Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/1916 E. 2023/684 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1916
KARAR NO: 2023/684
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/06/2021
NUMARASI: 2018/153 Esas – 2021/510 Karar
DAVA: Tazminat (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/05/2023
Davanın reddine ilişkin kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı, 2007 yılında Şişli bölgesinde faaliyet gösteren … Tic. Ltd. Şti’ye … Bank Çağlayan şubesi tarafından kullandırılan Krediler için 3 adet kredi sözleşmesini müteselsil kefil olarak imzaladığını, Kadıköy … Sok. … Çıkmazı … nolu evini banka lehine ipotek ettiğini, şirketin kefil olduğu son krediyi Mart 2011 tarihinde tamamen ödeyerek kapattığını, şirketin banka ile kredi işlemlerinin devam ettiğini, kendisinden sonra 2 adet kredi sözleşmesi daha imzaladıklarını ve bu sözleşmelerde imzası olmadığını, şirketin bu kredileri ödemekte sıkıntıya düştüğünde adına davalı banka tarafından Beyoğlu … Noterliğinden 14.02.2012 tarih … nolu ihtarname gönderildiğini, kendisininde Kadıköy … Noterliğinden 20.02.2012 tarih ve … yevmiye nolu karşı ihtarname ile imzası olmayan kredi sözleşmelerinden sorumlu olmadığını, gayrimenkulü üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını da içeren karşı ihtarname gönderdiğini, bu ihtarnameye rağmen davalı bankanın İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosya üzerinden ödeme emri ile 362.332,36-TL alacak talebinde bulunduğunu, 03.04.2012 tarihinde takibin durduğunu, bankanın bunun üzerine, İstanbul 2. ATM nezdinde 2012/192 esas sayılı dosya ile itirazın iptali davası açtığını, şirkete olan kefaletinin en son 2010 yılında aldığı kredinin geri ödenmesi ile kapatıldığını, mahkemenin aldığı kararda durumunu dikkate almadığını, temerrüt halinin oluştuğunu kabul ettiğini, davalı bankaya ödenmeyen kredi kefaletinin olmadığını bildirdiğini, bunun banka ekstresi ile ispat edilecek durum olduğunu bu sebeple sorumluluğun ortaya konulamaz olduğunu, davalı bankanın gerek Noter ihtarnamesinde gerekse yeniden yapılandırma protokolünde kredileri sıralarken 25.03.2011 tarihli 300.000-TL’lik kredi sözleşmesini bildirdiğini, sözleşmeyi mahkeme safhasında yok diyerek mahkemeye ibraz etmeyerek sakladığını, bu sözleşmenin talep edilen 311.000-TL’nin mesnedi olduğunu fakat kendisinin bu sözleşmede imzasının olmadığını, icra işlemlerinin tebliğ edilmeksizin yürütülmesinin sakıncalı olduğunu, bu fiilleri hukuku kullanarak sonuçlandıran bankanın hiçbir kefaletinin olmadığı halde yegane evini sattırarak kendisini büyük zarara uğrattığını, evinin değerinin satış fiyatının iki katı iken kıymet takdir raporlarının tebliğ edilmeden yapılan satışın hem maddi hem manevi zarara uğrattığını, Mahkemece yapılacak değer tespiti ile bu iddiasının açıklık kazanacağını, davalının haksız eylem ve işlemi sonucu doğan zararının tespit edilecek gerçek değeri üzerinden talep ve dava haklarının saklı tutularak şimdilik 20.000-TL’lik maddi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkili bankanın Çağlayan şubesi ile … Dış Tic. Ltd. Şti arasında imzalanan genel kredi sözleşmelerine istinaden firmaya ticari kredi kullandırdıklarını, davacı borçlu … ile dava dışı …, … ve …’nın söz konusu sözleşmeleri müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredi borçlusu şirketin kredi borçlarının teminatı olarak davacı … adına kayıtlı Kadıköy, … Mahallesi, … ada, … parselde kayıtlı … arsa paylı 2 nolu bağımsız bölüm taşınmaz üzerine müvekkili banka lehine ipotek tesis olunduğunu, kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek Beyoğlu … Noterliğinden keşideli 14.02.2012 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesiyle borçlu ve müteselsil kefillere kredi borcunun ödenmesi ihtar edilmişse de kredi borcunun