Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/203 E. 2023/1017 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/203
KARAR NO: 2023/1017
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/10/2020
NUMARASI: 2017/954 Esas – 2020/621 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesi KaynaklI)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/06/2023
Davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen kararın taraf vekilliri tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; taraflar arasında 24.08.2015 tarihli nokta satış sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme gereğince davalının müvekkiline ait … marka ve logolu içeceklerin satışını üstlendiğini, sözleşmenin 4. maddesine göre davalının … markası haricinde herhangi bir muadil ürünü satmamayı, bulundurmamayı üstlendiğini, ancak davalının bu hükme aykırı olarak başka bir markanın ürünlerin satışını gerçekleştirdiğini, müvekkili tarafından yaptırılan delil tespitinde ihlalin tespit edildiğini, bu nedenle davalının sözleşmenin 4. Ve 8 maddesi gereği sözleşme bedelinin 1,5 katı oranında cezai şart ödemekle yükümlü olduğunu, müvekkilince keşide edilen Beyoğlu … Noterliğinin 04.04.2017 tarihli ihtarname ile cezai şart bedeli ile 6.270,68-TL cari hesap alacağın ödenmesinin istenildiğini, ancak davalının borcunu ifa etmediğini, ayrıca, sözleşmeyi haksız feshederek müvekkiline zarar verdiğini, bu nedenle müvekkilinin müspet zararının da tazmininin gerektiğini, davalının sözleşmede belirlenen kotalara ulaşmayarak müvekkilinin kar kaybına neden olduğunu belirterek, 45.000-TL cezai şart bedeli ile 6.270,68-TL cari hesap alacağının temerrüt tarihi olan 14.04.2017 tarihinden itibaren ticari faiz işletilerek, ayrıca 1.000-TL tazminatın ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 10.03.2020 tarihli ıslah dilekçesiyle, 1.000-TL olan tazminat talebini 105.682,02-TL artırarak 106.682,02-TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davaya dayanak 24.08.2015 tarihli sözleşme müvekkili şirket yetkilileri tarafından imzalanmadığından geçersiz olduğunu, müvekkilinin iki yetkilinin müşterek imzası ile temsil edilmesine rağmen sözleşmede tek imza bulunduğunu, bu imzanın da şirket yetkilisine ait olmadığını, sözleşme geçersiz olmakla cezai şart hükmünün de geçersiz olduğunu, yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığından davacının cari hesaba dayanmasının mümkün olmadığını, davacının, müvekkilinin su taleplerini karşılamayarak sık sık temerrüde düştüğünü, siparişlerin zamanında karşılanmadığını,davacının, müvekkilince personeli için bulundurulan başka marka suları tespit ettirdiğini, müşterilere başka marka su verildiğinin tespit edilmediğini, davacının talebi seçimlik cezai şart niteliğinde olup seçimlik hakkını daha önce kullanmadığını, dava dilekçesinde ise cezai şart ile birlikte zarar talep edildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; davacının ticari defter lerine göre, davacının 01.09.2015 tarihli yevmiye kaydı ile davalının düzenlediği sponsorluk bedeli faturasına istinaden davalıya 30.000-TL ödeme yaptığı, davacının dava tarihi itibariyle 6.270,68-TL cari hesap alacağının bulunduğu, ihtarnamede verilen süre sonunda 14.04.2017 tarihinde temerrüte düştüğü, davacının sözleşme kapsamında davalıya yaptığı mali yardımlar ile 45.000-TL cezai şart talep edebileceği, davalının tacir olması nedeni ile cezai şartın tenkisini talep etme hakkının bulunmadığı, cezai şartın bir kimsenin ekonomik mahvına sebep olacak kadar yüksek olması halinde cezai şartı içeren sözleşme hükmünün kısmi hükümsüzlük uygulaması ile tenkisinin mümkün olduğu, cezai şart alacağının miktarının davalı yönünden fahiş bulunduğu, takdiren %50 oranında hakkaniyet indirimi yapılmasının uygun olacağı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 22.500-TL cezai şart alacağı ile 5.270,68-TL cari hesap alacağının 14.04.