Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/241 E. 2023/1310 K. 07.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/241
KARAR NO : 2023/1310
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DAVA : İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/09/2023
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davacı ve davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA : Davacı vekili; müvekkili banka ile davalı şirket arasında 24.10.2014 tarihli 1.000.000-TL limitli ve 15.11.2016 tarihli 1.000.000-TL limitli genel kredi sözleşmesi düzenlendiğini, davalı borçlu …’nun, işbu kredi sözleşmelerini müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, borcun zamanında ödenmemesi nedeniyle Beyoğlu 17. Noterliği’nin 13.12.2018 tarih,… yev. nolu ihtarnamesinin keşide edildiğini, kredi hesabının 12.12.2018 tarihi itibariyle 1.020.099,54-TL nakit, 105.600-TL gayrinakit olmak üzere toplam 1.125.699,54-TL üzerinden kat edildiğini ve borcun muaccel kılındığını, ancak söz konusu ihtarlara rağmen borcun ödenmediğini, İstanbul 32. İcra Dairesi’nin …E. Sayılı dosyası ile esas takibe geçildiğini, iş bu takibe karşı borçlular tarafından itiraz edildiğini belirterek davalıların itirazının iptaline, davalılar aleyhinde alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalılar vekili; davacı bankanın akdettiği sözleşmelerin genel işlem koşulu niteliğinde haksız hükümler içerdiğini, ayrıca kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartlarına haiz olmadığını,davacının takibe konu ettiği alacakların, maddi gerçekle örtüşmediğini ve zamanaşımına uğradığını, kefalet sözleşmelerinin şekil şartlarını düzenleyen TBK m.583 hükmüne göre kanun koyucu tarafından kefalet yükümlülüğü altına giren kişilerin müteselsil kefil olması halinde bu sıfatla yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla ve açıkça belirtmesinin şart koşulduğunu, davacının sunduğu ve müvekkili … tarafından imzalanan kredi sözleşmesinde ise bu hususun yalnızca banka tarafından düzenlenen metnin yanına “müteselsil” yazılmak suretiyle ihlal edildiğini, sözleşmenin hiçbir sayfasında “Müteselsil Kefilim” ifadesi yer almadığını, kefalet sözleşmesinin kanunun öngördüğü şekil şartını sağlamadığından davanın reddi gerektiğini, davacı yanca talep edilen faiz oranı ve miktarının açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek davanın reddine, alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI : Mahkemece, kredi sözleşmesinin 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, kefalet sözleşmesinin TBK’nda belirtilen tüm zorunlu unsurları içerdiği, taraflar tacir olup kullanılan genel kredi sözleşmesinin önceden hazırlanmış olmasının tek başına genel işlem koşulu olarak kabul edilemeyeceği, takip talebinde asıl alacak ve nakde dönüşmesi halinde gayrinakdi alacak için talep edilen temerrüt faiz oranının %57 olarak gösterildiği, her ne kadar bilirkişi tarafından açık sözleşme hükmüne rağmen cari faiz oranı temerrüt faizine esas alınmış ise de bilirkişinin bu değerlendirmesinin hatalı olduğu, sözleşmenin 4.2. Maddesinde açıkça temerrüt faizinin akdi faiz oranının %100 fazlası olacağının belirtildiği, bilirkişi tarafından akdi faiz oranının doğru bir şekilde %16,08 olarak belirlendiğine göre, temerrüt faizinin %32,16 olması gerektiği, bu faiz oranının hem mevcut nakdi kredi alacağı için, hem de nakde dönüşmesi halinde gayrinakdi kredi için uygulanması gerektiği, re’sen yapılan hesaplamaya göre, asıl alacak 612.279,79-TL, hesap kat ihtarından temerrüde kadar işlemiş akdi faiz 269,71-TL, BSMV 13,49-TL, işlemiş temerrüt faizi 77.137,68-TL, BSMV 3.856,88-TL olmak üzere toplam 693.496,45-TL nakdi ve 81.150-TL teminat bedeli olan gayri nakdi risk alacağı olduğu ve bu miktarların