ödenmediğini, kredi borcu ödenmediğinden İstanbul 11. ATM’nin 2012/136 d. İş sayılı dosyası ile ihtiyati haciz talep edildiğini, verilen haciz kararının İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı doyası ile infaz edilerek davacı/borçlu hakkında genel haciz yoluyla takip başlatıldığını, borçlu tarafından yapılan itiraz ile icra takibinin durduğunu, ilamsız takip dosyasına yapılan itiraz nedeniyle İstanbul 2. ATM’nin 2012/192 esas sayılı dosyası ile davacı borçlunun itirazın iptali talep edildiğini, dava sonucunda müvekkil bankanın alacağının ispatlandığını, davacı borçlunun iddia ettiği müvekkil bankanın haksız eylem ve işlemi sonucu doğan zararının gerçek dışı ve hayal ürünü olduğunu, asıl amacının tahsilatı geciktirmek olduğunu, tüm haksız ve kötü niyetli itirazlarının bertaraf olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davalı bankanın Çağlayan Şubesi ile kredi borçlusu … Dış Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden firmaya ticari krediler açılıp kullandırıldığı, davacı/borçlu … ile dava dışı …, … ve …’nın sözleşmeleri müteselsil kefil sıfat ile imzaladığı, kredi borçlusu olan şirketin kredi borçlarının teminatı olarak davacı … adına kayıtlı 2 numaralı bağımsız bölümdeki taşınmaz üzerine müvekkil banka lehine ipotek tesis edildiği, kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek, Beyoğlu … Noterliğinden keşide edilen, 14.02.2012 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle borçlu ve müteselsil kefillere kredi borçlarının ödenmesinin ihtar edildiği, 24.07.2007 tarih ve … yevmiyeli ipotek akit tablosunun incelenmesinde şirket ile … A.Ş. arasında imzalanan kredi sözleşmelerinden dolayı şirketin tüm borçlarına teminat amacı ile oluşturulduğu, 06.02.2008 tarih ve … yevmiyeli akit tablosunda … yevmiye ile konulan ipoteğin 300.000-TL olan değerinin 350.000-TL olarak değiştirildiği, İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı takip dosyası incelendiğinde, 29.03.2012 tarihli takip talebi üzerine aynı tarihli ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipte ödeme emri gönderildiği, bu ödeme emri içeriğinde Alacaklı: … Bank AŞ (Davalı) Borçlu: … Dış Ticaret Limited Şirketi İpotek veren: … (Davalı) 331.347,72-TL asıl alacak 28.348,64-TL faiz ve ferileri olmak üzere toplam 362.332,36-TL alacağın % 70 temerrüt faizi ile tahsilinin talep edildiği, Ayrıca 12.080-TL iade edilmeyen çek bedellerinden kaynaklanan gayri nakdi kredi borcu için teminat gösterilmesinin talep edildiği, kıymet takdir raporunun da davacıya aynı adresinde bulunmaması sebebiyle muhtara 31.07.2012 tarihinde tebliğ edildiği,kıymet takdirinin kesinleşmesi üzerine satış talebinin 13.11.2012 tarihinde yapıldığı, satış tarihinin 08.01.2013 ve ikinci satışın 18.01.2013 olarak belirlendiği, satışın durdurulmasına yönelik davacı tarafından açılan davanın İstanbul 15. İcra Hukuk Mahkemesi tarafından reddedildiği, dosyanın ilk satış tarihi itibariyle 620.480,16-TL olduğunun belirlendiği, satışın 08.01.2013 tarihinde 490.000-TL bedelle gerçekleştiği, İhalenin feshine yönelik talebin de İstanbul Anadolu 7. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/430 Esas ve 2013/559 Karar sayılı ilamı reddedildiği, karar Yargıtayca onanarak ve son olarak karar düzeltme talebi Yargıtay 12. HD’nin 2014/5111 Esas, 2014/6682 ve 10.03.2014 reddedilerek kesinleştiği, davacının ipotek veren sıfatıyla dava dışı şirketin davalı … Bank AŞ’ye olan kredi borçlarından sorumlu olduğu ve bu sorumluluğunu ortadan kaldıran bir sebebin bulunmadığı, Davacının kefil sıfatıyla ve İstanbul 2. ATM’de görülen 2012/192 esas sayılı dosyası üzerinden verilen kararda gösterilen sınırlar içinde aynı borçtan dolayı sorumlu olduğu, gerçekleştirilen ve davacının zarar talebinde bulunduğu satışın usulüne uygun yapıldığı ve bunun satışın