Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/243
KARAR NO: 2023/1308
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/10/2020
NUMARASI: 2018/497 Esas – 2020/472 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/09/2023
Davanın kabulüne ilişkin verilen kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili tarafından davalılardan …A.Ş.’nin ithalatçısı olduğu, diğer davalı …A.Ş.’nin ise satıcısı olduğu … plakalı … markalı aracı 08/01/2016 tarihinde aldığını, aracın satın alınmasından itibaren defalarca arızalandığını, yetkili servise götürmek zorunda kalındığını, araç yeni alındığında dahi bir kaç kez kullanıldığında “egzoz filtresi dolu” ibaresi ile uyarı verdiğini, uyarıdan bir müddet sonra aracın çekişten düştüğünü ve hızlanamadığını, arızaların hep bu şekilde gerçekleştiğini, her arızadan sonra yetkili servise götürülen aracın bir kaç gün serviste kaldıktan sonra tamir oldu diye müvekkiline verildiğini, ancak kısa bir müddet sonra tekrar aynı arızanın ortaya çıktığını, müvekkilince 01/08/2018 tarihinde ihtarname gönderilerek davalılardan aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesini talep ettiklerini, ancak davalıların araçta ayıp bulunmadığını belirterek bu talebi reddettiğini, servise girdiklerinde servisin arızaların sürücü hatasından kaynaklandığını bildirip, bedeli karşılığında tamir etmeye başladığını belirterek öncelikle aracın 0 km bir araçla değiştirilmesini, bunun mümkün olmaması halinde ise aracın satış bedeli olan 598.712,11-TL’nin satış tarihinden itibaren uygulanacak reeskont faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı …A.Ş. vekili; dava konusu talepler yönünden 2 yıllık zamanaşımının dolduğunu, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın yasanın öngördüğü ayıp ihbarı yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bu nedenle dava hakkının ortadan kalktığını, davacı tarafın taleplerini terditli olarak ileri süremeyeceğini, TBK gereği davacının seçimlik haklardan sadece birini seçebileceğini, müvekkili şirketin dava konusu aracın ithalatçısı olduğunu, satış bedelini müvekkili şirketin almadığını, bu nedenle bedel iadesi gibi bir talebinin de müvekkilinden istenemeyeceğini, dava konusu araçta üretim hatası bulunmadığını, davacı tarafın ayıp olarak nitelendirdiği hususların kullanım hatasından kaynaklandığını, ayrıca aracın motor garantisi içinde hataların bedelsiz giderildiğini, davacının aracı kullanırken ve kullanımından faydalanırken ödediği satış bedelinin faizle iadesini talep edemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …A.Ş. vekili; hak düşürücü sürenin aşıldığını, yeni aracın satın alındıktan 2 yıl geçtikten sonra müvekkili şirkete göndermiş bulunduğu ihtarnamede seçimlik hakkını kullanmak istediğini bildirdiğini, TTK’nın 23/3 ve TBK’nın 223/2. maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin geçirildiğini, araçtaki servis işlemlerinin aracın sürüş güvenliğini azaltmadığını, değerini düşürmediğini, orjinalliğini bozmadığını, bu nedenle aracın ayıplı kabul edilmesinin mümkün olmadığını, kaldı ki davacının servise müracaat etmek suretiyle seçimlik hakkını onarımdan yana kullandığından bu davayı açma hakkının kalmadığını, aracı kullanırken vermiş bulunduğu satış bedeline faiz talep edemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, araçtaki ayıbın gizli ayıp olması, kullandıkça ortaya çıkması, tamir edildikten sonra yeniden ortaya çıkmayacağı düşünülerek kullanılmaya devam ettiğinde tekrarlamakta olduğu, davadan sonra da tekrarlayacağı nazara alındığında, zamanaşımı süresinin dolmadığı, davalılardan …A.