Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/1694 E. 2021/1436 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1694
KARAR NO: 2021/1436
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/07/2021
NUMARASI: 2021/211 Esas – 2021/580 Karar
DAVA: Sözleşmenin Feshinin İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/10/2021
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin 20 yıldan fazla süredir davalının Beykoz İlçesi su bayiliğini sürdürdüğünü, İBB nın el değiştirmesinden sonra, müvekkilinin bayilik sözleşmesinin tek taraflı olarak iptal edildiğinin bildirildiğini, bildirilen fesih sebebinin gerçek olmadığını,iptal kararının hiçbir gerekçeye dayanmadığı gibi gerçek olması durumunda dahi verilecek cezanın sözleşmenin iptali değil, önce uyarı olması gerektiğini, İstanbul 11. İdare Mahkemesinin 2020/326 esas sayılı dosyası ile dava açılmış ise de “çözüm yerinin adli yargı merci olması” nedeniyle davanın reddine karar verildiğini,öncelikle sözleşmenin iptal kararının iptalini talep ettiklerini,tazminat davası açma haklarını saklı tuttuklarını beyanla haksız ve hukuka aykırı alınan kararın iptaline,yürütmenin durdurulması yönünde tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili,davalı ile dava dışı … Ltd. Şti. arasında bir ana bayilik sözleşmesi bulunduğunu,firmanın şikayet hattına pek çok şikayet geldiğinden bu hususun ana bayiye iletildiğini ve akabinde ana bayinin de tali bayi ile sözleşmesini feshettiğini, davacının muhatabının davalı olmadığını, fesih eylemini ana bayii gerçekleştirdiğinden davalıya husumet yöneltilemeyeceğini, belediye şirketlerinin tacir kabul edildiğini, davalı şirket ile ana bayi,tali bayi arasında TTK hükümlerine tabii bir ticari ilişki bulunduğunu, ticari şirketlerin sözleşme serbestisi kapsamında sözleşme akdedebileceğini veya sözleşmeyi feshedebileceğini, davacının bu fesihten dolayı bir zararı var ise bunu dava yolu ile talep edebileceğini,ticari ilişkinin devamını istemeyen bir tarafa, mahkeme kararı ile sözleşmenin devamının yüklenemeyeceğini,beyanla davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, taraflar arasında 12/11/2015 tarih ve 52244 nolu bayilik sözleşmesi akdedildiği, sözleşmenin süresinin 1 yıl olarak düzenlendiği ancak sürenin bitiminden sonra da taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin eylemli olarak devam ettiği, davalı tarafça davacıya hitaben düzenlenen 23/01/2020 tarihli yazı ile 23/01/2020 tarihi itibariyle bayiliğinin feshedildiğinin bildirildiği, huzurdaki davada davacının talebinin fesih kararının iptaline karar verilmesine yönelik olduğu, davacı tarafça haksız fesih iddiasına dayalı tazminat vb. bir talebin de bulunmaması nedeniyle bayilik sözleşmesinin feshinin engellenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili;müvekkil ile davalı arasında, davalının ürettiği Hamidiye markalı suların satışı konusunda bir bayilik sözleşmesi bulunduğunu,kamu kurum ve kuruluşlarının bazı konularda kamu gücünü kullanmasından dolayı sözleşme serbestisi bulunmadığını,keyfi kararlarla sözleşmenin iptalinin mümkün olmadığını, İBB seçiminden sonra eski bayilere yönelik sözleşme iptali süreci başladığını,özel hukuk alanında faaliyet göstermesi kamu tüzel kişisi olma özelliğini ortadan kaldırmadığını, bu nedenle davanın kabulü ile müvekkilin sözleşmesinin haksız yere feshinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin, davalı tarafça feshi kararının iptali istemine ilişkindir. Davalı şirket anonim şirket statüsünde bulunduğundan özel hukuk hükümlerine tabii olup,bu husus İst. 11. İdare Mahkemesinin 2020/326-esas sayılı dosyasında verilen hükümde de vurgulanmıştır. Davacı vekilinin ,davalının kamu kurumu olduğu sözleşmeyi iptal edemeyeceğine ilişkin istinaf sebebi yerinde bulunmamaktadır. 6098 sayılı TBK nun 1.maddesinde “sözleşme,tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur.İrade açıklaması ,açık veya örtülü olabilir” denilmiştir.Sözleşmenin ;hukuksal bir sonuç doğurmak amacıyla, iki ya da daha çok kişinin ya da kuruluşun, karşılıklı ve birbirine uygun irade bildirimi ile gerçekleştiği düşünüldüğünde ; sözleşmenin sürdürülebilmesi için de her iki yanın iradesinin sözleşmeye devam etme yönünde olması gerekmektedir. Bayilik sözleşmesi isimsiz sözleşme türlerinden olup; belirli süreli olarak akdedilmiş ise süresi sonunda veya ihbar öneli tanınmak suretiyle süresinden önce olağan fesih yolu kullanılmak suretiyle veya belirli veya belirsiz süreli olup olmamasına bakılmaksızın haklı bir sebebin varlığı halinde olağanüstü fesih yolu ile sona erdirilebilir. Taraflardan biri tarafından kullanılacak olağanüstü feshin haklı bir sebebe dayanmaması halinde ise haksız fesihten bahsedilecektir. İki ticaret şirketinin taraf olduğu bayilik sözleşmesinin davalı tarafça olağanüstü fesih yolu kullanılarak sona erdirildiği anlaşılmaktadır.Sözleşmeler hukuki niteliği itibariyle ,fesih bildirimi yapılmak suretiyle sona erdiğinden ,mahkemelerce sözleşmenin devamına karar verilemeyecek ,feshin haksız olması halinde karşı tarafın zararı fesih bildiriminde bulunan taraftan talep edilebilecektir.Davacı tarafın ;sonuç talebi sözleşmenin feshinin iptaline yönelik olup,bu isteğin yasal dayanağı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.Davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Davacı tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine,dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde oy birliğiyle karar verildi. 07/10/2021