Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/205 E. 2021/185 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/205
KARAR NO : 2021/185
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ 09/09/2020 (Karar) – 15/10/2020 (Ek Karar)
NUMARASI : 2019/643 Esas 2020/487 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/02/2021
Tahkim ilk itirazının kabulüne ilişkin davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili ; müvekkili şirketin Mayıs 2004’den bu yana davalı şirket ürünlerinin Türkiye Bölgesi ile sınırlı olmak kaydıyla “münhasıran yetkiyle” distribütör olarak ticari ilişkisi bulunduğunu, son zamanlarda davalıdan satın alınarak müşterilerine satılan pompalarda arızalara yönelik sayısız şikayet ve ayıp bildirimi aldığını, davalının gizli ayıplı mal satmaya devam ettiğini, ticari ilişkinin haklı nedenlerle feshedildiğini, sürekli arıza yapan ve arızaları davalı tarafından giderilmeyen uzaktan kumanda ve alıcı (reciever) arızaları aşırı ısınma (hararet) sorunlarının müvekkilinin 5 yıl boyunca uğradığı zarar tazmin edilmeksizin sadece teknik açıdan ve kısmi şekilde çözüme kavuşturulan “Pumping Piston” (Pompalama Pistonu) arızlarının fazla gürültülü çalışma ve titreme sorunlarının ortaya çıkmasına neden olduğunu, müvekkiline zararların karşılanmasına yönelik taleplere ilişkin mutabakata rağmen ödeme yapılmadığını, ayıbın bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, Bakırköy 2.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/71 D.İş sayılı dosyası ile davalının Yeşilköy CNR Expo Fuar Merkezi’nde düzenlenen Ankomak 2016 Uluslararası İş Makine ve İnşaat Teknolojileri Fuarı’nda … marka beton mikserlerinin … San. ve Tic. Ltd. Şti.’ standında satışa sunulmak üzere sergilendiğinin tespit edildiğini, davalının üçüncü bir kişiyi yetkilendirdiğini ve tanınan tek satıcılık yetkisinin ihlal edildiğini, müvekkilinin davalı …. ürünlerini marka haline getirdiğini,TTK 122.maddesi uyarınca portföy tazminatını hak ettiğini, ayıplı ve gizli ayıplı mallardan kaynaklı davalı tarafça kabul edilmesine rağmen ödenmeyen garanti ve ihtilaflı masraflar için şimdilik 60.311,51-euro karşılığı 371.651,58- TL, ticari ilişkinin davalı tarafın kusuru nedeniyle sona erdirildiğinden iade alınması gereken davacı stoklarında bulunan yedek parça bedellerinin karşılığı olarak 650.000-euro karşılığı 4.005.430-TL,davacının hak kazandığı portföy tazminatı için şimdilik 1.000-euro karşılığı 6.162,20- TL, rekabet yasağına aykırılık nedeniyle tazminat tutarı için şimdilik 1.000-euro karşılığı 6.162,20-TL olmak üzere toplam 712.311,51-euro karşılığı 4.389.405,98-TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının tüm söylemleri ve istemlerinin taraflar arasındaki sözleşme ilişkisine, maddi vakıaya, uygulanması gereken sözleşme hükümlerine ve yasal düzenlemelere aykırı olduğunu, gerek usul gerekse de esas yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşme gereğince davanın öncelikle tahkim şartına göre çözümlenmesi gerektiğini, davacının gerek HMK Mad.29.maddesinde ifade edilen dürüst davranma ve doğruyu sözleşme yükümlülüğüne aykırı hareket etmesi, gerekse de ileri sürdüğü taleplerinin 6098 sayılı TBK 209.madde ve TTK 23. vs. Hükümlere aykırı olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece, davacının taraflar arasındaki distrübütörlük sözleşmesine aykırılıktan kaynaklı davalıdan bir kısım taleplerde bulunduğu, taraflar arasındaki, sözleşmenin bir tarafının yabancı şirket olması nedeni ile geçerli olduğu ve 805 sayılı kanunun uygulanma olanağı olmadığı , davalı tarafın süresi içinde tahkim ilk itirazında bulunduğu, sözleşmenin 12.3. Maddesi gereği uyuşmazlığın tahkim yolu ile çözümlenmesinin zorunlu olduğu, öte yandan dava dilekçesindeki tüm taleplerini taraflar arasındaki sözleşmeye davalının aykırı davrandığı iddiasına dayandıran davacının bu sözleşmenin geçersiz olduğunu, yok hükmünde olduğunu ileri sürmesi de MK.2. Maddesi anlamında dürüstlük kuralına da aykırı olduğu, HMK’nun 116/1-b bendi uyarınca uyuşmazlığın tahkim yolu ile çözülmesi gerekeceği gerekçesiyle 413/1 maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmiştir.Mahkemece 15/10/2020 tarihli ek karar ile; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320- TL arabulucu ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili,mahkeme gerekçesinde dayanılan kararların hiçbirinin uyuşmazlıkta uygulanabilecek kararlardan olmadığını, Distribütörlük Sözleşmesinin yalnızca İngilizce dilinde düzenlenmiş olup geçersiz olduğunu ve “Şirketin Satış Şart ve Hükümleri” isimli belgenin hiçbir zaman müzakere edilmediğini, hiçbir zaman imzalanmadığını hatta tam tersi davalı tarafından kendisine dayatıldığını, “Şirketin Satış Şart ve Hükümleri” isimli belgenin de 805 sayılı Kanun uyarınca geçersiz sayılması gerektiğini, müvekkilinin dürüstlük kuralına aykırı bir davranışta bulunmadığını, Yargıtay’ın İngilizce düzenlenen sözleşmeleri