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: 1-Davacı vekili; cari hesap alacağının 6.270,68-TL olarak tespit edilmesine rağmen gerekçe bulunmadan 5.270,68-TL alacağa hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, taraflar tacir olduğundan cezai şarttan indirim yapılmasının hatalı olduğunu, davalının cezai şartın fahiş olduğunu ileri sürmediğini, kaldı ki indirim yapılırken davalının ticari kayıtlarının incelenerek cezai şartın ekonomik mahvına neden olup olmadığının tespiti gerekirken mahkemece bu denetim yapılmayarak keyfi indirim yapıldığını, müvekkilinin uğradığı zarar miktarına göre de indirimin fahiş ve hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkilinin uğradığı zararın tazminini talep etmelerine rağmen mahkemece bu hususta bir karar verilmemesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı vekili; müvekkili şirket müşterek imza ile temsil edilmesine rağmen, kime ait olduğu belli olmayan tek imzalı sözleşmenin geçerli olduğunun kabulü ile cezai şarta hükmedilmesinin hatalı olduğunu, sözleşme yetkisiz imza nedeniyle geçersiz olmakla cezai şart hükmünün de geçersiz olduğunu, yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığından davacının cari hesaba dayanmasının mümkün olmadığını, davacının talebi seçimlik cezai şart niteliğinde olup, seçimlik hakkını daha önce kullanmadığını, dava dilekçesinde ise cezai şart ile birlikte zarar talep edildiğini, davanın bu nedenle reddinin gerektiğini, davacının, müvekkili şirketin su taleplerini karşılamayarak sık sık temerrüde düştüğünü, siparişleri zamanında karşılanmadığını, bu hususta tanık dinletme taleplerinin mahkemece sebep gösterilmeden reddedildiğini, davacının müvekkilini uyarma yerine, müvekkilince personeli için bulundurulan başka marka suları tespit ettirerek dava açmasının kötü niyetin göstergesi olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesinin talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, taraflar arasında akdedilen nokta satış sözleşmesinin davalı tarafça ihlal edildiği iddiasına dayalı olarak cezai şart ve cari hesap alacağının tahsili ile uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Taraflarca imzalanan 24.08.2015 tarihli nokta satış sözleşmesinin 4. maddesinde, davalının davacı ürünleri dışındaki içecek ürünlerini bulundurmamayı ve satmamayı taahhüt ettiği, bu taahhüde uyulmaması halinde ise sözleşme bedelinin 1,5 katı oranında cezai şart ödeneceği feshi düzenleyen 8. maddede ise sözleşmenin davalı tarafından ihlali halinde yine aynı oranda cezai şart ödeneceği kararlaştırıldığı, sözleşme bedelinin 30.000-TL olduğu, davalı iş yerinde 06.02.2017 tarihinde yaptırılan delil tespitinde, iş yeri deposunda ve giriş katında başka marka soğutucular bulunduğu, yine başka marka su kolilerinin bulunduğunun tespit edildiği, davacı tarafça keşide edilen 04.04.2017 tarihli ihtarname ile davalıya cezai şart bedeli ile cari hesap borcunun ödenmesinin, aksi takdirde sözleşmenin feshi ile uğranılan zararın tazmini için yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiği anlaşılmaktadır.Davalı vekilince, müvekkili çift imza ile temsil edilmesine rağmen sözleşmede şirket yetkilisine ait olmayan tek imza bulunduğu, bu nedenle sözleşmenin geçersiz olduğu ileri sürülmüştür. Ancak sözleşme altına bulunan davalı şirket kaşesi üzerinde çift imza bulunduğu görülmektedir. Ayrıca tarafların beyanları ile davacının ticari defter kayıtlarından, taraflar arasında sözleşmenin imza tarihinden sonra bir buçuk yıldan fazla süren ticari ilişki bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle sözleşme hükümlerine dayalı olarak davacı ile ticari ilişkiye giren ve bu ilişkiyi bir buçuk yıldan fazla bir süre devam ettiren davalının, ihtilaf yaşandığında sözleşmenin geçersizliğini ileri sürmesi dürüstlük kuralına da aykırıdır. Bu nedenle sözleşme ve buna bağlı olarak içeriğindeki cezai şart düzenlemesi geçerlidir. Davacı tarafça cari hesap alacağı talep edilmiş olup, ihtara rağmen davalı taraf ticari defterlerini inceleme için sunmamış, davacı tarafın usulüne uygun tutulmuş ve sahibi lehine delil vasfına haiz ticari defter kayıtları ile davalının bakiye 6.270,68-TL cari hesap alacağının bulunduğu belirlenmiştir.Mahkemece de davacının bu tutarda alacaklı olduğu yazılmasına karşın, gerekçe ile çelişki oluşturacak şekilde 5.270,68-TL cari hesap alacağına hükmedilmesi yerinde bulunmamıştır. Davacının ikinci talebi, sözleşmenin 4 ve 8. maddelerine dayalı cezai şart istemine ilişkindir. Söz konusu cezai şart, seçimlik cezai şart niteliğinde olup, TBK’nın 179/1. maddesine göre “Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir”. Davacı tarafından yaptırılan delil tespiti ile davalının sözleşmenin 4. maddesine aykırı olarak başka bir firmanın içeceklerini iş yerinde bulundurduğu ve bu nedenle sözleşmenin bu hükmünü ihlal ettiği sabittir. Davalı