Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/2286 E. 2022/221 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2286
KARAR NO: 2022/221
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/07/2021
NUMARASI: 2021/448 Esas – 2021/606 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/02/2022
Davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, Müvekkili tarafından … Ltd. Şti. aleyhine, Bakırköy 3. İş Mahkemesi’nin 2021/36 Esas sayılı dosyası nezdinde hizmet tespiti davası ikame edildiğini, halihazırda derdest olduğunu, 16.04.2021 tarihli celsede verilen 5 numaralı ara kararı ile işbu davayı açmak üzere kendilerine yetki ve mehil verildiğini, işbu davada ihyasını istedikleri şirketin ticaret sicilinden terkin edilmeden önceki merkez adresi; “… Mah. … Sk. No:… Bahçelievler/İstanbul” olduğunu, işbu şirketin ticaret sicilinden 04.09.2014 tarihinde resen silindiğini, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin 10 Eylül 2014 tarihli ve 8650 sayılı nüshasında ilan edildiğini, ihyasını istedikleri münfesih şirket; ticaret sicilinden “resen terkin” edildiğinden husumeti, yalnızca ticaret sicil müdürlüğüne yönelttiklerini, bu nedenlerle tasfiye halinde … Limited Şirketi unvanlı şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, TTK.m.32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m.34 hükmü çerçevesinde işlem yapıldığını, müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğünün resen terkin işlemi, “6102 sayılı Kanunun Geçici 7’nci maddesi”, “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5’inci maddesi”, “6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 20/1 maddesi” ve “Anonim ve Limited Şirketlerin Sermayelerini Yeni Asgari Tutarlara Yükseltmelerine ve kuruluşu ve Esas Sözleşme Değişikliği İzne Tabi Anonim Şirketlerin Belirlenmesine İlişkin Tebliğ’in 7. maddesi” kapsamında olup, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını, müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğünün, mahkeme hükmü olmaksızın bir şirketi tekrar sicile tescil yükümlülüğü bulunmadığını, 6102 sayılı TTK nun geçici 7’nci maddenin 15’nci fıkrası, “Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirketin ihyasını isteyebilir.” hükmünü haiz olduğunu, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle “yargı gideri” ve “vekalet ücreti”nden sorumlu tutulamayacağını, bu nedenlerle haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı vekili ihyası talep edilen şirketin TTK’nın 7 nci maddesi uyarınca sicilden resen terkin edildiğini ancak şirketin derdest dosyası olduğunu bu nedenle sicil müdürlüğünün işleminin iptali ile şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmiş ise de,ihyası talep edilen şirketin 04/09/2014 tarihinde terkin edildiği, Bakırköy 3 ncü İş Mahkemesine açılan hizmet tespiti davasının 18/02/2021 tarihinde açıldığı,buna göre dava tarihi itibariyle 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu anlaşıldığından davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; henüz ön inceleme günü dahi belirlenmeden hüküm tesis edildiğini, ihya davalarının yargılaması TTK’DA basit yargılamaya tabi olduğuna dair hüküm bulunmadığından yazılı yargılama usulünün uygulanması gerektiğini , müvekkilinin güncel ve hukuki yararının mevcut olduğu hizmet tespiti davasında yargılama yapılamazsa, müvekkilinin telafisi imkansız zararları olacağını, hukuki yararın mevcut olduğu hallerde taraf teşkili amacıyla ihyanın kabulü gereğine delail emsal içtihatlar olduğunu, hizmet tespitine ilişkin davada taraf teşkili sağlanamayacağından müvekkilinin emeklilik başta olmak üzere birçok sosyal hakkı zarara uğrayacağını, bu sebeplerden dolayı kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 1. fıkrası uyarınca 1.7.2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketlerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. 559 Sayılı TTK nun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına dair KHK gereğince sermayelerini öngörülen tutara çıkarmamış bulunmaları, 6102 Sayılı TTK’nın yürürlük tarihinden önce veya 1.7.2015 tarihine kadar münfesih olmaları, aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantılarının yapılamaması, TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış olmakla birlikte genel kurulun toplanamaması sebebiyle ara ve kati bilançonun genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin edilememeleri sebepleriyle resen terkin edilebilirler. Anılan maddenin 4. fıkrasına göre; Ticaret sicil Müdürlüklerince kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Bu şirketler tasfiye memuru bildirdikleri takdirde maddede gösterilecek usulde tasfiye edilecek olup, ihtara rağmen tasfiye memuru bildirmeyen şirketlerin unvanı ise ticaret sicilinden re’sen silinir. Ancak, devam eden davası bulunan şirketler için bu madde hükmü uygulanmayacağı gibi sicilden kaydı silinen şirket alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak, şirketin ihyasını isteyebilirler. 