Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/2025 E. 2022/344 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA N : 2021/2025
KARAR NO : 2022/344
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/10/2021 (Ara Karar)
NUMARASI: 2019/1290 Esas
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/03/2022
İlk derece mahkemesince verilen 12/10/2021 tarihli ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
TALEP :Davacılar vekili; dava dilekçesi ile birlikte sunulan ihtiyati tedbir taleplerinin mahkemece reddedildiğini, davalı Şirket’in 31.12.2020 tarihinde gerçekleşen Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı’nda davalı Şirket’in sermayesinin 63.304.988-TL’den yaklaşık olarak 3 kat arttırmak suretiyle 180.000.000-TL’sına arttırıldığını, gelinen şu aşamada ise 31.12.2020 tarihinde alınan sermaye artırım kararının üzerinden neredeyse 1 yıl bile geçmeden yeniden bir sermaye artırım kararı alınması hususunda davalı şirket tarafından kötü niyetli bir şekilde olağanüstü genel kurul toplantısı düzenlenmesi kararı alındığını, sermaye artırımlarının müvekkillerinin hisselerinin haksız ve hukuka aykırı bir şekilde azaltılarak müvekkillerinin etkisizleştirilmeye çalışıldığını, davalı şirket ve iştiraki …’deki nakdi sermaye taahhüdünün neredeyse tamamına dava dışı …katılarak, her iki şirketteki hissedarlığını artırdığını, hatta yavaş yavaş…’de hakim hissedarlığı davalı şirket …’ın elinden aldığını, bu durumda müvekkillerinin şirketteki paylarının kademeli olarak azaltılmaya çalışıldığını, davalı şirketin dolayısıyla müvekkilinin zarara uğratılması ihtimalinin yüksek olduğunu beyanla davalı şirketin malvarlığının koruma altına alınmasını temin amacıyla, davalı şirketin zarara uğratılmasını önlenmesi için şirket yönetiminin atanacak kayyıma devredilmesine, bu talebinin kabul edilmemesi halinde, şirket denetimi için kayyım atanmasına, davalı şirketin mevcut aktif ve pasiflerinin tespiti için defter tutulmasına, dava sürerken müvekkillerine ait payların rüçhan hakkının kısıtlanması sonucu üçüncü kişilere devredilmesini önlemek amacıyla söz konusu paylar üzerinde HMK m.389 vd. hükümleri gereği ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece; dosya kapsamına, delil durumuna göre davalı şirketin mevcut yönetiminin bulunması ve davalı şirkette organ boşluğu bulunmaması nedeniyle davalı şirkete yönetim veya denetim kayyımı atanmasını gerektiren geçerli ve haklı bir neden bulunmadığından kayyım atanmasına yönelik tedbir talebinin reddine; tedbir talep eden davacı taraf açısından ileride telafisi imkansız zararların doğma ihtimalinin olmaması ve henüz davacının haklılığının yaklaşık olarak ispat edilmemiş olması ve uyuşmazlık konusunu doğrudan ilgilendirmemesi nedeniyle davalı şirketin mevcut aktif ve pasiflerinin tespiti için defter tutulmasına, dava sürerken davacılara ait payların rüçhan hakkının kısıtlanması sonucu üçüncü kişilere devredilmesini önlemek amacıyla söz konusu paylar üzerine tedbir konulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili; davalı şirket ve iştiraki … şirketinin 2020 yılında gerçekleşen sermaye artırımlarına nakdi iştirakin neredeyse tamamının dava dışı hakim hissedar … tarafından yapıldığını, sermaye arttırımlarıyla müvekkillerinin hisselerinin haksız ve hukuka aykırı bir şekilde etkisizleştirilmeye çalışıldığını, bahse konu sermaye arttırımlarının dava dışı …nin şirketten aldığı huzur hakları ile karşılanmasının mümkün olmadığını, dava dışı…’nin kaynağı bilinmeyen serveti ile sistematik bir şekilde davalı şirketi ve grup şirketini ele geçirmeye çalıştığını, 2 yıldır devam eden yargılama sürecinde müvekkillerinin zarar görmeye devam ettiğini ileri sürerek müvekkillerinin gerekse diğer ortakların korunması için şirkete kayyım atanarak yönetimin kayyıma devredilmesi gerektiğini, davalı şirketin mevcut aktif ve pasiflerinin tespiti için defter tutulmasının gerektiğini, bu talebinin kabul edilmemesi halinde, şirket denetimi için kayyım atanmasına, davalı şirketin mevcut aktif ve pasiflerinin tespiti için defter tutulmasına, dava sürerken müvekkillerine ait payların rüçhan hakkının kısıtlanması sonucu üçüncü kişilere devredilmesini önlemek amacıyla söz konusu paylar üzerinde HMK m.389 vd. hükümleri gereği ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava anonim şirketin feshi, ortaklıktan çıkma, çıkma payının ödenmesi istemlidir. TTK 531. madde fesih davası açılması halinde alınacak tedbirler yönünden ayrıca bir düzenleme öngörmemiştir.
