Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/220 E. 2021/173 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/220
KARAR NO : 2021/173
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/10/2020
NUMARASI: 2014/1475 Esas 2020/466 Karar
DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/02/2021
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; …bank Hasırcılar/İstanbul şubesine ait … numaralı, 18.08.2014 keşide tarihli ve 5.960-TL bedelli ve … Binevler/Gaziantep şubesine ait … numaralı, 30.08.2014 keşide tarihli ve 8.000-TL bedelli çekin de aralarında bulunduğu çok sayıda çekin müvekkilinin işyerinden 07.06.2014 tarihinde çalındığını, Bakırköy 11. ATM’nin 2014/180 esas sayılı dosyası ile çek iptali davası açıldığını, ödeme yasağı kararı verildiğini, davalının çeklerin meşru hamili olduğunu beyanla ödeme yasağının kaldırılmasını talep ettiğini, çeklerin arkasındaki müvekkili şirkete ait olduğu ileri sürülen cironun (kaşe ve imza) sahte olduğunu, ciro silsilesinin koptuğunu, davalı bankanın basiretli bir tacir gibi davranmadığını, çalınmış çekleri kabul ederek TTK 792/1 gereği ağır kusurlu davrandığını, müvekkili ile keşideci arasında ticari ilişki olduğunu, meşru hamilin müvekkili olduğunu,çeklerin davalıdan istirdadına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili ; müvekkili bankanın davaya konu çekleri Bayrampaşa Şubesi borçlusu …Ltd. Şti tarafından kredi borcunun tahsili için verildiğini, davacının iddia ettiğinin aksine gerekli araştırmaların yapıldığını, Bakırköy 11. ATM nin 2014/180 esas sayılı dosyasından verilen ödeme yasağı kararının tarihlerinin 17.6.2014 olduğununun görüleceğini, müvekkili bankanın istihbarat çalışması yaptığı tarihte ödeme yasağı kararının henüz gönderilmediğinin tespit edildiğini, çeklerin alt ilişkiden bağımsız olup, sebebten mücerret olduğunu, çek metninden anlaşılmayan hususların müvekkili bankaya karşı ileri sürülemeyeceğini, müvekkili bankanın tüm cirantalara ait imzaları kontrol etmesi gibi bir yükümlülüğünün bulunmadığını, müvekkili bankanın meşru hamili olduğu çeklerin hukuken istirdatının mümkün olmadığını,çekteki ciro imzasının sahte olmasının bir öneminin bulunmadığını, ciro silsilesinin görünüşte düzgün olmasının yeterli olduğu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece,dava konusu çeklerdeki ciro imzalarının davacı şirket yetkilisinin eli ürünü olmadığı,ciro silsilesinin görünüşte düzgün olduğu, çeklerdeki sahteciliği davalı bankanın bilmesinin mümkün olmadığı ve davalı bankanın cirantaları araştırma yükümlülüğünün bulunmadığı, muhatap bankaların cevabi yazılarından dava konusu çeklere ilişkin tedbir niteliğindeki savcılık yazısının ve mahkemece verilmiş olan ödeme yasağı kararın muhatap bankalara ulaşma tarihinin tespit edilemediği, davaya konu çeklerin dava dışı …Ltd. Şti arasında imzalanan kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla verildiği ve imzalanan protokolün 13.6.2013 tarihli olup 11.9.2014 tarihindeki ödemeye mahsuben dava konusu çekler dahil üç adet çekin davalıya ciro edildiği, ödeme yasağına dair müzekkere tarihinin 17.6.2014 olması ile çeklere ilişkin istihbarat çalışması yaptığını ileri sürdüğü protokol tarihinde ödeme yasağı kararının henüz gönderilmediği, davalı bankanın çekleri kötü niyetle iktisap ettiği veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğu kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili; çekteki ciro imzalarının sahte olduğunun bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, kargo firmasının müvekkil firmasının gönderici olduğu kargoyu ilgili bankalara (ilgili