılardan, TTK 557 maddesi uyarınca mahkemece tespit olunacak kusur oranlarına göre hesaplanacak tazminat tutarları üzerinden, zarar tarihinden itibaren en yüksek ticari temerrüt faizi oranı üzerinden işlemiş ve işleyecek gecikme faiziyle birlikte tahsiline ve davacı … A.Ş’ne ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece, davacının iş bu davada davalıların malvarlığına ihtiyati haciz konulmasını talep ettiği, yönetici sorumluluğundan kaynaklanan tazminat talebi para alacağı istemini içerdiği, ihtiyati haciz kararı verebilmek için hâkimin somut sebep göstermesi ve ihtiyati haciz kararının haklılığını ortaya koyacak delil değerlendirmesi yapması ve yaklaşık ispat ölçüsüne yaklaşması gerekli olup davacı vekilinin dosyaya sunduğu belgelerin somut delil kabul edilip haklılık konusunda yaklaşık ispat ölçüsü kriterine uymaması ve borçluların mal kaçırmak gibi bir niyetinin olmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : İhtiyati haciz isteyen davacı vekili; kayyım ve TMSF ‘nin yönetime gelmesinden önce 2013-2015 yılları arasında müvekkil şirket nezdinde, o dönem yöneticilerinin yaptığı işlemler sebebiyle şirketin zarara uğradığını, davalıların arabuluculuk sürecinde herhangi bir iletişimde ve katılımında bulunmamasının mal kaçırma durumlarının olabileceği konusunda şüpheye mahal verdiğini, ilk derece mahkemesinin denetim raporundan edindiği bilgilerde değerlendirme yaparken yanılgıya düştüğünü, İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesinde 2018/82 E. ile kayıtlı davanın iddianamesinde bir kısım davalının ülke dışında olduğu bu sebeple ulaşılmasının mümkün olmadığını bu sebeplerden ötürü İİK 257 kapsamında davalıların muayyen yerleşim yerlerinin olmamasından dolayı talebinin kabulü gerektiğini, bu nedenlerle ara kararın kaldırılmasını davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :İ.İ.K’nın 257/1.maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. İ.İ.K’nın 258/1. maddesinin 2. cümlesine göre: “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” Bu madde uyarınca İhtiyati haciz talep eden, İ.İ.K’nun 257/1. maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. İ.İ.K 257.maddesi hükmü uyarınca ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için muaccel bir para alacağının bulunması ön koşuldur. Varlığı ihtilaflı ve tespite muhtaç olan bir alacak talebi yönünden ortada muaccel veya müeccel bir bir para alacağı bulunduğu söylenemeyecektir.Somut olayda; davacı yönetici sorumluluğundan kaynaklanan tazminat isteminde bulunmuş olup, para alacağı istemine ilişkindir.Davanın bulunduğu aşama itibariyle davalıların şirketin zararına kusurlarıyla sebebiyet verip vermediği belirli değildir.Tazmini gereken bir zarar var ise, tutarı yapılacak yargılama neticesinde belirlenecektir.Davanın bulunduğu aşama itibariyle ihtiyati haciz istemi yönünden muaccel bir alacağın varlığı konusunda kafii kanaat verici görmeyen mahkemenin takdirinde isabetsizlik bulunmamaktadır.Dosya kapsamı itibariyle; ihtiyati haciz isteminin reddine dair ara karara yönelik istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: İhtiyati haciz isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 25/02/2021