Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/236 E. 2021/1956 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/236
KARAR NO: 2021/1956
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/11/2019
NUMARASI: 2014/268 Esas 2019/1055 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/12/2021
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davalılar … Sigorta A.Ş. ve davalı … Uluslararası .. Ltd. Şti. vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacılar vekili; davacı …’un diğer davacı…’a 29.264,91-Euro bedelli, 21.379,20 kg brüt miktarlı siyah zeytin sattığını, satılan malın davacı … tarafından diğer davacıya ulaştırılmak üzere davalı …’ya teslim edildiğini, emtianın davalı … tarafından 03/02/2008 tarihinde davalı …’a ait … plakalı araca yüklendiğini, davalı … Sigortanın ise davalı …’ın eşyanın taşınmasındaki sorumluluğunu temin ettiğini, aracın 03/02/2008 tarihinde İtalya’nın Trieste limanına gitmek üzere …-… İşletmeleri’ne ait … isimli gemiye yüklendiğini, geminin seyir halinde iken 06/02/2008 tarihinde yangın çıktığını ve geminin içindeki mallarla birlikte müvekkiline ait emtianın zayi olduğunu, müvekkilinin zararlarının davalılardan talep edilmesine rağmen ödenmediğini belirterek, 7.500-TL tazminatın ihbar tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikle davalılardan müştereken ve müteselsilcn tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili, 02.09.2016 tarihinde dava değerini 89.085,90- TL artırarak 96.585,90-TL olarak dava değerini ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı … (eski unvan …) Sigorta vekili; davanın CMR’nin 32. maddesi gereğince zamanaşımına uğradığını, davacıların emtianın satıcısı ve alıcısı olmaları nedeniyle her ikisinin aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, davaya konu hasarın … adlı gemide yangın çıkması nedeniyle oluştuğunu, taşıyıcının herhangi bir kusuru olmadığını, yangının meydana geliş biçiminin basiretli bir taşıyıcının göstermesi gereken tüm özeni göstermesine rağmen engellenemeyecek ölçüde olduğunu, bu nedenle sorumluluklarının bulunmadığını, ayrıca taşıyıcının sorumluluğunun da sınırlı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili; taşıma şeklinin … olarak belirlenmesi nedeniyle gönderici davacı …’nın dava ehliyetinin bulunmadığını, davanın CMR’nin 32. maddesi gereğince zamanaşımına uğradığını, dava konusu emtianın taşındığı … gemisinde çıkan yangında zayi olması nedeniyle müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, davacıların, emtianın gemiye yükleneceğini bildiklerini, aksi yönde talimatları olduğunu davacıların ispatlamasının gerektiğini, malların zayi olması ile ilgili olarak müvekkilinin kusuru ve sorumluluğunun bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … şirketi, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davalı nezdinde sigortalı emtianın davalı ana ve alt taşıyıcı tarafından taşınması sırasında hasarlandığı, bu taşımanın CMR hükümlerine tabi olduğu, CMR hükümlerine tabi taşımalarda taşıyıcının eşyanın kendisine teslim edildiği tarihten gönderilene teslim edildiği tarihe kadar meydana gelen hasar ve kayıplardan sorumlu olacağı, … (…) teslim şeklinde, malların işletmede teslim edilmesinden itibaren malla ilgili bütün masraf ve risk ile diğer yükümlülüklerin alıcı tarafından karşılanacağı, bu itibarla satıcı davacı …’un aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı, davacı …yönünden, HMK’nın 119/2. maddesi uyarınca vekaletnamenin sonradan ikmali ve asılın işleme icazet vermesi mümkün olup, davacının vekaletnamesinin dosyaya ibraz edildiği, emtianın CMR’nin 23. maddesi kapsamında sınırlı sorumluluk hükümlerine göre yapılan değer tespitinin, emtianın fatura ve yüklenmek üzeri taşıyıcıya teslim edildiği yer ve zamandaki değerine göre yapıldığı ve bu tespitin, gerçek zarar tutarını yansıttığı gerekçesiyle, davacı … yönünden davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacı … tarafından açılan davanın ise kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: 1-Davalı … Sigorta vekili; hasarın, uyuşmazlık konusu emtiaların taşınmakta olduğu aracın … isimli … gemisinde bulunduğu sırada, geminin Hırvatistan’ın … kasabası açıklarında seyir halinde iken yanması neticesinde meydana geldiğini, davanın CMR Konvansiyonunun 32. maddesi uyarınca zamanaşımına