davacının talep ettiği miktardan fazla olduğu, ancak, talep edilen temerrüt faizinin sözleşmedekinden yüksek olduğundan, sözleşme ile belirlenen yıllık %32,16 oranında temerrüt faizinin uygulanması gerektiği, davalıların itirazının asıl alacak ve işlemiş faizler yönünden iptaline, takibin devamına, asıl alacak olan 612.219,79-TL’ye ve gayrinakdi kredilerin ise nakde dönüşmesi halinde nakde dönüştüğü tarihten itibaren yıllık %32,16 oranında faiz uygulanmasına,alacağın %20’si oranda hesaplanan icra inkar tazminatının davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : 1-Davacı vekili ; mahkemece temerrüt faiz oranının belirlenmesinde hataya düşüldüğünü, müvekkili bankaca daha önceden bildirilen en yüksek faiz oranın % 38 olduğunu, temerrüt faizinin ise ticari faizler için % 50 fazlası olduğunu, bu nedenle temerrüt faizinin % 57 olarak dikkate alınması gerektiğini, gayrinakti alacağın banka nezdinde faiz getirmeyen hesapta depo edilmesi talebi hakkında mahkemece karar verilmediğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2-Davalılar vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkili tarafından imzalanan kredi sözleşmesinde banka tarafından oluşturulan matbu metnin yanına “müteselsil” ibaresi eklenerek kanundaki geçerlilik koşullarının ihlal edildiğini, sözleşmenin hiç bir sayfasında müteselsil kefil olduğuna dair bir ibare bulunmadığını, faiz oranı ve miktarının açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak iddiasına dayalı başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Somut olayda; davacı banka ile davalı asıl borçlu şirket arasında 24/10/2014 ve 15/11/2016 tarihli her biri 1.000.000-TL tutarlı iki adet genel kredi sözleşmesi akdedildiği, her iki sözleşmeyi de davalı …’nun aynı tutarda kefalet limitiyle müteselsil kefil olarak imzaladığı, TBK’nın 584/3 maddesinin yürürlük tarihinden sonra akdedilen sözleşmeler bakımından, davalı kefilin borçlu şirketin ortağı ve yetkilisi konumunda bulunması nedeniyle eş rızası şartına tabi olmadığı, kredi borçlarının ödenmemesi üzerine davacı banka tarafından hesabın kat edilerek asıl borçlu ve kefillere bu durumun 12/12/2018 tarihli kat ihtarnamesiyle ihtar edildiği, kat ihtarının asıl borçlu şirket ile davalı kefile 17/12/2018 tarihinde tebliğ edildiği, verilen 1 günlük ödeme süresi ile birlikte 18/12/2018 tarihinde temerrütün gerçekleştiği, borcun süresinde ödenmemesi üzerinde davalılar hakkında İstanbul 32. İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında ilamsız takip başlatıldığı, davalıların süresinde borca itirazı üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davalılar hakkındaki takibin nakit alacak yönünden devamına, takip sonrası işleyecek faiz oranı yönünden fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, ancak gayrinakdi alacakla ilgili karar verilmemiştir. Hükme karşı her iki tarafça da istinaf yoluna başvurulmuştur.Davacı banka ile davalılar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin 2.5.1 maddesinde “Müşteri ile ayrıca mutabakata varılmamış ise, faiz, TCMB’ye bildirilen faiz oranlarını geçmemek kaydıyla, Bankanın fiili kullandırım / işlem tarihinde aynı tür krediler ve hesaplar için cari olan en yüksek oranı üzerinden Bankaca belirlenecek..” ifadeleri yer almaktadır. Sözleşmenin 4.2 maddesinde “Müşteri temerrütün doğduğu tarihten itibaren aynı tür krediler ve hesaplar için Banka tarafından T.C. Merkez Bankasına bildirilen TL/YP en yüksek cari akdi faiz oranının %100 fazlası olarak belirlenen oranda ve bu oranların değişmesi halinde değişen oranlarda temerrüt faizi uygulanmasını ve bu tutarları ödeyeceğini kabul eder.” ifadeleri yer almaktadır. Davacı banka temerrüt faizini TCMB’ye bildirmiş olduğu %38 akdi faiz oranının %50 fazlası %57 olarak talep etmiştir. Oysa Yargıtay 19 ve 11. Hukuk Daireleri ile HGK’nın yerleşik uygulamalarında temerrüt faizine esas alınacak oranın banka tarafından müşterilerine fiilen uygulanan oranlar olması gerektiği belirtilmekte olup; buna göre, bankanın talep ettiği oranda temerrüt faizi işletilebilmesi için Merkez Bankasına bildirilen değil, fiilen uyguladığı akdi faiz oranlarını belgelemesi gerekmektedir. Bu yolda ise bir belge sunulmamıştır. Bankalar tarafından TCMB’ye uygulanacağı bildirilen en yüksek faiz oranları temerrüt faizi belirlenmesine esas alınmamaktadır (Yargıtay 11.HD’nin 2020/8317 Esas, 2022/3418 Karar sayılı ve 26.04.2022 tarihli ilamı aynı yoldadır). Geri Ödeme Planı’nda aylık %1,34; yıllık %16,08 akdi faiz uygulandığı, ancak temerrüt faiz oranının belirtilmediği,bu nedenle davacı tarafça fiilen uygulanan daha yüksek bir oranda aynı tür kredi kullandırıldığına dair bir belge sunulmadığından temerrüt faizi oranının %16,08 akdi faizin %100 fazlası %32,16 olarak kabulü gerekmektedir. Taraf vekillerinin temerrüt faizine yönelik istinaf nedeni yerinde bulunmamıştır.Dava dilekçesinde dava değeri olarak sadece nakit alacak bedeli 658.631,27-TL gösterilmiş ise de dava dilekçesinin netice-i talep kısmında hem nakit hem de gayrinakit alacağı kapsayacak şekilde davalıların itirazlarının iptali talep edildiğinden gayrinakit alacağın da dava konusu edildiğini kabul etmek gerekir. Bu durumda maktu harca tabi gayrinakit alacak bakımından harç eksikliğinin tamamlatılmadan yargılamaya devam edilmesi doğru olmamıştır.Diğer taraftan, davacı bankanın icra takibinde gayrinakdi krediler nedeniyle 81.500-TL gaynakit alacak depo talebi de bulunduğu halde, gayrinakit alacak talebi bakımından olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi yerinde görülmemiştir. Dosyanın incelenmesinde davacı banka tarafından gayrinakit alacak bakımından herhangi bir belge ibraz edilmemiştir. Gerek takip talebinde gerek ise hesap kat ihtarnamesinde gayrinakit kredilerin iade edilmeyen çeklerden mi yoksa teminat mektuplarından mı kaynaklandığı hususunda herhangi bir açıklama bulunmadığı gibi bu husus bilirkişi incelemesinde de açıklığa kavuşturulmamıştır. Bu durumda davacı bankaya gayrinakit alacak taleplerinin çek yapraklarına mı yoksa teminat mektuplarına mı dayandırdığı açıklatılarak dayanak belgelerin veya teminat mektuplarının ibrazı sağlanmalı, sözleşmedeki gayrinakit depo sorumluluğunun hangi alacakları kapsadığı irdelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Bunun dışında dava değerine dahil olmadığından fazla talep edilen takip sonrası işleyecek faiz oranı, davanın kısmen reddini ve karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirini gerektirmemektedir. Kabule göre de fazla talep edilen takip sonrası işleyecek faiz oranı bakımından davanın kısmen reddi ve karşı taraf yararına vekalet ücreti takdiri doğru olmamıştır.Açıklanan nedenlerle; taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına , gayri nakdi alacak talebi yönünden harcın tamamlatılarak, gayrinakit alacağın neye ilişkin olduğu açıklattırılıp, dayanak belgelerin ibrazı sağlanarak, istinaf kanunyolu aşamasında vefat ettiği anlaşılan davalı …’nun mirasçılarının da davaya dahil edilerek sonucuna göre karar verilmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, taraf vekillerinin esasa ilişkin sair istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı ve davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/11/2020 Tarih 2019/305 Esas – 2020/567 Karar sayılı hükmün HMK.’nın 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA;
“Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE”
Davacı tarafından yatırılan 59,30-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/09/2023