Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/25 E. 2023/1576 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/25
KARAR NO: 2023/1576
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/09/2020
NUMARASI: 2014/996 Esas – 2020/501 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davacı ile davalı arasında 2010 yılından itibaren alım satımdan kaynaklanan bir ticari ilişki olduğunu, taraflar arasında 2011 Şubat ayında 31/12/2011 tarihinde sona erecek şekilde tek satıcılık sözleşmesi yapıldığını, tarafların sözleşmenin süresi dolduktan sonra aralarındaki ticari ilişkiye tek satıcılık olarak devam edileceğine ilişkin yeni anlaşma yapmadıklarını, sözleşmenin 31/12/2011 tarihinde sona erdiğini, süre dolduktan sonra ticari ilişkinin sürdürüleceği, ancak tek satıcılık olarak devam edilmeyeceğinin 02/01/2012 tarihinde davalı şirkete e-posta yolu ile bildirdiğini, davalının devam eden ticari ilişki sırasında satın aldığı ürünlerin bedelini ödemediğini, müvekkilinin haklı nedene dayanarak davalı ile ticari ilişkisini sona erdirdiğini, davacının davalıdan ticari alım satımdan kaynaklanan 57.479,84-Euro alacağı olduğunu, alacağın tahsili için İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, ancak davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacı ile davalı arasında tek satıcılık sözleşmesinden kaynaklanan bir ticari ilişki bulunduğunu, davacı tarafın sözleşmenin yenilenmediğine dair iddialarının yerinde olmadığını, 30 Mayıs 2013 tarihine kadar davacının internet sitesinde ses sistemleri ürünlerinin Türkiye’de tek yetkili satıcı olduğunun Noter tarafından tespit edildiğini, ancak davacının bu sözleşmenin gereğini yerine getirmediğini, müvekkiline yedek parça sağlamadığını, müvekkiline satılan ürünlerde çıkan sorunların giderilmediğini, bir çok ürünün müvekkili tarafından müşteri memnuniyetsizliği nedeniyle iade alınmak zorunda kalındığını, davacının buna rağmen icra takibini kötüniyetli olarak başlattığını belirterek haksız davanın reddine, davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davacı tarafından davalıya 2012 yılında yapılan satışlar toplamının 110.745,26-Euro olduğu, buna ilişkin davacı tarafça düzenlenen faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, borca karşılık yapılan ödemelerin toplam tutarının ise 97.500-Euro olduğu, buna göre davacının davalıdan 13.523,46-Euro alacağın bulunduğu, davacı tarafından davalı adına ayrıca “danışmanlık hizmet bedeli” olarak toplam tutarı 44.264,66-Euro olan 4 adet faturanın düzenlendiği, bu faturaların davalının ticari defterlerde kayıtlı olmadığı, faturaya konu hizmetin verildiğine ilişkin dosyada yazılı bir delil bulunmadığı, e-posta yazışmalarının davalı şirket yetkilisinin bilgi ve rızası dahilinde gerçekleştiği kabul edilmekle birlikte e-posta yazışmalarındaki ifadelerin borcun ikrarı niteliğinde olmadığı, bu itibarla davacının bahsedilen toplam 44.264,66-Euro tutarında 4 adet faturaya konu mal ya da hizmetin verildiğinin ispat edilemediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasında yaptığı itirazın kısmen iptaline, takibin 13.523,46-Euro üzerinden takip talebindeki şartlar ile aynen devamına, fazla istemin reddine, 38.812,33-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davalı tarafın şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Davacı vekili; hem borcun varlığının e-posta yazışmaları ile açıkça ikrar edildiğini, hem de var olmadığı savunulan faturalar için davalı tarafından 45.500-Euro ödeme yapıldığını, davalının ticari defterlerine kaydetmediği halde 60.000-Euro borcun ödeneceğini açıkça teklif ve teyit ettiğini, 20/12/2012, 21/02/2013, 10/04/2013 ve 09/05/2013 tarihli e-postalarda borcun davalı tarafça açıkça kabul edildiğini, davalı tarafın borcun ödenmesi için sürekli süre talep ettiğini, e-posta yazışmalarının delil niteliğinde olduğunu, davalının 60.000-Euro borcu kabul ettiğine ilişkin e-postanın doğruluğu ile ilgili bir uyuşmazlık bulunmadığını, davalı şirket yetkilisinin isticvap sırasındaki beyanlarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bir an için müvekkiline olan borcun kabulüne ilişkin e-postaları gönderen …’ın temsil yetkisi bulunmadığının kabul edilmesi halinde dahi silsile halinde sürüp giden satın alma ile başlayıp davalı şirket tarafından yapılan ödemeleri ve aynı zamanda borç ikrarını da içeren e-postaların davalı şirketi bağladığını, yazışmaların İngilizce biliyor olması nedeniyle … tarafından yapıldığı kabul edilmiş