Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/29 E. 2021/20 K. 12.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/29
KARAR NO : 2021/20
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/10/2020
NUMARASI : 2019/645 Esas 2020/652 Karar
DAVA: Alacak (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrindenkaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/01/2021
Davanın kabulüne ilişkin hükmün davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin davalıya ait iş yeri ve malzemelerin satın alınması için anlaştıklarını, yapılan bu anlaşma ile 04/10/2018 ve 05/10/2018 tarihlerinde davalı şirkete satış bedelinin bir bölümü olarak 50.000-TL ödediklerini, devir işlemlerinin gerçekleşmediğini ve davalı şirketin 50.000-TL tutarı iade etmediğini belirterek, 50.000-TL tutarın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili süresi içerisinde davaya cevap dilekçesi sunmamıştır. Ancak bilahare sunduğu 16/12/2019 tarihli beyan dilekçesinde; müvekkili şirketin satılması için sözlü olarak anlaşma yapıldığını, şirketin satış bedelinin 250.000-TL olarak kararlaştırıldığını, belirli bir kısmın önce ödeneceğini, kalan kısmın 3 ay sonra ödeneceğini, davacı şirketin bir miktar ödeme yaptığını, davacı şirketin kendi kararlarıyla şirketi satın almaktan vazgeçiğini, yapılan 50.000-TL ödemenin iadesini talep ettiğini, ödemenin kapora niteliği taşıdığını, kaporanın geri verilme zorunluluğunun olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı tarafından davalıya yapılan kısmi ödemelerin cayma parası olduğuna ilişkin bir sözleşme bulunmaması, aksine yerel adet olduğunun da davalı tarafından iddia ve ispat edilmemiş olması, davalının sözlü sözleşmeyi kabul etmesi ve fakat süresinde cevap dilekçesi sunmadığından delil sunmamış olduğu, alınan bedelin kaparo olarak kabulünün gerektiği, esasen cayma akçesi olduğunu ileri sürülebilmesi için de sözleşmenin kurulmasının gerektiği, davacının yatırdığı paranın TBK’nun 177.maddesinde düzenlenen pey akçesi olduğu, pey akçesinin verenin kusuruna bağlı olmadan iadeyi gerektirmesi gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili; müvekkili şirketin davacı şirkete satılacağına dair sözlü olarak alım-satım sözleşmesi uyarınca satış bedelinin 250.000-TL olarak kararlaştırıldığını, belirli bir kısmın önce ödeneceğini, kalan kısmın 3 ay sonra ödeneceğini, 3 aylık süreçte ticari sır niteliğinde olan bilgilerin paylaşıldığını, 3 ay sonraya hiçbir iş ve sipariş almadığını ve büyük zarara uğradığını, müvekkilinin kaybına ve haksız rekabet hükümlerine ilişkin herhangi bir inceleme yapılmadığını, ek rapor taleplerinin reddedildiğini, avans olduğu belirtilerek yapılan ödemenin kapora niteliği taşıdığını, Yargıtay bağlanma parasını alan tarafın sözleşmenin ifa edilmemesi sebebiyle tazminat hakkı olacağı için, tazminat hakkı kadarki bağlanma parasını alıkoyabileceğini ifade ettiğini, ayrıca ifanın pey akçesi verenin kusuru nedeniyle mümkün olmaması halinde de pey akçesinin iadesi gerekir ise de, pey akçesi alanın bu halde borcun ifa edilmemesi nedeniyle tazminat hakkı olup, bu tazminat hakkına ilişkin olan pey akçesi kısmını alıkoyabileceğini, bu nedenlerle kararın kaldırılarak dosyanın yeniden incelenmek ve dava kabul edilmek üzere mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava; taraflar arasında sözlü olarak akdedilen işletme devri nedeniyle satış sözleşmesinin ifa edilmemesinden kaynaklı kısmen ödenen bedelin iadesine yönelik alacak davasına ilişkindir. TBK nun 178.madde de cayma parası kararlaştırılmış ise ,taraflardan her biri sözleşmeden caymaya yetkili sayılır.Bu durumda parayı veren cayarsa verdiğini bırakır.Almış olan cayarsa aldığının iki katını verir.TBK’nun 177. maddesinde ”Sözleşme yapılırken bir kimsenin vermiş olduğu bir miktar para, cayma parası olarak değil sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır. Aksine sözleşme veya yerel âdet olmadıkça, bağlanma parası esas alacaktan düşülür.” denilmiştir. Taraflar arasındaki ilişki, sözlü sözleşmeye dayalıdır.Taraflar arasındaki ilişki, bir kısım ödeme yapılma aşamasında kalmış olup,yapılan ödemelerin,esasen cayma akçesi olduğunu ileri sürebilmek için de sözleşmenin kurulması gerekmektedir.Cayma akçesini bırakarak sözleşmeden dönme imkanı tanındığından henüz sözleşme imzalanmadığından davacının yatırdığı para kaparodur.( pey akçesi.Pey akçesi, verenin kusuruna bağlı olmadan iadeyi gerektirir. Somut olayda ; devir bedeline mahsuben ödeme yapıldığı ,devrin gerçekleşmediğinde taraflar arasında ihtilaf olmayıp ,davacının verdiği paranın cayma parası değil, bağlanma parası olduğu kabul edilerek iadesi gerekmektedir. Bu kapsamda; davalının sözleşmeye istinaden 50.000-TL kaparo aldığının kabulüyle davacıya iadesine karar verilmesinde isabetsizlik yoktur.Bu itibarla İlk derece mahkemesince verilen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, istinaf sebepleri yerinde olmadığından başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 3.415,50- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 853,80- TL harcın mahsubu ile bakiye 2.561,70- TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına Hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 80,50-TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 12/01/2021