teslim alan personellerin isimleri dahi yazılarak) 11.06.2014 tarihi itibariyle teslim ettiğini ve ilgili ekran görüntülerini 01.03.2018 tarihli yazısı ile beyan ve ibraz ettiğini, bu durumda davalının kendisinden beklenen özeni göstermediği, iyi niyetli ve kusursuz sayılamayacağını, davalı bankanın 13/06/2014’de protokol yaptığını, ödeme yasağı kararının 17/06/2014 olduğunu, 10/06/2014 tarihli savcılık tedbir kararının mevcut olup, 11/06/2014 tarihinde kargo ile muhatap bankalara bildirim yapıldığını, bankanın çekleri araştırmak için imkan ve süresinin olduğunu, ancak bunu yapmadığı için ağır kusurlu sayılması gerektiğini, bu nedenlerle kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesinde “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790 ‘ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” denilmiştir. Belirtilen kanun hükmü uyarınca davacının, kendisinin yetkili hamili olduğunu ve yeni hamilin çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Çeki elinde bulunduran davalının çeki edinme nedenini açıklama mecburiyeti bulunmamaktadır, aksi düşüncenin kabulü çekin “mücerretlik” vasfını ortadan kaldırır. Hukuk uygulamasında kusur hukuki açıdan ağır,hafif ve orta olmak üzere bir ayrıma tabii tutularak derecelendirilmektedir. Kusurun değerlendirilmesinde ölçü nitelik olmaktan ziyade niceliktir.Birinden diğerine geçiş çoğu zaman takdir ve değerlendirilmeye dayalıdır.Ağır kusur yargısal kararlarda “aynı durum ve koşullar altında her mantıklı insanın göstereceği en ilkel,basit)dikkat ve özenin gösterilmemesidir.Ağır kusur da hal ve şartların yüklediği özen gösterme ve tedbir alma ödevlerine veya bir hareket tarzı emreden kurallara “tam bir aldırmazlık “sözkonusudur.Ağır kusur bağışlanması kesinlikle olanaksız olan irade eksikliği esasına dayanır.(Yargıtay HGK 2003/11-756 esas ,2003/743 karar sayılı ilamı )13.6.2013 tarihli protokol ile davalı banka ile dava dışı ….Tic. Ltd. Şti arasında imzalanan kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacı ile davalıya 11.9.2014 tarihinde gerçekleştirilecek ödemeye mahsuben dava konusu çeklerin de içlerinde bulunduğu üç adet çek ciro edilerek teslim edilmiştir. Davacı vekili savcılık tarafından gönderilen müzekkerenin 11.6.2014 tarihinde muhatap bankalara kargo aracılığıyla teslim edildiğini ,basit bir araştırma ile çeklerin çalındığının davalı banka tarafından öğrenilebileceğini ileri sürmüştür.Ancak her iki muhatap bankaya yazılar yazılmış ise de bir cevap alınamamıştır.Muhatap bankalara kargo muhteviyatının teslim edilmiş olması hamil davalının ağır kusuru veya kötüniyetli iktisabını kabule yeterli bulunmamaktadır. Muhatap bankaların hangi tarihte savcılık kararını işleme koyduğu da belirlenememektedir. Çok kısa bir zaman aralığı mevzu bahis olduğundan dava konusu çeklere ilişkin tedbir niteliğindeki savcılık yazısının içeriğine vakıf olarak ,davalının gerekli araştırmaları yapmadığı kabul edilemeyecektir.Ödeme yasağına ilişkin müzekkere tarihleri ise 17.6.2014 olup teslim tarihinde ödeme yasağı kararı müzekkereleri henüz düzenlenmemiştir.Ciro imzalarının davacı şirket yetkilisinin eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir.Ancak, davalının TTK’nun 792. maddesi uyarınca çeki kötü niyetli olarak, davacı elinden rıza hilafına çıktığını bilerek kötüniyetli veya ağır kusurlu olarak iktisap ettiği ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.Davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde olmadığından başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 54,40- TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.11/02/2021