Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/2226 E. 2021/1909 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2226
KARAR NO: 2021/1909
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/12/2018
NUMARASI: 2016/683 Esas 2018/771 Karar
DAVA: Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/12/2021
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davacı … davalı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin turizm ve otelcilik sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalının müvekkili ile imzalanan 11/12/2014 tarihli iş sözleşmesi ile kurumsal satış yetkilisi olarak 11/12/2014-11/04/2016 tarihleri arasında çalıştığını ve 11/04/2016 tarihinde istifa ederek ayrıldığını, davalının işten ayrılır ayrılmaz Bahçelievler ilçesinde faaliyet gösteren … Otel’de kurumsal satış müdür yardımcısı olarak çalışmaya başladığını, davalının bu eyleminin rekabet yasağı sözleşmesine aykırı olduğunu, iş sözleşmesinin 9.maddesinde rekabet yasağı koşullarının düzenlendiğini, bu nedenle sözleşmenin 11.maddesi gereğince müvekkiline tazminat ödeme yükümlülüğünün bulunduğunu belirterek 20.700-TL cezai şartın dava tarihinden itibaren faiz işletilerek davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili ; davalının satış temsilcisi olup ticari sırlara vakıf olacak bir görev yapmadığını, yaptığı iş açısından davacı şirketin ticari sırlarına vakıf olmasının da mümkün olmadığını, bu nedenle cezai şart koşullarının bulunmadığını, müvekkilinin işten çıkma sebebinin kendisine mobbing yapılması olduğunu, bu nedenle işten ayrılmak zorunda kaldığını, ayrıca sözleşmedeki yer ve zaman sınırlamasının işçinin ekonomik olarak hayata devamını engelleyici nitelikte olmaması gerektiğini, bu nedenle cezai şartın geçersiz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davalının davacı şirkette 11/12/2014 tarihli iş sözleşmesine dayalı olarak bu tarihten istifa ederek ayrıldığı 11/04/2016 tarihine kadar kurumsal satış yetkilisi olarak çalıştığı, davalının istifa ettikten sonra 18/04/2016 tarihinde yine aynı sektörde faaliyet gösteren ve Bahçelievler İlçesi’nde bulunan bir otelde kurumsal satış müdür yardımcısı olarak çalışmaya başladığı, davalının kendisine mobbing yapıldığı iddiasına ilişkin herhangi bir delil bulunmadığı, bu nedenle davacı iş yerindeki işinden istifa ederek ayrıldığının sabit olduğu,iş sözleşmesinde bulunan rekabet yasağına ilişkin cezai şart hükmünün süre ve yer olarak sınırlı olduğu, sözleşmenin bu yönüyle geçerli olduğu, davalının sonradan işe girdiği adresin rekabet yasağı kapsamında bulunan Bahçelievlerde bulunduğu, davalının davacı şirketteki ve sonradan işe girdiği iş yerindeki iş tanımı ve ünvanı itibariyle şirket sırlarına vakıf olan bir konumda bulunduğu, bu tür davalarda davanın niteliği gereği somut bir zarar oluşması şart olmayıp zarar oluşma ihtimalinin bulunmasının yeterli olarak kabulünün gerektiği, bilirkişi incelemesi sonucunda davacının talep edebileceği cezai şart tutarının 21.623,10-TL olarak tespit edildiği gerekçesiyle davalının rekabet yasağına aykırı davranışı nedeniyle cezai şarta hükmedilmesine talep ile bağlı kalınması gerektiği, davalının tespit edilen sosyal ve ekonomik durumu gözönüne alınarak cezai şartın fahiş olduğu gerekçesiyle cezai şart tutarında 1/2 oranında indirim yapılmak suretiyle davanın kısmen kabulüne,fazla istemin tenkis nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1- Davalı vekili; mobbing nedeniyle haklı sebeple işten ayrılan müvekkilinin ikameti çevresinde işe başlamasının doğal olduğunu, bilirkişi raporunda da söz konusu bilgilerin gizli bilgi niteliğini haiz olmadığının belirtildiğini,müvekkilinin yetkili pozisyonunda olmayıp yalnızca satış elemanı olduğunu, müvekkilinin müdürü olan …’e aynı davanın açıldığını ve davanın reddedildiğini,müvekkilinin davacıyı zarara uğratığının mali veriler açısından ispata muhtaç olduğunu, davacının müvekkilinin zorla istifa etmesine sebep olup rekabet yasağına aykırılık gerekçesiyle kendisinden cezai şart talep ettiğini, yer zaman ve diğer yönlerden yapılacak sınırlamaların işçinin ekonomik olarak hayata devamını engelleyici olmaması gerektiğini, sözleşmelerde belirtilen cezai şartın işçinin ekonomik mahvına sebep olmayacak şekilde düzenlenmesi gerektiğini, hükmedilecek cezai şartın müvekkilinin ekonomik olarak hayata devamını namümkün hale getireceğini, kararın kaldırılarak davanın reddini, aksi halde cezai şartın indirilmesini talep etmiştir. 