Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/214 E. 2023/1087 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/214
KARAR NO: 2023/1087
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/10/2020
NUMARASI: 2019/433 Esas – 2020/684 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/07/2023
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı arasındaki 19/01/2017 tarihli sözleşme ile, sözleşme ve proforma faturada özellikleri belirtilen mobilya ürünlerinin yapımı ve 60 gün içerisinde teslimi şartıyla 90.000-USD bedel ödenmek üzere anlaşıldığını, müvekkili şirketin sözleşmeye istinaden 19/01/2017 ve 20/01/2017 tarihlerinde davalı tarafa toplam 45.000-USD avans ödemesi yaptığını, müvekkili tarafından anlaşma gereği sözleşmede belirtilen malların defalarca davalıdan talep edilmesine rağmen malların teslim edilmediğini, 45.000-USD avansın iadesinin de yapılmadığını, ödenen avansın tahsili için davalı aleyhine Büyükçekmece … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, ancak davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, davalının takibe yönelik itirazının iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkilince malların sözleşmede belirtilen süre içerisinde tamamlandığını ve alıcı şirketin malı göndereceği Ürdünlü gerçek alıcısı …’in talebi doğrultusunda mallara ilişkin numunelerin Ürdün adresine kargo ile teslim edildiğini, bu teslimatın tamamen sözleşme alıcısının bilgisi ile yapıldığını ve kargoya ilişkin konşimentoların her iki tarafa gönderildiğini, numune tesliminden sonra malın gerçek alıcısının bizzat gelerek İstanbul’dan malları alarak Ürdün’e götürdüğünü, bu husustan davacının da bilgisinin bulunduğunu, malın teslimine rağmen bakiye 45.000-USD alacağın ödenmediğini, davacının Ürdün’de ki gerçek alıcı adına komisyoncu olarak sözleşmede taraf olduğunu ve malın gerçek alıcısı ile komisyon hususunda ihtilafa düştüğünü,karşı taraftan tahsil edemediği alacağına ilişkin olarak müvekkiline kötü niyetli olarak icra takibi başlattığını, davacının komisyonu karşılığı ödemeyi müvekkilinden almış olup bu hususta kendisine fatura kesildiğini,davanın reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; taraflar arasında 19/01/2017 tarihli sözleşme ile sözleşmede özellikleri belirtilen mobilya özellikli malların yapımı ve 60 gün içerisinde teslimi şartıyla 90.000-USD bedel ödenmesi üzerine anlaşma sağlandığı, davacı tarafından akdedilen sözleşmeye karşılık 45.000-USD ödeme yapıldığı, davalı tarafından davacı adına 19/01/2017 tarihli 53.041-TL tutarlı irsaliye düzenlendiği, düzenlenen bu faturaya davacı tarafından itiraz edilmeyerek ticari defterlere kaydedildiği, davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulması nedeniyle delil niteliği taşıdığı, davaya konu mallara ilişkin numunelerin Ürdün adresine UPS ile kargolanması, dosyadaki e-posta yazışmalarında malların teslim alındığının belirtilmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde; davalının sözleşmeden kaynaklanan teslim yükümlülüğünü yerine getirdiği gerekçesiyle, davanın ve koşulları olmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; sözleşme konusu malların müvekkilinin rızası dışında üçüncü kişiye teslim edildiğini, üçüncü kişiye teslim konusunun davalı tarafça ikrar edildiğini, müvekkilinin üçüncü kişiye teslim konusunda hiçbir talimatı bulunmadığını, müvekkilinin sadece numunelerin gönderilmesi konusunda mesajının bulunduğunu, bu mesajın malların teslim edileceğine dair yorumlanmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin talimatı bulunmamasına rağmen malların üçüncü kişiye tesliminin davalıyı bu sorumluluktan kurtarmayacağını, aynı mallar için hem müvekkiline kesilen 19.01.2017 tarihli hem de malların teslim edildiği …’e kesilen 30.03.2017 tarihli mükerrer fatura bulunmasına rağmen, mahkemece bu hususun açıklığa kavuşturulmadığını, bu durumun davalının ticari defterleriyle ortaya çıkacağını, ancak