ise de yazışmalarda bir ticari ilişkinin gereği olan yazışmaların tamamı bulunduğundan …’ın sadece siparişlerle ilgili yetkili olduğunun, sipariş dışındaki hususlarda yetkisinin bulunmadığının kabulünün dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, ispat yükünü üzerine alan davalının borcu ödediğine dair hiç bir belge sunmadığını, davalıya ödemelerin yapıldığına ilişkin makbuzları sunmak için süre verilmiş ise de davalının faturaları ödediğine ilişkin makbuzları sunmadığını, davalının müvekkili tarafından düzenlenen 4 adet faturanın davalıda bulunmadığına ilişkin usulüne uygun yemininin yaptırılmamasının doğru olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 2-Davalı vekili; davacının borcun neye ilişkin olduğu hususunda hiç bir açıklığı bulunmayan belgeler ile alacaklı olduğunu iddia ettiğini, davacı firmanın hesap özeti olarak sunduğu evrakın bilgisayar ortamında hazırlandığını ve resmi nitelik taşımadığını, hesap özetinde alacağın dayanağı fatura ve nakit ödeme gibi evrakların hiç birinin delil olarak ibraz edilmediğini, davacının müvekkili ile aralarında tek satıcılık sözleşmesine aykırı davranarak müvekkili şirketi aşırı zarara uğratığını, davacının alacağının bulunmadığını bildiği halde müvekkili hakkında takip başlattığını, bu nedenle kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, müvekkilinin temerrüde düşürülmemesi nedeniyle icra takibinde belirtilen tarihten itibaren faize hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, bilirkişinin hesaplamasının hukuka aykırı olduğunu, davacının alacak olarak talep ettiği 57.479,84-Euro’dan talep ettiği 44.264,66-Euro düşülmesi halinde bile alacağın 13.215,18-Euro olduğunu, oysa mahkemece 13.523,466-Euro’ya hükmettiğini, yine 2011 yılından 14/10/2011 tarihli faturanın alacağa eklenmesinin doğru olmadığını, alacağın likit olmadığı halde icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de doğru olmadığını, kararda hangi tarihten itibaren faiz uygulanacağının da gösterilmeyerek usule aykırı karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, fatura alacağından kaynaklanan bakiye alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, davalı ile aralarında ticari ilişkiden dolayı 57.479,84-Euro bakiye alacağının bulunduğunu iddia etmektedir. Bilirkişi tarafından davalıya 2012 yılında yapılan satışlar toplamının 110.745,26-Euro olduğu, buna ilişkin davacı tarafça düzenlenmiş faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, borca karşılık yapılan ödemelerin toplam tutarının 97.500-Euro olduğu, buna göre davacının davalıdan 13.523,46-Euro alacağının bulunduğu tespit edilmiş, mahkemece de bu bedel yönünden itirazın iptaline karar verilmiştir.Davacı tarafından düzenlenen, 24/04/2012 tarihli 9.295,20-Euro bedelli, 11/05/2012 tarihli 42.311,20-Euro bedelli, 11/05/2012 tarihli 754-Euro bedelli, 20/07/2012 tarihli 58.364,86-Euro bedelli satış faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, fatura konusu malların davalıya teslim edildiği, buna karşılık davalı tarafça davacıya 24/04/2012 tarihli 22.000-Euro, 22/06/2012 tarihli 8.500-Euro, 18/07/2012 tarihli 37.000-Euro ve 29/08/2012 tarihli 20.000-Euro, 23/01/2013 tarihli 10.000-Euro ödemelerin yapıldığı hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ihtilaf davacı tarafından düzenlenen ancak davalının kayıtlarında yer almayan “danışmanlık hizmeti” açıklamalı 14/05/2012 tarihli 18.465,12-Euro bedelli, 18/07/2012 tarihli 525,60-Euro bedelli, 26/07/2012 tarihli 25.013,58-Euro bedelli, 28/09/2012 tarihli 260,36-Euro bedelli faturalardan kaynaklanmaktadır. Bahsi geçen bu faturalarda belirtilen danışmanlık hizmetinin verildiğine ilişkin davalının imzasını taşıyan bir delil bulunmamaktadır. Buna karşılık davacı vekili tarafından, alacağa ilişkin olarak şirketin ortağı ve önceki dönemde yönetim kurulunda görev alan … ile müvekkili şirket arasında yapılan e-posta yazışmaları ibraz edilmiştir. HMK’nın 199. Maddesinde uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli elektronik ortamdaki verilerin de belge nitelinde olduğu düzenlenmiştir. Somut olayda taraflarca ibraz edilen ve içeriği inkar edilmeyen 20/12/2012 ve 21/02/2013 tarihli e-postalarda miktar belirtilmese de davacı şirkete olan borcun kısa zamanda ödeneceğinden; 08/01/2013 tarihli e-postada borcu olan tüm tutarın bir kaç hafta içinde kapatılacağından, 60.000-Euro’nun büyük bir tutar olmadığı yazılmıştır.Davalı şirketin çalışanı olduğu anlaşılan …’ın beyanlarında geçen