Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/171 E. 2023/850 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/171
KARAR NO: 2023/850
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/10/2020
NUMARASI: 2019/91Esas 2020/552 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
Davanın reddine ilişkin kararın, davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkillerinin murisi …’ın davalı … A.Ş.’den 11/05/2018 tarihinde 10.000-TL kredi kullandığını, kredinin geri ödemesinin 11/05/2019 tarihinde 7.500-TL ve 11/05/2020 tarihinde 7.500-TL olmak üzere 2 taksitte yapılacağını ancak …’ın 14/09/2018’de hastane kayıtlarına göre doğal ölüm sonucu vefat ettiğini; davalı … Sigorta A.Ş.’nin kullanılan kredinin teminatı olarak 11/05/2018 başlangıç tarihli uzun süreli hayat sigortası yaptığını, ölüm rizikosunun 1. yıl içinde gerçekleşmesi halinde 10.500-TL’nin kredi teminatı olarak, bakiye kalan kısım olursa mirasçılara ödeneceğinin taahhüt edildiğini; vefat olayının hayat sigortası başlangıç tarihinden sonra 1 yıl içinde gerçekleşmesine rağmen sigorta bedelinin lehtar davalı bankaya kredi bedeli olarak ödenmediğini, hayat sigortası gözetim sistemindeki davalı … Sigorta A.Ş. Kayıtlarına göre 10.500-TL’nin ayrıldığının ve durumun “muallak” şeklinde yazılı olduğunun görüldüğünü; her iki sigorta şirketine de gerekli başvuruların yapılmasına rağmen kendilerine ödeme yapılmayacağının belirtildiğini ileri sürerek, davalı bankaya karşı borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini; kredi grup hayat sigortası kapsamında riziko gerçekleştiğinden sözleşme gereğince muris …’in kredi borcu ve bu borca ait faiz ve yasal masrafları ile varsa bankaya olan diğer tüm borçlarını geçmemek kaydıyla sigorta bedelinin, birinci derece hak sahibi olarak belirlenen … bank Türk A.Ş.’ye, kalan kısmının müvekkillerine vefat tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte ödenmesini talep etmiştir.
CEVAP: 1-Davalı … bank vekili, murise 11/05/2018 tarihinde 10.500-TL limitli 2 yıl vadeli çiftçi-vadeli zirai kredisi kullandırıldığını, kredi süresince davalı … Sigorta A.Ş. tarafından 11/05/2018 tanzim tarihli … sayılı sigorta poliçesi tanzim edildiğini; 14/09/2018 tarihinde vefat ettiği öğrenilen murisin kredi borcunun sigortadan karşılanması için yapılan başvurunun ilgili sigorta tarafından “Müteveffanın poliçe başlangıç tarihi öncesine ait kronik iskemik kalp hastalığı tanısının mevcut olması ve stent takıldığı bilgisinin edinildiği, poliçe tanzim tarihinden önce hastalığının olması ve işbu hastalığın beyan edilmediği” gerekçesiyle reddedildiğini; sigortalı imzasını havi “Sigorta Bilgilendirme Formu” içeriğinde “Sözleşme kurulmadan önce teklifnamede yer alan sorulara doğru cevap verilmesi gerektiği ve dahi teklifnamede sorulmamış olsa bile sigorta müşterisinin kendisince bilinen ve sigortacının sözleşmeyi yapmasını veya daha ağır şartlarda yapmasını gerektirecek bütün halleri bildirmekle yükümlü olduğu” bilgisinin açıkça yer aldığını, sigortalının mevcut hastalık bilgisini vermediğinden davacılar ve davalı sigorta şirketi arasında yaşanan ihtilaf nedeniyle müvekkili bankanın, poliçe mukabili ödeme alamadığını müvekkilinin sigorta poliçesinin daini murtehini olduğunu , tarafı olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. 2-Davalı … Sigorta A.