Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/1697 E. 2021/1447 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1697
KARAR NO: 2021/1447
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/11/2017
NUMARASI: 2017/793 Esas 2017/1098 Karar
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/10/2021
Davanın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle usulden reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacılar vekili; Müvekkilinin davalı şirkete 25/11/2014 tarihinde ortak olduğunu, temsil ve ilzama yetkili olan yönetim kurulu üyesi …’in şirketi fiilen yönettiğini, sürekli zarar ederek sermayesini tükettiğini, müvekkilinin şirketten alacağı devam etmesine rağmen 05/06/2017 tarihinde 750.000 adet payını 750.000 TL bedel karşılığında …’e devrederek ortaklık ilişkisini bitirdiğini, her ne kadar hisselerin bedeli nakten alındığı belirtilmiş ise de hisse bedelleri ödenmediğini, müvekkilinin hisse devrinden sonra da şirkete borç vermeye devam ettiğini, müvekkilinin bütün iyiniyetine ve davalı şirkete verdiği desteğine rağmen şirket yöneticisi …’in 16.06.2017 tarihinde tek ortak olarak şirket genel kurulunu topladığını, davalı Şirketin sermayesinin 10.000.000-TL’ye yükseltilmesi yönünde karar aldığını, önceki sermayeyi teşkil eden 1.500.000 TL’nin tamamının ödendiğini iddia ederek, arttırılan 8.500.000-TL’nin tamamının, şirketin kayıtlarında mevcut ortakların muvafakatleri olmamasına rağmen, şirketten olan alacaklarının sermayeye ilave edilmesi sureti ile kapatılması yönünde karar aldığını, alınan bu kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davalı şirketten alacaklı olan müvekkilinin sanki ortak gibi görülerek muhasebe ve bilanço hesaplarında yapılan oynamalarla ortaklar hesabındaki alacak bakiyesinin haksız olarak sermayeye ilave edildiğini ileri sürerek genel kurul kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacının genel kurul kararı itibariyle şirket ortağı olmadığını, genel kurul kararının iptalini talep ve dava etme hak ve yetkisinin bulunmadığını, davacın 05/06/2017 tarihinde Anonim Şirket Hisse Devir Sözleşmesi ile davalı şirketteki tüm haklarını ve şirketteki hissesinin tamamını 750.000-TL bedel mukabilinde şirket ortağı …’e devrettiğini, genel kurul kararının butlanını istemekte davacının davacı sıfatı ve korunmaya değer hukuki yararı bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacının davalı şirketteki hissesini 05.06.2017 tarihinde diğer ortak …’e devrettiği, şirkette ortaklık sıfatı kalmadığı, şirket genel kurulunun yapıldığı 16.06.2017 tarihi itibariyle davacının davalı şirket ortağı olmadığı, bu itibarla davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın davanın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davaya konu genel kurul kararının geçersiz olduğunu, geçersizliğin her zaman ve herkes tarafından ileri sürülebileceğini ve mahkemece de re’sen dikkate alınması gerektiğini, müvekkilinin hisseleri diğer ortak …’e devretmiş ise de hisse bedellerinin müvekkilline ödenmediğini, sermaye arttırımımın şirket ortaklarının muvafakatleri olmadığı halde ortakların şirketten olan alacaklarının sermayeye ilavesi suretiyle yapılmasına dair alınan kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibariyle TTK.nun 447 madde hükmü gereğince davalı şirketin 16.06.2017 tarihli genel kurulunda alınan kararların iptali istemine ilişkindir. TTK m.446 uyarınca şirket genel kurul kararının iptali ortakları, yönetim kurulu ile kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri tarafından açılabilir. Ortaklık hak ve sıfatına bağlı olarak açılan bu türden bir davada, dava açan kişinin, davanın başından sonuna kadar bu sıfatının sürmesi gereklidir. Ortak sıfatına sahip değilse ya da yargılama sırasında bu sıfatı sona erecek olursa, artık davayı takip ve sonuçlandırmakta hukuki yararı kalmaz (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2018/5195 esas 2019/6440 karar sayılı; 2014/15157 esas 2015/608 karar sayılı, 2011/190 esas 2012/21402 karar sayılı ve 2013/6277 esas 2013/9520). Somut olayda; davacının şirketteki ortaklığından 05/06/2017 tarihinde ayrıldığı anlaşılmaktadır. Şirkette ortaklığı bulunmadığından iş bu genel kurul kararının iptali davası açmakta aktif dava ehliyeti bulunmadığından mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, hükümde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 07/10/2021