Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/288 E. 2023/1065 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/288
KARAR NO: 2023/1065
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/03/2020
NUMARASI: 2016/872 Esas – 2020/316 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/07/2023
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı arasında, uzun boy tomruk alım satımına ilişkin ticari bir ilişkinin mevcut olduğunu, icra takibine dayanak cari hesapta da davalı- borçlunun müvekkili şirkete olan borcunun açık bir şekilde görüldüğünü, söz konusu ticari ilişkiden kaynaklanan borcunu davalı tarafın müvekkiline ödemediğini, bu hususun ticari defter ve belgelerle ispatlanacağını, icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini, davalının itirazlarının alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik olduğunu, talep edilen alacağın cari hesap ekstresine dayandığı ve alacağın likit olduğunu, davalı- borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ettiklerini, açıklanan nedenlerle, borçlunun İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibine yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı- borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davalı ticari defterlerini ibraz etmediğini, cari hesaba dayanak faturalara ilişkin sevk irsaliyelerinde teslim alan kısmında sadece plaka numaraları yazılı olup, teslim alan ve imzası da bulunmadığını, takip konusu yapılan cari hesaba dayanak faturaların tebliğine ilişkin de bir ispat da olmadığını, taraflar arasında cari hesap üzerinden yürütülen ve davalının ödemelerini banka aracılığıyla yaptığı bir ticari ilişki bulunsa da, bu durum davacı tarafın iddia ettiği, faturaların tebliğinin ve de dava konusu alacakların bulunduğunun ispatı olarak kabul etmek mümkün olmadığını, davacı defterinde kayıtlı olan ödemeler, şüpheli alacaklar haricindeki cari hesapta bakiyesine ilişkin olup, ödemelerin ihtilaf konusu alacaklara ilişkin olduğunu kabul eden davalı beyanın da bulunduğu iddia edilmediğini, taraflar arasındaki ticari ilişkin varlığının ispatı halinde dahi, ticari ilişki gereğince edimin yerine getirildiği ve alacak hakkının doğduğunu ispat külfeti davacıda olup, davacı satıcı malın teslim edildiğini ispatla yükümlü olduğunu, davalı tarafın dava açıldığı sırada münhasıran ticari defterlerine dayanılmadığı gözetildiğinde davalının ticari defterlerini ibraz etmemesi de bu sonucu değiştirmeyeceği, tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, taraflar arasında mevcut olan ticari ilişkinin, usulüne uygun tutulan müvekkil ticari defter ve kayıtları, davalı tarafça dava konusu olaya ilişkin yapılan ödemeler ve fatura ve diğer belgelerle açıkça ortaya konulduğunu, davalı şirketin, müvekkil şirket defter kayıtlarına alınan faturalara ilişkin ödemeler yapması ticari ilişkiye istinaden tanzim edilen faturaların ve bu faturalara konu hizmet ve malların davalıya teslim edildiğinin açık kanıtı olduğunu, ancak takibe konu faturalara ilişkin bir ödeme yapılmadığını, alacağın aksi davalı tarafça defter ve belge ibrazı ve başkaca delil ibrazı ile çürütülmemesine rağmen alacağın ispat edilemediği yönündeki mahkeme kabulü usul ve yasalara uygun olmadığı, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği, davacı olarak ticari defterlere delil olarak dayanılması ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesi yönündeki talebimizi içerisinde barındırdığını, cari hesaba ilişkin müvekkil şirket kayıtlarının da dava konusu alacağa ilişkin kesin delil niteliğinde olduğunu, 2014 yılına ilişkin cari hesap bakiyesi 04.07.2014 tarihli mutabakat metni ile kapatıldığını, kesinleşen bakiye alacak açısından davalı şirketin temerrüte düşürülmesi için ayrıca bir ihtara gerek olmadığını, TTK 1530 madde devamı düzenlemesi de dikkate alındığında kendisine fatura içeriklerine konu malların teslimi yapılan davalı borçlunun otuz gün sonrasında herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın temerrüte düşeceğini, davalının kötü niyetli itirazı sebebiyle aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Açılan dava, ticari alım- satımdan kaynaklı açık hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. TTK’nın 23. