Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/28 E. 2023/1069 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/28
KARAR NO: 2023/1069
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/06/2020
NUMARASI: 2017/929 Esas – 2020/262 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirkete nakliyat emtia sigorta poliçesi ile sigortalı … A.Ş.’ye ait galvaniz rulo saj vb. emtianın davalı taşıyıcının taşıma taahhüdü altında İstanbul’dan Aşkabat- Türkmenistan’a … – … plakalı araçlarla taşınmak üzere tam ve sağlam şekilde teslim edildiğini, emtia sevkiyatı esnasında aracın hızlı seyir, ani fren, sarsılma sonucu taşınan 2 adet saç rulonun dorse kapağını kırarak araçtan düşmesi sonucu emtianın kısmen hasarlandığını, teslim esnasında emtiaların bir kısmının hasarlandığının tespit edildiğini, hasarlanmanın ambalajlama veya istifleme hatasından kaynaklanmadığını, hasara ilişkin fotoğrafların çekildiğini, CMR Hamule Senedine hasar notu düşüldüğünü, tutanak düzenlendiğini, 2 adet saç rulonun %50 oranında hasar gördüğünü ve 13.323,86-TL zararın 08/06/2016 tarihinde sigortalıya ödendiğini, davalıya rücu başvurusunun sonuçsuz kaldığını, alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasıyla icra takibine geçildiğini belirterek davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, uluslararası taşımadan kaynaklı ihtilafın CMR konvansiyonu hükümlerine göre çözümü gerektiğini, davacının aktif husumet ehliyetini ve bu kapsamda doğru kişiye ödeme yaptığını ispat etmesi gerektiğini, taşımanın 15/03/2016 yükleme tarihli olduğunu, davanın ise 25/10/2017 tarihli olduğunu, bir yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, kötü ambalaj ve istif hatasından davalının sorumlu tutulamayacağını, yüklemenin gönderici tarafından yapıldığını, hasarın yetersiz sabitleme ve istifleme hatasından kaynaklandığını, faiz talebinin yasa ve usule aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, dava dışı sigortalı firmaya ait emtianın Türkiye’den Türkmenistan’a taşınması işinin davalı şirket tarafından taahhüt edildiği, emtianın taşınması sırasında İran sınırları içerisinde 2 adet rulo sacın dorse arka kapağını kırarak araçtan düşerek hasarlandığı, icra takibinin zamanaşımı süresi içinde başlatıldığı, dava ile icra takibi arasında 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı, hasarın taşıma süreci başlangıcında yükleme yapıldıktan ve yolculuk başladıktan sonra CMR md. 17/1 ile belirlenen “taşıma sürecinde” meydana gelmesinin ara bir aşamada yükün taşıttan indirilmesi ve tekrar yüklenmesi aktivitelerine işaret ettiği, bu aşamada yapılan yükleme boşaltma veya araçtan düşme şeklindeki işletme güvenliği ihlallerinden taşıyıcının sorumlu olduğu, meydana gelen ve davacı yanca ödenen tüm zararın davalının sorumluluk sınırları dahilinde olduğu, davalı şirketin sorumluluğunu azaltacak veya tümden ortadan kaldıracak aksi yöndeki savunmaların ispat edilemediği, bu nedenle davacı sigorta şirketinin 08/06/2016 tarihinde sigortalısına ödediği 13.323,85-TL hasar bedelini akdi taşıyıcı olan davalı şirketten TTK 1472. maddesi hükmü kapsamında talep etmekte haklı olduğu, davacı yanca davalı şirkete rücu talebinde bulunulduğuna dair yazı örneği sunulmuşsa da yazının tebliğ/ teslimine ilişkin elverişli bilgi ve belge sunulmaması, davalı şirket cevabının da takip tarihinden sonra olması nedeniyle takip öncesi işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, halefiyet ilkesi uyarınca dava dışı sigortalı ile davalı şirket arasındaki ilişkinin ticari iş olması karşısında davacının asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi talebinde haklı olduğu gerekçesiyle davalının vaki itirazının 13.323,85-TL asıl alacak yönüyle kısmen iptaline, takibin 13.323,85 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesi suretiyle kaldığı yerden devamına, işlemiş faize yönelik fazlaya dair istemin reddine, alacağın likit olmaması nedeniyle icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, dava konusu yüklemenin gönderici tarafından yapıldığını, hasarın sabitleme ve istif yetersizliği nedeniyle meydana geldiğini, sabitlemenin ve istifin gereği gibi yapılmaması nedeniyle emtianın araçtan düştüğünü, yükün İran’da düşmesi nedeniyle tutanak tutulduğunu ve vinçle yeniden yüklendiğini, bilirkişilerin aktarma sırasında ve sonrasında yükün hasar miktarının arttığı yönündeki tespitlerinin maddi ve hukuki dayanağının bulunmadığını, taşıma sırasında hiç bir şekilde aktarma yapılmadığını, olay yerinde