Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/233 E. 2023/1146 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/233
KARAR NO: 2023/1146
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/10/2020
NUMARASI: 2014/438 Esas – 2020/569 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/07/2023
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davalı şirketin temettü ödeyecek olması, şirketin mali durumun iyi olduğu ve borsa fiyatının makul olduğu için kendi hisselerini aldıkları yönündeki Kamuyu Aydınlatma Platformuna (KAP) gönderdikleri özel durum açıklamalarına güvenerek, müvekkilinin 30.01.2013 tarihinden itibaren kademeli olarak 11.30-12.00 fiyat aralığından 8.500 lot (98.500-TL tutarında) … hissesi aldığını, şirketin 11.10.2012 tarihli özel durum açıklamasıyla, 20.02.2013 tarihinde hisse başına brüt 0,924452-TL, net 0,785784-TL nakit temettü ödemesi yapacağını KAP’a bildirdiğini, temettü veriminden faydalanmak için ve borsada oluşan fiyat makul olduğundan bahisle kendi hisselerini alacağını KAP’a bildiren şirketin, muhtelif zamanlarda 10.26-11.90 fiyat aralığından toplam 198.780 adet hisse alımı yaptığını, davalı şirket tarafından 14.01.2013 tarihinde KAP’a yapılan özel durum açıklamasında, şirketin nakit durumu elverişli olduğundan nakit temettü ödemesinin bir hafta erkene alınarak 13.02.2013 tarihinde yapılacağının bildirildiğini, yapılan bütün şirket açıklamaları ve şirketin kendi hisselerini aldığı fiyat aralığı değerlendirildiğinde, hisse değeriyle ilgili yatırımcılarda pozitif bir algı oluşturulduğunu,ancak şirket tarafından temettü ödemesine iki gün kala alınan fiyatlara çok yakın fiyat aralığından 700.000 lotluk hisse satışı gerçekleştirdiğini, bu satıştaki amacın temettü ödemesi olduğunu, eğer değilse de piyasaya açıkça bu izlenim verilmek istendiğini, bu satış işlemi nedeniyle hisse fiyatının aşırı derecede düştüğünü, kısa zamanda büyük maddi kayba uğrayan müvekkilinin daha fazla zarar etmemek için 8.22-7.10-TL (toplam 64.341.68-TL) fiyat aralığından hisselerini satmak zorunda kaldığını, 13.02.2013 tarihinde müvekkilinin hesabına 6.679,17-TL nakit temettü ödemesi yapıldığını, müvekkilinin hisselerini satmasından sonra da hisselerde düşüşün devam ettiğini, TTK’nın 202. maddesine göre de hâkim şirketin hâkimiyetini bağlı şirketi kayba uğratacak şekilde kullandığını, bu işlemle hâkim şirket yöneticilerinin hâkimiyetlerini suiistimal ederek, bağlı şirketi ve ortaklarını zarara uğrattığını,müvekkilinin kurum yetkilileriyle yaptığı sözlü görüşmelerde de temettü ödemesi için bu satışın yapıldığının belirtildiğini, davalı şirketin birinci temettü ödemesinden yaklaşık yirmi beş gün sonra ikinci defa temettü ödemesi kararı aldığını, buna rağmen şirketin hisse satışlarının devam etmesinin, yatırımcılarda hisseye olan güveninin tamamen kaybolmasına neden olduğunu ve hisse değerindeki düşüşlerin hızlandığını, bütün açıklamalar ve hisse satış işlemlerinin Sermaye Piyasası Kanunu ve TTK’ya aykırılık teşkil ettiğini belirterek, 27.479,15-TL maddi zararın spekülasyonun başladığı günden itibaren işletilecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; borsada … hissesi alan ve aldığı hisseleri satan şirketin, … Tic. A.Ş. olduğunu, … Tic. A.Ş.’nin hâkim ortak konumunda olduğunu,700.000 lot hisse satışının 13.02.2013 tarihinde yapılan temettü ödemesiyle ilgisi bulunmadığını, yapılan işlemin, SPK’nın 12.02.2013 tarih ve 1263 sayılı yazısının zorunlu kıldığı bir borç ödeme ilişkisinden ibaret olduğunu, Sermaye Piyasası Kurulunun, temettü ödeme tarihi olan 13.02.2013 tarihinden bir gün öncesine ait 12.02.2013 tarihli bahse konu yazısında, kurul kararlarının gereğinin yerine getirilmemesinin müeyyideleri hatırlatıldıktan sonra, anılan şirketin … Tic. A.