Ş. vekili, poliçede “kaza ile ölüm ve sakatlık” ve “ecel ile ölüm” teminatları verildiğini, bu teminatlardan kaza ile ölüm ve sakatlık için Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları’nın, ecel ile ölüm için Hayat Sigortası Genel Şartları’nın uygulandığını, poliçenin ön yüzünde de yazıldığı üzere ecel ile vefat teminatının diğer davalı Mapfre Genel Yaşam Sigorta ile birlikte verildiğini; müteveffanın poliçe akdedildiği sırada poliçenin ön yüzünde yazılı olan birçok hastalığa yanıtlar verdiğini, verilen yanıtlarda hiçbir kronik hastalığının olmadığının beyan edildiğini, murisin bu beyanına dayanılarak 11/05/2018 tarihinde poliçenin akdedilerek yürürlüğe girdiğini, bu tarihten yaklaşık 4 ay sonra 14/09/2018 tarihinde davacıların murisinin vefat ettiğini; murise poliçe başlangıç tarihi öncesinde kronik iskemik kalp hastalığı tanısı konulduğunu ve stent takıldığını, murisin bu hastalığını bilerek gizlediğini, bu bakımdan poliçe genel şartlarının C.2.2. maddesindeki kapsam dışı halin gerçekleştiğini ve bu şarta göre müvekkilinin tazminat sorumluluğunun olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.3-Davalı … Sigorta A.Ş. vekili, kredi hayat sigorta poliçesinin diğer davalı … Sigorta A.Ş. ile birlikte akdedildiğini, poliçede “kaza ile ölüm ve sakatlık” ve “ecel ile ölüm” teminatları verildiğini, bu teminatlardan kaza ile ölüm ve sakatlık için Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları’nın, ecel ile ölüm için … Sigortası Genel Şartları’nın uygulandığını; poliçe şartlarına göre sorumluluğun diğer davalı … Sigorta A.Ş.’ye ait olduğunu, 6102 sayılı TTK’nda açıkça bildirim yükümlülüğünün yer aldığını, murisin poliçe akdedildiği sırada poliçenin ön yüzündeki birçok hastalığa yanıtlar verdiğini, bu kapsamda “Hipertansiyon var mı? Kalp Hastalığı var mı? Halen tamamen sıhhatli mi? Herhangi bir hastalık var mı?” sorularına “hayır” cevabının verildiğini,vefat olayının gerçekleştiği gün 14/09/2018’de murisin Taşova Devlet Hastanesi acil servisine götürüldüğünü, hastanenin epikriz raporunda acil servis doktorları tarafından konulan teşhisler arasında kardiyak arrest teşhisinin de bulunduğunu, poliçe akdinden önce davacıların murisine kronik iskemik kalp hastalığı tanısı konulduğunu, murisin bu konudaki soruya olumsuz vererek hastalığını bile bile gizlediğini ve bu nedenle poliçe genel şartlarının C.2.2. maddesindeki kapsam dışı halin gerçekleştiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davacıların murisinin davalı bankadan 11/05/2018 tarihinde ticari nitelikte kredi kullandığı, murisin 14/09/2018 tarihinde vefat ettiği; davalı bankanın pasif husumet itirazının poliçede daini mürtehin olması sebebiyle yerinde olmadığı, müteveffanın ölüm sebebinin myokard enfarktüsü sonucu kardiyak arrest olduğu; murisin taraflarca dosyaya sunulan delilleri arasında yer alan hasta kayıtlarında poliçenin düzenlenmesinden önce ve yapılan tespitte 2015 yılı sonrasında kalp hastalığı nedeniyle tedavi gördüğü ve stent takıldığı ancak sigortalı murisinin sağlık beyannamesi incelendiğinde kalp rahatsızlığı olup olmadığı, hipertansiyonun bulunup bulunmadığı ve herhangi bir hastalığı bulunup bulunmadığı sorularına “hayır”, tamamen sıhhatli olup olmadığı sorusuna “evet” cevabı verdiği; poliçenin yapılmasından önce bilgilendirme formunda ilgili uyarıların yapıldığı, bu kapsamda murisin hayat sigortası genel şartlarının C.2.2.2 maddesi ve TTK m.1435’te yer alan beyan yükümlülüklerini ihlal ettiği dolayısıyla davalı