2-Katılma yoluyla istinaf yoluna başvuran davacı vekili; davalının iş sözleşmesinde yer alan rekabet yasağı kaydının tüm koşullara uygun olduğunu, davalının istifa ettikten hemen sonra müvekkili şirketin hemen yanında, aynı sektörde faaliyet gösteren, aynı kurumsal ve bireysel müşterilere hitap eden şirkette işe girdiğini, davalının müvekkili şirkette kurumsal satışta çalışan bir personel olarak müşteri portföyüne, iskonto oranlarına ve sair tüm bilgilere sahip olduğunu, davalının mobbing iddiasını ispatlayan bir delil sunamadığını, işçinin mobbing teşkil eden davranışları işveren veya vekiline bildirmiş olması gerektiğini, davalının sosyal ve ekonomik durumu ile gelir düzeyi değerlendirildiğinde cezai şartın fahiş olmadığının görüleceğini, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Taraflar arasında 11/12/2014 tarihinde imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinin 9.maddesi ” Çalışanın gerek sözleşme süresince ,gerekse sözleşmenin hangi sebeble olursa olsun sona ermesini takip eden 2 yıl boyunca doğrudan veya dolaylı olarak işveren ile rekabet halindeki veya ileride rekabet halinde olacak Bakırköy, Bahçelievler,Küçükçekmece,Güngören,Bağcılar bölgelerindeki otellerin herhangi birinde sahip ortak,personel, aracı ,müdür,yönetici veya buna benzer hiç bir görevde çalışamayacağını ,11.madde de ise bu yükümlülüğün ihlali halinde 6 aylık brüt ücretin cezai şart olarak ödenecektir”hükmünü haizdir.Davalının, davacı şirkette kurumsal satış müdür yardımcısı olarak çalışırken, 11.4.2016 tarihinde istifa ederek işten ayrıldığı, 18.4.2016 tarihinde Bahçelievler ilçesinde davacı adresine yakın bir alanda faaliyet gösteren … Otel’de çalışmaya başladığı belirlenmiştir. Sözleşme TBK nun yürürlüğü zamanında akdedilmiş olup, uyuşmazlıkta 6098 Sayılı TBK’nın 444 ve 445. Maddeleri uygulanacaktır. Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle fesih edilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmemiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklanan süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterli sayılmalıdır. Somut olayda ,yasal sınırlar dahilinde düzenlenmiş rekabet yasağı sözleşmesi mevcuttur.TBK 445/2 maddesinde yer alan “Hakim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir” şeklindeki düzenlemede, rekabet yasağına ilişkin hüküm karşısında şayet işverenin de bir karşı edim yüklenmiş olması halinde,yasağın aşırı hükümlerinin süre ve coğrafi alan bakımından sınırlanmasında sadece hakime takdir yetkisi verilmiş olup, işveren tarafından karşı edimin yüklenilmemiş olması halinde rekabet yasağı sözleşmesinin salt bu nedenle geçersiz olacağı kabul edilemez.Davalının pozisyonu nedeniyle önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı mevcut olduğu, davalı mobbing uygulanması nedeniyle istifa ettiğini ileri sürse de ,iş şartlarının olumsuzluğu nedeniyle istifa ettiğine dair kanıt bulunmadığı göz önüne alındığında ilk derece mahkemesinin rekabet yasağı sözleşmesinin ihlal edildiğine ilişkin tesbitinde isabetsizlik yoktur. TBK’nın 182/3. fıkrasına göre hakim fahiş gördüğü cezai şarttan re’sen indirim yapabilir. Cezai şartın fahiş olup olmadığı belirlenirken, tarafların ekonomik durumu, borçlunun ödeme kabiliyeti ile beraber borcunu yerine getirmemiş olması nedeniyle sağladığı menfaat, kusur derecesi ve borca aykırı davranışının ağırlığı ölçü alınarak tayin edilmeli ve hüküm altına alınacak ceza miktarını belirlerken hak, adalet ve nesafet kuralları dikkate alınmalıdır. Buna göre ; işten ayrıldığında 3.603,86-TL brüt ücret alan davalının 6 aylık brüt ücretine tekabül eden cezai şart isteği fahiş sayılmalıdır.Cezai şartın 1/2 oranında tenkis edilmesi hak ve nesafet kurallarına uygun bulunmuştur.Davacı vekilinin tenkis yapılmasına ilişkin istinaf sebebinin yerinde görülmemiştir. Davalı vekili tarafından ,davalının müdürü hakkında benzer sebeble açılan davanın reddine karar verildiğini ileri sürerek Dairemizin 2017/695 esas 2018/358 karar sayılı 5.4.2018 tarihli ilamı emsal olarak gösterilmiştir.Ancak anılan ilamda taraflar arasında rekabet yasağına ilişkin bir sözleşme bulunmadığı gerekçede vurgulanmıştır.Anılan davada haksız rekabet hükümlerine dayanıldığından ilam eldeki bu dava için emsal teşkil etmemektedir. Davacı işveren ile davalı çalışan arasında iş akdi sona erdikten sonra uygulanmak üzere rekabet yasağı sözleşmesi imzalanarak işten ayrıldıktan sonra 2 yıllık süre ile davacı şirketin adresine yakın ilçelerde çalışılmayacağının taahhüt edildiği,iş sözleşmesinin işverenin kusurlu feshi ile sona ermediği ,iş ilişkisi istifa suretiyle sona erdikten hemen sonra davalının aynı bölgede rakip otelde çalışmaya başladığı,davalının rekabet yasağı sözleşmesini ihlal ettiği, davacının sözleşmede yazılı cezai şartı talep edebileceği ancak davalının sosyal ve ekonomik durumu gözetildiğinde cezai şart tutarından 1/2 oranında indirim yapılmasında takdir hakkının doğru kullanıldığı sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle davacı … davalı vekillerinin hükme yönelik ileri sürdüğü istinaf sebebleri yerinde görülmemiş her iki yan vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı … davalı vekillerinin istinaf başvurularının HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davacıdan alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, Davalıdan alınması gereken 707-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 176,75-TL harcın mahsubu ile bakiye 530,25- TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, Davacı … davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/12/2021