durdurulmasına ve ihalenin feshine yönelik yargılamalar neticesinde İcra Hukuk Mahkemesi kararları ile sabit olduğu, Davacının davalıdan belirtilen satış sebebiyle talep edebileceği bir tazminat hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı asil, davanın baştan sona hilelerle dolu olduğunu satış dosyasındaki tebliğlerin usulsüz olduğunu, şirkete kredi tahsisi kullandırması amacıyla mağlup olduğu taşınmaz üzerine ipotek tesis edildiğini, 26/07/2007 – 21/06/2010 tarihli kredi sözleşmelerine kefalet verdiğini, son olarak 2010 yılında kullandırılan kredinin 24/03/2011 tarihinde kapandığı, bu tarihten sonraki sözleşmelerde imzası olmadığını, sonradan şirkete yeni kullandırılan kredilerde (24/03/2011- 21/11/2011 tarihli kredilerde) kefalet imzası bulunmadığını, bankanın 24/03/2011 tarihli krediyi inkar ettiğini, takip konusu edilen 311.000-TL’lik yenileme sözleşmesinde imzası olmadığını, itirazın iptali davası devam ederken evin satışının yapıldığını, bilirkişilerin ipotek ile kredi borcunu birbirine karıştırdığını, 405 kod nolu – 300.000-TL kredinin imzasız olup borç doğurmadığını, banka kayıtlarında borcun 405 nolu krediden doğduğunu, aynı kodun yeniden yapılandırma protokolünde de mevcut olduğunu, imzalı bir borç senedi olmadan yapılan bir satışa usulüne uygun denilemeyeceğini, kendisinin imzaladığı kredi borçlarına teminat (ipotek) verdiğini, sözleşme yoksa ipoteğin de olmayacağını, evinin yok yere satıldığını, olmayan kefalet nedeniyle ödettirilen paranın tazmin ettirilmesinin, ayrıca hükmolunan 4.080-TL vekalet ücretinin 20.000-TL bedelli bir dava için çok fazla olduğunu, kararın kaldırılarak davasının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/192 Esas – 2013/225 karar sayılı ilamı ile “davacı … Bank AŞ tarafından davalılar … ve … aleyhine açılan İstanbul … İcra dairesinin … esas sayılı dosyasında müteselsil kefil olan davalılarda 331.347,72-TL’si asıl alacak olmak üzere 362.333,36-TL nakit alacağı ve 12.080-TL gayri nakit alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı, davalıları takibe itiraz ettiği, davalıların kefalet limitleri ve temerrütlerinin sonuçları gereğince davacıya karşı sorumlu oldukları, gayri nakit alacağı da üstlendikleri alacağın 21.11.2011 tarihli 311.000-TL limitli genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı, davalı vekilince öne sürülmüş ise de davalı …’nın daha önceki tarihlerde imzaladığı genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan kefalet sorumluluğun devam ettiği, kefaletlerinin ortadan kaldıracak nitelikle bankaya yazılı bildirim bulunmadığı, önceki sözleşmelerde yürürlükte olduğundan kefalet sorumluluğun devam ettiği gerekçesiyle dosya davacısı … yönünden 323.876,70-TL asıl alacak olmak üzere toplamda 350.873-TL alacak için itirazın iptaline, takip tarihinden itibaren %80 oranında temerrüt faizi işletilerek takibin devamına karar verildiği, davalıların temyizi üzerine ve adli müzaheret taleplerinin Yargıtay 19. HD’in 2015/1360 Esas – 2015/1389 karar sayılı ilamı ile reddedildiği, davalıların itirazlarının yine Yargıtay 20. HD tarafından süreden reddedildiği, sonuç itibariyle kararın kesinleştiği kesinleşme şerhinden anlaşılmaktadır. Davacı asilin; şirketin doğmuş gelecekte doğacak borçlarının 750.000-TL’sine ayni sorumluluk verildiği hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. İpotek atik tablosunun incelenmesinde TMK’nın 881. maddesine uygun olarak davacı asilin şirketin doğmuş ve doğacak borçlarına karşılık teminat verildiği anlaşılmaktadır. Davacı; ipoteği aynı zamanda kefalet verdiği borçlarına karşılık verdiğini, icra takibine konu edilen 23/11/2011 tarihli genel kredi sözleşmesinde kefaleti ve imzası bulunmadığını, dolayısıyla bu borçtan sorumlu olmadığını, ipoteğinde banka tarafından paraya çevrilemeyeceğini ileri