Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/257 E. 2023/1067 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/257
KARAR NO: 2023/1067
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/09/2020
NUMARASI: 2017/1279 Esas – 2020/366 Karar
DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/07/2023
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, Müvekkilinin borçlusu … Ltd Şti 26.08.2016 keşide tarihli -01.09.2017 vadeli 500.000- TL – 01.09.2018 vadeli 500.000- TL , -01.09.2019 vadeli 500.000-TL olan, arkasında … Ltd Şti ve son olarak müvekkili davacının cirosu bulunan 3 adet senedin müvekkilinin ortağı ve yetkilisi olduğu … Ltd Şti işyerinden 18.06.2017 tarihinde gerçekleşen hırsızlık olayında çalındığını, bu konu ile ilgili olarak İstanbul Anadolu C. Başsavcılığının 2017/142275 soruşturma dosyasında şikayet edildiğini, söz konusu senetler hakkında ödeme yasağı kararı verilmesi ve zayi nedeni ile iptallerine karar verilmesi için 20.07.2017 tarihinde İstanbul Anadolu 1 ATM nin 2017/795esas sayılı dosyası üzerinden dava açıldığını, 01.09.2017 tarihli senedin davalı … tarafından vade tarihinde tahsil için … Kadıköy Rıhtım şubesine ibraz edildiğini, ödeme yasağı nedeni ile bir işlem yapılamadığını, İstanbul Anadolu 1 ATMnin 2017/795 esas sayılı dosyasında duruşma gününden önce dava konusu senetleri meşru/yetkili hamil sıfatı ile ellerinde bulundurdukları iddiası ile davaya müdahale talebinde bulunan davalıların dava konusu diğer 2 senedi mahkeme kasasına ibrazla davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, İstanbul Anadolu 1 ATMnin istirdat davası açmak bakımından kesin süre verdiğini, bunun üzerine dava açtıklarını, dava konusu toplam 1.500.000-TL bedelli 3 adet senedin müvekkiline iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili, 3 (üç) adet senedin müvekkil … ve yöneticisi olduğu şirketler ile davacı ve yöneticisi olduğu şirketler arasındaki mübrez şahsi ve ticari borçların ödenmesi maksadıyla, davacının özgür iradesi doğrultusunda bilerek ve isteyerek tanıklar huzurunda müvekkiline ciro edildiğini, davacı ile davalı müvekkil … ve yöneticisi olduğu şirketler arasında düzenli şekilde alım-satım-kiralama gibi hususlarda ticari borçlarının olmasının yanı sıra şahsi borçların da bulunduğunu, dava konusu 3 (üç) adet bononun çok daha üzerinde meblağlarda borcu olduğunu ve dolayısıyla ticari ilişkide olunduğu, davacının hırsızlık olayının 18.06.2017 tarihinde gerçekleştiğini iddia ettiğini, ancak bu iddiasına 12.07.2017 tarihli ek ifadesinde yer verdiğini, yaşandığı iddia edilen hırsızlık olayının üzerinden yaklaşık 1 ay geçtikten sonra davacı tarafından bonoların zayi olduğuna ilişkin ek ifade verildiğini ve akabinde dava açıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, borçlu olunmadığı ve davalıların elinde bulunduğundan bahisle istirdatı istenilen bonolar, soyut borç ikrarı içeren belge niteliğinde olup, bonoya elinde bulunduran hamilin bono tutarının tahsilini talep hak kazanması için bonoda yazılı tutarda alacağı bulunduğunu ispat etmekle yükümlü olmadığı, aksine bono borçlusu veya borçlularının bonoda yazılı tutarda ya da borcun hiç olmadığı yönünde ya da borcun ödendiği ya da ödememe hakkının bulunduğunu iddia eden kişinin bu hususu ispat etmesi gerektiği, ayrıca davacının tacir olduğu, tacirler arasında bono ya da başkaca kambiyo senedi niteliği taşıyan bir senedin başka birisine verilmesi durumunda karinenin o senedin verilecek kişinin gözü önünde cirolanması olup, baştan peşin ciro edilip imzalanarak daha sonra teslim edilmesi hususunun hayatın olağan akışına aykırı olduğu, ayrıca tarafların incelenen ticari defter ve kayıtlarına göre ,davacının davalılara davaya konu senetlerin toplam miktarından dahi fazla borcu bulunduğunun tespit edildiği, davalılar …, … şirketi ve … vekilinin gerek 19/12/2018 tarihli gerekse 10/04/2019 tarihli duruşmalarda dava konusu senetlerin … ile … şirketi ve … şirketinin davacıya ve sahibi olduğu … Elektrik ile … Elektrik şirketinden olan alacağı karşılığında senetlerin verildiğini beyan ettikleri, davalı … Tic. A.