Ş.’den olan alacaklarında kurul kararına uygunluğu sağlayacak kısmi tahsilatın neden hala sağlanamadığına dair savunmasının istenildiğini, yapılacak savunmaya esas teşkil etmek ve bu konudaki iyi niyetini göstermek üzere … Tic. A.Ş.’nin portföyündeki hisselerin cüz’i bir bölümünü teşkil eden 700.000 lot hisseyi 7.593.467,60-TL karşılığı sattığını, satış sonrası komisyon ve sair giderler düşüldükten sonra kalan 7.577.521,32-TL tutarındaki net hasılata bir miktar nakit daha ilave ederek toplam 7.585.000-TL’yi şirkete ödediğini, şirketin, Sermaye Piyasası Kuruluna verdiği 28.03.2013 gün ve 2013/237 sayılı cevabi yazısında alacağının tahsili için planlanan ve yapılan işleri kurula bildirdiğini, bu yazıda bir madde olarak da … A.Ş.’nin hisse senedi satışı yaptığı ve yapacağının da belirtildiğini, bu nedenle Sermaye Piyasası Kurulunun, davacı tarafın davalı şirket aleyhine yaptığı şikayetle ilgili olarak bugüne kadar şirket aleyhine herhangi bir işlemde bulunmadığını, iddia edildiğinin aksine mevzuat hükümlerine aykırı işlemin söz konusu olmadığını, aslında yapılanın, kurul kararlarına uyum hususunda gerçekleştirilen bir borç ödemesi işleminden ibaret olduğunu, şirketin 28.01.2013-29.02.2013 tarihleri arasındaki nakit çıkış çizelgesi incelendiğinde, aylık giderlerine oranla hisse satışından elde edilen gelirin az bir miktar olduğunun görüleceğini, borsadaki fiyat hareketlerinin sadece tek bir etkene bağlı olmadığını, davacının borsa işlemlerinde risk faktörünün önemini bilmesi gerektiğini, hisseye temettü ödeneceği haberinin yatırımcılar tarafından önceden alındığını ve hisse fiyatına otomatik olarak yansıdığını, diğer her türlü veri ve şartlar sabitken, temettü ödemesinin hemen akabinde temettüsü ödenen hissenin bir miktar değer kaybedeceğinin açık olduğunu, nitekim temettü ödemesinin hemen akabinde hisse fiyatlarının bir miktar düştüğünü, ilave olarak … futbol takımının ligdeki durumu, teknik direktör değişikliği, genel olarak borsada işlem gören hisse senetlerindeki düşüş, ülke ve hatta dünya genelindeki ekonomik kriz dikkate alınmadan, değer kaybının hakim ortağın hisse satışına bağlanmasının ekonomik kurallara olduğunu, ayrıca … Tic. A.Ş.’nin hisseleri sattığı tarihten bugüne kadar tekrar hisse almadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; dosyada mevcut Sermaye Piyasası Kurulu yazı cevabından, dava dışı … A.Ş.’nin, … A.Ş.’den olan alacakları konusunda Kurulun 28.03.2008 tarih ve 9/412 sayılı kararında belirtilen kriterlere uymaması nedeniyle yönetim kurulu başkanı ve üyelerine 2499 sayılı SPK nın 47/A maddesi uyarınca Kurulun 03.11.2010 tarih ve 33/989 sayılı kararı ile her bir yönetim kurulu üyesi hakkında idari para cezası tesis edildiği, idari para cezalarının Trabzon 1. Sulh Ceza Mahkemesince iptal edildiği ve kararın kesinleştiği, davacı tarafça dava dışı ve davalı şirketler aleyhine piyasa dolandırıcılığı ve manipülasyon yaptıkları iddiası ile Sermaye Piyasası Kuruluna başvurduğu, ancak Kurulun bu konuda suç duyurusunda bulunmadığı, davalı şirketin yaptığı 700.000 lotluk hisse satışının, davalı ve dava dışı şirketin KAP açıklamalarıyla manipülasyon yaparak kamuoyunu yanılttıkları ve hisse alımı sağladıkları, başka ifade ile 700.000 lotluk hisse satışından önce hukuka aykırı fiil işlediklerine dair delil sunulamadığı, alınan kök ve ek bilirkişi raporlarında değinildiği üzere, borsada işlem gören hisse senetlerinin değerini etkileyen birçok etken bulunduğu, diğer etkenler dikkate alınmadan, … hisse senedinin piyasa fiyatlarında oluşan değer kaybı ve davacı zararı ile sadece KAP bilgileri ve 700.000 lotluk hisse satışı eylemleri arasında uygun uygun illiyet bağı kurulamadığından davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; mahkemece