sigortacıların tazminat ödeme yükümlülüklerinin bulunmadığı, kredi borcundan dolayı sorumlu oldukları gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili, davalı sigorta şirketlerinin sunduğu belgelerde murisin “hiçbir hastalığım yoktur” şeklinde bir beyanının bulunmadığını, hastalıkla ilgili soruların cevaplarının banka görevlisi tarafından doldurulduğunu, murisin beyanının alınmadığını, sağlık beyanında müteveffanın imzası dahi bulunmadığını; kredi işlemine konu belgelerin müzakere edilmesine imkan verilmediğini; hayat sigortalarında sözleşme sırasında beyan yükümlülüğün ihlali halinde bu ihlali ve kusurun varlığını ispat yükünün sigortacıya ait olduğunu, sigortacı tarafından da bu hususun ispat edilemediğini; sundukları delillerin değerlendirilmediğinde adil yargılanma ve gerekçeli karar haklarının ihlal edildiğini; riziko ile beyan yükümlülüğün ihlali arasında bir illiyet bağı olması gerektiğini, gerekçeli kararda murisin myokard enfarktüs sonucu kardiyak arrest olduğu belirtilmiş ise de, her iki durumun neticelerinin birbirinden farklı olup arada illiyet bağının da bulunmadığını, her iki durumun da farklı tıbbi sebep ve sonuçlarının olduğunu, murisin tedavisini olduğunu ve stent takıldıktan sonra 9 ay boyunca herhangi bir şikayetle hastane kayıtlarının bulunmadığını, yani murisin eceli ile vefat ettiğini; kredinin müvekkili … tarafından yasal hakları saklı kalmak üzere icra tehdidi altında ödendiğini ve söz konusu 19.797,20-TL’nin avans faizi ile masrafları dahil müvekkillerine ödenmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasına, davalarının kabulüne, 19.797,20-TL’nin davalılardan tahsiline ve dava devam ederken kredi borcu ödendiğinden anılan davalı açısından davanın konusuz kaldığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, hayat sigortası sözleşmesine dayalı alacağın tahsili ve kredi sözleşmesinden dolayı davalı bankaya borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davanın, davalı sigorta şirketi tarafından davaya konu poliçede dain-i mürtehin kaydı bulunan davalı bankaya ölüm tarihindeki kredi alacağı kadar vefat tazminatının ödenmesi ve kendilerince ölüm tarihinden sonra ödenen tutarın bankadan istirdatı talebiyle açıldığı anlaşılmakta olup, buna göre davacıların aktif dava ehliyetinin bulunduğu kabul edilmiştir. Poliçenin tanzim edildiği ve rizikonun gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan TTK’nın 1435. maddesi ile sigorta sözleşmesinin kurulması sırasında, sigortalının doğru bilgi verme (beyan) yükümlülüğü düzenlenmiştir. Sigorta hukukuna ilişkin genel düzenleme mahiyetinde olan bu hüküm, hayat sigortalarında da uygulanmaktadır. TTK m.1435 “Sigorta ettiren, sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise, önemli kabul edilir. Sigortacı tarafından yazılı veya sözlü olarak sorulan hususlar, aksi ispat edilinceye kadar önemli sayılır.” denilmek suretiyle, sigorta ettirenin sözleşmenin kurulması sırasındaki doğru beyan yükümlülüğünün kapsamı düzenlenmiştir. Gerek TTK’nın 1435. ve gerekse … Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi düzenlemesine göre, sigorta şirketinin sorusu üzerine veya herhangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigorta sözleşmesinin kurulması sırasındaki beyan yükümlülüğüne uymamanın sonuçları ise, TTK’nın 1439/2. maddesinde, “rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder.” şeklinde