Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/248 E. 2023/1054 K. 03.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/248
KARAR NO: 2023/1054
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/10/2020
NUMARASI: 2018/555 Esas – 2020/786 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/07/2023
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında mal alım satımı sebebiyle ticaret mevcut olduğunu, müvekkili tarafından verilen mallara ilişkin hesap bakiyesinin müvekkili lehine 10.500- TL olduğunu, bu miktar bakımından davalı ile birçok şifahi görüşme yapıldığını ancak netice alamadıklarını, Bakırköy … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, borçlunun hiçbir sebep göstermeden borca itiraz ettiğini davalı şifahi görüşmelerde borcu kabul etmesine karşın icra takibine itiraz ederek kötü niyetli olarak takibi durdurduğunu beyan ederek borçlunun takibe konu haksız itirazının iptaline, takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının davalıdan 10.500-TL alacak talep ettiğini, müvekkili şirketin davacıya borcunun bulunmadığını, taraflar arasında karşılıklı olarak mal alım satımı olduğunu, bu nedenle taraflar arasında bir cari hesap ilişkisi doğduğunu, bu ilişki kapsamında müvekkil tarafından davacıya gerekli ödemeler yapıldığını ve borcun takip öncesinde kapatıldığını, davalı tarafından davacı şirkete 02/03/2018 tarihinde 9.500-TL bedelli 20/06/2018 vade tarihli çek ile 24/03/2018 tarihinde 6.750-TL bedelli 05/06/2018 vade tarihli çek ve 27/03/2018 tarihinde de 309,16-TL nakit olarak ödeme yapıldığını,davanın reddine ve davacı şirket aleyhine %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, hükme esas alınan 23/09/2020 tarihli bilirkişi raporu kapsamında 27/03/2018 tarihinde davacının davalıdan 20.008,30-TL alacaklı olduğu, faturalara davalı tarafça itiraz edilmediği,teslim noktasında ihtilaf olmadığı, Davalı ödeme yaptığını iddia etmişse de; takibin faturaya dayalı olduğu, cari hesap ilişkisine dayalı olmadığı, davalı tarafça takibe konu faturaların ödendiğini gösterir belge sunmadığı, davacının alacağını ispat ettiğinden itirazın iptali ile takibin devamına likit alacak nedeniyle %20 oranda icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, davacı tarafın 2018 yılında Ocak- Mart 2018 yılında müvekkil şirkete kestiği faturaların bedelini talep ettiğini, bilirkişinin ve davacının taraflar arasındaki geçmiş cari hesaba ilişkin beyanlarını ve takip talebindeki alacağın sebebini değiştirmelerine ilişkin beyanlarını kabul etmediklerini, ödeme belgelerinden de açıkça anlaşılacağı üzere 2018 yılında kesilen faturaların bedellerinin tamamının davacıya ödendiğini, borç ödenmesine rağmen takip başlattığından davanın reddine , davacı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari mal alım – satımından kaynaklı faturalara dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasında uzun yıllardır devam eden ticari bir ilişki bulunduğu, 2018 yılı Ocak- Mart dönemini kapsayan 9 adet toplamda 10.500,02- TL bedelli faturaların ve işlemiş faizin eklenmesiyle 10.778,53-TL’nin tahsili amacıyla davacı tarafça takip başlattığı, davalı tarafın 3 adet ödeme belgesi ile borcun ödendiğini ileri sürmüştür. Yargılama sırasında 4 adet kök ve ek bilirkişi raporu aldırılmış olup mahkemece sonuç olarak 23.09.2020 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alınmıştır. Bilirkişi raporunda cari hesap ekstrelerinde 2016- 2017- 2018 yıllarının hiçbirinde borç- alacak bakiyelerinin birbiriyle mutabakat içinde olmadığını, takibin faturaya dayalı olduğunu, fatura bedellerinin ödendiğinin davalının ispat külfetinde olduğunu, davacı