sürmektedir. Esasen ipotek ve müteselsil kefalet ayrı ayrı ayni ve şahsi teminat teşkil ettiğinden alacaklının aynı zamanda müteselsil kefil bulunmayan ipotek borçlusuna başvurmasında engel yoktur. İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında davalı alacaklı banka tarafından 29/03/2012 tarihinde dava dışı borçlu şirket … Ltd Şti ile ipotek veren … hakkında 362.332,36-TL nakit alacak 12.080-TL gayri nakit alacağın tahsili için davacıya ait 2 nolu bağımsız bölüm üzerine … yevmiye nolu ve … yevmiye nolu her biri 350.000-TL olmak üzere tesis edilen 26/07/2007 ve 28/05/2010 tarihli toplam ipotek limiti 700.000-TL ipoteklerin paraya çevrilmesinin istenildiği, borçlular tarafından icra takibine itiraz edilmediği, sonuç itibariyle icra dosyasında yapılan işlemlerin icra hukuk mahkemelerine şikayet yoluyla başvurulduğu, taşınmazın 490.000-TL bedelle satıldığı, ihalenin feshi davasının da yine İstanbul Anadolu 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/430 Esas – 2013/559 Karar sayılı ilamı ile reddedildiği, kararın Yargıtayca onandığı anlaşılmakla alacaklı bankaya ödendiği anlaşılmaktadır. Davacı; somut olaya emsal nitelikte olduğunu ileri sürdüğü Anayasa Mahkemesi kararını sunarak ipotek borcunun suiistimal edilmesi nedeniyle davalının haksız yere sattırdığı evinin bedelini davalı bankadan talep etmekte ise de; ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin İstanbul .. . İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında icra takibine konu borcun şirketin borcu olduğu, devam eden genel kredi sözleşmeleriyle dava dışı şirkete kredi kullandırıldığı, bu sebeple davalı bankanın ipotek hakkını suiistimal ettiği sonucuna ulaşılamayacağı gibi davalı banka tarafından davacı hakkında dosya davacısının müteselsil kefaleti nedeniyle açtığı davada toplam 350.873-TL müteselsil kefil olarak ilamsız takipteki borçtan sorumluluğuna karar verilmiş, bu karar netice itibariyle Yargıtay tarafından esastan inceleme yapılmasa da kesinleşmiş bulunmaktadır. Bir başka deyişle davacının dava dışı şirketin borcundan müteselsil kefalet nedeniyle sorumluluğu bulunduğu hususu, kesin hükümle belirlenmiştir. Bu hususta hüküm kesinleştiğinden yeniden davacının müteselsil kefaleti nedeniyle sorumluluğu olduğu hususları kesinleşmiştir. Kesinleşen bu hüküm nedeniyle; davacının müteselsil kefaleti bulunmadığı, bu sebeple ipotekli taşınmazın satışının haksız olduğu iddiaları eldeki davada incelenmesine engel teşkil etmektedir. Kesinleşen mahkeme kararı nedeniyle müteselsil kefalet sorumluluğunun varlığı sabit olduğundan banka tarafından kesinleşen ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte yapılan satışın haksız olup davalıdan tazmini gerektiğine ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davacı aleyhine; açılan kısmi davada dava değeri üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmekte olup AAÜT’nin 13. Maddesi uyarınca bu miktar maktu vekalet ücretinin altında olamayacağından maktu vekalet ücretine ve tahsiline hükmolunan davalı yargı giderinde hata bulunmadığından bu yöne ilişkin istinaf nedenleri de yerinde bulunmamıştır. Davacının zarara uğratıldığını ileri sürdüğü taşınmaz ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takipte satılmış olup davacının kefaleten hiçbir sorumluluğu olmasa dahi alacaklının kesinleşen takipte ipotek borçlusu davacıya başvuru hakkı mevcut olup,bu sebeple davacının haksız işlemle zarara uğratıldığı iddiası dinlenemeyecek olup, icra dosyasında İcra Müdürü tarafından yapılan satış işlemlerinin davacı tarafından şikayet yoluyla merci önüne götürüldüğü ve karara bağlandığı anlaşılmakla davanın reddine ilişkin hükümde isabetsizlik görülmemiş, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı asilin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 04/05/2023