Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/1856 E. 2021/1750 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1856
KARAR NO: 2021/1750
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/07/2021
NUMARASI: 2021/274 Esas 2021/591 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/11/2021
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalı tasfiye memuru vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkilleri … ve …’ün terkin edilen ve ihyasını talep ettikleri … Ltd. Şti.nin alacaklıları olduğunu, müvekkili … yönünden İstanbul 14. İcra Hukuk Mah. 2020/350 E. sayılı dava ve İstanbul … İcra Dairesi … E. (Eski No: … ) sayılı icra takibinin ve davacı … yönünden İstanbul 14. İcra Hukuk Mah. 2019/1344 E. Sayılı dava ve İstanbul … İcra Dairesi … E. (Eski No: … ) sayılı icra dosyalarının bulunduğunu, yapılan yargılama sürecinde şirketin tasfiye edilerek sicilden kaydının silindiğinin anlaşıldığını, şirketin 28/12/2015 tarihinde tasfiye edildiğini ve 31/12/2015 tarihinde tasfiye bitişine istinaden mükellefiyet kaydının da kapatıldığını, terkinden evvel alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Ve .. E. dosyalarından icra takibi başlatıldığını, söz konusu takiplerin 2012 yılında başlatıldığını, şirketin ise 28/12/2015 tarihinde tasfiye edildiğini, görüldüğü üzere; tasfiye öncesinde başlatılmış bir icra takibi mevcut olmasına rağmen, şirketin tasfiye sürecine girdiğini ve nihayetinde sicilden terkin edildiğini, İstanbul 14. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/1344 E. ve 2020/350 E. sayılı dosyasından taraflarına … Ltd. Şti. ve … aleyhine müvekkillerin ayrı ayrı davacı olduğu İİK 99. Maddesine göre istihkak iddiasının reddi davası açıldığını, mahkemece şirketi ihya ettirmek üzere taraflarına mehil verildiğini bu durumda tüzel kişiliğin ihyasına gidilerek yargılamanın limited şirket tüzel kişiliğine karşı devamının sağlanması gerektiğini, her ne kadar ilgili istihkak davası, davalı limited şirketin tasfiyesinden sonra açılmışsa ise de; tasfiye memurunun uyuşmazlık konusu alacaktan haberdar olduğunu, tasfiye memuru olan …’nın aynı zamanda şirket ortağı ve yetkilisi olduğunu, bahsi geçen icra ve dava dosyalarına da taraf olduğunu, dolayısıyla uyuşmazlık konusu alacaktan haberdar olup, bu konuda dava açılıp açılmadığını takip etmekle ve gerekli önlemleri almakla yükümlü olduğunu, eksik işlemler neticesinde, tasfiyenin hukuken tamamladığının kabul edilemeyeceğini, 28/12/2015 tarihinde tasfiye edilen ve sicil kaydı silinen … Ltd. Şti. isimli şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili ; müvekkili Ticaret Sicil Müdürlüğünün, TTK.m.32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m.34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, ilgili yasal mevzuat kapsamında yapılan işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını, Ticaret Sicil Müdürlüğünün mahkeme hükmü olmaksızın bir şirketi tekrar sicile tescil yükümlülüğü bulunmadığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirketin tasfiye memurunda olduğunu, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, bu nedenlerle haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Tasfiye Memuru vekili; müvekkilinin tasfiye memurluğu görevini yasalara uygun olarak eksiksiz yerine getirdiğini, ancak aradan geçen süreye rağmen müvekkilin tasfiyeden sorumlu tutulması da kabul edilemez olduğundan pasif husumet yokluğundan da davanın reddi gerektiğini,tasfiye işlemleri üzerinden uzunca bir zaman geçmiş olduğundan müvekkilin yeniden tasfiye memurluğuna atanmamasını ve haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, tasfiye işleminin tam olarak tamamlanabilmesi için anılı dava dosyasının sonuçlanıp infazı gerekirken tasfiye işlemleri tamamlanıp ticaret sicilinde ilan edildiği tarihte şirketin herhangi bir borcunun bulunup bulunmadığını tasfiye memuru bilebilecek durumda olmasına rağmen tasfiyeyi kapattığı açık olup, davalı tasfiye memurunca İstanbul 14. İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/350 Esas sayılı dosyası ile istihkak davası ve davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibinin akıbeti beklenilmeden şirketin tasfiyesinin gerçekleştirildiği anlaşılmakla söz konusu ek tasfiyenin sağlanması için şirketin ihyasının gerektiği ve davacı …’ün bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu, şirketin sicildeki terkin kaydının İstanbul 14. İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/350 Esas sayılı dava dosyasının görülmesi, mahkemece verilecek kararın infazı ve davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasının yürütülmesi ve takibe konu alacağın tahsili işlemleriyle sınırlı olarak iptali ile, TTK 547. maddesi gereğince aynı ünvanla ticaret siciline tescili sureti ile ihyasına ve ek tasfiye işlemlerini yürütmek üzere TTK 547/2 maddesi gereğince şirketin son tasfiye memuru olan …’nın tasfiye memuru olarak atanmasına,davalı tasfiye memuru kusurlu olup davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden yargı gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutularak, şirketin son tasfiye memuru olması nedeni ile tasfiye memuru için takdiren ücret tayinine yer olmadığına ve davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü yasal hasım olduğundan ve davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden bu davalı aleyhine yargı gideri ve vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, davacı müteveffa … adına açılan davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı tasfiye memuru … vekili; davacı tarafın yapılan çağrılara ve bekleme süresine rağmen hiçbir şekilde tasfiye memurluğunun belirtmiş olduğu adrese veya şirkete başvurmadığını, davanın açılabilmesi ya da kabulü için TTK 547.maddesindeki şartların bir arada bulunmasının kanunen zorunlu olduğunu, davacı tarafın alacağına ulaşması amacındaki kullanabileceği tek yolun dava dışı şirketin ihyası olmadığını, İstanbul 14.İcra Hukuk Mahkemesinde görülen istihkak davalarına sebep edilen fiili haciz işlemlerinin gerçekleştirildiği haciz mahallinde şirkete ilişkin davanın kabulüne yeterli hukuken geçerli herhangi bir belge veya evrak bulunamadığını,müvekkilinin görevini yasalara uygun olarak eksiksiz yerine getirdiğini, tasfiye işlemleri üzerinden uzunca bir zaman geçmiş olduğundan müvekkilinin yeniden tasfiye memurluğuna atanmasının hukuka aykırı olduğunu, kararın kaldırılarak davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; sicilden terkin edilen şirketin ihyası talebine ilişkindir. TTK’nun 547. maddesinde “Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurlarının, yönetim kurulu üyelerinin, pay sahibi veya alacaklıların, şirket merkezinin bulunduğu yerde ki asliye ticaret mahkemesinden bu ek işlemler tamamlanıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilecekleri, mahkemenin istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse ek tasfiye için yeniden tesciline ve bu işlemleri yapmaları için tasfiye memuru atayacağı düzenlenmiştir. Şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılması halinde tüzel kişiliğin sona ermesinden söz edilecektir. Dosya arasına celbedilen ticaret sicil kaydının incelenmesinde şirketin tasfiyesinin sona erdiği 31/12/2015 tarihinde tescil edildiğinden sicil kaydının terkin edildiği, Tasfiye Halinde … Ltd. Şti’nin İstanbul 14. İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/350 Esas sayılı dava dosyasında davalı ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında borçlu olarak bulunduğu ve verilecek kararın infazı için ihya talebinde hukuki yararı bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı tasfiye memuru her ne kadar tasfiyenin tam olarak yapıldığını ileri sürmekte ve davacının ilanlara rağmen alacağını bildirmediğini ileri sürmekte ise de ; icra takibinin 2012 yılında başlatıldığı ve icra takibi derdest iken tasfiye kararı alınarak akabinde kapatıldığı ve şirketin sicilden terkin edildiği açıktır. Davacının icra takibi ile alacağı ödenmediği gibi davalı tasfiye memuru tarafından depo edilmediği de anlaşıldığından ilk derece mahkemesince davalının kusurlu kabulünde isabetsizlik bulunmamaktadır. Tüm dosya kapsamından; TTK’nın 547. maddesi gereğince ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılmaktadır. Tasfiyenin sonlandırılması nedeniyle davacının hakkının sona erdiği kabul edilemeyecektir. Bu nedenlerle şirketin ihyasına ve tasfiye memuru atanmasına, HMK 326 gereği aleyhine yargı giderine hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş, davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf nedenleri yerinde olmadığından başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, İstinaf aşamasında davacı gider avansından karşılanan 75,50-TL posta masrafının davalı tasfiye memurundan alınarak davacıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 25/11/2021