inceleme yapan eksperlerin hasarın sabitleme ve istifleme yetersizliğinden kaynaklandığını tespit ettiklerini, bu hususun ekspertiz raporunda açıkça belirtildiğini, yükleme, sabitleme ve istiflemenin taşıtanın sorumluluğunda olduğunu, taşıyıcının en fazla yüke nezaret görevi nedeniyle müterafik kusuru ile sorumlu tutulabileceğini, taşıma senedindeki yükleme ve istiften doğan hasarlardan taşıyıcının sorumlu olmayacağına ilişkin şartın müvekkilinin nezaret yükümlülüğünü tamamen ortadan kaldırdığını, işletme güvenliğinin ancak araç arızası halinde tartışılması gerekirken somut olayda uygulanmasını gerektirir bir durum bulunmadığı halde işletme güvenliğinden bahisle müvekkilinin sorumlu tutulmasının doğru olmadığını, faiz talebinin yasa ve usule aykırı olduğunu, taşıyıcının sorumluluğunun sınırlı olduğunu, ayrıca malın sovtaj bedelinin hasardan düşülmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, davacı sigorta şirketi tarafından sigorta poliçesi kapsamında sigortalı dava dışı firmaya yapılan ödemenin davalı taşıyıcıdan rücuen tazmini için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı sigorta şirketinin sigortalısı … A.Ş.’ye ait emtianın davalı şirket tarafından taşınması esnasında hasar gördüğü, hasarın poliçe kapsamında bulunduğu ve 13.323,85-TL hasar bedelinin davacı tarafından sigortalıya ödendiği hususunda uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, taşınan malların hasar görmesinde davalının kusur ve sorumluluğu bulunup bulunmadığı ve bu doğrultuda, davacı yanca sigortalıya yapılan ödemenin davalıdan rücuen istenip istenmeyeceği noktasındadır. CMR 17/2. maddesinde eğer kayıp veya hasarın hasara uğrayan malların ambalajlanmaması yada hatalı ambalajlanmasından, yükün gönderici veya alıcı tarafından yüklenmesi ve alınmasından, özellikleri gereği özel risklerden doğması halinde taşıyıcının zarardan sorumlu olmayacağı düzenlenmiştir. Ancak, yükün ambalajının kifayetsiz ya da ambalajsız olmasından veya araca hatalı istiflenip, sabitlenmesine bağlı tertipleme hatalarından dolayı vuku bulan hasarlardan taşıyıcı sorumlu tutulamayacağı öngörülmüş olmakla birlikte ambalaj, yükleme, boşaltma ve istifleme gönderici ve alıcıya ait olsa bile taşıyıcının basiretli bir tacir gibi davranarak nezaret görevi ve sorumluluğunun bulunduğu yerleşik yargı uygulamasıdır. Taşınacak emtianın ambalajsız veya ambalajının kifayetsiz olması ya da araca ve güzergaha uygun olmayan şekilde sabitlenmesi halinde taşıyıcı göndereni uyarmadan ve CMR’nin 8 ve 9. Maddelerine uygun olarak taşıma senedine çekince koymadan yükü teslim alır ve yükte bu sebepten hasar meydana gelirse, öncelikle zarara sebep olan hatayı taşıyıcının nezaret borcu esnasında kendi bilgisiyle fark edip edemeyeceğinin tespiti gerekecektir. Fark edebileceği durumlarda, hasar kifayetsiz ambalaj veya istif hatasından ya da yükün usulüne uygun bir şekilde sabitlenmemesinden kaynaklansa da zararın taşıyan ve gönderen arasında paylaştırılması ve taşıyıcıya müterafik kusur atfı gerekmektedir. Yükleme ve istif hatasının açıkça göründüğü hallerde kusurun ağırlıklı bölümü gönderenin üzerinde bırakılır. Somut olayda; davacı tarafın dayanağı olan ekspertiz raporunun kanaat bölümünde aracın savrulması sonucunda 2 adet rulonun dorse kapağını kırarak araziye savrulması sonucunda hasarlandığı kanaatine varıldığı belirtilmiş ise de hasarın oluş şekli ile ilgili açıklamalarda ruloların taş yünü malzeme ile sıkıştırılmış olmasına rağmen sürücüsü tarafından yeterince sabitleme ekipmanı kullanılmaması nedeniyle ruloların araçtan düşmek suretiyle hasarlandığı belirtilmiştir. Yine aynı hasarla ilgili olarak davalı taşıyıcı firma tarafından alınan ekspertiz raporunda hasarın sabitleme ve istif yetersizliği sonucu meydana geldiği belirtilmiştir. Hükme alınan bilirkişi raporunda ise davalının üstlendiği taşıma sürecinde işletme güvenliğine aykırı yükleme sebebi ile yükün araçtan düştüğü, hasarlandığı ve tekrardan araca yükleme ve istifleme sürecinde hasarın daha da arttığı, gerek işletme güvenliği gerek ise aktarmalardan davalının sorumlu olduğu belirtilmiştir. Dava konusu olayda hasarın araçtaki arızadan veya trafik kazasından kaynaklı bir nedenden ötürü meydana geldiğine ilişkin bir iddia bulunmamakta olup, yine bahsi geçen hasar olayı dışında emtianın araçtan indirilip tekrar yüklendiğine, başka araçlara aktarıldığına dair bir delil bulunmamaktadır. Bahsi geçen emtialar taşıma senedinde plakası belirtilen araç vasıtasıyla alıcıya teslim edilmiştir. Bu