Ş.’nin satıcı sıfatıyla, diğer davalı şirketin ise garanti veren ithalatçı sıfatıyla sorumlululuğunun bulunduğu, bu nedenle davalıların husumet itirazlarının yerinde olmadığı, davacı tarafından aracın 08/01/2016 tarihinde faturalı olarak satın alındığı, satın alma tarihi ile dava tarihi arasında 3 yıl 1 ay 14 gün geçtiği, bu müddet zarfında aracın 100.607 km yol kat ettiği, bu süre içinde araçta 17 kez DPF arızası meydana geldiği, bu arızanın egzoz sistemindeki partikül filtre doluluk oranının sınırları aşmasından meydana gelen bir arıza olduğu, arızanın rejenarasyon yapılmak suretiyle servisçe tamir suretiyle giderilmesi gerektiği, bilirkişilerin açıkladığı üzere süre olarak satın alma tarihi ile dava tarihi arasında ortalama her 67 günde bir, km olarak ise ortalama her 5.918 km’de bir bu arızanın gerçekleştiği, yetkili servisler tarafından yapılan ancak arızayı tamamen gideremeyen onarımlar ile davacının sürekli oyalandığı, bu nedenle davalıların aracı yenisiyle değiştirmeyip, yetkili servisin geçici tamirleri ile alıcıya tekrar teslim etmesine göz yumdukları, bu şekilde ağır kusurla hareket ettikleri, bu nedenle de zaman aşımı süresinden TBK 231/2 madde gereğince yararlanamayacakları, tüm dosya kapsamına nazaran aracın satılırken ayıplı olduğunun belli olduğu, vermiş bulunduğu DPF arızasının satıştan çok kısa süre sonra ortaya çıkması sebebiyle ve sürekli tekrarlaması nedeniyle esasen satılmadan önce fenni kontrolleri yapılsaydı ortaya çıkabileceği, bu haliyle aracın ayıplı olarak satılmış olduğu, bilirkişi raporunda aracın DPF arızasının üretimden kaynaklı gizli ayıp bulunması nedeniyle meydana geldiğinin ve devam ettiğinin, jenerasyon işlemlerinden hemen sonra motorun normal çalıştığının ve metal partikül filtre tıkanmaya başladığında performansının düştüğünün, tıkanmanın kritik seviyeye ulaştığı hallerde motorun kendini kapatarak arıza moduna geçeceğinin tespit edildiği, yine araçtaki arızanın 27/07/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasından kaynaklanmadığının, üretimden kaynaklanan gizli ayıp sebebiyle aracın teknik ve güvenlik yönünden bu şekilde kullanılmasının uygun olmadığının, bu nedenle yenisiyle değiştirilmesinin veya bedelinin iadesinin gerektiğinin belirtildiği, yargılama esnasında aracın bir kazaya karıştığının belirlendiği, bilirkişi tarafından kaza nedeniyle değer düşüklüğünün 10.150-TL olarak tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulü ile TBK’nın 227. Maddesi gereğince …plakalı ve … motor, … seri nolu aracın yenisi ile değiştirilmesine, (2016 model … marka … modelli kazasız ve takyidatsız bir araçla), kararın infazı esnasında 10.150,00 TL’nin de davacıdan alınıp davalılara ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Davalı …A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; aracın 2015 model olduğu halde hükümde 2016 model olduğu belirtilmek suretiyle hatalı karar verildiğini, misli ile değişime ilişkin kararın çelişkili olarak verildiğini, Mahkemece zamanaşımı itirazlarının dikkate alınmadığını, dava konusu talepler yönünden 2 yıllık zamanaşımının dolduğunu, davacının ayıp ihbarı yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle dava açma hakkının ortadan kalktığını, DPF rejenerasyonunun aracın kullanım kılavuzunda yer aldığını, araçtaki filtre özelliği hakkında bilgilendirilmediği iddialarının yersiz olduğunu, davacının basiretli tacir olarak 2 ve 8 günlük muayene ve ihbar külfetini yerine getirmediğini, sadece bir makine mühendisinden alınan bilirkişi raporu ile sonuca gidilmesinin doğru olmadığını, aracın otomotiv kürsüsüne gönderilmeden yazılı şekilde karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi tarafından aracın