tarafça başka markaya ait içeceklerin personelin ihtiyacı için bulundurulduğu, satışının yapılmadığı ileri sürülmüşse de, iş yerinin giriş ve depo katlarında başka markaya ait iki ayrı soğutucu ve su kolilerinin bulundurulması karşısında bu savunmaya itibar edilmesi mümkün değildir.Davacının su siparişlerini karşılamadığına ilişkin bir delil ibraz edilmemiş olup, iddianın tanıkla ispatı da mümkün değildir. Davalı tarafça sunulan e-posta yazışmaları da davacının keşide ettiği ihtarname sonrası döneme ait olup, bu iddiayı kanıtlamaya elverişli değildir.Sözleşmenin davalı tarafça ihlal edildiği sabit olup, davacının cezai şart talep hakkı doğmuştur. Mahkemece cezai şarta hükmedilmiş, ancak cezai şart tutarının davalının ekonomik olarak mahvına neden olacağı gerekçesiyle, cezai şarttan %50 oranında indirim yapılmıştır. TTK’nın 22. maddesi gereğince, kural olarak tacirin cezai şarttan indirim yapılmasını talep hakkı bulunmasa da, cezai şart tacirin iktisaden mahvını gerektirecek derecedeyse tenkise karar verilebileceği kuşkusuzdur. Mahkemece bu hususta bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı gibi, davalı tarafça ticari defterleri de inceleme için ibraz edilmemiştir. Ancak taraflar arasındaki ticari ilişkinin kısa bir süre devam etmiş olması, sözleşme bedelinin 30.000-TL olması ve ticari işlem hacmi de dikkate alındığında, sözleşme hükmü gereği 45.000-TL cezai şartın fahiş olarak takdir edilmesi yerinde bulunmuştur.Davacının üçüncü talebi ise, sözleşmenin davalı tarafça ihlali neticesinde uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Davacı tarafın ıslah dilekçesi ekindeki kayıtlardan, davalının sözleşme gereği kotaya uygun olarak alması gereken ürün tutarının alınmaması nedeniyle oluşan kar kaybının talep edildiği anlaşılmaktadır. Ancak cezai şart davacının uğradığı zararın maktu olarak giderilmesi yöntemi olup ,talep olunan cezai şartı aşan bir zarar oluştuğu kanıtlanamamıştır.Ayrıca kar kaybı talebi yerinde değildir.Bu nedenle mahkemece bu istemin reddine karar verilmesi yerinde ise de, bu kısma ilişkin gerekçe yazılmaması usule aykırıdır. Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, cari hesap alacağının gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturacak şekilde eksik bedele hükmedilmesi ve davacının tazminat istemine ilişkin herhangi bir gerekçe yazılmadan istemin reddine karar verilmesi doğru değil ise de, yapılan hata/eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılarak “davanın kısmen kabulü ile 22.500-TL cezai şart ile 6.270,68-TL cari hesap alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine” karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/10/2020 Tarih 2017/954 Esas – 2020/621 Karar sayılı kararın HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kısmen kabulüne, 22.500-TL cezai şart ile 6.270,68-TL cari hesap alacağının 14.04.2017 tarihinden itibaren avans faizi işletilerek davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemlerin yerinde olmadığından ve reddine” İlk derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 1.965,32-TL nispi karar ve ilam harcından mahkeme veznesine yatırılan 2.697,66‬-TL peşin harçdan mahsubu ile 732,34‬-TL fazla harcın talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yatırılan 1.996,72‬-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 1.600-TL bilirkişi ücreti ve 187,80-TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.787,80-TL yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 375-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafından yapılan 50-TL posta masrafından ibaret yargı giderinin davanın reddi oranında hesaplanan 39-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalanın davalı üzerinde bırakılmasına, Davacı lehine taktir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davanın reddolunan kısmı üzerinden davalı lehine taktir olunan 11.743,66 -TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” Alınması gereken 1.897,01-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 384,50-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.512,51-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafça yapılan 48-TL istinaf yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan10-TL’nindavalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kalanın üstünde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/06/2023