ve tahkim şartlarını 805 sayılı Kanun’a göre geçersiz kabul ettiğine dair yerleşik Yargıtay içtihatlarının olduğunu, Distribütörlük Sözleşmesinin Genel İşlem Koşulları hükümleri bakımından da geçerli olmadığını,gizli ayıp sorununun müvekkilinin ciddi şekilde zarara uğramasına ve Türkiye pazarındaki itibarının sarsılmasına neden olduğunu, davalının kasıtlı şekilde müvekkilinin münhasır yetkisini ihlal ettiğini, müvekkilinin portföy tazminatına hak kazandığını, ihracatın davalı tarafından pasif yolla yasaklandığını, uyuşmazlığın tabi olduğu hukukun Türk Hukuku ve yargı yerinin Türk Mahkemeleri olduğunu, bu nedenlerle kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili ek karara ilişkin sunduğu istinaf dilekçesinde, kararda kanun yolu ve başvurusu süresine dair bilgilerin doğru, net ve eksiksiz olarak verilmediğini, davalının geçerli ya da geçersiz hiçbir mazeret göstermeksizin arabuluculuk görüşmesine katılmadığını ek kararın kaldırılmasını, arabuluculuk ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: HMK’nın 116. maddesinde tahkim itirazı ilk itirazlar arasında sayılmış olup davalı vekilince süresinde cevap süresi içerisinde tahkim ilk itirazında bulunulmuştur. Somut olayda uyuşmazlık , taraflar arasındaki distrübütörlük sözleşmesinden kaynaklı, sözleşmeye aykırılıktan kaynaklı rekabet yasağını ihlali, pörtföy tazminatı, davacının stoklarında bulunan yedek parça bedellerinin tazmini, gizli ayıplı mallardan kaynaklı tazminat istemine ilişkindir. Şirketin satış şart ve hükümleri başlıklı sözleşmenin 12.3. Maddesinde ” iş bu şart ve hükümlerin esas teşkil ettiği akdi ilişkiden kaynaklı olarak veya akdi ilişkiye bağlantılı olarak ortaya çıkan her türlü uyuşmazlık Uluslararası Ticaret Odası (ICC) tahkim kurallarına göre tayin edilmiş bir veya birden fazla hakemin bu kurallar çerçevesinde vereceği hakem kararıyla kesin çözüme kavuşturulacaktır.” düzenlemesi mevcuttur. Gerek HMK ,gerekse Milletlerarası Tahkim Kanunu tahkim yeri Türkiye bulunan uyuşmazlıklarda uygulanmaktadır. Geçerli bir tahkim şartı bulunup bulunmadığı hususunda Türkiye’nin taraf olduğu Newyork Sözleşmesi hükümlerine bakılmalıdır. Tarafların sözleşme veya sözleşme dışı bir hukuki ilişkiden doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların tamamının veya bir kısmının çözümünü hakem veya hakem kuruluna bırakılması hususunda yaptıkları anlaşmalar tahkim sözleşmesi olarak adlandırılmakta olup yalnızca iki tarafın iradeleriyle tasarrufta bulunabilecekleri konularda tahkim sözleşmesi yapılabilir. İster bağımsız bir tahkim sözleşmesi şeklinde isterse bir tahkim şartı şaklinde yapılsın tahkim sözleşmesinin geçerliliği için aranan temel unsurlar geçerli bir tahkim iradesinin varlığı ve yazılı şekil şartıdır. Tahkim sözleşmesinin tabi olduğu şekil 1958 tarihli New York Sözleşmesi’nin 2. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre geçerli tahkim şartından bahsedebilmek için taraflarca imzalanmış yazılı bir anlaşma, karşılıklı mektup teatisi veya telgraf aranmaktadır. Öte yandan davacı taraf İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkında 805 sayılı Yasanın 1.maddesine dayanmakta, yabancı dilde yapılan tahkim sözleşmesinin hükümsüz olduğunu savunmaktadır. 805 sayılı Yasanın 1.maddesine göre “Türk tabiiyetindeki her nevi şirket ve müesseseler, Türkiye dahilindeki her nevi muamele, mukavele, muhabere, hesap ve defterlerini Türkçe tutmağa mecburdurlar”. Anılan Yasanın 2.maddesine göre ise bu zorunluluk, yabancı şirket ve müesseseler için, Türk müesseseleri ile Türkiye uyruğunda olan kişiler ile muhabere, muamele ve temaslarına ve devlet kurumlarına ibraz zorunluluğunda bulundukları evrak ve defterlerine hasredilmiştir. Somut olaya döndüğümüzde, tahkim şartını içeren sözleşmenin bir tarafının yabancı şirket olması nedeniyle 805 sayılı yasanın 1.maddesinin uygulama olanağının bulunmadığı kanaatine varıldığından, davacı vekilinin bu konudaki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Sözleşmenin şartlarını belirleyen distrübütörlük sözleşmesine dayalı isteklerin belirli bir uyuşmazlığa ilişkin olması ,özel hukuk uyuşmazlığı niteliğinde olması nedeniyle tahkim şartının geçerli olduğu ,tacirler arasında düzenlenen bir sözleşmeye tahkim koşulu konulmasının haksız şart sayılamayacağı sonucuna varılmaktadır.O halde ilk derece mahkemesince, yasal sürede yapılan tahkim ilk itirazının kabulü ile davanın usulden reddi yönünde verilen kararda ve arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsiline ilişkin ek kararda isabetsizlik olmadığından istinaf sebebleri yerinde olmayan davacı vekilinin karara ve ek karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin karar ve ek karara yönelik istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 118,60- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 108,80-TL harcın mahsubu ile bakiye 9,80-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 11/02/2021