Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/1754 E. 2022/496 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1754
KARAR NO: 2022/496
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/01/2021
NUMARASI: 2020/225 Esas – 2021/98 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/03/2022
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davalı ile müvekkili arasında olan ticari ilişki kapsamında oluşan borcun tespiti ile ilgili bir protokol yapıldığını, protokolde aralarındaki alacak borç nedeniyle kalan bakiye borcun belirlendiğini, bundan sonrada bir süre alım satım ilişkisinin devam ettiğini, protokolde belirlenen miktar ve sonrasında belirlenen alım satım dikkate alındığında müvekkili tarafından fazla ödeme söz konusu olduğunu belirterek fazla ödenen miktar olan şimdilik 50.000-TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacının dava konusu ettiği alacak ile ilgili daha önce açtığı davanın dava şartı yokluğundan reddedildiğini, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre bu davanın kesin hüküm oluştuğunu, taraflar arasında yapıldığı iddia edilen sözleşmenin sulh sözleşmesi olmadığını, o tarihte davacı adına sözleşme yaptığı belirtilen …’ın bu şekilde sözleşme yapma yetkisinin de bulunmadığını, ayrıca mahkemece protokolün geçerli olduğu kabul edilse dahi davacının edimlerini ifa etmediğinden müvekkilinin de protokol ile bağlı kalmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davalının 01/06/2009 tarihli protokol ile bağlı olduğu, davacının ibraz ettiği 2009 yılına ilişkin defterlerin usulüne uygun tutulmadığı, davacı davalıya 179.487,34-TL fazla ödeme yaptığını iddia etmesine rağmen kendi ticari defterlerine göre 2.171.389,77-TL alacaklı olduğu, iddiasıyla kendi ticari kayıtlarının çeliştiği, takibe dayanak yapılan çek ve bonolarla ilgili tahsilat yapıldığı yönünde bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, tahsilat yapılmış olsa dahi icra takip dosyalarına konu çek ve bonoların taraflar arasındaki protokol hükümleri kapsamında verilip verilmediğinin sabit olmadığı, bahse konu çek ve bonolara protokolde atıf yapılmadığı, fazla yapılan ödemelerin hangi senet ve borca ilişkin olarak hangi tarihte yapıldığının açıklığa kavuşturulmadığı, davacının iddiaları tevsik edici nitelikte delil sunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; müvekkilinin toplam borcunun 1.442.488,74-TL, ödediği miktarın ise 1.621.976,08-TL olduğunu, müvekkilinin cari hesap ilişkisi içerisinde çeklerin karşılıksız çıkmasına rağmen sürekli ödeme yaptığını, ayrıca müvekkili tarafından 01/06/2009 tarihli protokol kapsamında keşide edilen ve protokol 4/A maddesi nedeniyle müşteri çekleri ile değiştirilen çeklerin takip konusu yapılmasıyla da uyuşmazlık çıktığı, davalı şirketin ticari defterlerindeki kayıtların sadece protokol sonrası doğan borçlar için dikkate alınması gerektiğini, protokol öncesi doğan borçlarla ilgili tek ölçünün protokol olduğunu, buna göre davalının ticari defterlerinde geçmiş borçlar konusunda fazlalık tespit edilmesi halinde protokolde belirtilen borç miktarının dikkate alınması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Davacı, 01/06/2009 tarihli “Protokol” başlıklı sözleşme ile taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle alacak ve borç durumunun tespit edildiğini, taraflar arasındaki ticari ilişkinin protokolden sonra da devam ettiğini, ödeme listelerinde gösterilen ödemelerle davalıya borçtan fazla ödeme yaptığını iddia ederek fazla ödemenin istirdadını talep etmektedir. Buna karşışık davalı 01/06/2009 tarihli protokolün bağlayıcı olmadığını, geçerli kabul edilse dahi bahse konu borç miktarlarının alacakların sadece bir kısmını kapsadığını, davacının yükümlülüklerini yerine getirmeyerek geçersiz hale getirdiğini belirterek davanın reddini savunmaktadır. Mahkemece ise davacının iddialarını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen protokolün. 2. maddesinde; iş bu protokol tarihi itibariyle davacının davalıya profil satış sözleşmesinden kaynaklanan 635.535-TL doğmuş, 428.103-TL ileri vadeli olmak üzere 1.063.638-TL borcu bulunduğu belirtilmiştir. Davacı da, taraflar arasında hesap ilişkisinin bu protokolde belirtilen borç miktarları esas alınarak incelenmesini talep etmiş ve fazla ödemelerin ispatı ile ilgili ise de davalıya cari hesaba mahsuben verdiğini iddia ettiği çok sayıda senet ve çeklerin listesini ibraz etmiştir. Buna karşılık davacı tarafından davalıya verildiği iddia edilen çek ve bonoların taraflar arasındaki protokol hükümleri kapsamında verilip verilmediği sabit değildir. Davacının iddiaları davalı tarafın ticari defter ve belgeleri ile teyit edilmemiştir. Davacı tarafından davalıya yapıldığı iddia edilen fazla ödemenin hangi senet ya da borca ilişkin olarak yapıldığı hususunda açıklama yapılmamış, davacının fazladan ödeme yaptığı iddiası dosya kapsamında yer alan mevcut bilgi ve belgelerle icra dosyaları ile ispat edilememiştir. Açıklanan nedenlerle, mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından sarf edilen giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 31/03/2022