kullanım kılavuzunun incelenmediğini, araçtaki DPF şikayetinin nereden kaynaklandığının araştırılmadığını, raporun bilimsel ve teknik kriterleri taşımadığını, aracın DPF rejenrasyonunun kullanım kılavuzunda açıkça yer aldığını, bu hususun davacıya anlatıldığını, yol testlerinde de rejenerasyonun otomatik olarak devreye girdiğini, kaldı ki davacının aracı kullanım kılavuzu ile birlikte satın aldığını ve nasıl bir özelliğe sahip olduğunu açıkça bildiğini, tüm servis girişlerinin müşteri memnuniyetsizliğine dayalı olduğunu, söz konusu rejenerasyon sürecinin her seferinde davacıya açıklandığını, müşteri memnuniyetsizliğinin ve kullanıcı hatalarının gerekçesiz ve teknik değerlendirme olmadan ayıp olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, keşif esnasında da araçta performans düşüklüğü tespit edilmediğini, DPF bulunan araçlarda kullanım kılavuzuna göre DPF rejenerasyonunun yapılabilmesi için aracın 60 km/s ile 122 km/s hızları arasında sabit sürülmesi gerektiğini, Ankara 12. Tüketici Mahkemesinde görülen davada davanın reddine karar verildiğini, bahsi geçen dava dosyasına sunulan bilirkişi raporunda da bahsi geçen hususların belirtildiğini ve raporun hükme esas alınarak davanın reddedildiğini, dava konusu araçta ayıplı olarak nitelendirilebilecek bir husus bulunmadığını, her ne kadar davanın reddine karar verilmesi gerekmekte ise de kabule göre de mahkemece bedel indirimine gidilmesi gerektiğini, ayrıca davacının aracı 2 yılı aşkın süredir aracı kullanmaktan olayı elde ettiği faydaların da dikkate alınması gerektiğini, yine aracın davacının elinde iken geçirdiği kaza sonrası oluşan hasardan dolayı meydana gelen değer kaybının daha fazla olacağını, bilirkişinin değer kaybına ilişkin tespitlerinin eksik incelemeye dayalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 2-Davalı …A.Ş. vekili; kanundaki ihbarla ilgili hak düşürücü sürelerin aşıldığını, araçtaki servis işlemlerinin aracın sürüş güvenliğini azaltmadığını, değerini düşürmediğini, orjinalliğini bozmadığını, bu nedenle aracın ayıplı kabul edilmesininde mümkün olmadığını, karara dayanak olarak rapora karşı itirazların dikkate alınmadığını, raporda aracın onarımı nedeniyle değer kaybı meydana gelip gelmeyeceğinin incelenmediğini, bilirkişi raporunda aracın gizli ayıplı olduğuna, şikayetin giderilmediğine, araçtan beklenen faydanın sağlanamadığına, sürüş güvenliğinin bulunmadığına dair tespitlerinin hukuki ve teknik dayanağının bulunmadığını, davacının tüm servis giriş çıkış kayıtlarını arıza kaydı gibi gösterilmeye çalışıldığını, davacının her DPF ikazı yandığında aracı servise getirdiğini, oysa aracın 17 kez değil sadece 1 kez DPF arızası verdiğini, DPF ikazının yanmasının arıza olmadığını, doğru kullanım ile ışığın kendiliğinden söneceğini, rejenerasyon işlemi için 60-112 km hız ile kullanım gerektiğini, bu işlemin başarılı olarak tamamlanmaması halinde sarı ikaz ışığının kırmızıya döndüğünü, bu hususların kullanıcıya defalarca kez anlatıldığını, aracın 10 aydır arıza vermediği halde bilirkişilerin arızanın devam ettiğine dair tespitlerinin çelişkili olduğunu, raporda hem şikayet halinin ve performans düşüklüğünün görülmediğinin belirtildiğini, hem de arızanın devam ettiğinden bahsedildiğini, aracın DPF şikayeti ile servise en son 22/02/2019 tarihinde 100.607 km’de iken getirildiğini, aracın hali hazırda 118.000 km olmasına rağmen 9 ay boyunca herhangi bir arızasının ortaya çıkmadığını, aynı konuya ilişkin Ankara 12. Tüketici Mahkemesi’ne sunulan bilirkişi raporu ile ilgili herhangi bir teknik inceleme yaptırılmadan davanın reddine karar verildiğini, bahsi geçen raporda sürücü tarafından