Ş.’nin dava konusu senetlerle bir bağlantısının tespit edilmemesi nedeniyle bu davalı yönünden davanın usulden reddine ve diğer davalılar yönünden esastan reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili, istirdat davasında husumetin, iptali talep olunan senetlerin kendilerine bulunduğunu bildirenlerin tamamına karşı yöneltilmesi hukuki zorunluluğu karşısında işbu dava da, iptal davasına müdahale talebinde bulunan sıfatı ile tüm müdahillere karşı ikame olunduğunu, aleyhine dava açılmasına iptal davasına sunmuş olduğu müdahale dilekçesi içeriği beyanı ile bizzat sebebiyet veren davalı … Tic. A.Ş, aleyhindeki davanın reddine ve üzerine bu davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, diğer davalılar yönünden ise davacının, davalıya borcunun bulunmadığı, dosyada bulunan bilirkişi kurulu raporundaki tespitler ile sabit olduğunu, incelenen davalı ticari defter ve kayıtlarında, dava konusu senetlere dair hiçbir kayıt tespit edilemediğini, bilirkişi incelemesinde davacı ile davalılar artasında bir borç alacak ilişkisinin varlığına yahut davacının davalılara borçlu bulunduğuna dair bir tespit bulunmadığını, dava konusu senetlerin gerçekte müvekkili davacının Temmuz – Ağustos 2016 döneminde yaşadığı ailevi sorunların sulhen çözümüne yönelik olarak oluşturulan mutabakat çerçevesinde düzenlendiğini, hukuki değerlendirmeler itibariyle oluşa, gerçeğe dosya kapsamına ve bizzat aynı raporda mali / teknik bilirkişi tarafından gerçekleştirilen tespit ve değerlendirmelere açıkça aykırı olup aynı zamanda eksik incelemeye dayalı raporun hükme esas teşkil etmesinin mümkün olmadığını, hüküm gerekçesinde, taraflardan (herhangi) birinin mücerret beyanına dayanılmasının hukuki olmadığını belirterek kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, 6102 sayılı TTK’nın 763. maddesi uyarınca üç adet bononnun rıza dışında elden çıktığı ileri sürülerek istirdadı istemine ilişkindir. Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illî ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukukî işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir amaca ulaşmak istemektedir. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır. Bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bağımsız borç ikrarını içerir. Kambiyo senetleri mücerret kıymetli evrak niteliğine sahip olduklarından bu senetlerde yer alan hak, temel borç ilişkisinden bağımsızdır. Temel borç ilişkisinin taraflarından birinin bir kambiyo senedi düzenleyip lehtara vermesiyle kambiyo ilişkisi diye adlandırılan ve temel borç ilişkisinden bağımsız olan ikinci bir borç ilişkisi doğar. Zira bir borç ilişkisi için kambiyo taahhüdünde bulunulması tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça borcun yenilenmesi sonucunu doğurmaz; kambiyo senedinin ifa yerine değil ifa uğruna verilmiş olduğu kabul edilir. Dolayısıyla bir borç hakkında kambiyo senedi düzenlendiği takdirde, taraflar arasında biri temel borç ilişkisi, diğeri kambiyo ilişkisi olmak üzere iki çeşit ilişki bulunur. Aynı durum, kambiyo senedinin tedavülü hâlinde de karşımıza çıkar. Bir kambiyo senedi ciro edildiği zaman ciranta ile ciro edilen kişi arasında kural olarak bir temel ilişki (asıl borç ilişkisi) bulunmaktadır. Ayrıca, bu iki kişi arasında kambiyo hukukundan doğan bir kambiyo ilişkisi de mevcuttur. Bu sebeple taraflar arasındaki temel borç ilişkisindeki bozukluklar kambiyo ilişkisini etkilemez. Temel borç ilişkisinden