Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/2220 E. 2021/1991 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2220
KARAR NO: 2021/1991
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/06/2021
NUMARASI: 2020/217 Esas 2021/384 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/12/2021
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkillerinin, hamili bulundukları … Bankası Tosya Şubesi’nin 20.08.2019 keşide tarihli, … seri numaralı, 30.000-TL bedelli çeki, tahsil edilmesi için davalı … T.A.Ş.’ne teslim ettiğini, ancak davalı bankanın, müvekkillerinin tahsil için kendisine teslim ettiği çeki kaybettiğini, bu nedenle müvekkillerinin çek bedelini tahsil edemeyerek maddi yönden zarara uğradıklarını, davalı banka tarafından, söz konusu çekin zayi sebebiyle iptali talebiyle dava açılmış ise de; müvekkillerinin davalı banka tarafından açılan iptal davasının tarafı olmadığından ve banka tarafından kaybedilmiş çek nedeni ile verilecek iptal kararı üzerine artık çekin teşhis fonksiyonu kalmayacağından müvekkillerinin keşideciye başvurma olanağı da bulunmadığını, müvekkillerinin, hamili bulundukları ve tahsil için davalı bankaya verdikleri çekin davalı banka tarafından kaybedilmesi nedeniyle, uğramış olduklara maddi zarara mahsuben, çek bedeli olan 30.000-TL’nin keşide tarihinden itibaren avans faizi işletilerek davalı bankadan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkili bankan şubesine davacı tarafından tahsile verilen davaya konu çekin müvekkili banka şubesi nezdinde kaybolduğunu, davacının kaybolan çekin bedelinin borçlu sıfatı olmayan müvekkili bankadan talep etmesinin bu aşamada mümkün olmadığını, müvekkili bankanın çek iptal davasını ikame ettiğini, ikame edilen dava sonucu alınan çekin iptal kararının çeki tahsile veren müşteriye verdiğini, müşterinin de bu kararla alacağını talep etme hakkına sahip olduğundan, alacağını tahsil edemezse borçlu hakkında icra takibi başlatarak ve bu takipten sonuç alamayacağını belgelemek suretiyle müvekkili bankaya müracaat edebileceğini, davacının keşideci borçlu aleyhine tüm kanun yollarını tüketmesi gerektiğini, bu durumda dahi müvekkili bankanın çek bedelini ödemekten kaçınabileceğini, zira bu durumda müvekkili bankanın çekleri kaybetmekteki kusurunun, alacaklının çek bedelini gerçek borçludan tahsil etmek için gösterdiği çabanın yargılama konusu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacıların hamili bulunduğu 30.000-TL bedelli çekin tahsili için davalıya verildiği ve davalı nezdinde kaybolduğu, davalı banka tarafından vekil-hamil sıfatı ile zayi belgesi almak için mahkemeye başvurulduğu, Tosya Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/48 Esas sayılı dosyası ile çekin zayi nedeni ile iptaline karar verildiği, davalı bankanın çekin kaybedilmesi nedeni ile sorumlu olması için hamilin zayi nedeni ile alacağını ispatlayamamasından dolayı malvarlığı olduğu halde gerek çek borçlusu ve gerekse diğer müracaat borçlularından alacağını tahsil edememesi veya ispat zorluğu çekilmediği halde çekin keşide tarihi ile icra takip tarihi arasında borçluların mallarını ellerinden çıkarması nedeni ile alacağını tahsil edememesi gerektiğini,davacının keşideciye karşı hukuk yollarını tüketmesi gerektiği halde henüz bu yola başvurduğuna dair delil olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; davacı tarafından açılan çek iptali davasının kesinleştiğini, bahse konu çekin davalı bankaya tahsil için verildiğine dair bir kayıt bulunmadığını, bu nedenle davalı bankanın vekil hamil konumunda olmadığını, çek iptali davası açma hak ve yetkisinin davalı bankada bulunduğunu, çek iptaline ilişkin mahkemece verilen kararın ancak ve ancak kararda taraf olan ve kaybedilen çekin