şirketin takip tarihi itibariyle 10.500-TL asıl alacak, 278,53-TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 10.778,53-TL alacak talebinde haklı olduğu belirtilmiştir.Davacı tarafça icra takibine konu edilen faturalar 2018 yılında düzenlenmiştir. Son düzenlenen 27.03.2018 tarihli kredi kartı ödemesi ile aynı tarihli 309,16-TL fatura takibe konu edilmemiştir. Bilirkişi raporlarında cari hesap farklılık nedenleri parça parça incelenmiş yapılan tespitler hep bir arada değerlendirildiğinde icra takibine konu edilen faturaların tamamının davalı tarafta kayıtlı olduğu belirlenmiştir. Farklılığın 2017 yılından 2018 yılına devir eden alacak tutarından kaynaklandığı, bu farklılığın sebebi de; 2017 yılı içinde davacının defterlerinde “müşteriye çek iadesi” kaydıyla yapılan 28.400-TL’nin davalı aleyhine borç, davalının ticari defterlerinde ise mahsup işlemi yapılması nedeniyle kaynaklandığı, (02.12.2019 tarihli … ek rapor), bir başka deyişle davacı ticari defterlerinde ödeme olarak verilen çekin iadesi nedeniyle borç miktarı çek miktarı kadar artarken davalının ticari defterlerinde çek ile ödeme yapıldığı kayıtlanması nedeniyle borçtan mahsup yapılmış, böylelikle 2018 yılı açılışı davacının ticari defterlerine göre 27.904,74-TL borç bakiyesi verdiği halde davalı ticari defterlerinde ise 10.377,37-TL borç devir etmiş görünmektedir. Davacı kayıtlarında iade kaydı olan bu çekin ödendiği ise ileri sürülmemiştir. İtirazın iptali davaları icra takibine sıkı sıkıya bağlıdır.İcra takibine konu edilen faturaların 2 adet çek ve nakit ödeme ile ödendiği davalı tarafça savunulmuş,çek ödemeleri ve nakit ödemenin davacı ticari defterlerinde aynen kayıtlı olduğu (davacı cari hesap ekstresi … 17/07/2019 tarihli ek rapor 2. sayfa)belirlenmiştir.İcra takibinde cari hesap bakiyesi istenilmese de , davacının 2018 yılında davalıdan aldığı ödemeleri cari hesapta daha evvel doğan alacağına mahsup hakkı vardır.Bu durumun iddianın ve savunmanın genişletilmesiyle de ilgisi yoktur. Aldığı ödemeleri, TBK 102/1 madde hükmü gereği daha evvel muaccel olan alacağına mahsup ettikten sonra kalan faturalı alacağını talep etmesine engel bulunmamaktadır. Davalı vekilinin bu hususa yönelik istinaf nedeni yerinde bulunmamıştır. Davacının tüm faturaları davalıda kayıtlı olduğuna, ödeme savunmasında bulunduğu çek ödemelerinin ve bir adet kredi kartı ödemesinin 2018 yılında düzenlenen icra takibine konu faturalara mahsus olduğu yolunda bildirim yapmayan davalının, daha evvel yaptığı iki ayrı havaleninde önceki borçlarına mahsup edildiği görüldüğünde davacının faturalardan doğan alacağının ödenmediğinin kabulü gerekir. Açıklanan nedenlerle, davalının ödemelerinin davacı ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu , davalının 2017 yılından devir eden alacağının bulunduğu mahsup işleminin haklı olduğunun kabulü için çekin ödendiğinin kanıtlanması gerektiği ödenen çek ödemeleri daha evvel doğan borçlara mahsup edildiğinden faturaların ödenmediğinin kabulü gerektiği asıl alacak tutarı 10.500-TL asıl alacak nedeniyle davacı alacaklının takip yapmakta haklı olduğu, işlemiş faiz tutarı 278,53-TL talep hakkı yok ise de bu hususun istinafa konu edilmediği anlaşılmakla sonucu itibariyle itirazın iptali ile likit alacak nedeniyle davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesinde isabetsizlik olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 736,28-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 184,07-TL harcın mahsubu ile bakiye 552,21-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,Davacı tarafından yapılan 70,50-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.03/07/2023