doğan def’îler, temel borç ilişkisi ile kambiyo ilişkisinin taraflarının aynı olması ve bile bile borçlu zararına hareket edilmesi hâlleri dışında, kambiyo ilişkisinde ileri sürülemez. Zira temel borç ilişkisi kendi hukukuna, kambiyo ilişkisi de kendi hukukuna tabidir.Emre yazılı senetlerin iptali ve iadesi, TTK 778.maddenin yollamasıyla poliçelere ilişkin genel düzenleme olan TTK 757 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre iradesi dışında senet elinden çıkan kişi senedin iptalini isteyebilmekte ve senet bulunduğu takdirde TTK 763.madde uyarınca iade davası açma yetkisine sahip olmaktadır. Davacı tarafından istirdadı talep edilen 26.08.2016 tanzim tarihli 01.09.2017 vadeli 500.000- TL , 01.09.2018 vadeli 500.000- TL, 01.09.2019 vadeli 500.000- TL olan bonoların düzenleyenin davacının ortağı ve yetkilisi olduğu … Ltd Şti ve lehdarının yine Davacının ortağı ve yetkilisi olduğu … Mal. Ltd Şti ve cirantasının Davacı … olduğu, bonoların hırsızlık sonucu sahibinin rızası dışında elinden çıktığı iddiasıyla İstanbul Anadolu 1 ATM’nin 2017/795 E sayılı dosyası ile senet iptali davası açıldığı, sıralı bonolardan ilki olan 26.08.2016 tanzim tarihli 01.09.2017 vadeli 500.000-TL bedelli bononun Davalılardan … tarafından cirolanarak T.İş Bankasına ibrazı sonucu ödememe yasağı kapsamı uyarınca ödenmediğinin tespit edildiği, bunun üzerine diğer vadesi gelmeyen bonoların da mahkemeye ibraz edildiği ve davalılar tarafından müdahale talep edildiği, bunun üzerine mahkemece verilen süre içinde senetlerin istirdadı için davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davacı taraf, senetlerin irade dışında hırsızlık eylemi sonucu çalındığını, bonoların davacının boşandığı eşine tazminat ödemek maksadıyla düzenlendiğini, davalıların senetleri ellerinde bulundurmaları için hiçbir hukuki nedenin olmadığını, gerçek hamil olan davacıya senetlerin iadesi gerektiğini ileri sürmüş, davalılar ise taraflar arasında şahsi ve ticari alacak borç ilişkisiolduğunu, bonoların tanıklar huzurunda düzenlenip davacı tarafça teslim edildiğini savunmuşlardır. Davacı tarafın şikayeti üzerine hırsızlık olayının soruşturulduğu İstanbul Anadolu CBS’nın 2017/142275 soruşturma sayılı dosyasında 08/06/2017 tarihinde davacının verdiği ifadede işyeri içerisinde 0,19 mm bakır yaklaşık olarak 500 kg malzemenin olmadığını tespit ettiğini beyan ettiği, davaya konu 3 adet toplam 1.500.000-TL bedelli bonoların olmadığını ise 12.07.2017 tarihli ek ifadesinde öne sürdüğü, …’nun alınan ifadesinde …’ı 10 yıldır tanıdığını, ticari ilişkilerinin uzun yıllar devam ettiğini, kendisine ve ortağı olan şirketlere olan toplam borcuna karşılık bonoları tanzim ettiğini, 3 çalışanına Davacının bizzat kendisinin teslim ettiğini ifade etmiş, dinlenen çalışanlar verdikleri ifadede …, … ve …’nın huzurunda Davacının bonoları düzenleyip bizzat teslim ettiğini beyan ettikleri, toplanan delillere göre 25.05.2018 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verilerek karar kesinleşmiştir. Davacının bonoların düzenlenme amacı olarak gösterdiği, İstanbul Anadolu 12.Aile Mahkemesi 2018/206-261 E.-K. sayılı boşanma davasına dayanak yapılan protokollerin 01.08.2016 tarihinde düzenlenen ve 4 adet senet düzenlenip verilmesine ilişkin hüküm bulunan “protokol” başlıklı belgenin Davacının ve dava dışı …’nın imzaları ile tasdik edilmediği, buna karşın 02.03.2018 tarihli protokolün imzalanarak boşanma hükmüne esas alındığı, fakat bu protokolde senetlere ilişkin bir hüküm bulunmadığı,boşanma kararı ve protokolün tasdiki tarihinin 21.03.2018 olduğu belirlenmektedir. Davacının yetkilisi olduğu … şirketi ile davalı şirketlerin ticari defterlerinin incelenmesinde yıllar içinde devam eden bir ticari ilişki mevcut olduğu, davacı …’nın ortağı ve