uğradığını, 01/02/2008 tarihinde emtia yüklemesi gerçekleştirilmiş olup, 03/02/2008 tarihinde … gemisindeki yangın hadisesinin meydana geldiğini, teslimat için belirlenmiş sürenin ise 6-7 gün olarak belirtildiğini, bu durumda CMR Konvansiyon hükümlerinin zamanaşımına ilişkin düzenlemesi esas alındığında, söz konusu tarihlerden 30 gün sonrasının hesap edilmesi gerektiğinden ve işbu dava 04/09/2009 tarihinde ikame edildiğinden 1 yıllık zamanaşımı süresinin herhalde dolmuş olduğunu, aynı zamanda TTK’nın 1067. maddesi uyarınca da yükte ziya halinde dava hakkının 1 yıllık hak düşürücü süreye tabi olup, bu sürenin yükün teslim edilmesi gereken tarihten itibaren işlemeye başladığını, taşımacıların ve buna bağlı olarak müvekkilinin iddia konusu zarardan ve yangın hadisesinden herhangi bir sorumluluklarının bulunmadığını, somut olaydaki yangın hadisesinin, basiretli bir taşıyıcının göstermesi gereken tüm özeni göstermesine rağmen engellenemeyecek ölçüde olduğunu, aynı zamanda hasara konu taşıma … isimli … gemisi ile gerçekleştirilmiş olduğundan, taşımanın deniz yolu ile yapılması nedeniyle, CMR Konvansiyonunun 2/1. maddesi uyarınca denizyolu taşımasına ilişkin TTK hükümlerinin uygulanması gerektiğini, bu kapsamda TTK’nın 1062/2. maddesi uyarınca, zarar bir teknik kusur veya yangın neticesinde gerçekleşir ise taşıyanın sorumluluğunun ortadan kalkacağını, bu nedenle taşıyanın bu zarardan sorumlu tutulmasının TTK uyarınca mümkün olmadığını, ancak ilk derece mahkemesince eksik bir inceleme ve hatalı yorumlama ile hüküm tesis edilerek yangın hadisesinin TTK hükümleri çerçevesinde değerlendirilmediğini, ilave olarak yükleri taşıyan tır aracının … isimli … gemisinde çıkan yangın hadisesine ilişkin olarak, Denizcilik İhtisas Mahkemesi sıfatıyla İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/94 esas sayılı dosyasında kusurun tespitine yönelik olarak açılmış olan dava derdest olup, dosyanın bozma sonrasında … esas numarasını alarak derdest olduğunu, bu durumda davacıları yangında zarar gören yük ilgilileri ile bu yükleri taşıyan karayolu nakliyecileri olmak üzere toplam 232 adet dosya derdest olarak beklediğinden, bu dosyanın bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İstinaf yoluna başvuran davalı … Taşımacılık vekili; emtianın yüklendiği aracın bindirildiği geminin ve yüklü araçların 06.02.2008 tarihinde yandığını, mahkemece tamamen farklı görüşler ileri süren ve farklı sonuçlara ulaşan iki rapora istinaden verilen kararda zamanaşımı ve esas yönünden eksik hususlar tamamlanmadan karar oluşturulduğunu, CMR’nin 32. maddesine göre davanın zamanaşımına uğradığını, teslim için belirlenen zaman 6-7 gün olup, bu tarihlerden 30 gün sonrası dahi hesaplandığında 1 yıllık zamanaşımı süresi dolmuş olduğunu, dava açıldığında davacı … vekilince sunulmuş bir vekaletname bulunmadığını, vekaletnamenin sonradan sunulduğunu, dolayısı ile süresinde sunulan bir vekaletname olmadığından ve davacı … yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğinden, bu davacı yönünden de davanın reddi hukuka uygun olup, kararın bu yönden de bozulması gerektiğini, CMR’nin 17/2. maddesi uyarınca taşımacının önlemesine olanak bulunmayan durumlarda, taşımacının sorumlu tutulamayacağını, dava konusu olayda da müvekkilinin hiçbir kusurunun bulunmadığını, 06.02.2008 tarihli gemi yangınında birçok tırın yandığını ve …’ya açılan davaların halen kesinleşmemiş olduğunu, bu nedenle davanın sonucunun beklenmesinin gerektiğini belirterek, kararın bozularak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, taşıma sırasında tamamen zayi olan emtia bedelinin tazmini istemine ilişkindir. Somut olayda; davacı … Gıda tarafından diğer davacı …’a satılan emtianın İstanbul’dan …/Hollanda’ya taşınması işinin akdi taşıyıcı sıfatıyla davalı … tarafından üstlenildiği, davalı … Sigorta tarafından CMR sigorta poliçesiyle sigortalı diğer davalı …’ın ise fiili taşıyıcı niteliğinde bulunduğu, bu davalıya ait aracın, emtia yüklü olarak dava dışı …’ya ait … adlı gemiye yüklendiği, geminin seyri sırasında 06.02.2008 tarihinde meydana gelen yangında emtianın tamamen zayi olduğu anlaşılmaktadır. CMR Konvansiyonunun 2. maddesi uyarınca kural olarak mal yüklü taşıtın, Konvansiyonun 14. maddesi hükmünün uygulandığı haller dışında yolun bir kısmında deniz, demiryolu, nehir, kanal veya