Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/2039 E. 2021/1803 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2039
KARAR NO: 2021/1803
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 20/09/2021 (Ara Karar)
NUMARASI: 2021/580 Esas
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/12/2021
İhtiyati tedbir isteminin reddine dair ara kararın ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
TALEP: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, müvekkilinin şirket kuruluşunda yer aldığını, şirketin ana faaliyet konusunun hırdavat sektöründe tanınmış markaların ürünlerinin satış ve pazarlaması olduğunu, bu faaliyet kapsamında öncü ve lider bir şirket konumunda olduğunu, müvekkilinin 2016 yılına kadar şirket yönetiminde aktif katılım sağladığını, 2016 yılında kanser hastalığına yakalanması sonrasında belirli bir dönem işletmeden ayrı kaldığını, müvekkilinin hastalığı yenmesi sonrasında davalıların müvekkiline şirket işlerinde ve işleyişinde ayrımcı ve kötü niyetli davranışlar sergilemeye başladıklarını, şirkete ait bilgi, belge, bilanço ve kasa hesaplarına, gelir gider dengesine dair bilgilerin müvekkili ile paylaşılmadığını, davalılardan her biri birinin bir başka davalının katılım olmaksızın şirket adına kayıtlı taşınmazlar ve araçları üzerine geçirme yada başkaca kimselere satma yetkisinin bulunduğunu, bu sınırsız yetkinin kısıtlanmasını gerektiğini beyan ederek, HMK 389.maddesi anlamında, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğma ihtimalinin bulunduğu sabit olduğu gibi dosyaya sunulan belge ve bilgilerin HMK 390/3 maddesindeki yaklaşık ispatı da sağladığı nazara alınarak kayyum ile yönetim sağlanmasına, şirket yöneticilerinin temsil ve ilzam yetkilerinin tedbiren kısıtlanması ve şirkete ait malvarlığı üzerine tedbir isteminin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI: Mahkemece, davacı vekilinin, şirkete tedbiren kayyım atanması, şirket yöneticilerinin temsil ve ilzam yetkilerinin tedbiren kısıtlanması ve şirket malvarlığına tedbir konulması yönündeki taleplerinin, haklı nedenin varlığı konusunda yaklaşık ispat koşulu oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talep eden/ davacı vekili; müvekkilin emeğini barındıran şirketin yönetimi bir anda elinden alındığını ve şirket aleyhine faaliyetlere geçildiğini, diğer müşteki sanıklar hukuka ve usule aykırı genel kurul toplantısından sonra müvekkili saf dışı bıraktığını ve şirket adına kayıtlı gayrimenkullerin satışı, şirket hesabında yer alan gelirlerin şahsi hesaplara aktarılması gibi durumlar söz konusu olduğunu, müvekkiline şirket gelirinden düşen payının ödenmediğini, ihtiyati tedbir kararının HMK’nın 391/2 maddesi uyarınca gerekçeli karar şeklinde yazılması gerekmekte olduğunu,mahkemece gerekçeli karar yazılmamış olduğundan kararın bozulması gerektiğini, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşmasında veya tamamen imkansız hale gelmesinden zarar görecek olduğunu,kararın kaldırılarak ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava,%25 pay sahibi davacının TTK 630/2.maddesi uyarınca, haklı sebeplerle limited şirket müdürlerinin yönetim ve temsil haklarının kaldırılması (azli) ve açılan davada verilen karar kesinlesinceye kadar tedbiren davalı şirkete kayyum atanması istemine ilişkindir. TTK 625. ve 626.maddelerine göre, müdürler görevlerini tüm özeni göstererek yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kuralı çerçevesinde gözetmekle yükümlüdürler.TTK 630.maddesinde,özel bir hüküm bulunmadığından, ihtiyati tedbire ilişkin olarak genel hüküm olan HMK 389 vd.maddeleri uygulanmalıdır. 6100 Sayılı HMK 389/(2) Maddesi “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. ” Ayn yasanını 390 Maddesi “tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmünü içermektedir. Şirket yönetiminin genel kurulca seçilmiş yöneticilerle yapılması, zorunluluk olmadıkça şirket yönetimine müdahale edilmemesi esastır. Davacı, davalıların şirketi temsil yetkisinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını istemektedir. Geçici hukuki koruma önlemi alınırken, tarafların menfaat dengesinin ve şirketin menfaatlerinin korunması gerekir. Geçiçi hukuki koruma yargılamasını, asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Geçiçi hukuki koruma yargılamasında yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Yaklaşık ispat durumunda ise; hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte; zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez.Somut olayda ;dava açılması ile birlekte ihtiyati tedbir talep edilmiş olup,haklı sebebin mevcut olup olmadığı sunulan delillerle birlikte bir yargılama yapılmasını gerektirmektedir. İlk derece mahkemesince davacı vekilinin,şirket yöneticilerinin temsil ve ilzam yetkilerinin tedbiren kısıtlanması ve şirket malvarlığına tedbir konulması yönündeki taleplerinin, haklı nedenin varlığı konusunda yaklaşık ispatın sağlanmadığı gerekçesiyle reddine ilişkin ara kararında delillerin takdirinde isabetsizlik görülmediğinden, ihtiyati tedbir isteyen/davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/12/2021