alınan bilirkişi raporları ile delil olarak sundukları İstanbul 6. ATM tarafından alınan 02.10.2015 tarihli rapor arasında çelişkiler bulunması ve itirazlarına rağmen mahkemece bu çelişkiler giderilmeden karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, son bilirkişi raporunda KAP bilgi ve belgelerinin gerçeği yansıtmadığı kabul edilmesine rağmen, bu durumun zararın oluşumunda etkisinin bulunmadığının bildirildiğini, ancak bilirkişi tarafından ve mahkemece 6362 sayılı SPK’nın 32/4 maddesindeki illiyet bağı karinesinin göz ardı edildiğini, müvekkilinin alım yaptığı tarihlerde şirketin KAP’a yaptığı bildirimler ve şirketin kendi hisselerini aldığı fiyat aralığı değerlendirildiğinde, şirket hisseleri ile ilgili yatırımcılarda pozitif bir algı oluşturulduğunun açık olduğunu, bu durumun 6362 sayılı SPK’nın 32/4 maddesinde belirtilen illiyet bağı karinesi kapsamında olduğunu, dosyada mevcut 02.10.2015 tarihli bilirkişi raporunda, dava konusu hisse senetlerinde manipülasyon olduğunun tespit edildiğini, bu konuda SPK’nın inceleme yaparak muhtelif cezalara hükmettiğini, ancak cezaların çeşitli sebeplerle kaldırıldığını, bu kaldırma işleminin ise bilirkişi raporunda sanki SPK bu hususta hiç bir işlem yapmamış gibi yansıtıldığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, dava dışı … A.Ş.’nin hakim hissedarı olan davalı … A.Ş.’nin borsada manipülasyon yaptığı ve bu nedenle davacının zarara uğradığı iddiasına dayalı olarak, uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Davacı tarafından; dava dışı … A.Ş.’nin KAP’a yaptığı özel durum açıklamalarıyla şirket hisselerinin değerinin yükseleceği yönünde piyasada olumlu bir algı oluşturduğu, bu açıklamalara güvenerek hisse alımı gerçekleştirdiği, ancak şirketin hakim ortağı davalının temettü ödemesinden kısa süre önce hisse satışı gerçekleştirdiği, bu satışlar nedeniyle hisselerin değerinin aşırı düşmesine yol açtığı ileri sürülerek uğradığı zararın tazmini istenmiştir. Somut olayda; davacının hisse alımı öncesinde davalı tarafından KAP’a gönderilen 19.10.2012 tarihli özel durum açıklamasında, yatırım maksatlı olarak … hissesi alımı yapılacağının beyan edildiği, bu karar doğrultusunda 19.10.2012, 24.10.201 ve 31.01.2013 tarihlerinde hisse alımı yapıldığı, … tarafından yapılan 11.10.2012 tarihli açıklamada, 20.02.2013 tarihinde temettü ödemesi yapılacağını, 11.01.2013 tarihli açıklamada ise kar dağıtımının öne çekilerek 13.02.2013 tarihinde yapılacağının belirtildiği, davacı tarafından 04.02.2013 tarihinde 5.000 lot ve 08.02.2013 tarihinde 3.500 lot olmak üzere toplam 8.500 lot … hissesinin 98.500-TL bedelle alındığı, 15.02.2013 tarihinde davacıya 6.679,17-TL temettü ödemesi yapıldığı, 11.02.2013 tarihinde davalı tarafından 700.000 lot hisse satışı yapıldığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamından; hakim ortak davalının …’e yüklü miktarda borçlu olduğu, altyapı tesislerinin borca karşılık devrine rağmen borcun kapanmadığı, SPK tarafından … A.Ş.’nin … AŞ’den olan alacakları konusunda kurulun belirlediği kriterlere uyulmaması nedeniyle 03.11.2010 tarihinde şirket YK üyeleri hakkında idari para cezası tesis edildiği, itiraz üzerine mahkemece idari para cezalarının iptal edilerek kararın kesinleştiği, SPK’nın 12.12.2013 tarihli yazısı ile de şirketten bu hususta savunma istenildiği, yine SPK tarafından temettü dağıtımına ilişkin tebliğ hükümlerine aykırılık nedeniyle … AŞ yöneticileri hakkında 24.02.2011 tarihli karar ile idari para cezası tesis edildiği, bu kararın da itiraz üzerine mahkemece iptal edildiği anlaşılmaktadır. 