düzenlenmiştir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2017/3363 Esas, 2019/9314 Karar sayılı ve 14/10/2019 tarihli ve 2016/11413 Esas, 2019/9146 Karar sayılı ve 09/10/2019 tarihli ilamları). Somut olayda,muris ile davalı sigorta şirketleri arasında 11/05/2018 tarihinde, 11/05/2018-11/05/2019 tarihlerini kapsayacak şekilde hayat sigortası sözleşmesi düzenlenmiş, poliçenin düzenlenmesinden sonra 14/09/2018 tarihinde sigortalı muris vefat etmiştir. Poliçenin sağlık beyanı incelendiğinde, rahatsızlık türleri tablo halinde belirtilerek bu rahatsızlıkların geçirilip geçirilmediğinin sorulduğu, tüm hastalıkların karşısında “hayır” kısmının işaretlendiği, alt kısmında “İşbu sigorta poliçesi 6102 sayılı TTK’nun 1435 ve 1436. maddeleri gereğince Sigortalının/Sigorta Ettirenin beyanına istinaden düzenlenmiştir. … nolu sigorta poliçesinin ayrılmaz ekidir.” ifadelerinin yazılı olduğu, yine “Şekerbank Müşteri Kredi Sigortası Bilgilendirme Formu” başlıklı ve murisin imzasını havi 4 sayfadan oluşan belgenin “C. İstisnalar” başlıklı bölümde “Teminat dışında kalan durumlar için Hayat Sigortaları Genel Şartları ve ek teminat verilmiş ise Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartlarına bakınız.” ve “D-Genel Bilgiler” başlıklı bölümde “3. Sözleşme kurulmadan önce, gerek sigorta ettiren gerekse sigortalı ve temsilcisi teklifnamede var olan sorulara doğru cevap vermek, Teklifnamede sorulmamış olsa bile kendisince bilinen ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarda yapmasını gerektirecek bütün halleri de bildirmekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlemenin bulunduğu ve Poliçenin 1. sayfasındaki “Özel Notlar” bölümünde ise “İşbu poliçe teklif sırasında verilen bilgilerin doğruluğu kabul edilerek hazırlanmış olup, verilen bilgilerin doğru olmadığının tespiti halinde poliçe geçersiz olacaktır.” kaydının yazıldığı görülmüştür. Bilirkişi incelemesi sonucu murisin ölüm belgesinde, ölüme neden olan hastalık veya durum olarak yaklaşık 3 yıldır süregelen kalp yetersizliği ve yaklaşık 2 saat öncesi gelişen akut myokard enfarktüs tanısının yer aldığı; 18/12/2017’de Amasya Üniversitesi Hastanesinde atrial fibrilalsyon ve atrial flutter ile reçete verildiği, 2018 yılı Ocak ayında göğüs hastalıkları polikliniğinde 1 ay önce yapılan anjiyo ile 2 adet stent takıldığı notunun düşüldüğü, murisin ölüm nedeninin myokard enfarktüsü sonucu kardiyak arrrest olduğu ve sonuç olarak murisin sigorta poliçesinden önce kalp hastalığı nedeniyle tedavi gördüğü ve sigortalı murisin TTK m.1435 ve Hayat Sigortası Genel Şartları C.2.2.2’de yer alan “Gerek sigorta ettiren gerekse sigortalı ve temsilci, sigorta sözleşmesinin yapılması sırasında kendisince bilinen ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri bildirmekle yükümlüdür.” hükmünü ihlal ettiği tespit edilmiştir. Açıklanan nedenlerle, sigorta sözleşmesi kurulurken kalp rahatsızlığı olduğunu bilen murisin bunu sigortacılara bildirmeyerek yükümlülüğünü ihlal ettiği, sigortacının tazminat ödeme yükümlülüğünün ortadan kalktığı kabul edildiğinden (Yargıtay 17. HD’nin 2016/10271 Esas, 2019/8657 Karar sayılı ve 30/09/2019 tarihli ve 2016/3452 Esas, 2019/5680 Karar sayılı ve 08/05/2019 tarihli ilamları), davanın reddi yönünde verilen kararda isabetsizlik görülmediğinden, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Davacılar tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/05/2023