Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/216 E. 2023/1089 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/216
KARAR NO: 2023/1089
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/07/2020
NUMARASI: 2018/16 Esas – 2020/443 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davalı şirket aleyhine İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını, davalının icra takibine itiraz ettiğini, taraflar arasında 24.11.2014 tarihinde taşınmaz satışı yapıldığını,bu sözleşme ile İstanbul-Kadıköy ilçesinde bulunan .. ada … parselde kain … numaralı bağımsız bölümün 1/2 payının müvekkili adına tapuda tescil edildiğini,24.11.2014 tarihinde tapuda devir edilen taşınmazın faturasının 31.12.2016 tarihinde düzenlendiğini, davalının fatura düzenleme yükümlülüğünün taşınmazın satın alındığı tarih olan 2014 yılı Kasım ayında doğduğunu,faturayı iki yıl sonra düzenlemesinin müvekkilinin bu faturayı vergisel anlamda kullanmasını olanaksız kıldığını,zamanında düzenlenmediğinden, faturada yazılı KDV miktarı 112.118,64-TL’nin kullanılamaması nedeni ile müvekkilinin KDV miktarı kadar zarara uğradığını belirterek, davalının takibe itirazının iptaline,davalı aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; Davacının, taşınmazdaki binanın 6306 sayılı kanun kapsamında yıkılıp yeniden inşa edileceğini,satılan bağımsız bölümün inşaat sürecinden sonra teslim edileceğini bildiğini,bağımsız bölümün 24.11.2014 tarihinde satıldığı sonrasında taraflar arasında 02.12.2014 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdedildiğini, yeniden inşa edilen taşınmazdaki bağımsız bölümlerin mart 2019da teslim edileceğini, davacının talebi üzerine 31.12.2016 tarihinde fatura kesildiğini, 3065 sayılı kanunun 34/1 maddesi gereği KDV indirimi yapılabilmesi için mal veya hizmet faturasının ibrazı ve ticari defterlere kaydı gerektiğini, vergisel açıdan konut teslimlerinde tapu tarihine değil, fiilen teslim tarihine bakıldığı, inşaattan satışlarda tapunun ne zaman verildiğinin KDV açısından önemi olmadığını, 2016 yılında düzenlenen faturanın kayıtlara alınmasında ve KDV indirimi yapılmasında mali mevzuat açısından engel bulunmadığını, davacının teslim edilecek bağımsız bölüme ilişkin fiili teslim tutanağını ibraz ile KDV indiriminden yararlanabileceğini belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; VUK’un 232. maddesine göre birinci ve ikinci sınıf tüccarların, sattıkları emtia ya da yaptıkları işler için fatura vermek ve alanlarında fatura isteme ve almaya mecbur oldukları, KDV K’nın 229/3. maddesinde “vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartı ile ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği” belirtilerek, faturanın zamanında düzenlenmemesinin vergi kanunlarına göre faturanın hiç düzenlenmediği hükmünü doğuracağı, faturanın zamanında düzenlenmemesinden kaynaklanan zararların yalnızca davalı satıcıya yüklenemeyeceği, fatura istemekle yükümlü davacının fatura talebinde bulunmayarak oluşan zarardan davalı ile birlikte sorumlu olduğu, davacı tarafın 31.12.2016 tarihli, süresinde düzenlenmeyen ve bu nedenle davacı tarafça KDV indirimine konu edilemeyen faturada yer alan 112.118,64-TL’lik KDV alacağına ilişkin olarak davalıyı takip öncesinde temerrüde düşürmediği,davalı ile birlikte %50 oranında müterafik kusurlu sayılmasının hakkaniyete uygun olacağı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalının itirazının 56.059,32-TL üzerinden iptaline, alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Davacı vekili;müterafık kusura hükmedilemeyeceğini, davalının KDV miktarını tahsil etmesine rağmen mahkemece yarısına hükmedilmesi nedeniyle davalının zenginleşmesinin sağlandığını, davalının savunmasında dahi yer almamasına rağmen zararda tenkis yapılmasının hatalı olduğunu, olay haksız fiilden kaynaklanmadığından, TBK’nın 52. maddesi hükmünün uygulananamayacağını, davalı 24.11.2014 tarihinden itibaren 7 gün içinde fatura düzenlemek zorunda olup müvekkilinin faturayı düzenlettirme hakkı ve yetkisinin olmadığını, fatura düzenleme sorumluluğu satıcı davalıya ait olup, vergi ziyaı halinde sorumlunun davalı olduğunu, müvekkilinin KDV yi davalıya ödediğini, ancak KDV’yi kullanan davalının devlete ödemediğini, müvekkilinin fatura talep etmediğinin davalı tarafça ispatlanması gerektiğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı vekili; davacının, fatura konusu taşınmazın 6306 sayılı kanun kapsamında yıkılıp yeniden inşa edileceğini, taşınmazın da inşaat bittiğinde teslim edileceğini bildiğini, davacının inşaatın başlamasından önce taşınmazın arsa maliki