rejenerasyon işleminin tamamlanması gerektiğinden bahsedildiğini, bahsi geçen raporun değerlendirilmesi için ek rapor alınmadığını, mahkemenin yargılamadaki en hatalı değerlendirmesinin DPF ikazını arıza olarak değerlendirmesi olduğunu, diğer müşterilerin DPF ikazı yandığında kullanım kılavuzun da belirtildiği şekilde aracı kullanıp ışığı kendiliğinden söndürdüklerini, kaldı ki, davacı yasanın kendine tanıdığı seçimlik haklardan yetkili servislerine başvurmak suretiyle onarım seçimini kullanmasına rağmen iş bu davayı açma hakkı kalmadığını, davacının şikayetlerinin tamamen giderildiğini, aracın ayıplı olmadığı açık ise de, aracın ücretsiz onarılması ya da bedel indirimine karar verilmesi gerekirken misli ile değişime karar verilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, tacirler arası satıma konu aracın ayıplı olduğu iddiasına dayalı misliyle değişim veya bedel iadesi istemine ilişkindir. Davacı, davalı …A.Ş.’den satın aldığı aracın, egsozt filtresi dolu ikazı vererek çekişten düştüğü ve hızlanamadığı şikayeti ile defalarca davalı şirkete ait serviste kaldığını, her seferinde onarılsa da aracın yeniden aynı arızayı verdiğini, araçtaki ayıba ilişkin kalıcı bir çözüm bulunamadığını belirterek aracın misli ile değiştirilmesini talep etmiştir. Davalılar ise davacının şikayetinin müşteri memnuniyetsizliğine ve yanlış kullanıma dayalı olduğunu, davacının ikaz lambası yandığında aracın kullanım kılavuzunda da belirtildiği şekilde DPF rejenerasyonunu yapması halinde ikaz lambasının kendiliğinden söneceğini ve herhangi bir sorun kalmayacağını, aracın mevcut durumu itibariyle herhangi bir ayıbının bulunmadığını, aracın dizel araç olması nedeniyle DPF rejenerasyonunun yapılması gerektiğini, davacının aracın bu özelliğini bilerek aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece araçta 3 yıllık süre içerisinde 17 defa meydana gelen DPF arızasının gizli ayıp niteliğinde olduğu, arızanın baştan yapılacak fenni kontrollerle tespit edilebilecek nitelikte olduğundan davalı satıcının ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle dava konusu aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine karar verilmiş, hükme karşı davalılarca istinaf yoluna başvurulmuştur. Bu durumda öncelikle çözülmesi gereken uyuşmazlık; dava konusu aracın ayıplı olup olmadığı, sonucuna göre ayıp ihbar sürelerine riayet edilip edilmediği, zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı noktalarında toplanmaktadır. Satıcının ayıba karşı tekeffül borcu TBK’nın 219 vd maddelerinde düzenlenmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 219. Maddesine göre satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur. TBK’nın 227. maddesinde ise satılanın ayıplı olması halinde alıcının seçimlik hakları; “satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme, aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkan varsa satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme” olarak belirlenmiştir. Bununla birlikte aynı kanun hükmünde; alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkimin, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebileceği (m.227/4); satılanın değerindeki eksikliğin satış bedeline çok yakın olması halinde ise alıcının, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabileceği (m.227/5) belirtilmiştir. Somut olayda, dava konusu aracın davalı satıcı …A.