5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar Ve Borsalar Kanunun 10/3. maddesi; “Oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl içinde, ilgilinin üyesi bulunduğu odaya müracaatla adres ve durumunu bildirmemesi halinde, oda yönetim kurulunun teklifi ve meclis kararıyla ticaret sicil kaydının re’sen silinmesi için ticaret sicil memurluğuna ihbarda bulunulur. İhbarı takip eden ayın ilk günü itibarıyla oda kaydı silinmiş sayılır. Bu süre içerisinde durumunu bildiren üyelerin aidat tahakkukları başlatılır. Ancak bu durumda olanlar tüm aidat borçlarını ödemedikçe seçmen listelerine tekrar kaydedilemeyeceği, hükmünü içermektedir. ” Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin” Tebliğ’in 1. maddesinin “d” bendinde; ” 5174 sayılı kanunun 10 ve 32. maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler..” ifadesi ile kanunda olmayan bir hali tebliğ ile düzenlemiştir. TTK’nın geçici 7. maddesinde belirtilen sınırlı hallere mühhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilmiştir. Bu nedenle tahdidi sayılan bu haller dışındaki durumlarda geçici 7. maddeye göre değil TTK veya ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uygun tasfiye yapılacaktır. Maddenin geçici ve istisnai oluşu göz önüne alındığında terkin sebeblerinin tebliğ ile genişletilemeyeceği açıktır. Kanunun istisnai tasfiye usulüne tabi olacağını belirtmediği bir hal ikincil bir düzenleme ile geçici 7. madde kapsamına alınamaz. İstanbul Ticaret Sicilinden getirtilen evrakların incelenmesinde ,davalı şirketin terkin sebebinin oda kaydının terkin edilmesi(Resen Terkin 2 kodu) olarak belirlenmiştir. Şirkete tebliğ üzerine şirket yetkilisi … tarafından 17 haziran 2013 tarihinde Ticaret Sicil Müdürlüğüne başvurarak tasfiye memuru olarak atandığını bildirerek tasfiyenin tamamlanması talep edilmiştir.Tasfiye Memuru atanmasına ilişkin karar tescil edilerek ticaret sicil gazetesinde yayınlanmıştır. Yasada belirtilen süre dolduğunda şirket tasfiye memurunun beyanı üzerine re’sen terkin işleminin yapıldığı anlaşılmaktadır. Yargıtay HGKnun 2017/11-2924 esas 2018/1935 karar sayılı ve 13.12.2018 tarihli ilamı ile ” şirket davalarında yargılama usulünün düzenlendiği TTK 1521. maddesin de açılacak davalarda basit yargılama usulünün uygulanacağı, ek tasfiyenin ” çekişmesiz yargı işi olduğu” nun tesbit edildiği dikkate alınarak davacı vekilinin davanın yazılı yargılama usulüne tabi olduğuna yönelik istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Anlatılanlara göre;tebliğ hükümleri ile kanunda öngörülmeyen bir sebeple terkin işlemi yapıldığı anlaşılmakla hak düşürücü süre uygulanamayacağı gözetilmeksizin davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiş, kararın kaldırılarak yeniden hüküm verilmesine şirketin terkinden evvel tasfiye halinde olduğu anlaşılmakla tasfiye halinde ihyasına ,ek tasfiye tamamlanmak üzere önceki tasfiye memuru …’ın atanmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/07/2021 Tarih 2021/448 Esas 2021/606 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın KABULÜNE; İstanbul Ticaret Sicilinin … sicil numarasına kayıtlı iken terkin edilen Tasfiye Halinde … Ltd. Şti.’nin Bakırköy 3.İş Mahkemesinin 2021/36 esas sayılı dosyasının takibi ve sonuçlandırılması ve icrası ile sınırlı olmak üzere şirketin tüzel kişiliğinin ek tasfiyesi için tasfiye halinde yeniden ihyasına, … (…)’ın tasfiye memuru olarak atanmasına, kararın tescil ve ilanına” İlk derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 80,70-TL karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından peşin yatırılan 118,60-TL harclar ile 19-TL yargı giderinin davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine, Davacı vekili için takdir olunan 5.100-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine,” Davacı tarafından yatırılan 59,30-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafından yapılan 124,30-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)ç maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 17/02/2022