Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/264 E. 2023/1328 K. 11.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/264
KARAR NO: 2023/1328
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/10/2020
NUMARASI: 2019/315 Esas – 2020/528 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/09/2023
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, taraflar arasında ticari ilişkiden kaynaklı cari hesap borcunun bulunduğunu, ticari ilişki neticesinde davalı yana düzenlenen faturaların ödenmemesi üzerine davalı aleyhine İstanbul … İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalının itirazları üzerine takibin durdurulduğunu, arabuluculuğa başvurulduğunu ve anlaşılamadığını, bu nedenle bu davayı açtıklarını belirterek davalının haksız itirazının iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında herhangi bir ticari ilişkinin mevcut olmadığını, yazılı ve sözlü herhangi bir anlaşmanın da bulunmadığını, davacı firma tarafından müvekkiline, kargo yoluyla bu herhangi bir talep, sipariş olmamasına rağmen kozmetik ürünleri gönderildiğini, müvekkili tarafından iade faturası düzenlenerek ürünlerin davacı şirkete iade edildiğini, ancak davacı tarafından ürünlerin iade alınmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, faturaların ve alacağın davacının ve davalının ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu, bu durumda davalının bu fatura içeriği malları teslim aldığına dair karine oluştuğu, aksini ispat yükünün davalı tarafa geçtiği, her ne kadar davalı ticari defter ve kayıtlarında faturaların iade edildiği ve iade faturası düzenlendiği anlaşılsa da TTK’nın 21/2. maddesi gereği süresinde faturaları iade etmediği, yaklaşık 3 ay sonra iade ettiğinin anlaşıldığı, her ne kadar davalı tanığı taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığını ve faturayı iade ettiğini beyan etmişse de dava değeri itibariyle tanıkla ispatın mümkün olmadığı ve yazılı ve kesin delillere ispatlanmasının gerektiği, davalı tarafça borcu bulunmadığı hususunda ispata yarar delil ibraz edemediği, bu haliyle davacının takip konusu faturalardan dolayı davalıdan alacaklı olduğunu ispat ettiği gerekçesiyle davanın kabulü ile borçlu davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin takip talebindeki şartlarla kaldığı yerden devamına, asıl alacağın %20’si (2.888,64-TL) oranında icra inkar tazminatının borçlu davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece bilirkişi incelemesi yapılması için avansı yatırmak üzere davacı tarafa iki haftalık kesin süre verilmesine rağmen, davacının bilirkişi ücretini süresinden çok sonra yatırdığını, davacıya tanınan sürenin 10/03/2020 tarihinde sona ermesi nedeniyle davacının bilirkişi deliline dayanma hakkının ortadan kalktığını, davacı tarafından müvekkiline gönderilen malların herhangi bir siparişe dayanmadığını, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında herhangi bir sözleşme bulunmadığını, müvekkilinin başka şirketlerden sipariş ettiği ürünlerin içerisinden dava konusu ürünlerin de çıktığını, müvekkilinin bunu fark etmesi üzerine iade faturası düzenleyerek ürünleri iade ettiğini, bahsi geçen ürünlerin müvekkilinin faaliyet alanı ile ilgili ürünlerden olmadığını, davacının bu ürünleri teslim almaktan imtina ettiğini, oysa müvekkilinin davacıya sipariş vermediğini, mahkemece tanık deliline itibar edilmemiş ise de iade faturasının yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğunu, bu nedenle senetle ispat kuralının istisnasının gerçekleştiğini, ayrıca alacağın likit nitelikle olmaması nedeniyle icra inkar tazminatı koşullarının da gerçekleşmediğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari mal alım – satımından kaynaklı faturalara dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Davacı taraf, davalı ile aralarındaki ticari ilişki nedeniyle düzenlenen iki adet fatura konusu malın davalıya satılarak teslim edildiğini, ancak davalının faturaların bedelini ödemediğini belirterek alacağının tahsilini icra yoluyla talep etmiş, davalı da davacı ile aralarında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, davacı tarafından sehven gönderilen fatura konusu ürünler ile ilgili iade faturası düzenlendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraflar arasındaki akdi ilişki bulunup bulunmadığı hususunda toplanmaktadır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.Davacı tarafa bilirkişi ücreti ve tebligat giderini yatırması için kesin süre verilmişse de; ara karar tarihi itibariyle dosyada mevcut olduğu anlaşılan gider avansı miktarı belirtilip, bu tutarın mahsubu sonucu yatırılması gereken bakiye tutar yönünden davacı vekiline kesin süre verilmesi gerekirken, hiç gider avansı yokmuş gibi işlem yapılması hatalı olduğu gibi, yatırılması gereken tebligat gideri tutarının belirtilmemesi de usule aykırı olduğundan kesin sürenin davacı aleyhine sonuç doğurması mümkün görülmemiştir. Kaldı ki davacı bilirkişi incelemesinin pandemi nedeniyle ertelenmesinden sonra yeni belirlenen inceleme gününden önce avansı yatırdığı, gecikmeye neden olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Somut olayda, davacının alacağının dayanağı olan 04/07/2018 tarihli 2.407,20-TL bedelli ve 05/07/2018 tarihli 12.036-TL bedelli faturaların davalı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olan bu faturalar açısında akdi ilişkinin varlığı ve mal tesliminin gerçekleştiği hususunda karine meydana gelmiş olup, davalının taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekmektedir. Davalı dava konusu faturaları defterlerine işledikten iade faturası düzenlemiş ise de iade faturasının 3 ay sonra düzenlendiği dikkate alındığında iade faturası düzenlenmesi karinenin aksini ispata elverişli görülmemiştir. Öte yandan iade faturası, kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belge niteliğinde olmadığından HMK’nın 202. maddesi kapsamında delil başlangıcı olarak değerlendirilemez. Davalı iddiasını kesin delillerle ispatlaması gerektiğinden, iade faturasının delil başlangıcı olarak kabul edilemeyeceği de dikkate alındığında tanık beyanlarının hükme esas alınmamasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Diğer yandan İİK’nın 67. maddesi uyarınca, itirazın iptali davasında borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi gerekmektedir. Bu kapsamda takip ve dava konusu alacak satım faturalarına ilişkin olduğundan, alacağın likit olduğu, hüküm altına alınan miktar için davalının itirazında haksız olduğu da belirlendiğine göre, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle; mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 986,61-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 246,66-TL harcın mahsubu ile bakiye 739,95‬‬-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan 33-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 11/09/2023