miktarın, uyuşmazlık konusu danışmanlık hizmet fatura bedelleri de dikkate alındığında davacının talep ettiği miktarla uyumlu olduğu, davacının davalı şirketten olan alacağını doğruladığı görülmektedir. Yazışmaları yapan …’ın yazışmaların yapıldığı tarih itibariyle şirket yetkilisi olmadığı anlaşılmakta ise de e-posta içeriklerinin incelenmesinde davacı ve davalı şirket arasındaki ticari ilişkinin şirket unvanı uzantılı e-posta adresi kullanılarak davalı şirket çalışanı … tarafından yürütüldüğü, davalı şirket adına … muhatap alınarak ticari ilişkinin devam ettiği, bahsi geçen yazışmaların davalı şirketin bilgisi dahilinde yapıldığı anlaşılmaktadır.Ayrıca davalının faaliyet alanı ses sistemlerinin satışı ve kurulumuna ilişkin olup ,sistemin kurulum ve işleyişi hakkında , teknik destek almadan davalı tarafından faaliyetin sürdürülmesinin imkansız olduğu dikkate alınmalıdır. Sunulan belgelerden …’ın sadece e-posta yazışmalarını yapmadığı, toplantı tutanaklarında davalı şirket adına görüşmeleri yürüten kişi olduğu anlaşılmaktadır. Davalının bilgisi dahilinde ,davacı şirket ile ticari ilişkinin … tarafından yürütüldüğü dikkate alındığında ,ticari ilişkinin uyuşmazlığa dönüşmesi durumunda temsil yetkisi olmadığının ileri sürülmesi MK 2 hükmüne aykırı bulunmuştur.Davalı şirketin bilgisi dahilinde yapıldığı anlaşılan yazışmalarda borç miktarı da belirtildiğine göre artık bu miktarın davalı taraf açısından bağlayıcı olduğunu, davalının davacıya belirtilen miktar kadar borcu bulunduğunu kabul etmek gerekir. Bahsi geçen yazışmanın yapıldığı tarihten sonra davalı tarafça 10.000-Euro daha ödeme yapılmıştır. Bu durumda davalı şirkete ait e-posta belirtilen borç miktarına aykırı olmayan danışmanlık hizmeti faturalarının ispatlandığı kabul edilerek, davacının e-postada doğrulanan 60.000-Euro alacak miktarından daha sonra 23/01/2013 tarihinde yapılan 10.000-Euro ödemenin düşülmesi ile 50.000-Euro yönünden itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken eksik bedel üzerinden itirazın iptaline karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle; davalı borçlunun 50.000-Euro yönünden itirazının kısmen iptaline karar verilmesi gerektiğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, bahsi geçen hata nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından, davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının 50.000-Euro yönünden ksımen iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, likit ve belirlenebilir nitelikteki alacağın takip günündeki kur karşılığının %20′ si oranında 26.828-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının icra takibinde kötüniyetli olduğuna dair bir delil bulunmadığından şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/996 Esas – 2020/501 Karar sayılı 22/09/2020 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın 50.000-Euro asıl alacak bakımından kısmen iptaline, asıl alacak 50.000-Euro’ya takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereği Devlet bankaları tarafından 1 yıllık vadeli euro cinsi mevduata uygulanan en yüksek orandaki faiz işletilmesine, fazla istemin reddine, Alacağın takip günündeki kur karşılığı 134.140-TL’nin %20′ si oranında 26.828-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davalı tarafın şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine, “İlk derece yargılamasına ilişkin olarak ;”Alınması gereken 10.062,74-TL harçtan peşin yatırılan 2.943,30-TL harcın mahsubu ile kalan 7.119,44‬-TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan toplam 2.967,6‬0-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 3.950-TL bilirkişi ücreti, 1.137,70-TL tebliğ – posta masrafı olmak üzere toplam 5.087,7‬0-TL yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 4.400-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafından yapılan 120-TL yargı giderinin davanın reddi oranında hesaplanan 20–TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalanın davalı üzerinde bırakılmasına, Davacı lehine takdir olunan 23.569,60-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalı lehine takdir olunan 17.900-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Alınması gereken 2.721,66-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 662,81-TL harcın mahsubu ile kalan 2.058,85-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan 55,95-TL istinaf yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 45-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 19/10/2023