davalının ticari defterlerini ibraz etmediğini, müvekkiline teslim edildiği takdirde sonrasında müvekkilince yurt dışına gönderilecek olan malların faturasının mecburen ticari defterlere girilmesinin, malların teslim edildiğine delil olamayacağını, malların müvekkiline teslim edilmeyerek başka bir fatura ile yurt dışındaki üçüncü kişiye teslim edildiğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, sözleşme konusu malların satıcı davalı tarafından alıcı olan davacı yerine dava dışı üçüncü kişiye teslim edildiği iddiasına dayalı olarak, davalıya avans olarak ödenen bedelin tahsili istemiyle başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. 6098 sayılı TBK’nın 207. maddesi, “Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir. Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler.” hükmünü haizdir. Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere; aksi kararlaştırılmadıkça satış sözleşmelerinde alıcı ile satıcının edimlerini aynı anda eda etmeleri esastır. O halde, alım satım akdine konu malı teslim almadan satıcıya avans ödemesi yaptığını iddia eden davacı, bu iddiasını ispat yükü altındadır. Satış sözleşmesinde aksine bir anlaşma olmadığı takdirde, tarafların edimlerini aynı anda ifa etmeleri kural olduğundan, peşin satış karinesi uyarınca davacının davalıya avans niteliğinde ödeme yaptığını ve karşılığında mal teslim edilmediğini yazılı delillerle kanıtlaması gerekir. Somut olayda; taraflar arasında akdedilen 19.01.2017 tarihli sözleşme ile davalı tarafından davacıya sözleşme ekinde yer alan mobilya ürünlerinin 90.000-USD karşılığı satışının yapılmasının kararlaştırıldığı, 45.000-USD’nin avans olarak ödendiğinin ve kalanın yükleme günü ödeneceğinin, ürünlerin 60 gün içerisinde İstanbul depoda alıcıya teslim edileceğinin, nakliye konteynerin alıcıya, konteyner yüklemenin satıcıya ait olduğunun hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafından 19.01.2017 tarihinde 30.000-USD ve 20.01.2017 tarihinde 15.000-USD ödeme yapıldığı sabit olup, ödeme tutarları davalının da kabulündedir. Ancak davacı tarafından malların müvekkili yerine dava dışı üçüncü kişiye teslim edildiği ileri sürülmüş olup, malların davacı yerine dava dışı … adlı kişiye teslim edildiği sabittir. Davalı tarafça, malların davacının bilgisi dahilinde İstanbul’da bu kişiye teslim edildiği ve bu kişinin malları Ürdün’e götürdüğü ileri sürülmüştür. Davalı tarafça sunulan Whatsapp yazışmalarına göre, davacı şirket yetkilisi …’nun ürün numunelerinin Ürdün’de bildirdiği adrese davalı tarafından gönderilmesi konusunda bilgi sahibi olduğu, gönderi adresini davalıya bildirdiği, numunelerin de bu adrese davalı tarafından kargo ile gönderildiği,konşimentonun davacı tarafından gönderilmesinin istenildiği sabittir. Numuneler davacının bilgisi dahilinde ve onun bildirdiği adrese gönderilmiş olmakla, alıcının da aynı kişi olduğu ve malların teslimini talep hakkının ona ait olduğu kabul edilmelidir. Davacı tarafından malın gerçek alıcının Ürdün’de bulunduğu kabul edilmektedir.kendisinden onay alınması gerektiğini ,onay alınmadan alıcıya yapılan teslim nedeniyle avansın iadesi istenilmektedir. Bu durumda davacının yurt dışındaki alıcı adına hareket ettiği, bu nedenle davalının teslim için davacıdan ayrıca onay almasına gerek bulunmadığı sonucuna varılmaktadır. Davalı tarafından satışa konu mallara ilişkin olarak hem davacıya hem de yurt dışı alcıya hitaben iki ayrı fatura düzenlenmiş olup, davacıya hitaben fatura düzenlendikten sonra malların yurt dışına gönderilecek olması nedeniyle yurt dışı alıcıya ihracat faturası düzenlenmesi nedeniyle davacının avans olarak ödediği bedelin gerçek alıcı adına ödendiğinin kabulü gerekir. Davacı adına düzenlenen fatura da davacının ticari defterlerinde kayıtlıdır. Bu nedenle mahkemece davalının sözleşmedeki teslim yükümlülüğünü yerine getirdiğinin kabulü ile davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.06/07/2023