Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/1700 E. 2021/1693 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1700
KARAR NO: 2021/1693
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/06/2021
NUMARASI: 2019/1014 Esas 2021/450 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/11/2021
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin dava dışı …’in bayisi olduğu dönemde, bayisi bulunduğu şirketin talimatı ile kaldırma tablası alımına istinaden davalı şirket hesabına 9.000-TL gönderdiğini, ancak kaldırma tablası adlı parçanın müvekkiline gönderilmediğini, bu nedenle İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalının borca itirazı nedeniyle takibin durduğunu, parça müvekkiline teslim edilmediğinden davalının sebepsiz zenginleştiğini belirterek, davalının itirazının iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkilinin 19.03.2019 tarihinde merkez adresini Sakarya’ya naklettiğini, dava dilekçesinin ise nakilden sonra şirketin eski adresine tebliğ edilmesi nedeniyle tebligatın usulsüz olduğunu, dava konusu kaldırma tablası özel sipariş ile üretilmekte olup 01.06.2017 tarihinde davacı tarafından sipariş edilmesi üzerine yurt dışından getirtildiğini, ürünün müvekkiline ait depoda hazır edilmesine rağmen davacı tarafından teslim alınmadığını, 04.01.2018 tarihinde davalıya ürünün gümrüğe ulaştığı, sevkiyatın yapılacağı belirtilerek bakiyenin ödenmesinin bildirildiğini, ancak davacının cevap vermeyerek bakiye bedeli de ödemediğini, 4 ay sonrasında ise 03.05.2018 tarihinde davalı tarafından siparişin iptal edildiği bildirilerek para iadesinin istenildiğini, iptal isteminin ürünün yurt dışından tedarik edilmesinden sonra gerçekleştiğini,müvekkilinin zarara uğradığını, ürünün iadesi mümkün olmadığı gibi depolama maliyetine de neden olduğunu belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; her ne kadar davacı tarafça 10.249,40-TL üzerinden takip yapılmış ise de, tespit edilen alacak miktarının 9.000-TL olduğu, davacı tarafça takip öncesinde davalı tarafın temerrüde düşürüldüğüne dair delil bulunmaması nedeniyle takip öncesi işlemiş faiz alacağının doğmayacağı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne asıl alacak bakımından itirazın iptaline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Davalı vekili; müvekkili şirketin merkez adresini davadan 9 ay önce Sakarya’ya naklederek bu hususu Ticaret Sicil Gazetesinde ilan ettiğini, bu nedenle eski adresine yapılan tebligatların usulsüz olduğunu, dava konusu kaldırma tablası özel sipariş ile getirtilmekte olup 01.06.2017 tarihinde davacı tarafından sipariş edilmesi üzerine yurt dışından getirtilerek müvekkiline ait depoda hazır edildiğini, ancak davacı tarafından teslim alınmadığını, 04.01.2018 tarihinde davalıya ürünün gümrüğe ulaştığı, sevkiyatın yapılacağı belirtilerek bakiyenin ödenmesinin bildirildiğini, ancak davacının bakiye bedeli de ödemediğini, 4 sonrasında ise 03.05.2018 tarihinde davalı tarafından siparişin iptal edildiği bildirilerek para iadesinin istenildiğini, iptal isteminin ürünün yurt dışından tedarik edilmesinden sonra gerçekleştiğini, ürünün sipariş üzerine getirtilen bir ürün olması nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını, ürünün iadesi mümkün olmadığı gibi depolama maliyetine de neden olduğunu, hükmün eksik inceleme sonucu tesis edildiğini belirterek, kararın bozulmasını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satış sözleşmesi kapsamında avans olarak ödenen bedelinin tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı şirketin merkez adresini 19.03.2019 tarihinde Sakarya’ya naklettiği, bu hususun 05.04.2019 tarihli TSG’de ilan edildiği, ayrıca İstanbul’daki sicil kaydının silindiğinin de 10.06.2019 tarihli TSG’de ilan edildiği, dava dilekçesinin ise söz konusu ilan tarihlerinden sonra şirketin eski adresine tebliğ edildiği anlaşılmakla, tebligat usulsüz olup, davalı vekilinin cevap dilekçesinin süresinde olduğunun kabulü gerekmektedir. Somut olayda; davalı tarafından davacıya e-posta ile gönderilen kaldırma tablası ürününe ait teklifin, davacı tarafından gönderilen 01.06.2017 tarihli cevabi e-posta ile kabul edilerek ürünün sipariş edildiği, davacının kabul ettiği ve satış şartlarını düzenleyen teklifte; ürün bedeli 4.102-Euro olup ödemenin yarısının siparişte, yarısının ise mal tesliminde yapılacağı, teslim süresinin ise sipariş tarihinden itibaren 10-12 hafta olduğunun düzenlendiği, davacının 19.06.2017 tarihinde davalıya banka yoluyla dava konusu 9.000-TL ödeme yaptığı, davalı tarafından gönderilen 04.01.2018 tarihli e-posta ile ürünün gümrüğe ulaştığı, sevkiyatın yapılacağı belirtilerek bakiyenin ödenmesinin davacıya bildirildiği, davacının ise 03.05.2018 tarihinde gönderdiği yazı ile siparişin iptalini ve ödenen 9.000-TL’nin iadesini talep ettiği, davacı tarafça 07.12.2018 tarihli ihtarname ile de malın teslim edilmemesi nedeniyle siparişten vazgeçildiği belirtilerek bedel iadesinin istenildiği, davalının keşide ettiği 14.12.2018 tarihli ihtarname ile bakiye satış bedelinin ödenmesi ve ürünün deposundan teslim alınmasının ihtar edildiği, davacı tarafından ürün teslim alınmadığı gibi bakiye satış bedelinin de ödenmediği anlaşılmaktadır. TBK’nın 212. maddesine göre; “Satıcının temerrüdü hâlinde, borçlunun temerrüdüne ilişkin genel hükümler uygulanır. Zilyetliğin devri için belirli bir süre konulmuş olan ticari satışlarda, satıcı temerrüde düşerse alıcının, devir isteminden vazgeçerek borcun ifa edilmemesinden doğan zararının giderilmesini istediği kabul edilir.” Borçlunun temerrüdü halinde alacaklının seçimlik haklarının düzenlendiği aynı yasanın 125. maddesine göre ise “… Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir. Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler.” Eldeki davada; taraflar arasındaki sözleşmede malın teslim tarihi, sipariş tarihinden (01.06.2017) itibaren 10-12 hafta olarak belirlenmiş olup 12 hafta olarak kabulünde 01.09.2017 tarihine tekabül etmektedir. Davalı tarafından gönderilen 04.01.2018 tarihli e-posta yazısından anlaşıldığı üzere mal bu tarihte gümrüğe ulaşmıştır. Bu durumda teslim için taahhüt edilen süre yaklaşık 4 ay aşılmış olmakla, davalı satıcı temerrüde düşmüş olup, davacı alıcı da seçimlik hakkını sözleşmeden dönme yönünde kullanmıştır. Bu nedenle davacının peşin ödediği avans bedelini isteyebileceğinin kabulü ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 614,79-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 271,60-TL harcın mahsubu ile bakiye 343,19-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf aşamasında davacı gider avansından karşılanan 76-TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/11/2021