Ş.’den 08/01/2016 tarihinde satın alındığı, ilki 02/03/2016 tarihinde araç henüz 6.622 km’de sonuncusu 22/02/2019 tarihinde araç 100.607 km’de olmak üzere toplam 17 defa “Egzoz filtresi dolu – DPF arıza” şikayeti ile aracın davalı satıcıya ait servise getirildiği, aynı arızaların devam ettiği iddiasıyla açılan eldeki davada bilirkişi raporunda dizel partikül filtre tıkanması şeklindeki arızanın üretimden kaynaklı gizli ayıp niteliğinde olduğu yönünde görüş bildirildiği, mahkemece de bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Davalılarca, davacının şikayetinin kullanıcı hatasından kaynaklandığı, ikaz lambası yandığında aracın kullanım kılavuzunda da belirtildiği şekilde DPF rejenerasyonunun yapılması halinde ikaz lambasının kendiliğinden söneceği, bu hususun kullanım kılavuzunda ne şekilde yapılacağının açıkça gösterildiği, dizel yakıtla çalışan araçların tümünde DPF rejenerasyonu işleminin yapılması gerektiği, bunun bir ayıp olmadığı savunulmakta olup davalılar aynı gerekçelerle bilirkişi raporuna itiraz etmişlerdir. Dizel yakıtla çalışan aracın sıkışık bir trafikte kullanılması halinde her 200 km’de bir rejenerasyon işlemine ihtiyaç duyacağı yönünde bilirkişi tespitlerinin bazı yargı kararlarına da yansıdığı anlaşılmaktadır (Bursa BAM 5.HD 2020/564 E.). Eldeki dava dosyasında davalı tarafça araçtaki dizel partikül filtre sistemi ile ilgili şikayetin üretimden kaynaklı bir ayıp olmadığı yönündeki itirazların teknik nitelikte olduğu ve HMK’nın 266 ve devamı maddeleri uyarınca çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği halde mahkemece davalıların itirazlarını karşılayacak şekilde bilirkişi incelemesi yaptırılmamıştır. O halde, mahkemece, teknik üniversitelerde görev yapan konularında uzmanların bulunduğu, 3 kişilik yeni bilirkişi kurulundan, araç üzerinde inceleme yapılmak suretiyle davacının şikayetlerinin kullanım hatası nedeniyle meydana gelip gelmediği, bu kapsamda arızanın rejenerasyon işlemi için kullanma kılavuzunda belirtilen talimatlara uyulmamasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı, dizel partikül filtresinin kısa sürede dolmasının ve arızalanmasının araçtaki ayıptan ileri gelip gelmediği, bu hususun ayıp niteliğinde olup olmadığı hususlarında denetime elverişli ve taraf itirazlarını karşılar nitelikte rapor alınması gerekmektedir. Bu yönüyle davalılar vekillerinin istinafı haklı görülmüştür.6098 sayılı TBK m. 227/4, “Alıcının sözleşmeden dönme hakkını kullanması halinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hakim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir” şeklinde düzenlenmiştir. Davacı, asli olarak aracın benzeriyle değişimini talep etmişse de hakim, somut olayın koşullarına göre satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilecektir (Yarg. 11. HD 29/12/2022 T. 2021/5425 E. 2022/9642 K.). Araçta ayıp bulunması halinde araçtaki sorunun DPF sisteminin tamamen değiştirilmesi ile giderilip giderilemeyeceği hususunda inceleme yaptırılmaması, aracın benzeri ile değişimi yerine bu şekilde onarımın somut olaya uygun düşüp düşmediği hususunun değerlendirilmemesi de doğru olmamıştır. Kabule göre de; davalının talebi TBK’nın 227/3. maddesinde “satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme” olarak düzenlendiği halde mahkemece infazda tereddüt oluşturacak şekilde “aracın yenisi ile değiştirilmesi” şeklinde karar verilmesi de yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca kaldırılarak, davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/10/2020 Tarih 2018/497 Esas – 2020/472 Karar sayılı hükmün HMK.’nın 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” Davalı … Tic. A.Ş tarafından yatırılan 10.224,40-TL istinaf karar harcının istek halinde kendine iadesine, Davalı … Tic. A.Ş tarafından yatırılan 10.224,50-TL istinaf karar harcının istek halinde kendine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/09/2023