Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/1732 E. 2021/1855 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1732
KARAR NO: 2021/1855
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/04/2021
NUMARASI: 2021/64 Esas – 2021/517 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/12/2021
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili;müvekkili ile dava dışı … A.Ş. arasında 02.05.2016 tarihinde “Taşınmaz Alım Satım Protokolü”nün imzalandığını ,sözleşmenin revize edildiğini ve şirkete 6 adet bono verildiğini ,verilen bonoların alacaklı hanesinin boş olarak verildiğini, ilk iki bononun ödendiğini , işbu dava konusu bonoda alacaklı olarak … adının yazıldığını, revize sözleşmeye göre verilen bonoların ilkini 30.10.2020 ikincisini 30.11.2020 tarihinde ödediğini, daha sonra tapu kayıtlarında yaptığı incelemede; taşınmaz üzerinde ihtiyati hacizler olduğunun görüldüğünü, bu sebeple Kartal … Noterliğinin 22.12.2020 tarihli ihtarnamenin keşide edildiğini, müvekkilinin; tapudaki takyidatların temizlenerek tapuda satışa hazır hale getirilmesi halinde, vadesi gelmemiş bonoları ödemeye hazır olduğunu bildirdiğini ileri sürerek,alacaklısı davalı, borçlusu davacı olan 200.000- TL bedelli, 30.12.2020 vade, 08.05.2019 tanzim tarihli icra takibine konu edilmeyen bono nedeniyle borçlu olmadığının tesbitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili ; davacının davalıya olan borcu nedeniyle dava konusu senedi düzenleyip verdiğini, borcu olmadığı iddiasının hukuki bir dayanağı olmadığını, konusu senet asıl borç ilişkisinden mücerret olup davacının ödemeyi yazılı olarak ispat etmesi geretiğini, dava konusu bono vadesinde ödenmediği için protesto edildiğini, davacının senetteki imza ile birlikte borca da bir itirazda bulunmadığını, davacının senedi kendisi bizzat düzenleyip imzaladıktan sonra müvekkile verdiğini ikrar ettiğini, senedin teminat amaçlı verilmediğini, davacı tarafın dilekçesinde bahsettiği hususların derdest dava ile bir ilgisi bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davaya konu senedin bono niteliğinde olup, tüm yasal unsurlarının tamam olduğu; davalının senede konu borcun taşınmaz devrinden kaynaklanmadığını savunduğu,davalının savunması ile senet metnini talil etmediği, davacının iddiasını yazılı belge ile kanıtlaması gerektiğini,kıymetli evrak niteliğindeki bononun illetten mücerret olduğunu; davacının iddia ettiği gibi açık senet olarak verildiği kabul edilse bile, açık senedin hamil tarafından doldurulmasının tahrifat oluşturmayacağını, getirtilen tapu kayıtlarına göre ihtiyati hacizlerin 8.6.2017 tarihinde konulduğu davalının sözleşmeye aykırı hareket ettiğinin ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; 6 adet bono müvekkili tarafından, dava dışı şirket arasında 02.05.2016 tarihinde imzalanan “Taşınmaz Alım Satım Protokolü” başlıklı sözleşmenin revize edilmesi üzerine alacaklı kısmı boş olarak verildiğini, müvekkili tarafından ödenen 2 bono ve işbu dava konusu bonoda alacaklı olarak … yazıldığını, bu hususun tek başına bononun iptali için yeterli olduğunu, müvekkili 2. bonoyu ödedikten sonra taşınmazların, takyıdatsız olarak devrinin hukuken imkansız olduğunu görünce, noterden ihtar göndererek taşınmazların devri halinde bakiye borcu nakden ve defaten ödeyeceğini, aksi takdirde sözleşmeyi haklı fesih hakkını kullanacağını bildirdiğini, davalı, davaya cevap dilekçesinde yaptığı bağlantılı birleşik ikrar ile ispat yükünü kendi üzerine aldığını,hükmün bozulmasına ve dosyanın mahkemeye gönderilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, kambiyo senedi nedeniyle menfi tespit isteminden ibarettir. Dava konusu, 200.000- TL bedelli 30.12.2020 vade ve 8.5.2019 tanzim tarihli bononun aslında şirket ile yapılan gayrımenkul satım sözleşmesi nedeniyle düzenlenen ve bilahare revize edilen sözleşme nedeniyle şirkete alacaklı hanesi boş olarak verildiği,sözleşmeye konu gayrımenkuller üzerindeki takyidatların kaldırılmadığı bu nedenle borçlu olmadığı halde ,alacaklı hanesi davalı adına doldurularak protesto edildiği ileri sürülmüştür. Davaya konu senet kambiyo senedi niteliğinde olup sebebden mücerret borç ikrarını havidir.Bonoya karşı tüm iddiaların HMK nun 200. maddesi gereğince yazılı delil ile kanıtlanması gerekir. Kambiyo senedinde alacaklı davalı olup,dava dışı şirketle imzalanan 2.5.2016 tarihli protokolde yazılı senetler arasında dava konusu senet bulunmamaktadır.Davacı taraf 2.5.2016 tarihli protokolün revize edildiğini sözleşme revize edilir iken kalan borç için dava konusu senedin verildiğini ileri sürmekte ise de sözleşmenin revize edildiği ,davaya konu senedin de revize edilen sözleşme nedeniyle verildiğine ilişkin bir delil sunulmamıştır. Anlatılanlara göre ; davacı senedin dava dışı şirket ile yapılan gayrımenkul satış protokolü nedeniyle alacaklı hanesi boş olarak verildiğini ,anlaşmaya aykırı olarak davalının adının senede yazıldığını ,davalının senedi alacağına karşılık aldığını savunduğu,protokol nedeniyle verildiğini kabul etmediği dolayısıyla ikrar sayılabilecek bir beyanı olmadığı gözetildiğinde davacının senede karşı olan iddiaları yazılı delil ile kanıtlayamadığı ,davacının yemin deliline dayanmadığı anlaşılmakla ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. İstinaf nedenleri yerinde görülmeyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Davacı tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine,dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde oy birliğiyle karar verildi. 09/12/2021