Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/1712 E. 2021/1753 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1712
KARAR NO: 2021/1753
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/05/2021
NUMARASI: 2020/554 Esas- 2021/332 Karar
DAVA: Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/11/2021
Davanın kabulüne dair kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili ; müvekkili şirketin 13/01/2020 tarihinde sicile kaydı yapılarak faaliyete başladığını, 04/05/2020 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulu toplantısında bütün pay sahiplerinin aldığı karar ile şirket unvanının değiştirilmesine karar verildiğini ve mevcut unvanın sadeleştirilerek … Anonim Şirketi olarak tescil edilmesi için İstanbul Ticaret Siciline başvuruda bulunulduğunu, unvan değişikliğine ilişkin Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından red kararı verildiğini ve ret kararına itiraz ettiklerini, ilk ret kararında gerekçe olarak sadece finans unvanı kullanılamayacağını, ikinci gerekçede ise Bakanlık ve SPK’ dan izne tabi olduğu gerekçesine dayanmasının ve yeni bir gerekçe ileri sürmesinin yönetmeliğe aykırı olduğunu, 28/09/2020 tarihinde yapılan 13/05/2020 makbuz tarihli unvan değişikliği talepli başvuruya karşı 30/09/2020 tarihinde ”Finans tek başına kullanımı izne tabi olup, ilgili izinler alındıktan sonra tescile başvuru yapılmalıdır.” ve ”unvanda bulunan sektörler, meşgale ile uyumlu olmalıdır.” gerekçeleri ile ret kararı verildiğini, Ticaret Sicili tarafından tüm ret gerekçelerinde farklı ve tutarsız sebepler ileri sürülerek müvekkilinin taleplerinin hukuksuz bir şekilde geri çevrildiğini,davacı şirket unvanının … anonim Şirketi’ nden … Anonim Şirketi olarak tescil edilmesinin reddine ilişkin kararın iptali ile unvanın tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya konu tescil başvurusuna ilişkin bir ret kararı verilmediğini, davanın usulden reddine karar verilmesini, esas yönünden ise müvekkilinin Türk Ticaret Kanununun m.32 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, işletme konusunun yer alması gerektiği için dava konusu tescil evrakının iade edildiğini, şirket unvanlarından işletme konusunun anlaşılmasının gerektiği, yani iade gerekçesinde olduğu üzere sektör adının bulunması gerektiği hususunun düzenlendiğini, dava konusu şirketin ”finans” ifadesini kullanması istemesi halinde, öncelikle şirket amaç ve konusunu değiştirmesi gerektiği ve ”finans” alanında hizmet verebilmesi için de Bakanlıktan izin alması gerektiğini, dava konusu şirketin; yani esas sözleşmesinde ”finans” alanında danışmanlık ve ”finans” sektörüne teknik- yazılımsal programlar geliştirdiği anlaşılan şirketin unvanında şirket amaç ve konusunu açıklayan bir ifadeye yer vermesi gerektiği halde, unvanında tek başına ”Finans” ifadesine yer vermesinin şirket amaç ve konusuna uygun olmadığı ve yine bu bakımdan da 3. kişileri yanıltacağı açık olduğu gibi, bu yönde bir değişikliğin hem şirket esas sözleşmesinin amaç ve konuya ilişkin bölümünde Bakanlık iznine tabi olduğu için bu izin alındıktan sonra yapılması gerektiği açık olduğundan; müvekkilinin iadesinin hukuka uygun olduğunu, bu nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece: her tacirin, bir ticaret unvanı seçmeye ve kullanmaya, işletmesini ve unvanını tescil ettirmeye mecbur olduğu, anonim, limited ve kooperatif şirketler, işletme konusu gösterilmek ve Kanunun 46. maddesi hükmü saklı kalmak şartıyla, ticaret unvanlarını serbestçe seçebileceği, ticaret unvanlarında, “anonim şirket”, “limited şirket” ve “kooperatif” ibarelerinin bulunmasının şart olduğu, bu şirketlerin ticaret unvanında gerçek bir kişinin adı veya soyadı yer aldığı takdirde, şirket türünü gösteren ibareler baş harflerle veya başka bir şekilde kısaltma yapılarak yazılamayacağı, bir ticaret unvanına, şube unvanı da dahil olmak üzere, Türkiye’nin herhangi bir sicil dairesinde daha önce tescil edilmiş bulunan diğer bir unvandan ayırt edilmesi için gerekli olduğu takdirde ek yapılabileceği, davacı şirketin tadil ettiği ve tescilini istediği ticaret unvanın şirketin faaliyet alanı ve sicil kayıtları nazara alındığında iştigal konusu ile uyumlu olduğu, davalı sicil müdürlüğünün bu konudaki ret gerekçesinin yerinde olmadığı, ayrıca seçilen unvanın sektörle bir uyumsuzluğu bulunmadığı, mevzuat hükümlerine aykırı bir unvan da seçilmediğinden davalı sicil müdürlüğünün ret kararının iptaline, davacı şirketin tadil ettiği ticaret unvanın tescil ve ilanına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili; davacının ilk olarak 13/05/2020’de tescil başvurusunda bulunduğunu ve söz konusu başvurunun da 20/05/2020 tarihinde eksikliklerin tamamlanması için iade edildiğini, ilk iadeden sonra, aynı tescil başvurusuna ilişkin evrakın 05/06/2020, 11/06/2020 ve 30/09/2020’de