Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/282 E. 2023/1010 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/282
KARAR NO: 2023/1010
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/02/2020
NUMARASI: 2017/661 Esas 2020/141 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/06/2023
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili ile davalı …’un 22/06/2017 tarihinde, … Mah. … Ada, … paftada bulunan 320 m2 lik bir adet villanın satışı konusunda anlaşarak sözleşme imzaladıklarını, işbu satış sözleşmesi içeriğinde davalı …’un gayri menkulü 1.500.000-TL bedelle satın alacağı ve işbu satış bedelini nakden tapuda devrin yapılacağı 23/06/2017 tarihinde ödeyeceğinin kararlaştırıl -dığını,sözleşmenin 4. maddesinde 300.000-TL’lik teminat senedi verileceğini, müvekkilinin davalı … emrine düzenlediği 22/06/2017 düzenleme tarihli ve 300.000-TL bedelli teminat senedini davalıya aynı gün teslim ettiğini, 23/06/2017 tarihinde tapuda devrin gerçekleşmediğini ve davalının işbu teminat senedini iade etmediğini, ayrıca …’un birlikte çalıştığını beyan ettiği diğer davalı …’a senedi ciro ettiğini, ve davalılar birlikte hareket ederek kötü niyetli olarak Küçükçekmece … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile takibe koyduklarını, davalı …’ın senedi kötü niyetle iktisap ettiğini ve yetkili hamil olmadığını belirterek, müvekkilinin davalılara Küçükçekmece … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasına konu senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: 1-Temlik alan davalı … vekili, takip konusu senedin davalı temlik eden …’a ciro yolu ile teslim edildiğini,senedin teminat senedi olmadığını, davacı tarafın bu yolda delil sunmadığını, kambiyo evrakının kayıtsız şartsız borç ikrarı olduğunu ve sebepten mücerret olduğunu, davacının iddialarının ancak yazılı delil ile ispat edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı … vekili, davacı ile Bakırköy’de bir gayrimenkulün satımı konusunda anlaştıklarını, davacıya güvenerek 400.000-TL peşinat ödediğini, ertesi gün tapu dairesine gelmediğini, ve daha sonrada kendisini çeşitli bahanelerle oyaladığını, daha sonra davacının satışını yaptığı gayrimenkulün kendisine ait olmadığını öğrendiğini,davacıya aldığı parayı ödemesi halinde şikayetçi olmayacağını söylediğini, davacının ödemelerini alamadığından sıkışık olduğunu en kısa sürede ödeme yapacağını veya Büyükçekmece’de bir gayrimenkulü verebileceğini söylediğini,davacının dava konusu şahsi senet ile beraber 2 adet çek verdiğini, ve borcu nedeni ile senedi 3. kişilere kullandığını,senedin teminat senedi olduğu iddiasının doğru olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davacı tarafından davalı … yönünden temel ilişki kapsamında bononun teminat olarak verildiğini, davalı hamil … yönünden ise bonoyu iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiği, başka bir anlatımla kötüniyetli hamil olduğu kanıtlanması gerektiğini, davacı fotokopi sözleşmeye dayanarak takibe konu bononun teminat senedi olduğunu ileri sürdüğünü ancak sözleşme aslını sunamadığını, yemin deliline de dayanmadığı, iddia ettiği bu hususu ispat edemediği,bir an için senedin teminat senedi olarak verildiği kabul edilse dahi davacının ileri sürdüğü şahsi def’iler TTK’nın 687. maddesi uyarınca senedi devralan davalı …’ın bonoyu iktisap ederken bile bile davacı zararına hareket etmiş olması gerektiğini, bu noktada davalıların birlikte hareket ettiğine ilişkin veyahut bile bile davacı zararına hareket ettiği hususunun davacı tarafça ispatlanamadığı, davacının bonoya bağlı şahsi def’ileri davalıya karşı ileri sürebilmesi mümkün olmadığından davacının davasının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili,takibe konulan senedin teminat senedi olduğunu, mahkemece 10/05/2018 tarihli celsede davalı … vekiline 400.000-TL peşinatın varsa ödeme belgesini sunması için süre verildiğini, herhangi bir belge sunamadığını, ticari defter ve kayıtlarda inceleme yapılmadığını, davacının 22/06/2017 tarihli sözleşmenin varlığını açıkça kabul ettiğini, davalı sözleşmenin varlığını açıkça kabul ettiğinden, sözleşme aslını sunamadıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının tapunun müvekkil adına kayıtlı olmadığı yönündeki iddiası da iş bu davanın konusu olmadığı ve emlakçı olan tanık beyanı ile taşınmazı müvekkilin satın aldığı ve bu hususta protokol olduğunun ortaya konulduğunu, mahkemeden davalılara isticvap davetiyesi gönderilmesi talep edilmesine rağmen bu talebin kabul edilmediğini, davalı … dava konusu teminat senedini tamamen kötü niyetle iktisap etmiş olup, yetkili hamil olmadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Açılan dava, kambiyo senedine dayalı başlatılan icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalı(alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi sadece inkâr etmekle yetinir ise, başka bir deyişle bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmüş ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalıya düşer.Fakat, menfi tespit davasını açan davacı (borçlu), davalının (alacaklı) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkinin hiç doğmadığını iddia etmeyip, bilakis bu ilişkinin doğduğunu bildirerek başka bir nedenle hukukî ilişkinin geçersiz olduğunu veya son bulduğunu ileri sürmekte ise bu iddiayı ispat yükü TMK’nın 6. maddesi gereğince davacıya düşer. “Bedelsizlik iddiası, TTK’nın 687. maddesi anlamında bir kişisel def’îdir. Bedelsizlik bir kişisel def’î olduğundan düzenleyen tarafından kural olarak ancak senet lehtarına karşı ileri sürülebilir. Ancak borçlu, hamilin senedi bilerek kendi zararına devraldığını kanıtlamak şartıyla hamile karşı da bedelsizlik def’îni ileri sürebilir. Bu kapsamda kambiyo senedinin teminat amacıyla verildiği iddiası da temelinde bedelsizliğe dayalı bir iddiadır. Ancak kural olarak kambiyo senedinin teminat olarak verilmesi senedin doğrudan bedelsizliğine yol açmaz; teminat altına alınan borcun yerine getirilmesi ve teminat ihtiyacının ortadan kalkması ile senet bedelsiz hâle gelir. Senet ciro edilmişse hamil senedin teminat senedi olduğunu biliyor ve borçlunun zararına hareket ediyorsa, anılan def’înin hamile karşı da öne sürülmesi mümkündür.Senedin teminat senedi olduğu senet metninden anlaşılamıyor ise senedin sözleşme ile bağlantısı kanıtlanmalıdır. Sözleşmede senedin vade, tanzim tarihi ve miktarlarına açık bir şekilde atıf bulunmalıdır. Menfi tespit davasının konusunu oluşturan senedin bedelsizliğine dair iddiayı ispat yükü üzerinde olan senet borçlusu bu iddiasını, HMK’nın 201. maddesi gereğince ancak yazılı delille/kesin delille ispatlayabilir.”(Yargıtay HGK’nın 2020/11-698 E. – 2022/1545 K. Sayılı ve 17.11.2022 tarihli kararı) Davacı takibe konu senedin,davalı … ile 22/06/2017 tarihinde yaptığı gayrimenkul alım satımına yönelik sözleşme yaptığını, takibe konu bononun sözleşme kapsamında verilen teminat senedi olduğunu, tapu devri gerçekleşmediğinden senedin iadesi gerektiğini ileri sürmüştür.Davalı ise, 22/06/2017 tarihli sözleşmeyi yapıp, 400.000-TL peşinat verdiğini, tapu devri yapılacak taşınmazın davacı adına kayıtlı olmadığını öğrendiklerini, peşinatın iadesi istenildiğinde davacının takibe konu bono ve 2 adet çek verdiğini savunmuştur. Takibe konu bonoda teminat kaydı bulunmamaktadır.Davacı senet borçlusu iddiasını, HMK’nın 201. maddesi gereğince ancak yazılı delille ispatlayabilecektir. Davacı tarafça 22/06/2017 tarihli sözleşme fotokopisi delil olarak ibraz edilmiştir. Davacı ile davalı … arasında inançlı satış sözleşmesi olarak adlandırılan sözleşmede gayrimenkulü devredecek olan davacı … adına kayıtlı bulunan Bakırköy, … Mah. … Ada, … paftada bulunan 320 m2’lik bir adet villanın 1.500.000-TL bedelle satılacağı, …’un satım bedelini tapu dairesinde nakden ve defaten ödeyeceği, 23/06/2017 tarihinde tarafların tapu dairesinde hazır bulunacakları ve tarafların birbirine 300.000-TL teminat senedi vereceği yazılıdır.Tapu kaydına göre, satılan taşınmaz davacı adına kayıtlı değildir. Bu kayıt davalının beyanını teyit etmektedir. Davalı gerek cevap dilekçesi,gerekse duruşmada alınan beyanlarında sözleşmeyi kabul etmekle birlikte senedin sözleşmeye istinaden verildiğini kabul etmemiştir. Buna göre senedin sözleşme uyarınca verildiği ve teminat senedi olduğunu ispat yükü davacıdadır. İspat yükü ters çevrilmediğine göre davalı tarafın peşinat verdiğini ispat yükü bulunmamaktadır.Sözleşmede taşınmazı satan kişi davacı olmasına rağmen teminat senedi vermesi gereken kişinin taşınmazı alan davalı olması gerekirken takibe konu senedin davacı tarafından düzenlenmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğu dikkate alınmıştır. Taraflar arasında ticari işletmelerini ilgilendiren bir uyuşmazlık olmadığından tarafların ticari defterlerinin incelenmesi hükme etki edecek veya değiştirecek mahiyette değildir. Ayrıca dinlenen tanık beyanı görgüye dayalı olmayıp davalıların birlikte hareket ederek bile bile borçlunun zararına senedi takibe koyduğunu ispatlamamaktadır. Davacı,yemin deliline de dayanmamıştır. Buna göre davalı … açısından temel borç ilişkisi içerisinde bononun sözlemeye istinaden verilen teminat senedi olduğu ve ayrıca davalı temlik eden …’ın bile bile borçlunun zararına hareket ettiği hususları kanıtlanamadığından davanın reddine ilişkin verilen kararda isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle,istinaf sebebleri yerinde olmayan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 54,40- TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nın 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 22/06/2023