yetkili hamili bulunan davalı banka tarafından çek keşidecisine başvuru yapılabileceğini, davalı bankanın kendisine tahsil için tevdi edilen çeki kaybetmesi nedeniyle doğan borçtan dolayı davacıya karşı sorumlu olduğu, bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı bankaya tahsil için davacı tarafından ibraz edilen çekin banka tarafından kaybedilmesine dayalı olarak çek bedeli zararının vekil olan bankadan tahsiline ilişkindir. Dava konusu çekin hamili olan davacı tarafından davalı bankaya tahsil amacı ile verildiği, çekin davalı bankanın elindeyken zayi olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Esasen bu konuda taraflar arasında uyuşmazlık da bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, bankanın çeki kaybetmesi sonucunda hamil olan davacının çek bedelini bankadan isteyip isteyemeyeceği konusunda toplanmaktadır. Bankalar birer güven ve itimat kurumlarıdır. Davalı banka kendisine tahsil için tevdi edilen çeki kaybetmiş ve davacının zarara uğramasına sebebiyet vermiştir. Bu durumda davacı davalının eyleminden kaynaklanan zararının tazminini davalıdan isteyebilir ise de, TTK’nun 818/1-f maddesi delaletiyle çekler hakkında da uygulanması gereken aynı Yasa’nın 688 ncü maddesinde “ciro, “bedeli tahsil içindir”, “vekâleten” veya bedelin başkası adına kabul edileceğini belirten bir şerhi ya da sadece vekil etmeyi ifade eden bir kaydı içerirse, hamil, poliçeden doğan bütün hakları kullanabilir; fakat o poliçeyi ancak tahsil cirosu ile tekrar ciro edebilir” düzenlemesi yer almaktadır. Bu hükme göre davacı ile davalı arasındaki hukuki ilişki vekalet akdidir. Davalının sorumluluğu Borçlar Kanunu’nun 506. maddesi hükümlerine tabidir. Bu itibarla vekil hamil durumunda bulunan davalı bankanın sorumluluğuna hükmedilebilmesi için öncelikle davacının zarara uğraması ve bu zarar ile davalı bankanın eylemi arasında illiyet bağının bulunması gerekir. Diğer bir ifade ile, vekil konumunda olan davalı Banka’nın çekin kaybedilmesi nedeniyle sorumlu olması için, hamilin zayi nedeniyle alacağını ispatlayamamasından dolayı mal varlığı olduğu halde gerek çek borçlusu ve gerekse diğer müracaat borçlularından alacağını tahsil edememesi veya ispat zorluğu çekilmediği halde çekin keşide tarihi ile icra takip tarihi arasında borçluların mallarını ellerinden çıkarması nedeniyle alacağı tahsil edememesi gerekir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 17/12/2020 tarihli 2020/2913 E. 2020/5948 K.; 11/12/2017 tarihli 2016/5194 E. 2017/7082 K.; 17/04/2014 tarihli 2013/18254 E. 2014/7640 K.). Diğer taraftan davalı bankaca bahse konu çekle ilgili zayi nedeniyle iptal kararı alınmıştır. TTK’nın 652. maddesi gereğince çek iptali kararı alan kişi bu karara istinaden iptal edilmiş senetteki hakkını dermeyan edebilir. Davalı banka, TTK’nın 688. maddesi kapsamında vekil hamil olarak hareket ettiğinden davacının çekin zayi nedeniyle iptal kararı ile birlikte çekin keşidecisine müracaat etme hakkı bulunmaktadır. Yine, davacının çeki almasına dayanak asıl ilişkiye dayalı olarak ilgililer aleyhine yasal yollara başvurması mümkündür. Somut olayda, davacı çek borçlularına başvurmaksızın davalı Banka’da kaybolan çekin bedelini talep etmektedir. Davacı tarafından icra takibine girişilmediği, borçlulara karşı hukuk yollarının tüketilmediği anlaşılmaktadır. Davacı tarafça çek nedeniyle çekten dolayı sorumlu olanlar aleyhine yasal yollar tüketilerek bu yolla alacağın tahsil edilememesi halinde zararın doğacak olması ve bundan sonra davalı bankadan zararın tahsilini talep edebilecek olması karşısında, yasal yollar tüketilmeden davalı bankadan talepte bulunmasına imkan bulunmamaktadır. Bu itibarla mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/12/2021