tekrar ibraz edildiğini ve aynı gerekçelerle iade edildiğini, buna göre mevzuat gereğince dava konusu olabilecek bir red kararının bulunmadığını, müvekkilinin TTK’nın 32 maddesi hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, dava konusu tescil başvurusunun ilk iade nedeninden farklı olmadığını ve fakat anlaşılan yeni durumla ilgili ve onu açıklayan gerekçelerle ifade edildiğini, tek başına “finans” iadesinin sektör ifade ettiğinin değerlendirilmesi halinde “finans” ifadesinin, öncelikli ve ilk çağrışımının doğrudan “finansman hizmeti” yani “finansman sağlamaya yönelik” bankacılık gibi izne tabi bir hizmetle uğraşıldığı izlenim ve sonucunu yarattığının ikinci iadede doğru şekilde tespit edildiğini ve bu doğrultuda olarak da hem şirket esas sözleşme amaç ve konusunun değiştirilmesi hem de söz konusu değişikliğin BDDK’dan ve Bakanlıktan izin alınarak yapılması gerektiği şeklinde tescil başvurusunun ikinci iade nedeni oluşturulduğunu, davacının dava dilekçesinde tescil edildiğine ilişkin örnek verdiği şirketlerin hepsinin Bakanlık izni almış olup, bu hususun sicil dosyalarından tespit edilebileceğini belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, TTK’nın 34. maddesine dayalı ünvan değişikliği kararının tescili talebinin reddine ilişkin karara yönelik itiraza ilişkindir. TTK’nın 43(1) maddesinde “Anonim, limited ve kooperatif şirketlerinin, işletme konusu gösterilmek ve 46. Madde hükmü saklı kalmak kaydıyla, ticaret ünvanlarını serbetçe seçebilirler” denilmiştir. Bu serbestlik yanında ticaret ünvanında “işletme konusu”nun gösterilmesi gerekmektedir. Davacı şirketinde faaliyet alanına bakıldığında “yerli ve yabancı finans piyasalarının düzenine ilişkin olarak sermaye piyasası mevzuatında belirtilen yatırım danışmanlığı hariç” ibaresi bulunmaktadır. Ağırlıklı olarak şirketlere danışmanlık yapmak, “finansal konularda yazılım yapmak, elektronik ortamlarda bilgi üretmek vs. bulunmaktadır. Halihazırda mevcut ünvanı “finans teknoloji ve ticareti” ibaresi işletme konusunu göstermektedir. Ancak davacının talebi üzerine bir kısım ibarenin ünvandan çıkarılması ile davacının ticaret ünvanında “finans” ibaresi kalacaktır. Finansman sözleşmesi ;her türlü mal veya hizmet alımının ,malı veya hizmeti satın alan gerçek veya tüzel kişinin nam ve hesabına mal veya hizmetin teslim veya temini ile birlikte doğrudan satıcıya ödeme yapılması suretiyle kredilendirilmesini öngören bir sözleşmedir. 6361 numaralı “Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu” 5.maddesinde belirtildiği üzere, Türkiye’de bir finansman şirketi kurulması için; BDDK nın en az 5 üyesinin olumlu oyu ile verilecek bir karar ile kuruluş izni verilmesi ve şirketin ticaret ünvanında “finansman şirketi”ibaresi bulunması zorunludur. Kuruluşu ve Esas Sözleşme Değişikliği İzne Tabi Anonim Şirketlerin Belirlenmesine İlişkin Tebliğ’in 5.maddesinde BDDK izni yanında ayrıca bakanlıkdan izin alınması gereken şirketler sayılmıştır. Davacının- işletme konusu- içerisinde ise -finans-işi bulunmamaktadır.İlk geri çevirme kararından sonra ünvanda bırakılacak ibarenin faaliyet izni gerektiren işler olduğunun belirtilmesi red sebebinin değiştirilmesi anlamına gelmemektedir.Davacının talebinin kabulü halinde işletme konusunun “finans” alanı olduğunun kabulü gerekecektir.Finans ibaresi “finanse eden” finansman sağlayan anlamına geldiğinden ,davacı şirketin işletme konusu dışında ,üçüncü şahısları yanıltıcı,esasen kuruluş ve faaliyet izninin BDDK ,Ticaret Bakanlığı gibi resmi makamlardan alınması gerekmesine göre davacının ünvanındaki finans ibaresinin tek başına bulunması, TTK’nın 43. maddesine aykırı olacaktır. Açıklanan nedenlerle ; davacının ticaret ünvanındaki değişikliğin tescili talebinin reddi kararında hukuka aykırılık bulunmadığından davalı İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü vekilinin istinaf sebebleri yerinde bulunmaktadır.Sicil kararına itirazın reddine karar verilmek gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.Ancak yapılan hata/eksiklik nedeniyle yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden hükmün kaldırılmasına yeniden hüküm verilerek sicil kararına itirazın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/05/2021 Tarih, 2020/554 Esas-2021/332 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Sicil kararına itirazın REDDİNE” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 59,30-TL karar harcından, peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90-TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafça yatırılan 59,30-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde iadesine, Davalı tarafından yapılan 23,50-TL yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Davalı vekili için takdir olunan 5.100-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 25/11/2021