Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/262 E. 2023/1309 K. 07.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/262
KARAR NO: 2023/1309
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/11/2020
NUMARASI: 2019/245 Esas – 2020/731 Karar
DAVA: İstirdat
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, keşidecisi … San. ve Tic. Ltd. Şti. olan, … bank Hadımköy şubesine ait … seri numaralı 15/04/2019 vade tarihli ve 27.000-TL bedelli çekin müvekkili şirket tarafından işleme alındıktan sonra müvekkili şirketin çalışanı …’nın cüzdanını çaldırması sonucu kaybolduğunu, yapılan tüm arama ve araştırmalar sonucunda çeklerin bulunamadığını, dava konusu çek hakkında İstanbul 15. ATM’nin 2019/110 E. Sayılı dosyasında çek zayi nedeniyle iptal davası açıldığını, mahkemece ödeme yasağı kararı verildiğini ve tüm bankalara bu hususun müzekkere ile bildirildiğini, müvekkili tarafından iş bu çekin davalı tarafından cirolanarak icra takibine konu edildiğinin öğrenildiğini, davalı tarafından zayi davasına konu kaybolan/çalıntı çekin İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında takibe konulduğunu, borcun keşideci tarafından ödendiğini, müvekkili şirketin Yönetmeliğin 22/2 maddesi gereğince dava konusu çeke ilişkin alacağı temlik alırken fatura, alacak bildirim formu, ödeme talimat ve Faktoring Sözleşmesi düzenlediğini, zayi sebebiyle iptal davası açan müvekkiline karşı mahkemece verilmiş ödeme yasağının çek üzerine muhattap banka tarafından şerh edilmesine rağmen davalının ağır kusurlu ve kötü niyetli olarak çeki icra takibine konu ettiğini ve bedelini de tahsil ettiğini, TTK’nın 758. maddesi gereğince çeki elinde bulunduran kişinin bilinmesi halinde dava açma zorunluluğu getirildiğini belirterek, dava konusu çekin veya tahsil edilen bedelin taraflarına iadesine, davalı tarafın çekte ödeme yasağı kararı bulunmasına rağmen kötü niyetli olarak icra takibi başlatması sebebi ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkilinin çekte yetkili hamil olup söz konusu çeke ilişkin olarak satışı yapılmış olan ürünlerin tamamının faturaları ve irsaliyeleri ile sabit olduğunu, müvekkilinin mezkur çeki iktisapta kötü niyetli olduğuna ve iktisapta ağır kusurlu olduğuna dair tek bir delil veya kayıt sunulmaksızın, davacı talebi ile verilmiş olan yasal dayanağı bulunmayan taleplere ilişkin olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesinin asla kabul edilemeyeceğini, dava konusu çeke ilişkin ödeme yasağı karan verilmiş olmasının müvekkilinin yasal alacağını ulaşmak amacı ile iş bu çeki icra takibine konu etmesine engel teşkil etmeyeceği gibi borçlular adına icra takibi yapılmasının da herhangi bir hukuka aykırılığının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacının kendisinin yetkili hamil olduğunu, senedin rızası hilafına elinden çıktığını ve senedi elinde bulunduran davalının çeki kötü niyetle iktisap ettiğini ya da iktisapta ağır kusuru bulunduğunu ispat etmesi gerektiği, davalının çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğununun veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunun davacı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, ödeme yasağı kararı alınmasına ve bankaca bu hususta şerh düşülmesine rağmen davalı tarafından çeke dayalı olarak icra takibi başlatıldığını, bahsi geçen çekin müvekkiline Yönetmeliğin 22. Maddesinde belirtilen şartlar sağlanarak geçtiğini, bilirkişi incelemesinde de çekin müvekkiline …Ltd Şti şirketi tarafından verildiğinin tespit edildiğini, ciro zincirinde yer alan … ile …A.Ş.’nin ticari defterlerinin incelenmediğini, şüpheli alacak kaydının bu cirantalardan başladığını, davalının söz konusu çeke ilişkin fatura ve irsaliyeleri olduğunu beyan etmesine rağmen buna ilişkin herhangi bir belge ibraz etmediğini, davalının ağır kusurlu veya kötüniyetli olarak çeki iktisap ettiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesine dayalı olarak rıza dışı elden çıkan çekin istirdatı istemine ilişkindir. Davacı, aralarındaki faktoring ilişkisine binaen dava dışı …Ltd Şti’den belgeli olarak aldığı dava konusu çeki zayi ettiğini, çekin kötüniyetli firmaların eline geçtiğini, davalının da çeki iktisabında kötüniyetli ve ağır kusurlu olduğunu belirterek çekin ve ödenmiş olması halinde çek bedelinin istirdatını talep etmiştir. TTK’nın 792. maddesine göre, “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790’ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” TTK’nın 790. maddesinde ise, “cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır” hükmü düzenlenmiştir. Çek istirdatı davalarında davacı çekin yetkili hamili olduğunu, çekin rızası hilafına elinden çıktığını ve davalının çeki kötüniyetle iktisap etmiş veya çeki iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Çeki elinde bulunduran davalının çeki edinme nedenini açıklama mecburiyeti bulunmamaktadır, aksi düşüncenin kabulü çekin “mücerretlik” vasfını ortadan kaldırır. Somut olayda; dava konusu …Ltd Şti tarafından … Ltd Şti lehine keşide edilen … Hadımköy Şubesine ait 15/04/2019 tarihli, … seri numaralı 27.000-TL bedelli çekin davacının elinden rızası dışında çıktığı iddia edilerek şikayette bulunulduğu, dava konusu çek cirantalarının … Ltd Şti, …A.Ş., … -…, …Ltd Şti’nin, son hamilin ise davalı …’nun olduğu, 15/04/2019 tarihinde ibrazında mahkemenin tedbir kararı nedeniyle işlem yapılmaması üzerine davalı faktoring şirketi tarafından İstanbul …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında icra takibine konulduğu, davacı tarafından İstanbul 15. ATM’nin 2019/110 esas sayılı dosyasında davacı tarafından zayi nedeniyle iptal istemli dava açıldığı, davada verilen süre doğrultusunda işbu istirdat davasının açıldığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar ciro zincirinde davacının ismi geçmemekte ise de bahsi geçen çek davacı şirkete faktoring ilişkisi kapsamında dayanağı fatura ile birlikte dava dışı …Ltd Şti tarafından verilmiş olup, dosyada mevcut fatura ve bordrolardan davacının dava konusu çeke hamil olduğunun kabulü gerekmiş, dosya kapsamındaki mevcut delillerden de aksi yönde bir bilgiye rastlanılmadığından çekin davacının rızası hilafına elinden çıktığı kanaatine varılmıştır. Bu durumda davacının, davalının çeki kötüniyetli veya ağır kusurlu olarak iktisap ettiğini ispat etmesi gerekir. Bununla birlikte davalının çeki edinme nedenini açıklama mecburiyeti bulunmamaktadır, aksi düşüncenin kabulü çekin “mücerretlik” vasfını ortadan kaldırır. Dava konusu çekin ciro silsilesinde bir kopukluk olmadığı gibi davalının çeki ödeme yasağı konulduktan sonra ödeme yasağını bilerek devraldığına ilişkin bir delil de bulunmamaktadır. Bu durumda davalının çeki iktisabında kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğu kanıtlanamamış olmakla, mahkemece istirdat davasının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; istinaf nedenleri yerinde görülmeyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 215,4‬5-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/09/2023