olduğunu, kentsel dönüşümden yararlandığını, bu nedenle taşınmazın 24.11.2014 tarihinde satıldığı,taraflar arasında 02.12.2014 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdedildiğini, davacının talebi üzerine 31.12.2016 tarihinde fatura kesildiğini, taşınmaz teslimlerinde KDV’yi doğuran olayın tescil tarihi değil, fiili teslim tarihi olarak kabul edildiğini, 3065 sayılı kanunun 34/1 maddesi gereği KDV indirimi yapılabilmesi için, mal veya hizmet faturasının ibrazı ve ticari defterlere işlenmesi gerektiğini, inşaattan satışlarda tapunun ne zaman verildiğinin KDV açısından önemi olmadığını,alınan bilirkişi raporlarında ise mal tesliminin yapılıp yapılmadığı, dolayısıyla KDVnin tahakkuk edip etmediğinin değerlendirilmediğini, 31.12.2016 tarihinde kesilen faturadaki KDV’nin 2016 yılında davacı tarafından kullanıldığını, faturanın 2016 yılında kayıtlara alınarak KDV indirimi yapılmasında engel bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir zarar meydana gelmişse, zararın oluşumunda fatura talep etmeyen davacının tam kusurlu olduğunu, ayrıca iddia edilen KDV zararı likit olmadığından müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı tarafından davacıya satışı yapılan taşınmaza ilişkin olarak davalı tarafça satış faturasının geç düzenlendiği, bu nedenle KDV indiriminden yararlanılamadığı ileri sürülerek, KDV tutarının tahsili istemiyle başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasında, davacının paydaşı bulunduğu taşınmaz üzerinde bulunan yapının 6306 sayılı kanun kapsamında yıkılarak yeniden inşası hususunda 02.12.2014 tarihinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi akdedildiği, yıkım sonrası taşınmaz üzerinde kat irtifakı tesisi sonrasında yeni yapılacak yapıda B blok 1. kat 2 no’lu bağımsız bölümün 24.11.2014 tarihinde 735.000-TLbedel ile davacıya satışı yapıldığı, davalı tarafından faturanın 31.12.2016 tarihinde düzenlendiği, davacı tarafça, faturanın tapuda devir tarihi olan 24.11.2014 tarihinden 2 yıl sonra 31.12.2016 tarihinde düzenlendiği ve bu nedenle KDV indiriminden yararlanamadığı, KDV kadar zarar ettiği gerekçesiyle işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. 3065 sayılı KDV Kanununun 2/1. maddesinde teslim, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesi olarak tanımlanmış, 5. fıkrasında ise trampanın iki ayrı teslim hükmünde olduğu, bu kanunun uygulanmasında arsa karşılığı inşaat işlerinde; arsa sahibi tarafından konut veya iş yerine karşılık müteahhide arsa payı teslimi, müteahhit tarafından arsa payına karşılık arsa sahibine konut veya iş yeri tesliminin yapılmış sayılacağı belirtilmiştir. Kanunun 10. maddesinde vergiyi doğuran olayın; mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması, malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde ise, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi anında meydana geleceği belirtilmiştir. Kanunun 29. maddesinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri, indirim hakkının, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği, Aynı kanunun 34. maddesinde ise yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV’nin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği düzenlenmiştir. Yukarıda açıklanan yasa hükümleri doğrultusunda uyuşmazlığın çözümü için; öncelikle davalı satıcının fatura düzenleme yükümlülüğünün oluştuğu tarihin tespiti gerekmektedir.Taşınmazın iskan ruhsatı ilgili belediyeden getirtilerek taşınmazın davacıya fiili teslim tarihinin belirlenmeli, davacının dava konusu faturayı KDV indiriminde kullanıp kullanmadığı ilgili Vergi Dairesinden sorulmalıdır. Dosyada ;Vergi uzmanı bilirkişiden rapor alınarak, KDV’yi doğuran olayın gerçekleşme tarihinin ve davalı satıcının fatura düzenleme yükümlülüğünün hangi tarihte doğduğu tespit edilerek, davacı KDV indiriminden yararlanmamışsa bu durumun faturanın geç düzenlenmesinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususu belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle; uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli deliller toplanıp değerlendirilmediğinden, davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılarak, davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne; İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/07/2020 Tarih 2018/16 Esas, 2020/443 Karar sayılı hükmün HMK’nın 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine” Davacı ve davalı tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının (Davacı 54,40-TL davalı 957,35‬‬-TL ) istek halinde kendilerine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/07/2023