havayoluyla yük boşaltılmadan taşındığı hallerde, taşımanın tümü için CMR Konvansiyonu hükümleri uygulanacaktır. Ancak diğer taşıtlarla yapılan taşımalarda ortaya çıkan kayıp, hasar veya gecikmelerin, karayolu taşımacısının bir fiil veya ihmalinden doğmayıp, yüklerin diğer taşıtlarda taşınması sırasında ve bu nedenle oluştuğu kanıtlanırsa, karayolu taşıyıcısının sorumluluğu, CMR Konvansiyonu’na göre, eğer söz konusu diğer taşıtlar ile yükün taşınması için yasal koşullara uygun olarak o taşıt taşıyıcısı ile gönderen arasında bir mukavele yapılmış sayılır ve o mukaveleye konulması gelenekleşmiş hükümler uyarınca tayin edilir. O halde ziyanın karayolu taşımacısının bir fiil ve ihmalinden doğmayıp, diğer taşıma araçlarında taşınma sırasında ve bu nedenle oluşması halinde, karayolu taşımacısının sorumluluğu, ziyanın oluştuğu ulaştırma ortamında taşımayı düzenleyen kurallara göre tespit edilecektir. (Yargıtay 11. HD 2014/18962 esas 2015/13905 karar sayılı ilamı). Dava, davacılar … ile … tarafından açılmış olup, İstanbul 52. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 04.04.2013 tarihli görevsizlik kararında, davacı … tarafından vekile verilmiş bir vekaletname bulunmadığından, usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığı belirtilmiş olsa da, kararın görevsizlik kararı olması nedeniyle bu husus, davanın bu davacı yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini kabule elverişli değildir. HMK’nın 144(1)f bendinde, vekilin usulüne uygun bir vekaletnamesinin bulunması dava şartı olarak düzenlenmiş olup, aynı yasanın 77. maddesine göre ise gecikmesinde zarar doğabilecek hallerde mahkemece verilecek kesin süre içerisinde vekaletname sunması koşuluyla avukatın dava açmasına ve usul işlemleri yapmasına izin verilebileceği, bu süre içerisinde vekaletname sunulmaması halinde ise davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği belirtilmiştir. Somut olayda davacı vekili tarafından 17.6.2015 tarihli dilekçesi ekinde … ‘a ait vekaletname sunulduğu belirtilmiş isede vekaletnamenin incelenmesinde …adlı şahsın vekaletnamesi ve kimlik belgesinin mevcut olduğu ,bir tüzel kişilik olan davacının vekaletnamesi olmadığı gibi adı geçen şahsın şirketi temsilen hareket eden bir kişi olduğu da belirlenememektedir.Bu durumda mahkemece HMK’nın 77. maddesi uyarınca usulüne uygun olarak düzenlenmiş vekaletname sunulmak üzere davacı vekiline kesin süre verilerek sonucuna göre işlem yapılması gerekirken yazılı şekilde davacı şirketi temsilen verilen bir vekaletname ibraz edilmeden davanın sonuçlandırılması doğru görülmemiştir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi aynı yangın olayında emtia sahiplerinin kara taşıyıcılara karşı açtığı davalarda;İstanbul Deniz İhtisas Mahkemesinde görülmekte olan bir kısım davaların neticesini etkileyeceğinden sonucunun beklenmesi gerektiğine hüküm vermiştir.(örneğin Yargıyay 11 HD nin 2016/13153 esas,2018/1534 karar/ 2012/15448-2013/15829 ilamları )Davalı sigorta şirketi de İstanbul 17.ATM nin 2019/211 esas (bozmadan sonra) sayılı dosyanın neticesinin beklenmesi gerektiğini ileri sürmüştür.Yargılama sırasında anılan dava dosyalarında davalıların taraf bulunup bulunmadığı belirlenerek bildirilen dava dosyası neticesinin beklenmesi gerekip gerekmediği belirlenmelidir. Diğer yandan davalılar … ile … Sigorta vekilince dava dilekçesine karşı yasal süresinde zamanaşımı defi ileri sürülmesine rağmen, mahkemece bu hususta bir karar verilmemiş,gerekçede de davalıların zamanaşımı defi veya deniz taşıması hükümlerindeki hak düşürücü konusunda bir değerlendirme yapılmamıştır.Usulü itiraz ve defiler karara bağlanmadan esas hakkında karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle; uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılarak, davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı … Sigorta A.Ş. ve davalı .. Ltd. Şti. vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE; İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/11/2019 Tarih 2014/268 Esas 2019/1055 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” İstinaf yoluna başvuran davalılar tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının (Davalı … Sigorta A.Ş. 1.704,40-TL davalı … Ltd. Şti. 1.650-TL ) istek halinde kendilerine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/12/2021