durumda araçtan kaynaklanan bir arıza, eksiklik veya trafik kazası gibi bir neden bulunmadığı, aktarma da yapılmadığı dikkate alındığında bilirkişi raporundeki tespitlerin yerinde olmadığı sonucuna anlaşılmaktadır. İstif ve sabitlemedeki yetersizlik her iki ekspertiz raporunda da açıkça belirtilmiştir. Bu durumda hasarın istiflemedeki ve sabitlemedeki yetersizlik nedeniyle yol koşullarının birleşmesi sonucunda meydana geldiği anlaşılmaktadır. Yükleme ve istiflemenin davalı taşıyanın sorumluluğunda olduğuna ilişkin bir sözleşme hükmü bulunmadığından, yükleme ve istiflemeden kaynaklı hasar kural olarak göndericinin sorumluluğundadır. Ancak kural olarak taşıma ilişkisinde ambalajlama, yükleme ve sabitleme yükümlülüğü gönderene ait olsa bile davalı taşıyanın tali de olsa yüklemeye nezaret yükümlülüğü bulunmaktadır. Taşımanın gerçekleşeceği mesafe de dikkate alındığında nakliye sürecinde emtianın hasar görebileceğini taşıyıcının “basit bir değerlendirmeyle” öngörmesi mümkün olup, bu konuda gerekli özenin gösterilmemiş olması nedeniyle taşıyıcının somut olayda “yüke olan özen yükümlülüğünü ihlalden” dolayı müterafik kusurunun bulunduğunun kabulü gerekir (Yargıtay 11. HD’nin 07.03.2016 tarih, 2015/7457 E.,2016/2437 K.-19.11.2013 tarih, 2013/6260 E., 2013/20837 K.-08/01/2018 tarih, 2016/4836 E. 2018/28 K. Sayılı emsal kararları). Her ne kadar davalı, taşıma senedinde yer alan, yükleme ve boşaltmada meydana gelebilecek hasardan kendisinin sorumlu olmadığına dair kayda dayanmakta ise de bahsi geçen kayıt taşıyıcının yüke nezaret sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır (Yargıtay 11. HD’nin 13/02/2018 tarih, 2016/6659 E. 2018/1013 K.) Ancak göndericinin sabitleme ve istifleme hatasını basit bir inceleme ile tespit edebilecek nitelikte olduğu anlaşıldığından davalı taşıyıcının kusurunun daha hafif derecede olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda yetersiz sabitleme ve istiflemenin yol koşulları ile birleşmesi neticesinde meydana gelen hasardan davalı taşıyıcının kusur oranının %30 olarak kabulü ile buna isabet eden alacağa hükmedilmesi gerekirken hasarın meydana gelmesindeki sorumluluğun tümüyle davalıda olduğu kabul edilerek sonuca gidilmesi doğru olmamıştır. Hasar gören 2 adet rulo ağırlığının 4.180 kg olduğu nazara alındığında, davacı tarafından ödenen hasar bedelinin sınırlı sorumluluk tutarının altında olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedeni yerinde değildir. CMR 27. madde de öngörülen %5 faiz oranı yabancı para alacaklarında uygulanmaktadır. Davacının icra takibinde alacağının yabancı para üzerinden talep etmediği de nazara alındığında TL cinsinden alacağa avans faiz oranı üzerinden faiz işletilmesine karar verilmesinde isabetsizlik yoktur. Açıklanan nedenlerle; hasarın davalının sorumluluğunda olduğu kabul edilerek fazla bedele hükmedilmesi doğru olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, yapılan hata nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından davanın kısmen kabulü ile davalının itirazının asıl alacak 3.997,15-TL yönünden iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/06/2020 Tarih 2017/929 Esas 2020/262 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kısmen kabulü ile; İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın 3.997,15-TL asıl alacak bakımından iptaline, asıl alacak 3.997,15-TL’ye takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine” İlk derece yargılamasına ilişkin olarak; Alınması gereken 273,04-TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 168,10-TL harcın mahsubu ile bakiye 104,94-TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan toplam 199,50-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 1.950-TL bilirkişi ve 227,80-TL posta masrafı olmak üzere toplam 2.177,8‬0-TL yargı giderinin davanın kabul oranında hesaplanan 625-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafından yapılan 40-TL tebliğ giderinin davanın reddi oranında hesaplanan 28,50-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, Davacı lehine takdir olunan 3.997,15-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalı lehine takdir olunan 3.997,15-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,” Davalı tarafından yatırılan 283,8‬0-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde davalıya iadesine, Davacı tarafından yapılan 51,50-TL istinaf yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 15-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/07/2023