yetkilisi olduğu şirketlerle Davalı …’nun ortağı ve yetkilisi olduğu şirketler arasında ticari ilişki bulunduğu, davacının ortağı olduğu … Elekt. Ltd. Şti.’nin 2017 yılı defterinde davalı … Ltd. Şti.’ne 1.906.010,12-TL, 693.309-TL ve 32.791,75-TL olmak üzere toplamda 2.632.110,87-TL borçlu olduğu, davalı … Ltd. Şti.’nin de 2017 yılı ticari defterlerinde ise davacının ortağı bulunduğu … Elekt. Ltd. Şti’den 2.608.321,37-TL alacaklı olduğunun tespit edilmiştir. Davacının davaya konu senetlerin iradesi dışında elinden çıktığını ispat etmesi gerektiği, fakat soruşturma dosyası ve kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararda belirtildiği üzere davaya konu senetlerin davacı tarafından davalıların çalışanları huzurunda doldurulup imzalandığı ve cirolandığı, …’a teslim edildiğinin tanıklarca beyan edildiği , senetlerin boşanma protokolü nedeniyle hazırlanıp imzalandığı tarihin 21.03.2018 iken , senetlerin tanzim tarihinin 26.8.2016 tarihi olduğu,davacı aleyhine borç içiren ticari ilişkinin belirlenmesine göre davacının senetlerin davacının iradesi dışında hırsızlık eylemine konu olduğunun kabulünün mümkün olmadığı,TTK 763. madde koşullarının mevcut olmadığı, ayrıca davalılar tarafından taraflar arasında uzun süredir devam eden ticari ilişkinin ispatlandığı görüldüğünden senetlerin istirdadı isteminin yerinde olmadığı sonucuna varılmaktadır.Davacı vekilinin istirdat koşullarının mevcut olduğuna yönelik istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davalı …A.Ş. yönünden dava,senetlerle bağlantısının bulunmaması nedeniyle pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş ,davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir. Eldeki davanın ;davacı tarafından senet iptali için açılan İstanbul Anadolu 1. ATM’nin 2017/795 E sayılı dosyasında davalı … şirketinin müdahale dilekçesi vermesi üzerine mahkemece verilen ara kararı üzerine açılmıştır.HMK nın 327/2 maddesi “Bir kişi davada sıfatı olmadığı hâlde, davacıyı, davalı sıfatı kendisine aitmiş gibi yanıltıp, kendisine karşı dava açılmasına sebebiyet verirse, davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddi hâlinde, davalı yararına yargılama giderlerine hükmedilemez.” hükmünü içerir. Davalı … dava açılmasına sebebiyet verdiği göz önüne alınarak davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiş,davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin yerinde bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin davalı … lehine takdir olunan vekalet ücreti bakımından istinaf sebebi yerinde görülmekle istinaf başvurusunun kabulüne, belirtilen hata yeniden yargılama gerektirmediğinden,kararın kaldırılarak yeniden karar verilmesine davalı … lehine vekalet ücreti takdir edilmemesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1279 Esas – 2020/366 Karar sayılı 16/09/2020 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “1-Davanın Davalı … San. Tic. A.Ş.yönünden pasif husumet yokluğundan reddine, Diğer davalılar yönünden esastan reddine,” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 179,90-TL karar harcının mahkeme veznesine yatırılan 25.616,25-TL peşin harçtan mahsubu ile fazla olan 25.436,35‬-TL harcın talep halinde karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan yargı giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı … Tic. A.Ş yönünden davanın açılmasına kendisi sebebiyet verdiğinden lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Davalı …, …, … vekili için takdir olunan 85.300-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek adı yazılan davalılara verilmesine, Kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,” İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafça yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 06/07/2023