Davacılar vekilinin dava dilekçesi ile ileri sürdüğü ihtiyati tedbir talebinin 13/12/2019 tarihinde reddine karar verilmiştir. Dairemizce bu karara karşı yapılan istinaf başvurusu ise 20/02/2020 tarihinde reddedilmiş olup; dava sırasında davacı tarafça davalı şirkete yönetim kayyımı, olmadığı takdirde denetim kayyımı atanması için ihtiyati tedbir karar verilmesi, davalı Şirket’in mevcut aktif ve pasiflerinin tespiti için defter tutulmasına karar verilmesi, dava sürerken müvekkillerine ait payların rüçhan hakkının kısıtlanması sonucu üçüncü kişilere devredilmesinin önlemesi amacıyla söz konusu paylar üzerinde HMK m.389 vd. hükümleri gereği ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.Anonim Şirketler TTK’nun 365. maddesi uyarınca yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunurlar. Somut olayda şirkette organ boşluğu olduğu iddiası bulunmamaktadır. Anonim şirketlerde yönetim kurulunun yönetim yetkisinin mahkemelerce kaldırılacağına veya sınırlandırılacağına ilişkin yasal düzenleme yoktur. Yönetim Kurulunun görevden alınması, seçilmesi TTK’nun 408(2)-b gereği şirketin genel kuruluna tanınmış bir yetkidir. Bu nedenle davalı şirkete tedbiren yönetim kayyımı atanması isteminin yasal dayanağı bulunmamaktadır.
HMK 389. vd.maddelerinde aranan, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi, talep sahibi davacıların hakkını tehdit eden yakın bir tehlike nedeniyle ivedi bir koruma ihtiyacı içinde bulundukları hususu belirlenememektedir. Diğer taraftan HMK 390/3 maddesi gereğince tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispat zorundadır. Somut olayda, sermaye artırımına dair genel kurul kararları ile müvekkillerine ait payların rüçhan hakkının kısıtlanması sonucu üçüncü kişilere devredilmesinin önlenmesi talep edilmekte ise de sermaye artırımına dair genel kurul kararları bu davanın konusu değildir. Ayrıca dosyada mevcut delillerin davanın esası hakkında henüz yaklaşık ispat düzeyinde olmadığı, tahkikat gerektirdiği anlaşıldığından ilk derece mahkemesince koşullar gerçekleşmediğinden şirkete denetim kayyımı atanması, şirketin mallarının defterinin tutulması, şirket hisselerine ihtiyati tedbir konulması taleplerinin reddine yönelik ara kararına karşı ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde görülmeyerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacılar/ihtiyati tedbir talep edenler vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından davacılar tarafından peşin yatırılan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40-TL harcın davacılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.03/03/2022