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Faturanın bir alacağın mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır. Tek başına fatura düzenlenmesi veya satıcının faturayı kendi ticari defterlerine kaydetmesi akdi ilişkinin varlığına karine oluşturmakta ise de satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. Ticari defterlere ilişkin olarak HMK 222.madde düzenlemesine göre Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Usulüne uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Taraflar arasında uzun boy tomruk alım- satımına ilişkin yıllara yayılan bir ticari ilişkinin mevcut olduğunu, 19.05 2014 tarihi itibariyle 595.858,86-TL cari hesap alacağının mevcut olduğunu ileri sürdüğü,ticari ilişkinin 2014 yılından sonra da devam ettiği ,Davacı taraf, 19.05.2014 tarih itibariyle iddia ettiği alacağın varlığının ispatı için 2013 ve 2014 yıllarına ait 25 adet fatura fotokopisi ile bu faturalarla ilgili sevk irsaliyelerinin fotokopilerini sunmuş olup sevk irsaliyelerinde teslim alan kısmında sadece araç plakası yazılı olduğu, davalı şirkete ait herhangi bir kaşe/ imza yer almadığı görülmüştür. İlk Derece Mahkemesi’nce 16.10.2017 tarihli ara kararla Ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ise de incelemenin hangi yıllara ait ticari defterler üzerinde nerede ve ne şekilde yapılacağı açıklanmamış olmakla birlikte defter ibrazı yönünde kesin süre verilerek gerekli ihtaratların da yapılmadığı, kesin süreye uymamanın sonuçlarının hatırlatılmadığı, bu ara karara ilişkin Davalıya çıkarılan tebligatın gerekli ihtaratları içermediği görülmüş, buna ilaveten yine Mahkemece 03.05.2018 tarihli duruşmada ek rapor alınmasına ve Davalı defterlerinin incelenmesine karar verilerek inceleme günü belirlenmiş ise de gerekli ihtaratların yapılmadığı ve çıkarılan tebligatta da bu bildirimlere yer verilmediği anlaşılmaktadır. Gerek kök ve gerekse ek rapor incelemesinin sadece Davacı tarafın ibraz ettiği ticari defter ve kayıtlar üzerinden yapıldığı, Davalı defterlerinin incelenmediği fakat usulüne uygun olmayan ve ihtarat içermeyen defter inceleme ara kararların Davalı yönünden bağlayıcı olmadığı ve HMK 222/3 maddesi uyarınca defter ibrazından kaçınmış sayılamayacağı açıktır. Buna rağmen yapılan bilirkişi incelemelerinde Davacı tarafından ibraz edilen ticari defter ve kayıtların incelenmesinde taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespit edilip takip ve hatta dava tarihinin sonrasında da devam ettiği, ödemelerin devam eden ticari ilişki içerisinde belirlendiği, Davalı şirketin 08/02/2016 tarihi itibariyle davacı şirkete 667.498,81-TL borçlu olduğu; bu borcun 595.858,86-TL kısmının şüpheli alacaklara aktarıldığı ve takibe konu edildiği, dava konusu yapılan alacağın şüpheli alacaklarda takip edilmeye başlandıktan sonra bu alacak yönünden yapılan bir ödeme olmadığı, yapılan ödemelerin devam eden açık hesap ilişkisi içerisinde yapıldığı tespit edilmiştir. Gelinen aşamada ilk derece mahkemesince yapılması gereken iş öncelikle davalı şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesinden ihtilafa konu 2013- 2014 yıllarına ait BA formlarının celp edilerek fatura ve sevk irsaliyeleri ile karşılaştırılması ve daha sonrasında cari hesap ekstrelerine göre 31.12.2014 tarih itibariyle 595.858,86-TL alacak kaydı ile yıl sonu devir bakiyesinin bulunduğu ve davaya konu takipte 19.05.2014 tarih itibariyle cari hesap alacağı talep edilmesine göre davalının 2013- 2014 yıllarına ait ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yönünde ara karar kurularak HMK 222.madde uyarınca defter ibrazından kaçınılması sonuçlarının hatırlatılarak kesin süre verilmesi ve yapılacak tebligatlarda ihtaratların toplanarak taraflara tebliğinin sağlanması zorunludur. Tarafların defterlerini ibraz edip etmemelerine göre bilirkişi incelemesi yapıldıktan sonra tüm deliller bir araya getirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekmektedir.Açıklanan nedenlerle; uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanıp değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılarak, davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/03/2020 Tarih 2016/872 Esas – 2020/316 Karar sayılı hükmün HMK.’nın 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” Davacı tarafından yatırılan 59,30-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/07/2023