6362 sayılı yasanın kamuyu aydınlatma belgelerinden doğan sorumluluk başlıklı 32. maddesine göre; “… diğer kamuyu aydınlatma belgelerinin kamuya açıklandığı tarihten hemen sonra, ilk halka arzdan veya borsada satın alınan veya satılan sermaye piyasası araçlarının, gerçeğe uygun bilginin ortaya çıktığı tarihten hemen sonra borsada satılması veya satın alınması üzerine yatırımcıların mal varlıklarında zarar meydana gelmesi hâlinde bu maddeye göre ileri sürülecek tazminat talepleri açısından kamuyu aydınlatma belgesi ile zarar arasında illiyet bağı kurulmuş sayılır. Kamuyu aydınlatma belgelerinin yanlış, yanıltıcı veya eksik olmasından kaynaklanan tazminat talebi; a) Sermaye piyasası araçlarının alım veya satımının, kamuyu aydınlatma belgesine dayanmaması, b) Sermaye piyasası araçlarının alım veya satımının kamuyu aydınlatma belgelerinde yer alan bilgilerin yanlış, yanıltıcı veya eksik olduğu bilinmesine rağmen yapılması, c) Kamuyu aydınlatma belgelerinde yer alan yanlış, yanıltıcı veya eksik bilgilere ilişkin düzeltmenin, yatırım kararının verilmesinden veya bu belgeye dayanarak işlem yapılmasından önce ilan edilmiş olması, ç) Kamuya açıklanan belgede yer alan bilgiler yanlış, yanıltıcı veya eksik olmasaydı dahi yatırımcıların zarara uğrayacak olmaları hâlinde reddedilir.”Manipülasyon eylemi nedeniyle tazminat talep edilebilmesi için, söz konusu eylemlerin hemen devamında hisse fiyatlarının ani ve yüksek oranda artış veya düşüş göstermesi, dolayısıyla zarar ile manipülasyon eylemleri arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekir. … A.Ş.’nin idari para cezasına muhatap olmasının nedeni, şirketin SPK’nın temettü dağıtımına ilişkin tebliğine aykırılık olgusu olup, bu nedenle şirketçe temettü ödemesi yapılacağı KAP’a bildirilmiş, nitekim davacıya da temettü ödemesi yapılmıştır. Yine hakim ortak davalı tarafından yapılan özel durum açıklamasına uygun olarak bu şirketçe hisse alımları da gerçekleştirilmiştir. … tarafından gönderilen … A.Ş.’nin hisse değerine ilişkin çizelgenin incelenmesinde; 14.02.2011 tarihinde ortalama 26,75-TL olarak gerçekleşen değerin KAP açıklamalarının yapıldığı 2012 Ekim ayına kadar düşüş eğilimi göstererek 10-TL seviyelerine kadar gerilediği, hakim ortağın hisse satışı tarihinde de 10-TL civarında seyrettiği, devam eden süreçte düşüş eğiliminin devamı ile 5-TL seviyelerine gerilediği görülmektedir. Bu haliyle hisselerin esasen uzun süredir aylara yaygın şekilde periyodik olarak düştüğü, ani bir düşüşün söz konusu olmadığı anlaşılmakla, hisselerin değer kaybında şirketlerin KAP açıklamaları veya hakim ortağın hisse satışının tek başına etkili olmadığı, değer kaybı ile söz konusu eylemler arasında uygun illiyet bağının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, borsada işlem gören hisse senetlerinin değerini etkileyen birçok etken varken, hisse senedinin piyasa fiyatlarında oluşan değer kaybının, piyasa koşullarındaki diğer etkenler dikkate alınmadan sadece kamuyu aydınlatma belgesindeki bilgilerin gerçeği yansıtmamasından kaynaklandığı çerçevesinde değerlendirilemeyeceği belirtilmiştir. Davacı tarafından delil olarak sunulan İstanbul 6. ATM’nin aynı konudaki 2014/471 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporuyla da değer düşüşünün şirketin kötü yönetilmesinden kaynaklandığı, ancak zararın manipülasyon kaynaklı olduğuna dair delile rastlanılmadığı bildirilmiştir. Bu haliyle söz konusu bilirkişi raporları arasında bir çelişki bulunduğundan söz edilmesi mümkün değildir.Açıklanan nedenlerle, davalının eylemlerinin spekülasyon teşkil ettiği ve davacının bu eylemler sonucu zarara uğradığı kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş,istinaf nedenleri yerinde olmayan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 269,80-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile kalan 215,4‬0-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 13/07/2023